2- SİKTİR

902 Kelimeler
MELEK Korku muydu bu hissettiğim tam olarak bilmiyorum ama elim kolum bu adamı görünce bağlanmış gibiydi. Nedenini bilmiyordum. Hem tanıdıktı hem de çok yabancı. Sanki daha önce onu görmüş gibiydim... Karşımda bir yüzbaşı vardı ve ben... Bir yüzbaşının evini sığınak olarak kullanmıştım! Bir saat önce Çalıştığım restorandan çıkarken bedenim iyice yorgun düşmeye başlamıştı. Ama işin asıl kötü tarafı sanırım daha yeni başlıyordu. Algılarım garip bir şekilde fazla açıktı ve birinin beni izlediğini hissederek anında kafamı, izlendiğim beynime entegre edilmişçesine o tarafa çevirdim ve tam da tahmin ettiğim gibi biri beni izliyordu. Kim olduğunu bilmiyordum ama üvey babamın adamları olduğuna emindim. Kafayı benimle bozmuştu lanet olası adam ve yine bulmuştu beni. Nereye gidersem gideyim hep buluyordu! “Siktir.” dedikten sonra birkaç küfür daha savurup çok belli etmemeye çalışarak başka bir tarafa yöneldim ama adam da aynı şekilde nereye gidersem oraya gelmeye başladı. O an içimi kaplayan korku, boğazıma kadar yükselmişti. Ayaklarım titriyordu ama yürümeye devam ettim. Panik belli olursa işler daha da kötüleşirdi. Dar sokaklardan birine saparken elimle çantamı sıkıca kavradım. Ya şimdi kaçacaktım, ya da bir daha asla özgür olamayacaktım. Ayak sesleri… Giderek yaklaşıyordu. Önümdeki sokağın lambaları yanıp sönüyordu. Uzun süre koştum. Bir sokağın sonuna vardığımda duraksadım. Çıkmaz sokaktı. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki göğsümden dışarı fırlayacak gibiydi. Geri döndüğümde adam çoktan köşeyi dönmüştü. Kara montlu, kapüşonunu başına geçirmiş biri. Beni tanıyordu. Yanına birkaç kişi daha almıştı. Ben onu tanımasam da o beni çok iyi tanıyordu. Hızla çantamdan biber gazını çıkardım ama elim öyle titriyordu ki yere düşürdüm. O saniyede kapısı açık olan bir müstakil evi fark ettim. refleksle kendimi yan sokaktaki bahçeye attım. Bir duvarı aşıp toprak zemine düştüm. Birkaç saniye öylece kalakaldım. Sırtıma düşen yağmur damlaları toprağı çamura çeviriyordu. Etrafa bakındım. Bahçe büyüktü, loştu, kuytu yerleri vardı. Şans eseri bulduğum bu yerin camı da açıktı. Üstelik ışık da yanmıyordu. Kimsenin evde olmadığını düşündüm. “Sadece biraz saklanacağım,” dedim kendi kendime. “Sadece biraz.” Camdan içeri süzüldüm. Ayaklarımın altı çamurla doluydu. Girdiğim o an, burasının bir askerin evi olduğunu nereden bilebilirdim ki? Evin içerisi neredeyse tamamen sessizdi. Etrafı dikkatlice inceledim. Güvende gibiydim ama içimdeki huzursuzluk bir türlü geçmedi. Bir süre salonda bekledim, sonra mutfağa geçip kuru bir şeyler aradım. Sırılsıklam ve halsizdim. Derken… Kapı açıldı. Ve yıkımım geldi... ŞU AN “Sabırlı bir adam değilimdir.” dedi buz gibi sesiyle. Sesinden akan tehditi hissetmemek mümkün değildi. Onun güçlü duruşundan ötürü bedenime korku yayılsa da... Bir asker vardı karşımda. İçim a da olsa rahattı. “Yemin ederim ki sığınmak için girdim.” Tam bu sırada telefonu gürültüyle çalınca beni bileklerinden yakalayıp ellerimi başımın üzerinde birleştirince yakınlığı karşısında biraz daha ürperdim. “Ulan Oğuz telefon sapığı mısın amına koyayım? Ne arayıp duruyorsun?” diye bağırmasıyla olduğum yerde zıpladım. Telefonun diğer ucundan Oğuz denilen adamın sesini duydum. “Yav merak ediyorum eve vardın mı? Bir sorun var mı diye aradım.” “Oğlum bak sen karısızlıktan kafayı yedin herhalde, manitadan haber alır gibi her dakika benden haber alma peşindesin ağır söveceğim.” Tam bu sırada arkadan başkasının sesi de duyuldu. “Haçen bana da söv komitanum. Ben de merak edeyrum.” Karşımdaki adamın yüzü iyice kızardı. “Yarın eğitimde hepinizin belasını sikeceğim. Hamsi, al şu Oğuz’u başımdan gidin şınav falan çekin. Benim derdim başımdan aşkın.” “Tek derdin benim sanıyordum, aşk olsun komutanım.” dedi Oğuz denilen adam yeniden. Sonra telefonda bir hışırdama oluştu. “Bu uşaği ben hallederim komitanum. Yardım edeceğumiz bir şey var midur?” “Olursa ararım sizi.” diyip bir anda suratına kapattıktan sonra alev gibi yanan gözleri yeniden bana çevrildi. “Şimdi sana gelelim ıslak sıçan, şu arayan adamlar var ya... Onları bir çağırsam sabaha kadar psikolojik işkence çektirirler sana. O yüzden benim kafam atmadan evimde bir bok çaldın mı ya da birinin adamı mısın söyle. Çünkü evimde kamera sistemi var ve gerçekleri öğrenirsem başın büyük dertte.” Gözlerimi kırpıştırdım. Çok yakışıklıydı... Niye bu kadar yakışıklıydı? Resmen konuşmasına odaklanamıyordum ve yıllarca kimseyi içine almayan kalbimde kıpırtılar oluştu. “Ben yalan söylemiyorum. Kamera var madem her şey gözükür.” Gözlerini kısıp evin içini taradı. Işıkları açmaya çalıştı ama elektrikler yoktu. Beni kolumdan tuttu. “Yürü yukarı.” Bana yukarıda ne yapacaktı? Korkudan dilim damağım kururken itiraz etmeden yukarı yürümeye başladım çünkü başka şansım yoktu. Şu an bir askere kendimi ispatlamak zorundaydım. Yürümeye devam ederken aniden ayağım takılınca beni belimden kavradığı gibi sırtımı göğsüne yapıştırdı. “Umarım bunları oyalanmak için yapmıyorsundur. Aksi takdirde benden çekeceğin var ıslak sıçan!” Dişlerini sıkarak konuştuğunda ne kadar ürkütücü olduğunu biliyor muydu acaba? Bence biliyordu da durmadan o yüzden böyle bakıyordu. “Oyalanmak için sebebim yok.” Dedim gayet net bir sesle ve onun beni ittirmesiyle yeniden doğrulup üst kata çıktım. “Sola dön.” diye emir verdiğinde dediğini harfi harfine uyguladım. Her yer karanlıktı ve hiçbir bok görmüyordum. Şu an hiç kendim gibi değildim zaten... Süslü Melek ne hallere gelmişti! Allah’ım bir an önce bitsin şu çile! Bir kapının kulpunu indirdikten sonra bana gir diye emir verdi ve sonra adım sesleri duyuldu. Karanlık odada ürpererek kollarımı etrafına dolarken o bu sırada bir çekmeceden sanırım, el feneri aldı ve kısa süre sonra her yer aydınlandığında gözümü alan ışık ile gözlerimi kapatıp elimle gözlerimi ovuşturdum. Bu sırada onun ağzından dökülen, “Siktir.” Kelimesiyle kafamı kaldırdım ve zar zor ne olduğunu anlamaya çalıştım. Fakat gözümü açmakla beraber darmaduman olmuş odayı görmem bir anda oldu. Gerçekten de... Kocaman bir SİKTİR. Bu sefer tam anlamıyla faka basmıştım. Çünkü yüzbaşı bu sefer beni mahvedecekti.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE