YAŞLI MISIN?

1355 Kelimeler
Genç kadın, beyninin kafatası içinde resmen bir pense ile sıkıldığını düşünmekten gözlerini açamıyordu. Defne, hayatının hiçbir evresinde başının bu kadar ağrıdığını hatırlamadığı gibi tüm bedeninin bu kadar güçsüz olduğunu da hatırlamıyordu. Gece ne olduğunu bilmiyordu. Fakat kendisine kesinlikle bir kamyonun çarptığından ve şu anda gözlerini açarsa bir hastane odasında olduğunu göreceğini düşünmeden edemedi. Hatta bunda emindi. Her yeri ağrıyordu. Başı zonkluyordu ve boğazının kupkuru kesildiğini yutkunurken hissediyordu. Fakat, genç kadının bu düşüncesi, zor bir şekilde bile olsa gözlerini açıp bakışlarını nerede olduğunu anlamaya çalışırcasına etrafta dolandırdığı esnada bozuldu. Çünkü bir hastanede değildi. Üstelik evinde kendi odasında hiç değildi. Kalbi içinde atmaya başlarken ki bu atış kesinlikle normal olmayan bir ritimdeydi. Tüm bedeni bir anda sıcak bir terin içinde kaldı. Kesik kesin nefes aldığı sırada ayağını oynattı ve genç kadının ayağı yatağın içinde bir tene değdiği anda neredeyse hiç açılmayan gözleri bir anda kocaman oldu. Hatta korku ile yutkundu ve gece yaşananları hatırlamaya çalıştı. Tabi ki aklına gelen sadece koca bir karanlıktı. İçinden sakin kalmaya çalışarak zihnindeki görüntüler ile bir durum değerlendirmesi yapmaya çalıştı. Barda içki içtiğini Ali’yi ve yanındaki kız arkadaşını hatırlıyordu. Fakat ondan sonrası tamamen karanlıktı. Yanındakinin Ali olmadığı aşikârdı. Fakat burada kiminle olduğu konusunda fikir yürütemiyordu. Sonra, yorgun ve karmaşık olan zihnine barmenin “Biraz bekle seni bırakayım” cümlesi keskin bir şekilde ulaştı ve gözlerini sıkıca yumdu. Lanet olsun barmen ile bunu yapmış olamam diye düşündü. Kahretsin bunu o yakışıklı barmen ile yapmış olamam. O, Aycan’ın erkek arkadaşı. Aycan, geceden erken ayrılmıştı. Muhtemelen gece boyunca barda çalıştığı için tartışmış olmalıydılar. Lanet olsun bunu yapmış olamam diye içinden söyleniyordu ki yutkundu ve bedenine örten örtüyü hafif kaldırdı. Örtünün altında bedeninin çırılçıplak olduğunu gördü. Kalbi deli gibi atarken yerinde doğruldu ve yanında sırtı ona dönük olarak yatan adama baktı. Barmen, kaslı ince bir yapıya sahipti. Üstelik kesinlikle açık kumraldı. Fakat yanında yatan adam ise oldukça esmer bir tene sahipti. Üstelik devasa bir cüssesi vardı. Kalbi içinde bu sefer cidden korku ile atmaya başlamıştı. Genç kadın, yerdeki bir diğer örtüyü yavaşça uzanarak aldı ve bedenine sararak yataktan kalktı. Oldukça sessiz olmaya çalışarak adım adım yatağın öteki tarafına doğru yürüdü ve hayatının en önemli en hassas, en özel gecesini kime verdiğini görmek istedi. Kalbi içinde çatlayacakmış gibi atıyordu ve korkmadığını söylese cidden bu durum karşısında yalan söylemiş olurdu. Genç kadın, deneyimlerine bakarak barda, sarhoşken her tür insan ile tanışabileceğini biliyordu. Bu kategoriler; sapık, katil, yaşlı kart çapkınlar, kaçamak yapan evli adamlar, takıntılı manyaklar veya oldukça ünlü veya serserilerden oluşuyordu. Tamam. Uyuyan genç adam, arka profilden bir katil izlenimi vermiyordu. Kesinlikle yaşlı bir kart çapkın olmadığı da aşikardı. Fakat evli ve ünlü olama olasılığı üst noktadaydı. İki seçenekte kötü bir durumdu. Çünkü, evli bir adamla yattığı ve bir kadının aldatılmasına ortak olduğu için kendini hiç ama hiç affetmezdi. Ünlü biri için ise kesinlikle hazır değildi. Magazinde bir kaçamak olarak anılan genç kadın olmayı düşünmüyordu. Bunu istemiyor bile olabilirdi. Genç kadın, nefesini tutarak iki adım attı ve karşılaştığı yüz ile olduğu yerde sabitlendi. Tüm bedeni buz kesti. Tüm nefesi kayboldu ve tüm bedeni korku ile titremeye başladı. Korku, titreyen bir deprem misali tüm bedenini sararken elini hızla kalbinin üzerine götürdü. Şu anda kesinlikle tam olarak bulunduğu yerde üzerinde bir örü ve çırılçıplak bir vaziyette bayılacakmış gibi hissetti. Gözlerini yumdu ve derin bir şekilde yutkundu. Sonra yatağın o kısmına geçmek için atmış olduğu iki adımı geriye doğru atarak “Siktir! “Diye fısıldadı. Elleri titremeye başladı ve ayakta kalabilmek adına resmen yan tarafında olan koltuğa elini yerleştirerek destek almak zorunda kaldı. Çünkü tam olarak o anda başı da dönmeye başlamıştı. Fısıldayan bir sesle “Lanet olsun Defne ne yaptın sen?” diye kendi kendine söylendi ve hızla kendini toparlayarak odanın her bir yerine saçılmış olan kıyafetlerini bakışları ile taradı. Çünkü yatakta uyuyan o adamın kesinlikle uyanmaması gerekiyordu. Uyanmaması ve o mavi gözlerini kesinlikle onun gözleri ile buluşturmaması gerekiyordu. Çünkü o yatakta birlikte olduğu hayatının en özelini hediye ettiği kişi Alpaslan Balkanlı’ydı. Yani Defne’nin patronu… ……………………….. Alpaslan, yattığı yatakta gözlerini hissettiği genç kadına rağmen açmadı. Çünkü onu gördüğündeki tepkisini cidden merak ediyordu. Çünkü, hayatında hiç atmadığı kadar bol kahkaha attığı bir gece olmuştu. Üstelik yine hayatında hiç ama hiç almadığı zevki almıştı. Öyle ki genç kadını bir saniye olsun bırakmak bile istememişti. Tabi sabah uyandığında ona gece söylediklerini nasıl karşılayacağını ise ayrı merak ediyordu. Genç kadın, gece boyunca ona “Şimdi bir bakalım. Kaslı olduğunu hissedebiliyorum. Uzun boylu ve kaslısın ama söyle bakalım yakışıklı mısın?” diye sormuştu. Genç adam bir kadın ile aynı odaya girdiğinde kahkaha attığı hiçbir anı hatırlamıyordu. Ve ilk kahkahaya o saniye başlamıştı. Bu çok ama çok yeni bir histi ve Alpaslan sorgulamak yerine yeni olan o hissin tadına bakmayı tercih etti. Onun için kahkahasının arasından “Buna sabah uyandığında sen karar verirsin. Bakalım yakışıklı mıyım? Düşünceni cidden merak ediyorum” diyerek karşılık vermesine genç kadının, yüzüne odaklanmaya çalışan o mükemmel gözleri ile gülümseyerek “Bundan şüphem yok. Peki yaşlı mısın?” diye sordu ve Alpaslan, genç kadının bu sorusuna hangi yaşını söyleyerek cevap vermesi gerektiğini birkaç saniye düşündü. Çünkü biyolojik olarak 33 yaşındaydı. Ruhen ise herhalde 99 falan. Çünkü kendini ruhen artık ölmek üzere olan bir adam gibi hissediyordu. Hayattan zevk almayan, dinlenmeyen, gülmeyen ve sevmeyen. Fakat, yine de genç kadına gülümseyerek “33. Sanırım çok yaşlı sayılmam” diyerek söylediğinde Defne, gülümsemiş ve kollarını boynuna dolayarak ona daha çok yaklaşmıştı. Dolgun tatlı dudaklarını genç adamın dudaklarının bir santim uzaklığında tutarak, gözlerine odaklanamaya çalışmış ve bunu başaramıyor olmasının verdiği zorluğunda fark etmiyor değildi. “Son bir soru” diyerek ona sordu ve genç adam sırıtarak “Tabi” diyerek ona karşılık verdi. Aslına bakarsa şimdiye onunla yatağa girmiş hem onun hem de kendisinin boşalmasını sağlayacak ateşli bir düzüşmeyi geride bırakmış, ardından giyinmesi için ona alan tanımak için duşa girmiş olması gerekiyordu. Çünkü çıktığında ona nazikçe gece için teşekkürler diyerek genç kadını göndermesi gerekiyordu. Fakat, tam bir saat boyunca genç kadının içkinin etkisinden kurtulması için banyoda kusmasını sağlamıştı. Fakat o kadar fazla içmişti ki bu bile onu rahatlatmamıştı. Defne ise durgunlaşan yüzü ve sesi eşliğinde “Evli misin? Ya da şu anda burada olması gereken bir kadın ile birlikteliğin var mı? kimsenin aldatma aracı olmak istemiyorum. Bunu bir kadına yapamam” diye sorduğunda Alpaslan birkaç saniye genç kadına baktı. İşte bu soruyu hiç beklemiyordu. Çünkü genelde onunla yatan kadınlar hayatında biri olup olmadığına aldırış etmezdi. Genç kadın, kendini rahat hissetsin diye derin bir nefes verip, “Kadınlar ile pek aram yoktur. Evli değilim ve evlenmeyi düşündüğüm bir kadın da yok. Şimdi neden biraz uzanıp uyumuyorsun? Sabah oldukça zor bir an olacak bunun için…” diyerek konuşmaya devam ederken Defne, genç adamın dudaklarına, dudaklarını birden yapıştırdı. Hatta o sırada inlemeyi ve aldığı zevki genç adamın duymasını sağladığından Alpaslan ellerini havada tuttu. Çünkü şu anda bu kadına dokunacak olursa kesinlikle durmayacaktı. Durmayacaktı çünkü duramayacaktı. Öyle de oldu. Her ne kadar genç kadının bir bakiye olduğunu anlamış olsa bile duramadı. Ona sabaha kadar birçok orgazm yaşattı ve günün ilk ışıklarında kendinden geçerek uyumasını seyretti. Bunu daha önce yapmamıştı. Fakat bu kadar zevk verdiğini ise tahmin etmemişti…. Genç adam yatağın içinde yatarken hızla banyoya giderek sessizce kapıyı kapatan genç kadının arkasından gözlerini açtı ve sırıtmadan edemedi. Tamam biraz küfürbaz olduğunu kollarında inlerken anlamıştı. Çünkü genç kadının içinde gidip gelirken ona sürekli “Siktir bu çok güzel!” diye haykırarak bağırıyordu. Genç adam, dirseklerinin üzerinde doğrularak kapalı olan kapıya birkaç saniye baktı. Ardından derin bir nefes vererek komodinin üzerindeki telefonunu eline aldı ve hızla otelin onun katına yemek getiren adamına mesaj attı “Kahvaltı iki kişilik olsun. Ağrı kesici ve temiz kıyafetler ayarlayın.” diye söylediği bir mesaj yazdı. Çünkü genç kadının, yemek yemesi ve ilaç içmesi gerekiyordu. Bir ağrı kesiciye kesinlikle ihtiyacı olacaktı. Aslında kimi kandırıyordu ki? Alpaslan, onun bu odanın dışına hemen çıkmasını istemiyordu. Bunun için bir bahane uydurması gerekiyordu. Buda bulabildiği en iyi bahaneydi. . . . . . . . . . . . . Evet, hepinize keyifli okumalar hanımlar. Bir sonraki bölümü istiyor muyuz? O zamana ne yapıyoruz. 200 yorum. Umarım yeni çiftimizi beğenmişsinizdir? beğenenlerden yorumlarını bekliyorum. Daha çok güzel bölümlerimiz olacak. Umarım hepsinden keyif alacaksınız. Okumaya yeni başlayanlar için serinin önceki kitaplarını linkte paylaşıyorum. Şehvetin dansı ve yasemin kokusu:) 200 yorum sonrası yeni bölüm paylaşacağım:)))
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE