GEREKSİZ

1501 Kelimeler
Defne, neredeyse ölüm haberi verilecekmiş ama bir türlü açılmıyormuş gibi hiç susmadan çalan telefonuna banyonun içinden resmen lanet okuyordu. Kim onu sanki deprem olmuşcasına bu kadar ısrar ile arardı ki? yani bunu yapacak tek bir akrabası olmadığı için kesinlikle şaşkındı. Genç kadının, duşun içinden çıkması ve bedenini havluya sarması için geçen sürede bile bir iki kere arama sonlanıp telefon yangın alarmı misali tekrar çalmaya başlamıştı. Lanet olası telefon sabahları kurduğu alarmda bile bu kadar ısrarla çalmıyordu. Cidden biri onu ne için bu kadar ısrarla arayabilirdi ki? Diye düşünmeden edemedi. Genç kadın, ıslak saçlarını havluya sararak banyodan hızla çıktı. Evin koridorunda aynı hızla ilerlerken Emine, elinde onun telefonu ile koşturarak geliyordu. bakışlarından anlayacak olursa arayan kişiden pek hoşlanmadığı kesindi. Emine, oldukça tiksinti dolu bir sesle “Hala onun adını sürüngen olarak değiştirmedin mi?” diye sordu. Sesindeki iğreti tonu dikkatinden kaçmıyordu. Çünkü, genç kadın eve geldiğinde onu merakla tüm geceyi anlatması için bekleyen Emine'ye yılbaşı gecesi Ali’nin yaptıklarını anlatmıştı. Tabi ki Alpaslan Bey ile olan durumdan söz etmemişti. Zaten gerek olmamıştı. Çünkü genç kadın zaten Ali’nin yaptığını öğrendiğinde uzun bir saat boyunca sadece ona küfretmişti. Emine, sinirlendiğinde gün görmemiş bir çok küfür edebilirdi. Defne inkar etmiyordu. Dün cidden onun azından duymadığı ne kadar küfür varsa duymuştu. hatta bir kaçında kulaklarını bile tıkamak zorunda kalmıştı. Ona telefonu uzattığında Defne ise kimden bahsettiğini anında anladı ve çatık kaşları eşliğinde “İş geç kalmadım ki? Bugün tatil diye insan kaynakları bildirim mesajı attı.. Birçok personel izin dilekçesi doldurmuş. Herkese tek tek mesaj atmak yerine toplu izin kullandırıyorlar. Neden sanki işe gitmemişim gibi bu kadar ısrarla arıyor?” diye sordu. Emine, bunu hiç merak etmiyormuş gibi omzunu silkerek “Piç kurusu olduğunu yeni anlamıştır. Yanındaki sürtükten anca şimdi kurtulmuştur. Yaptığı şerefsizliğin ona ne kadar satış kaybına neden olacağını idrak etmiştir ve bunun için gönlünü almaya çalışacak. Sakın yüz verme!” diyerek onu uyardı ve Defne, sorgulayan bakışları elliğinde telefona bakmaya devam etti. Telefon elinde bir kere daha sustu. Fakat saniye geçmeden tekrar çalmaya başladı. gerçekten arkadaşının haklı olmasından nefret ediyordu. şu anda saçmalama ali öyle bir şey yapmaz diyebilmeyi o kadar çok isterdi ki? ama ne yazınki tam olarak öyleydi. genç kadının elinin içinde tekrar çalmaya başlayan telefonun ekranına baktı. Yine arayan Ali’ydi. Defne, arama ile bakışmaya bir son vererek telefonu cevapla tuşuna basarak açtı ve kulağına götürerek, “Otel mi yanı…” Diye soruyordu ki Ali, telefonda daha önce tanık olmadığı bir ses tonu eşliğinde “Ne yaptın sen!” diye haykırdı. Defne, yüksek sese karşı telefonu hızla kulağından uzaklaşırdı ve şaşkın çıkan ses tonu ile “Lanet olun ne yaptım?” diye söylendi. Çünkü cidden ne yaptığı konusunda fikri yoktu. Yıl başı gecesinden sonra bir gün resmî tatildi. O günün yarısında oteldeydi ve diğer yarısında tamamen evinde kalmıştı. Üstelik ilk defa iş anlamında hiçbir şey düşünmemişti. Çünkü düşündüğü daha farklı anlar vardı. Daha doğrusu hatırlamaya çalıştığı ve bir türlü hatırlayamadığı. Bilgisayarını hiç açmamıştı. Çünkü kesinlikle bir şikâyet maili veya talimat ile ilgilenmek istemiyordu. En azından bu iki gün içinde. Maillerine bakmadığı için neyi yanlış yaptığını tahmin yürüterek anlayamayacaktı. Fakat Ali “Maillerine bakmadın mı?” diyerek ona sert bir şekilde sorunca Defne, şaşkınca yutkundu. Lanet olsun ne yapmış olabilirdi? Yanlış bir oda mı satmıştı? Yeni yılın fiyatı olmayan bir fiyat mı vermişti? Bir şikâyet mailini mi atlamıştı? Ama ne yapmış olursa olsun ona kesinlikle bu şekilde bağırmaya hakkı olduğunu düşünmüyordu. Kim olduğunu sanıyordu ki diye düşünürken derin bir nefes verip sakin kalmak istedi. Ardından net bir sesle “Tamam. Şu lanet bağırmana bir son ver ve soru sormayı bir kenara bırakıp bana ne olduğunu söylemeyi dene? Sanırım o zaman daha kolay cevaplar bulacağız. Ne oldu?” diyerek sorduğunda Ali, telefonun diğer ucunda sert bir ses tonu ile “Siktir git tamam mı? Maillerine bile bakma zahmetine girmediğine göre ne bok yediğini biliyorsun! Tebrik ederim iki yıldır savaştığım, emek verdiğim pozisyona seni atamışlar. Sanırım patronun altına yatman sana oldukça büyük bir avantaj ile geri dönmüş. Tadını çıkarıyor musun bari? Fakat unutma patronun altına yatma ile başlayan kariyerin her zaman o şekilde devam edecek. Bir sonraki adım içinde altına sürtük gibi yatacak mısın? Bir sonraki sene kimin hakkını elinden alacaksın?” diye telefonda haykırdığında Defne, resmen yerinde sendelemişti. Kalbi içinde deli gibi atıyordu ve tüm bedeni bir anda uyuşuyormuş gibi hissediyordu. Genç kadın, Ali’yi tanıdığı günden bu yana sesinin bir gün bile yükseldiğine şahit olmamıştı. Değil küfretmek, bir kere bile kaba olan herhangi bir kelimeyi sarf etmemişti. Hiçbir kadına kötü davrandığına şahit olduğu bir anı da hatırlamıyordu ve şu anda telefonda ona sürtük diyordu. Bu gerçekten berbat bir durumdu ve lanet olsun o geceden nasıl haberi olmuştu? Nasıl olur da ona bu şekilde konuşma cesaretini bulmuştu? Titreyen sesi ile “Saçmaladığının farkında mısın? Ne dediğini bil… diye kendini söyleniyordu ki Ali daha yüksek bir sesle “Bırak ya! Bana yalan söyleme! Seni gördüm tamam mı? İçki almak için lobiye indiğimde seni, Alpaslan Bey’in asansörüne onun kucağında binerken gördüm. Gece iyi iş çıkarmışsın demek ki. Ödülün baya cömert olmuş. O gece, seninle yatacağımı düşündün. Onun için geldin. O yüzden bir sürtük gibi giyinmiştin. Ama yanımda kız arkadaşımı görünce sırf seninle yatmadım diye yanında oturan Alpaslan Balkanlı’yla konuştun. Onun yanında oturduğunu gördüm. Her kesin gitmesini bekledin değil mi? Ama ben gördüm. Bir sürtüklük yapacağını anlamıştım. Ama bu kadarını başarabileceğini tahmin edememiştim. Onunla yattıktan sonra pozisyonumu mu istedin? inanamıyorum tam bir sürtüksün! Şimdi benim olmam gereken pozisyonda sen mi çalışacaksın? Lanet olsun sana bildiğin her şeyi ben öğrettim!” diye telefonda haykırdığında genç kadının gözlerinden akan yaş artık görüş alanını engelliyordu. Nefesi daralmış ve oldukça zor ayakta durmasını sağlıyordu. Lanet olsun onu görmüştü. Üstelik söylediklerinde haklıydı. Patronu ile yatan bir sürtük gibi görünüyordu. basaman atlamak için bedenini sunan bir kadın gibi görünüyordu. Ama genç kadın, o gece onu tanımıyordu. O kadar sarhoştu ki onun kim olduğunu anlamamıştı bile. Üstelik sabahında kaçıp gitmemişti. Onunla öğlen saatlerine kadar odada kalmıştı. Üstelik ondan bir hafta istemişti. Bir hafta sonra gelecekti ve akşam yemeğine çıkacaklardı. Tabi ki bu yalana inanacak kadar aptal bir kadındı. Ve inanmıştı. Alpaslan Bey’de oldukça pislik bir adamdı. Yani sırf onunla yattı diye bunu yapmıştı. Sus payı gibi onu terfii ettirmişti. Ne de olsa bakireydi ve başına bela olmasından korkuyordu. Genç kadının kalbi içinde durmak üzereydi ve ayakta bile duramadığını fark ediyordu. Başı dönüyordu ve biraz daha Ali’nin sesini duyacak olursa bayılabilirdi. Bu kadarı cidden çok ama çok fazlaydı. Hemen karşısında duran Emine, kaşları çatık bir şekilde ona bakıyordu. Ali, telefonda o kadar çok bağırıyordu ki genç kadın, onun tüm söylediklerini duymuş olmalıydı. Emine, arkadaşının kesilen nefesine ve çaresiz görüntüsüne daha fazla dayanamayarak hızla uzandı ve kulağında olan telefonu alarak kendi kulağına götürdü. Oldukça sert bir sesle “Bana bak piç kurusu şerefsiz! Tam 7 aydır bu kızın üzerinden geçiniyorsun. Altındaki arabayı bile bu kızın sana verdiği satışlarla kazandığın primler ile aldın. Tüm işlerini ona yaptırıyor ve başarıyı kendin yapmış gibi gösteriyorsun. Senin gibi şerefsizlerin tam olarak bu şekilde davrandığını biliyorum. Şimdi. Bir daha ağzını açacak ve tek bir kötü kelime daha edecek arkadaşımı üzecek olursan otele gider, Alpaslan Balkanlı’ya bu yaptığını anlatırım. Onu terfi ettirmesi karşılığında sergilediğin bu davranış ve hakaretler ile seni ne hale getirir bir düşün! Bir daha arkadaşımı arama. Bir yavşak gibi davranmayıp geceye davet ettiğin kadının yanında olsaydın. Onun yerinde olsaydım senin, kıçına tekmeyi basmasını isterdim. Üstelik senin gibi bir yavşak ile değil de Alpaslan Balkanlı gibi bir adam ile yatması bence daha onur verici bir durum. Sen, sadece pişmanlık olurdun yetersiz. Şimdi siktir git kapa o telefonu! Yarın işe geldiğin anda tüm milletin ortasında kıçına ben tekmeyi basarım. Anladın mı beni!!!!” diye bağırdığında telefonun diğer ucundan tek ses gelmedi. Çünkü Ali, Emine’yi tanıyordu. Emine, tam 8 yıldır Balkanlı otelin temizlik şefliğini yapıyordu. Tüm odaların temizliği ondan soruluyordu ve ekibi cidden çok ama çok iyi iş çıkarıyordu. Alpaslan’ın odasına sadece o girebilirdi. Otelde yetkililerin dışında Alpaslan Bey’in tek selam verdiği çalışan kendisiydi. Çünkü babası, onun babasının uğradığı silahlı pusu sonucunda ölmüştü. Alpaslan Bey, bunu biliyordu ve genç kadının hem işinden hem karakterinden hem de dürüstlüğünden oldukça memnundu. Üstelik onu dinlerdi. Hem de çok iyi dinlerdi. Telefonun diğer ucundaki Ali, korku dolu bir sesle “Kimseye bir şey söylemeyeceğim. Ama yine de bu yaptığı adice… O pozisyonu hak etmiyor” diyerek söyleniyordu ki Emine yine sert bir sesle “Sen, nefes almayı bile hak etmiyorsun gereksiz” diyerek telefonu kapattı ve hızla Defne’nin omzuna elini yerleştirdi. Çünkü arkadaşının ona anlatması gereken çok ama çok fazla şey vardı. Defne, eve geldiğinde Ali ile olanları anlatmıştı. Hatta ne kadar üzgün olduğundan da bahsetmişti. Fakat o gece, bir adam ile birlikte olduğundan hiç ama hiç bahsetmemişti. Hele bu adamın, Alpaslan Balkanlı olduğundan hiç ama hiç bahsetmemişti… Evet yeni bölüm ile geldim. Tamam Ali için küfür atışı serbest hanımlar. Dileyen içinden gelen tüm küfürleri sıralayabilir. Bende yazarken küfürleri sıraladım. Merak etmeyin onun için oldukça sert bir dersim olacak. Hepinize keyifli okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum. Yorumlar benim için çok ama çok önemli. Bu arada hikayemiz ile yeni gelen arkadaşlara serinin diğer kitapların için yazar notunda link paylaşıyorum. Onları da okuyabilirsiniz. şehvetin dansı ile başlayabilirsiniz . . . . . .
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE