Hadsiz...

840 Kelimeler
Odası, Zübeyde için bir sığınak olmuştu. Annesinin keskin sesinden, konaktaki her biri bir zehirli dile sahip kadınların fısıltılarından uzakta, kendi dünyasını kuruyordu. Giysileri katlamak, renklerine göre ayırmak, hatta en ufak bir kırışıklığı bile düzeltmek… Bunların hepsi, dışarıdaki kargaşaya karşı kurduğu bir düzen, bir kalkandı. Yıllarca annesinin lafından çıkmamıştı. Gerçi çıkmaya da hiç fırsatı olmamıştı. O, her zaman evliliğe hazır bir kadın olarak yetiştirilmişti. Hatta çocukluğundan beri evleneceği adam bile belliydi: Ardil. Annesi Zübeyde'yi Ardil için hazırlamıştı. Gözünün, başka bir erkeğin gözüne değmesine izin vermemişti. Giyimi kuşamı hep "el alem ne der" cinstendi. Asla ama asla modern veya açık kıyafetler giyemezdi, her zaman geleneksel giysilerle dolaşırdı. Bir kez olsun "Zübeyde, sen ne giymek istersin?" diye sorulmamıştı. Dolaptaki işi biten Zübeyde, ayaklandı. Toz bezini ve gül yağıyla kokuttuğu suyunu eline aldı. Odasına bir göz gezdirdiğinde, her yerin tertemiz ve düzenli olduğuna kanaat getirdi. Tam bir adım atmıştı ki, kapısı aniden açıldı ve annesi Münise Hanım içeri daldı. Zübeyde, gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Annesinin kapıyı çalmayacağı, zaten kendine ait bir mahremiyetinin olamayacağı kesindi. "Bitmedi daha," diye sordu Münise Hanım, sesi her zamanki gibi sert ve emrediciydi. Zübeyde, annesine doğru döndü. "Bitti anne. Ben de çıkıyordum şimdi." "Bırak elindekileri ve otur. Konuşacaklarımız var," dedi Münise Hanım. Zübeyde'nin kaşları istemsizce çatıldı. İçinden "Acaba yine başıma ne belalar açılacak?" diye geçiriyordu. En son Aram denen adamdan, Elvin ve Devran olayı yüzünden yediği laflardan sonra iyice içine kapanmış, insanlardan soğumuş, hayattan zevk alamamaya başlamıştı. Aram'ın o gün söyledikleri, Zübeyde'nin zihninde yankılanmaya devam ediyordu. Sahi ne demişti? "Kızım, sen piyonun fazlası değildin. Annenin daha fazla güç ve daha şaşalı bir hayat için kullandığı bir piyondun. Bu kadar değersiz bir varlığın daha fazla Elvin gibi elmas değerindeki kadınları yok etmesine müsaade etmeye niyetimiz yok. Sen bir baltaya sap olamayacaksın belli. Bari başkalarını yakma. Ha ola ki dediğime gelmezsen, Ardil'in koynuna girmiş diye herkese yayarım. Akıllı ol." Ve tüm bu sözleri, gözlerindeki tiksintiyle söylemişti. Zübeyde bir ağa kızıydı, ancak Aram ağza alınmayacak daha neler neler demişti. Sanki o güne kadar yaşadığı hayat bir yalandan ibaretti ve Aram, o yalan perdesini acımasızca yırtıp atmıştı. Kendine biçilen rolün, Ardil'in gönlünü kazanmak ve ailesine güç katmak olduğunu anladığında, içi buz kesmişti. Kendi değeri, kendi varlığı, hep birilerinin planları için kullanılmıştı. Zübeyde, elindekileri sessizce berjerin üzerine bıraktı. Annesinin yanına, yatağın ucuna oturdu. Gözleri annesine değil, yere bakıyordu. “Ne oldu, anne?” dedi sesi hafif titreyerek. Münise Hanım kızının değiştiğinin farkındaydı. Bir zamanlar öfkesiyle, kıskançlığıyla ortalığı birbirine katan kızı şimdi bir gölgeye dönmüştü. Kimseyle konuşmuyor, gerekmedikçe göz göze gelmiyordu. Eskiden çıkmaya can attığı bahçeye bile çıkmaz olmuştu. Bütün gününü temizlikle geçiriyor, sanki kirlenen odalar değil de kendi içindeki karmaşaymış gibi, evi pırıl pırıl yapmaya kafayı takmıştı. Ellerindeki yaralar, deterjan suyundan soyulan tırnak etleri… Bunlar Münise Hanım’ın içini burksa da ses etmemişti. Ama şimdi, kızının içine gömülüşü onu bile rahatsız ediyordu. “Son zamanlarda çok şey yaşandı,” dedi Münise Hanım, sesini olabildiğince yumuşatmaya çalışarak. “Üzücü olaylar… Hem bizim için hem senin için, kızım.” "Umduğumuz neydi, bulduğumuz ne oldu değil mi?" Münise Hanım'ın bu sözleri, Zübeyde'nin kulaklarına bir uğultu gibi geliyordu. Annesinin kendisini dikkatle dinlemediğini anlamıştı; sanki kız, konuşmayı bitirse de gitsem derdindeydi. "Gönül isterdi ki Ardil'in karısı sen ol. Ki teyzen bize bunun sözünü vermişti. Ne yapalım, kaderde yokmuş ama Ardil olmadı diye evde kalacak değilsin ya kızım." Zübeyde anında annesinin gözlerine baktı. Ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştı. Bu kadın, bir gün ciddi anlamda ölümüne sebep olacaktı. Rezil olmuştu, rezil olduğu ile kalmamış, dillere düşmüştü. Yine de annesine yetmiyordu. En ufak bir yanlışında adını dillere düşürecek bir Aram vardı ortada. Annesi neden bunu anlamıyordu ki? Verecek bir canı kalmıştı. Annesi canına bile göz dikmişti. "Ben evlenmeyi düşünmüyorum anne şimdi. Kader, kısmet, zaman ne gösterir bilemem elbet. Kul nereden bilsin geleceği? Ama şimdilik beni rahat bırak, lütfen," dedi. Cesaretine kendi bile şaşırmıştı. Ayda yılda bir gördüğü, zar zor selamlaştığı bir adamın sözleri bu kadar mı zoruna gitmişti? Ya da gerçeklerin yüzüne vurulması mı canını yakmıştı? Zübeyde, bu sorunun cevabını biliyordu. Aram'ın sözleri, canını yakmıştı çünkü o sözler yalan değildi. O, annesinin hayalleri için bir piyondu. Zübeyde'nin bu ani çıkışı, Münise Hanım'ı şaşırttı. Münise Hanım, yıllarca itaatkâr bir kukla olarak gördüğü kızının içindeki bu asi sese anlam veremedi. Yüzünde biriken şaşkınlık ve öfke, Zübeyde'nin kalbine bir miktar huzur getirdi. İlk kez, kendi hayatının kontrolünü eline alıyordu. Ne büyük bir yanılgıydı. Zübeyde daha önce defalarca karşı çıkmak istememiş miydi? Defalarca denemişti. Her defasında cezalandırılmamış mıydı? Nasıl olmuştu da o korkuyu unutmuştu? Ama önemli değildi. Annesinin sesi, o anıları bir bir geri getirmişti. "Ben, anan, çok mu yüz verdim? Sen bana nasıl karşı çıkarsın hadsiz!" diye kükredi Münise Hanım, sesi titriyordu. "Evlenmeyip ne bok yiyeceksin?" Çenesini sıktı ve alev alev yanan gözlerini Zübeyde'nin gözlerine dikti. "Sen ne sanıyorsun Zübeyde, ne... Ben bekar kızı kaç yaşına kadar evimde tutarım? Ben kiminle diyorsam onunla evleneceksin. Karşı çıkmak gibi bir hataya düşersen, sana ne edeceğimi var sen düşün!" Münise Hanım, elini Zübeyde'nin başından yana doğru sertçe itti. Ne kızının duyguları umrundaydı ne de gözyaşları. Tek korkusu, birilerinin diline düşmekti. Zübeyde'nin evde kalması, aşiretin gözünde onun itibarını zedeleyebilirdi.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE