7.BÖLÜM

2018 Kelimeler
Nihayet evlerine giden insanlarla,rahat bir nefes alabilmiştim. Günü sonlandırıp yatağıma girebilmek için can atıyordum. Tüm gece Sevim teyzenin ve Huzeyfe'nin bakışları üstündeydi. Sanki ben yeni gelin olmuştum. Onlar da evime beş çayına gelmişlerdi. Huzeyfe ortalıkta ki dantelleri kontrol eden teyzeler gibiydi. Annesi ise kısırın tarifini almaya çalışır gibi. Hızla mutfağa girip çabucak topladım. Göz kapaklarım isyan bayraklarını çekmişti. Uykuya karşı mağlup olmak üzereydim resmen. Mutfakta ki işlerimi bitirip, hala enerjisi tükenmeden salon da sohbet eden aileme "İyi geceler, ben uyuyorum. Çok uykum geldi." Babama uzaktan öpücük atarak, anneme el salladım. Bu yorgunlukla bunu yapmıştım daha ne olsun du. Aynamın karşında ki her gece uyguladığım klasik cilt bakımı mı. Bu gece es geçerek direk yatağıma geçtim. Tişörtü mü bir kenara fırlatarak yatağa zıpladım. Dolaba gidip yeni bir tişört çıkarmak inanılmaz zor gelmişti gözüme. Çarşafıma ve yastığıma sarılarak günün en huzurlu anlarının tadını çıkartarak uykuya daldım. Sabah güneş ışıklarının gözüme gelmesiyle homurdanarak gözlerimi açtım. Annem bu sabah farklı bir işkence çeşidini denemişti sevgili kızını uyandırmak için. Bağırmasından daha iyi diyen beynime hak vermiştim. Yoksa gün boyu aynı ses tonu kulaklarınız da çınlıyordu. "Kahvaltı hazır, beş dakika için de sofra da oluyorsun." Esneyip gözlerimi ovalerken "sana da günaydın annecim, "diye ağzımın için de homurdandım. Arkasına bile bakmadan kıvırta kıvırta çıktı odamdan. Yatağım dan zar zor kalkıp önce yüzümü yıkadım. Sonra yatağımı toplayıp indim aşşağı. Abim bile sofradaydı. Ki annem sabahın köründe yaptığımız kahvaltılara asla oğluşuna kıyıp ta uyandırmaz dı. "Günaydın pek sevgili ev halkı" Masanın başında kahvaltı yapan babamın yanaklarından öpüp günlük enerjimi aldım. Önce çayımı doldurdum. Sonra da kahvaltı tabağıma bir kaç parça bir şey alıp kahvaltımı yapmaya başladım. Fazlasıyla sessiz olan aileme bakıp, neden konuşmadıklarını anlamaya başladım. Yanımda oturan Kerem'in hem tabletin den Bir şeyler karıştırması hem de çayını höpürdete höpürdete içmesi sinirlerimi bozmuştu. Çayını masaya bırakmasını bekleyip kafasına şaplağı geçirdim. "Düzgün iç şu çayı valla dayağı yiceksin şimdi." Bu sefer Abimin Eline bardağı alıp daha çok şapırdatmasıyla, kerem gülmüş ben ise "Baba ya bir şey söyle oğullarına tiksiniyorum yemek yiyemiyorum. Şöyle tuhaf sesler duyunca, elinde ki gazetesini dörde katlayarak masanın kenarına bıraktı. "Oğlum biraz insanlık öğrensenize kardeşinizden. O ne biçim çay içmek öyle. Hem kız kahvaltı yapamıyor görmüyor musunuz? Kuş kadar kalmış zaten birtanem." Elimle saçlarımı yana doğru savurarak güldüm. Elime çayımı alıp keyifle içme sırası bendeydi. Kerem dil çıkartarak kahvaltısına dönmüş. Abim ise " Bu evrimini tamamlayamamış maymundan mı öğrenicem insanlığı baba Allasen" demesiyle babamın aramızda ki tartışmadan çok gazetede ki haberler dikkatini çekmişti. Ben ise abime orta parmak kaldırmamak için zor tutuyordum kendimi. "Ne yapabilirim ki abicim, genlerimi senden aldıysam demek ki." Kerem'in saçma sapan"Ooooo! Ablam vurdu gol oldu. Evet karşı atak abimden bekleniyor. Topu ayağın da sektiriyor evet kaleye doğru, hızla koşuyor. Veeee bu da mı gol değil be!" Kerem'in saçma sapan tezahüratlarına daha fazla dayanamayıp çayımla birlikte girişe geçtim. Televizyon karşında ki L koltuğa oturup TV'yi karıştırmaya başladım. Gündüz kuşağı evlendirme programları, dışında hiç bir şey yoktu. Annem yanıma gelip bu kızdan adam olmaz bakışlarını atıp gitti. Sofranın toplanmasına yardım etmemiştim tüm sıkıntısı buydu. Yaşıtlarım memleketlerin de ki tarlayı, arsayı satıp paraları, bar da pavyon da yiyordu. Buna rağmen kimsenin gözüne batmazken ben televizyon izliyorum diye hayırsız evlat oluyordum. Bu da bana hayatın sana kıçımla gülüyorum puhahaha deme şekliydi galiba. Oflayarak sabahtan beri pineklediğim kanapeden kalktım. Buraya yatmaktan sıkılmıştım çünkü, biraz da yatağıma uzansam belki bir değişiklilik olur diye odama çıkıyordum. Telefonumun çalmasıyla, ödüm kopmuştu. Tek amacım duvar da ki desenlerin nasıl bu kadar kusursuz olduğunu incelemekti. Arayanın Cihangir ve Şeyma olduğunu görünce keyfim yerine gelmişti. Hala bensiz yapamadıklarını görmek beni mutlu ediyordu. Konferans görüşmesini açıp, karşımda sırıtan Cihangir'i görmemle kahkaha attım. Dün gece ki çelenk gelmişti aklıma. "Lan bak hala gülüyor, ulan senin gönlünü almak isteyen de suç. Çiçek yaptırıyorum bir de, aslın da sana bir demet maydonozla gelmek lazımdı. Sevda hanım dua et kıyamıyorum, sana." Alt kattan Şeyma'nin kahkaha sesini duymuştum. Öyle kişnemişti yani. Bende dayanamayıp kahkahamı patlattım. "Bir demet maydanoz ne lan inek miyim olum ben ?' "Bacım inek olman, ölü olmandan daha iyi değil mi sence de?" Şeyma'da Cihangir'i kafaya aldığın da yine kikirdedik. "Valla ben gururumla ölmeyi tercih ederim." Cihangir telefonun diğer ucun dan oflayarak bize baktı. Biraz daha benimle dalga geçerseniz, sizi denizin dibine gömerim bakışını atıyordu. Yaşamış tecrübe etmiştim ki yapardı. Cihangir'di bu deli adamın tekiydi. "Olum ben sizi gece takılalım mı diye arıyorum siz ağzıma sıçıyorsunuz." Şakanın tadın da güzel olduğu gerçeğini unutmadan, çelenk konusunu kısa vadeli kapattım. "Ne yapıcaz olum takılmak dediğin sahil de kola çekirdek partisi yapmak mı?" "Nesi varmış kızım sahil de kola çekirdek yapmanın mis gibi aktivite, sosyalleşiyoruz işte." Telefonun diğer ucundan oflayan Şeyma'ydı bu sefer. "Tamam Cihan güzel aktivite de ara da bir değiştirsek mi sürekli sürekli sarmıyor." Şeyma'ya hak veriyordum. Hala ergenler gibi park köşelerin de takılıyorduk. Tamam eğlenceli olmaya oluyordu ama. Şeyma'nın da dediği gibi bir yere kadardı. Biraz düşündükten sonra, "Tamam lan, asker arkadaşım yeni bir mekan açmış. Akşam önce yemek yer sonra da orada takılırız." Saat sekiz de evden çıkmak üzere anlaşmıştık. Telefonu kapatıp duşa girdim. Anca hazırlanabilirdim. Daha abime haber verme kısmı vardı. Duştan çıktıktan sonra, dolabımın karşısına geçip on dakika ne giyinsem diye baktım. Dolabımın yarısı annemin bana zorla aldığı elbiselerdi. Diğer yarısı ise kot ve tişörtlerimdi. Evet elbise giymeyi seviyordum, ama rahatıma düşkün bir insandım. Erkek çocuğu gibi mahalle de top koşturarak Büyümüştüm. Yine de akşama yakışır bir şekil de giyinmek gerekirdi. Dolabım dan siyah elbisemi çıkartıp sağına soluna baktım. Bu elbiseyi bana annem almıştı. Sadece bir kere giymiştim annem den laf yememek için daha sonra dolabıma atmıştım. Elbise diz kapağımın hemen üstünde biten, yetim kol düz dar kesim bir elbiseydi. Masanın başına geçip saçlarımı maşa yaptım. Dolabımın kenarın da yetim gibi duran kırmızı rujumu sürdüm. Elbiseye renk katmam gerekiyordu. Hala küpeleri mi takıp gözlerime ise sadece rimel sürdüm. Çünkü kırmızı rujun da bir adabı vardı. Siyah topuklu ayakkabılarımı elime alıp aşşağı indim. "Ben de hazırım gidebiliriz!" Diyerek arkamdan bağıran abimle ödüm kopmuştu. Sinsi köpek kokumumu alıyordu ne yapıyordu. Arkamı döndüğüm de gerçekten hazır olduğunu görmemle şaşırdım. "Hayırdır abi sen nereye." Önce üstümü süzdü sonra gözleri dudaklarıma düşmanına bakıyormuş gibi dikti. "Ne demek hayırdır sen nereye? Cihangir aradı kızım akşam takılıyoruz sen de gel diye. Ayrıca o suratının hali ne lan! Yüzün de evin duvarların dan daha çok boya var!" Hanzo, Hanzoydu kırk yılda geçse abim değişmeyecekti. Ne demişti büyüklerimiz, eşeğe altın semer de vursan eşek eşektir. Abim ise hanzo gelmişti, Hanzo gidecekti. "Abi ne saçmalıyorsun ya bak tüm gece böyle saçma sapan konuşup duracaksan, ben gelmiyorum sen git. " Abimin tepki vermesine fırsat kalmadan mutfaktan çıkan annem "Sevda'm çok güzel olmuşsun kızım. Bu benim sana aldığım elbise değil mi?" Anneme gülümseyerek etrafımda bir tur dönüp öne eğilerek selam verdim."Teşekkür ederim Leydim, güzelliğimi annem den aldığımı söylerler." Annemle ikimiz ayni anda kikirdedik. "Lan eğilince eteğin mümkünmüş gibi daha da kısalıyor. git üstüne doğru düzgün bir şey giy olum bak beni, katil etme kırk yılın başı bir eğlenelim dedik, burnumdan getirme." Benim bir şey dememe gerek kalmadan annem elini beline koyarak abime karşı beni savunmaya geçti. "Olum ne biçim konuşuyorsun kardeşinle, nesi varmış elbisesinin ben beğendim seçtim ve aldım. Ne zaman öğreneceksin, kardeşinin kıyafetlerine karışmaman gerektiğini. Görmüyor musun kocaman kız oldu kendime neyi yakıştırıp giyiyorsa giysin. Bize saygı duymak düşer evladım. Üzmeyin böyle birbirinizi." Annemin duygusal konuşmasıyla gözlerim dolmuştu. Kendimi miting konuşması dinliyor gibi dinliyordum. Oylar annemey di gençler! Saçlarımı abimin gözlerinin içine bakarak savurdum. Bu gecenin galibi benim demek oluyordu bu. Abim ise "Allah'ım sen sabır ver, La havle, La havle" diyerek dışarı çıktı. Anneme öpücük gönderip koşa koşa ben de çıktım arkasından. Abim yüzün den aşağı da Şeyma'yı ve Cihangir'i on dakika bekletmiştik. Yanlarında Huzeyfe'yi de görmemle şaşırmadan edemedim. Biz nereye gidersek gidelim bu adam da böyle peşimizden gelecekmiydi? "Nerde kaldın kızım ağaç olduk burada! Ooo Sevda'm ateş ediyorsun." Cihangir daha sonra ıslık çalarak elimi öptü. Dayanamayıp kahkaha attığım da abim ise "Hop hop, noluyor olum, ne bu havalar " diyerek aramıza girmişti. Şeyma bu halimize kahkaha atarak Huzeyfe'ye doğru dönüp deli bunlar diye fısıldadı. Vay be görüyor musunuz amca kızını bir kalem de harcadı bizi. Biraz daha kendi aramız da tartıştıktan sonra nihayet yola çıkabilmiştik. Apaçi gibi Huzeyfe'nin arabasına tıklım tıklım binip yola çıktık. Bir son ses şarkımız ve yoldan geçenlere laf atmadığımız kalmıştı. Cihangir ve Şeyma'nın ortasına oturdum. Oturunca açılan bacaklarıma Huzeyfe kafasını çevirerek bakmıştı. Abimle önde nereye gideceğimizi konuşuyorlar dı tabi sürekli dikiz aynasın dan bana bakıp duruyordu. Bana bakıyor gibi değil di de sanki Cihangir bana bakıyor mu diye kontrol ediyordu. Bu durum beni daha da gererken arkadan ensesine şaplağı geçirmemek için zor tutuyordum kendimi. Yanımda oturan Şeyma dirseğiyle beni dürtüp hayırdır ne iş bakışını attı. Omuz silkerek sonra konuşuruz dedim bende. Önce sahil kenarında durdu. Abimin ve Huzeyfe'nin kararına göre köfte ekmek yiyecektik. İki hanzo bize sormamıştı yiyip yemeyeceğimizi. Ben köfte ekmek yemeye yerdim. Çokta severdim ama sormaları gerekmiyor muydu sizce de? Suratımı asarak indim arabadan. Bir daha abimle ev dışın da görüşmeyi düşünmüyordum. Çünkü Burak bey hazretleri her zaman emir etmeyi ve emirlerine itaat edilmesini istiyordu. Cihangir kolunu omuzuma atınca önden onları beklemeden yürüdük bizi dışarıdan gören bir insan pekala sevgili sanabilir di. Her ne kadar Ağustos ayında da olsak deniz kenarı akşamları serin olabiliyordu. Bende Şeyma da bu durumu düşünmeden evimizden elbiseyle çıkmıştık. Hoş yanım da abim varken neme lazımdı ki zaten orası ayrı bir muammaydı. "Ne oldu? Neden yüzün düştü Sevda'm" Çok seviyordum Cihangir'i hemen her ortam da ruh halime ayak uydurup benimle iyi benimle kötü olabilir di. Tadını kaçırmamak için bir şey söylemedim. Yoksa abimi neden çağırdın dan girebilirdim konuya. " Hiç moralim bozuk değil ki sana öyle gelmiş." Üstün de fazla durmadan oturduk. Küçücük taburelere, bacaklarımı yan tarafta doğru kırarak karşım da oturan Huzeyfe'ye frikik vermemeye çalıştım. Adamın gözü sürekli üstümdeydi zaten. Cihangir'i süzüp duruyordu. Sanki bana ve Cihangir'e karşı uyuz olmuştu. Bizi gördüğü zaman düşmanına bakıyor gibi bakıyor ve süzüyordu. Abime ve Şeyma ya karşı öyle değil di. Şeyma'dan mı hoşlanıyor acaba diye içimden geçirdikten sonra saçmalama kızım, kızın abime aşık olduğunu biliyor dedi yine iç sesim benimle çatışırken. Ben kendi kendime düşünürken köfte ekmek aralarımız gelmişti. Yemeğe başlamadan önce saçlarımı sağ omzuma doğru alıp yemek yerken beni rahatsız etmesini engelledim. Ben saçımla uğraşırken ne kadar dikkat etsem de Huzeyfe'yle göz göze geldik. Sinirli desem değildi. Tuhaf bakıyordu. Yine her zamanki gibi gözlerini ilk kaçıran ben oldum. Köfte ekmeğimi yemek daha cazip geliyordu. İşin doğrusu. Sessizce yemeğimizi yedikten sonra, ilk ayaklanan Cihangir oldu. "Kalkın gidiyoruz arkadaşım yeni bir mekan açmış ora da takılalım." Şeyma'yla aynı an da ayağa kalktık. Abimin evet ya da hayir demesine fırsat vermeden Cihangir'in arkadasına geçtim. Ben gitmek istiyordum yamuk yaparsan çirkefleşirim demekti bu. "Olum yanın da iki tane dünya güzeli kız var. Üstüne üstlük ikisi de mini etekli. Nasıl bunlarla takılmayı düşünüyorsun anlamıyorum." Abimin Cihangir'e ettiği sitemle, Huzeyfe gülerek arkasına yaşlandı. Tekrardan beni süzdüğünde gözleri dudaklarımda takılı kaldı. İstemsizce dudaklarımı dilimle ıslatınca, gözlerini gözlerime dikti. Bu sefer inat etmiştim ben çekmeyecektim gözlerimi. Gözleri sanki bu sefer daha koyu daha anlamlı bakıyor gibiydi. Gerilmişti. Siyah gömleğinin ilk düğmesi bile gergiye gelmişti. Yakışıklı adamdı vesselam! "Kusura bakma Burak benim anladığım tek şey benim özgüvenim eksik yanım da güzel kadınla gezecek kadar güvenmiyorum kendime demek istediğini anlıyorum." Şeyma'nın ortaya attığı bombayla anın da bakışmamızı kesip abime baktım. Korkuyordum yine ters bir şey söyleyip kızın kalbini kırmasından. Ayağa kalkıp Şeyma'ya doğru yürüdü. "Öyle mi Şeyma hanım, demek benim özgüvensiz olduğumu düşünüyorsun?" Şeyma'nın dili tutulmuştu. Fark edebiliyordum. Yanımda ki Cihangir'e dürtüp bir şey yap demek istedim. Cihangir kulağıma eğilip, "ben ne yapabilirim kızım." Dedi. O sıra da Huzeyfe gerginliği kaldırmak adına "Burak hadi gidip eğlenelim. Bizim için de iyi olur kafa dağıtmış oluruz." Abim ve Şeyma'nın bakışması sona erdiğin de nihayet derin bir nefes alabilmiştim. Abim de daha fazla uzatmadan önden hızlı hızlı arabaya doğru yürüdü. Huzeyfe ise sanki Şeyma'yı abisi gibi koruyup kolluyordu. Şeyma da Huzeyfe' nin koluna girip arabaya doğru yürüdü. Arkada Cihangir'le ikimiz kalmıştık. Birbirimize şaşkın şaşkın bakıp "Ne oluyor lan?" İkimiz aynı anda aynı şeyi sorunca dayanamayıp kahkaha attık. Arabaya geldiğimiz de Huzeyfe yolu bilmiyor diye direksiyona Cihangir geçmişti. Huzeyfe ise arkaya bizim yanımıza oturmuştu. Yanıma Cihangir oturacak diye yine ortaya geçmiştim, ama Huzeyfe arkaya geçince dikkat çekerim diye, bir şey söyleyememiştim. Dizinin dizime değmesiyle tüm tüylerim ürpermişti.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE