Episode -6-

924 Kelimeler
Bölüm6 Gözlerimi kapatınca bir şey görmemem gerekiyor, değil mi? Sadece karanlık olması lazım. Peki, ben neden hep onu görüyorum. Her gözlerimi kapattığımda Carlo'nun o, Lavinia vurduktan sonraki yüz ifadesi geliyor. Daha doğrusu yüz ifadesizliği. O kadar güçlü bir yumruktan sonra bağırıp çağırması gerekirken, sadece öyle baktı. O kadar mı doluydu zihni? O kadar mı doluydu kalbi? O kadar mı acı çekiyordu? Karanlıktan korkan ben, şimdi o karanlığa sığınmak istiyordum. Onun kafamı karıştıran aptal yüzüne değil. "Ohoo, kızım sen buraya yatmaya mı geldin. Kalk git evinde yat." Bu sözlerden sonra yüzüme yediğim yastıkla, küçük çaplı da olsa bir çığlık attım. "Carol yapma şunu işte. Nefret ettiğimi biliyorsun." Kafama vurulması beni deli ediyordu. Küçükken sürekli kafamı bir yerlere çarptığım için annem, beyninde hücre kalmayacak; aptal olacaksın, derdi. Bu da benim travmam sanırım. Yani kafama vurulunca sinirleniyorum. "Birincisi, benim adım Carol değil, Caroline." Bir yastık daha yedim. "İkincisi, sana ne? Benim yastığım." Bir tane daha. Lucia Caroline'a sürekli, Carol, dediği için bu isimden nefret ediyordu. Elime yatakta duran diğer yastığı alıp, Carol'a vurmaya başladım. Asıl kişiliğim Lavinia gibi güçlü bir kadın olduğu için bu bedende fiziksel olarak bir çok insandan daha güçlü olabiliyorum. Bir süre sonra, ayaklarını kalçalarına vura vura kaçtı. Bu hali komikti ama gerçekten canını acıtmıştım sanırım. "Senin elinin ayarı yok mu ya. Kafam uçuyordu az kalsın!" Koşarak çoktan mutfağa varmış, oradan bağırıyordu. Cadı gibi bir kahkaha patlattım. "Korktun mu bebeğim? Dediğimi dinlemezsen olacağı bu." Hala gülüyordum. Carol da gülmeye başlayınca yanına doğru gittim. Karnım acıkmıştı ve ailesi iş gezisinde olduğu için evde rahat rahat dolaşabiliyordum. Buz dolabının kapağını açtım. Küçük bir tencerenin kapağını açtım ve içinde yemek olduğunu görünce dışarı çıkartıp ocağın üstüne koydum. Tam dolabı kapatacakken arkada saklanan viski şişesi gözüme çarptı. Elime alıp Carol'a bıyık altı gülümsedim. Ne demek istediğimi anlamış olacak ki o da gülümsedi. Donra aklına gelen şey ile duraksadı. "O babamın özel seri viskisi. Eğer onu içersek kıyameti kopartır." Gözlerimi devirdim. Uzun zaman sonra cidden içmek istiyordum. Sonra aklıma gelen fikirle tekrardan yüzüme o sahte gülümsemeyi kondurdum. "Madem bunu içemiyoruz. Bizde gider kendimiz alırız." İkimiz de birbirimize baktık ve aynı anda koşarak ayakkabılarımızı giydik. Anahtarı alıp dışarı çıktık ve en yakın markete koşmaya başladık. Bugün yatılı kalacaktım onlarda ve eğlenmek istiyordum. Birlikte kafayı dağıtmak en iyi gelecek şeydi. Markete girdiğimizde, hala koşuyorduk ve alkol reyonuna geldiğimizde durabilmiştik. En zoru buydu. Seçmek. "Ne istiyorsun?" Dolapta gördüğüm viskiden dolayı canım ondan çekiyordu. "Viski. Sen?" Yüzünü ekşitip reyona döndü. Viskiyi pek sevmiyordu ama eline bir DYC (bir viski markası) alınca ona sarılmak istedim. Tam arkamı döndüm ve kasaya doğru yürümeye başladım. Carol'un gelmediğini fark edince tekrardan ona döndüm. Hala bir şeyler bakıyordu. Eline iki tane de Sangria (İspanyolların özel içkisi) aldı ve yanıma geldi. "Sakin ol şampiyon. Benim yanımda o kadar para yok." Bana bakıp gözlerini devirdi. "Senin ödeyeceğini kim söyledi." Diyerek cebinden bir kredi kartı çıkardı. Babasının kredi kartı olmalıydı. Otuz iki diş gülümseyip birkaç çerez alıp kasaya gittik. Aldıklarımızı ödeyip çıktık marketten. Eve de koşarak gitmek istiyordum ama bu bebekler kırılırsa ağır depresyona girebilirdim. Bu yüzden hiç gerek yok. Market çok uzak olmadığı için iki dakika içerisinde eve geldik. Carol mutfak masasının üstündeki her şeyi boşalttı. O da biraz heyecanlıydı, belli ediyordu. Buz dolabının yanındaki dolaplardan ili viski bardağı çıkardım. Bir de bir kaç tane tabak aldım ki, alduığımız çerezleri koyabilelim. Her şeyi tamamladıktan sonra Carol odasından ses sistemini getirdi ve telefonunu bağladı. Artık hazırdık. Hymn For The Wekend kulaklarımı doldurmaya başlayınca biraz gevşedim. İçkimden bir yudum aldım ve biraz daha. Her yudumda biraz biraz yok oldum. *** "Said little b***h, you can't f**k with me If you wanted to These expensive, these is red bottoms These is bloody shoes" Gözlerim yavaş yavaş kayıyordu. Açık tutmak resmen benim için bir savaş haline gelmeye başladı. "Hit the store, I can get 'em both I don't wanna choose And I'm quick, cut a nigga off So don't get comfortable" Cardi B'nin bu şarkısını sanırım sekizinci dinleyişimiz oluyordu ve ben hiç bilmezken, şimdi takır takır söylüyordum. "Look, I don't dance now I make money moves (ayy, ayy) Say I don't gotta dance I make money move If I see you and I don't speak That means I don't f**k with you I'm a boss, you a worker, bitch I make bloody moves" Sadece aptal gibi kafamı, aşağı yukarı sallayarak dans ettiğimi sanıyordum. Carol'a baktığımda benden farksız bir şekilde kafasını oynatarak, baygın bir şekilde şarkıya eşlik ediyordu. "Now she says she gon' do what to who? Let's find out and see, Cardi B You know where I'm at You know where I be" şarkı sesi gelmemeye başlayınca durdum. "Hey! En sevdiğim kısımdı..." Carol, otuz iki diş gülümsüyor ama bana bakmıyordu. Yere bakıyordu. "Sen baya kafayı bulmuşsun he." Cidden kafasını yanlışlıkla bir yere koysa, uyuyacaktı. Benim ondan, aman aman bir farkım yoktu ama en azından bilincim hala benimle birlikteydi. "Kafayı bulmadım ki. Nereden bulayım kafayı." Bunu ciddi ciddi söylemiş olamazdı değil mi? "Pekala küçük prenses, uyku vakti geldi." Yanına gidip onu kaldırmaya çalışınca beni itti. "Ben kendim gidebilirim." Hayır gidemezdi. Sonuçta kendini kontrol edebilecek bir halde değildi. Bir saniye. Sarhoştu. Kendini kontrol edemezdi. Kendini kontrol edemeyen birini bir başkası da edemez. O kişi Lavinia olsa da. "Buldum!" Dibinde çığlık atmam ile altına işeyecek kadar korkmuştu. Belki de işemiş bile olabilir ama bunu kontrol etmeyeceğim. "Bana diyene bak. Sen bulmuşsun kafayı be." Evet. Lavinia Carlo'yu kontrol edememişti. Çünkü sarhoştu. Demek ki o gün dışarıda olduğu zaman da sarhoştu. Neden sarhoştu bilmiyorum ama artık bunu öğrenmenin çok basit bir yolu kaldı. O da onu ayık yakalamaktı ve sonra anılarından neler yaşadığını ya da neler yaptığını bulmaktı. BölümSonu
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE