Cinayet

914 Kelimeler
“Ah…” Adam bilinci yerine gelirken başındaki zonklamadan dolayı istemeden inlemişti, o kadar sessiz mırıldanmıştı ki kimse duymamıştı. Lokantanın soğuk ışığı o an ona o kadar parlak gelmişti ki gözünü açamamıştı, kafasındaki sıcak ve yapışkan sıvının ne olduğunu tahmin etmesi zor değildi. Aklını toplayıp olanları düşünmeye başladı, tuvalete giderken elektriklerin kesildiğini fark etti, tuvaletten çıkıp olayların ne olduğunu öğrenmeye çalışırken kafasına kendi ile aynı boyda bir adam şarap şişesi ile vurup bayılmasına sebep oldu. Daniel’in sesini duydu. “Kimse kıpırdamasın! Olay mahallindeki hiçbir eşyaya dokunmayın!” Yerden destek alarak ayağa kalktı, başının dönmesini bekleyip sesini olabildiğince gürleştirdi. “Yavaşça lokantayı boşaltın! Sadece görevliler kalsın.” Daniel Adam’ın doğrulduğunu görünce yanına koştu, omzuna girerek onu bir sandalyeye oturtmaya çalıştı ama adam nazikçe reddetti Daniel’in teklifini. “İyiyim, ambulansı aradın mı?” Yerde sevgilisine bakan Ethan’ın nefes alışverişleri yavaşlıyordu, en sonunda derin bir nefes alıp yere yığıldı. Hıçkırarak çığlık atıp ağlamaya başladı, sesi o kadar yüksekti ki Adam kulaklarını kapatmasına rağmen sanki beyninin içinde bağırmaya devam ediyormuş gibi hissediyordu. Bir dakika aralıksız çığlık attıktan sonra bacaklarını birleştirip yaşlı gözlerle Adam’ı gördü, onu tanımıştı. Adam Daniel’in kolunu dirseği ile dürttü. “Ben baygınken ne oldu?” Kafasından alnına doğru akan kanı parmağı ile sildi, Daniel Adam’a durumu anlatmadan önce derin bir nefes aldı ve hızlı bir özet geçti, Adam’ın boşlukları doldurabileceğini biliyordu. “Sen gittikten sonra elektrikler kesildi, nedenini bilmediğim bir sebepten Ethan’ın ayağının altında yangın çıktı ve adam delirdi. Sevgilisi yere düştü ve elektrikler gelene kadar hareket etmedi, elektrikler geldiğince kadının kanlar içinde olduğunu ve senin yerde kafanda kanla yattığını- Siktir! Sen iyi misin?” Adam’ın yüzüne doğru akan kanı görünce daha da panik oldu, Adam kan sanki orada değilmiş gibi baş parmağını kaldırdı. “Abartılacak bir şey değil, dikişlik galiba o kadar. Ambulansta halledebilirler, karakolu aradın değil mi?” Kafasındaki yaraya karşı umursamazlığı Daniel’in de yarayı önemsiz görmesine sebep olmuştu, kafasını salladı. “On beş dakikaya burada olurlar, olayın kasabadan bu kadar uzak bir yerde yaşaması talihsizlik.” Adam Rose’un boş ve cansız gözlerine baktı. “Ölmüş.” Ethan Adam’ın sözünü duyunca ağzını açıp konuşmaya çalıştı ama dilini yutmuş gibi bir kaç anlamsız sesten fazlasını çıkaramadı. Bağırmaya bile gücü kalmamışken Adam’ın ayağını tutarak gözlerindeki yaşlarla ona baktı. Adam’ın gözlerinde soğukluk vardı, Ethan’ın tepkisini umursamıyordu, yüzüne yapay bir gülümseme takınıp elini çekmesi için parmaklarını açtı. “Merak etme iyi olacaksın, ateş ile temas ettiğinden ufak bir yanma var elinde. Krem kullanarak tedavi edilebilir.” Ethan’ın elini zorla kenara çekti, kazazedeyi sakinleştirme görevini başarı ile yerine getirdikten sonra Daniel’in lokanta görevlileri ile konuştuğunu gördü. Gözünü Ethan’dan ayıramayacağı için konuşma işini Daniel’e bırakmak zorundaydı, yine de kulak misafiri olabilirdi. “Birisi iznim olmadan klimaları çalıştırmış! Lokantanın elektrik şebekesi böyle bir yükü kaldıramaz, elektrikler bu yüzden kesildi.” Daniel elindeki küçük not defterine lokanta şefinin dediklerini yazıyordu. “Üç aşçı ve bir temizlikçiniz olduğunu görüyorum, tüm çalışanlarınız bu kadar mı?” Şef kafasını salladı. “Bu küçük lokantaya yetecek sayıda elemanımız var.” Daniel şefin dediğini defterine yazarken Adam araya girdi. “Üç aşçı bir temizlikçi ve bir depo görevlisi.” Şef dört çalışan olduğunu onaylamamıştı, kelime oyunu yaparak olaydan kurtulmaya çalışıyor gibiydi. “Siktir!” Adam ayaklanıp bodruma koşmaya başladı. “Daniel bura ile sen ilgilen!” Bodruma girdiğinde acele ile yerdeki kanı temizlemeye çalışan kısa kıvırcık saçlı yaşlı bir kadın gördü. “Çabuk elindeki her şeyi bırakıp buraya gel!” İş üstünde olmadığı için silahını yanında getirmemişti ama yaşlı bir kadını yakın dövüşte indirebileceğini biliyordu. Kadın titreyen eli ile temizlik bezini bıraktı, yavaş adımlarla Adam’ın yanına geldi. “Hareket etme. Arkanı dön.” Kadın ellerini arkada birleştirerek kafasını salladı. “Sana arkanı dönmen için rica etmiyorum! Yap çabuk!” Kadın arkasını döndüğünde kanlı bir bıçak görüntü, ağlamaklı ve korkmuş kuru bir sesle konuştu. “Anlaşmamızda bu yoktu…” Adam sesini gürleştirdi. “Elindekini çabuk yere bırak!” Kadın elindeki bıçağı attığında arkasından ellerini kenetleyerek bodrumdan dışarı çıktı. “Anlaşma derken ne demek istediğinizi bilmiyorum ama o kişi ben değilim hanımefendi. Soruşturmada daha fazlasını anlatma şansınız olacak.” Bodruma inen küçük merdivenden yukarı çıktılar, fayanslarla döşeli şık olmayan pis mutfaktan geçerek masalar ile koridor arasında Daniel’i yakaladılar. Daniel Adam’ın dediğini tereddüt etmeden yaparak Ethan ile görevlileri izlemişti, bu sürede bir polis arabası ve ambulans lokantanın önüne gelmişti. “Tüm görevlileri gözaltına alın, kadını bodrum katında kanıtları temizlemeye çalışırken yakaladım.” Yürüyerek restoranın çıkışına gitti. “İncelemeyi bana ve Daniel’e bırakın, kafamdaki yarayı halledip geliyorum.” Daniel kasabanın tek hastanesinin en tanınan hemşiresini görünce şaşırmadı, zaten çok fazlası yoktu. Ethan’ın sevgilisinin cesedi çoktan incelenmek üzere yola çıkmışken Ethan onunla birlikte hastaneye gidiyordu. “Asia!” Hemşireye seslenip başındaki yarayı gösterdi, Asia yarayı görünce yüzünü ekşitti. “Ou…” Alkollü bez ile yarayı temizledikten sonra yaranın durumu daha da belli oldu, Adam’ın yorumu haklıydı korkunç bir yara değildi ama dikiş gerektirecekti. Asia hızlıca cerrahi dikiş ipini çıkardı. “Yemeğe çıkıp yaralanmayı nasıl becerdiğini anlamıyorum.” Asia ile çocukluk arkadaşıydı, bu küçük kasabada yakından tanımadığı insan yoktu zaten. Asia görevini yapıp yaralıyı sakinleştirmek için onunla konuşuyordu. “Uzun hikaye, kafama şarap şişesi ile vurdular.” Asya gözünü kıstı. “Anlatması çok uzun sürmedi ama. Daha ilk gününden nasıl olaya karışırsın!” Adam’ın kafasına dikiş atmayı bitirdi. “Düzenli pansuman yapman gerek, hastaneye gelirsin onun için evine uzak değil zaten.” Adam ayaklanıp Lokantaya koşuşturdu. “Borcumu Daniel’in hesabına yaz!” Asia sandalyesine yaslandı, artık sesini duyamayacak kadar uzaklaşmış Adam’a arkasından baktı. “Manav mıyım ben?” Adam lokantadan içeri girdiğinde Daiel’in yere yetleştirdiği rakamlı plakaları gördü. “Başlayalım bakalım.”
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE