7

2044 Kelimeler
Kampüse ayak atar atmaz ikimiz de aynı anda durup etrafa biraz göz gezdirdik. Buraya gerçekten çok uzun zamandır gelmemiştik ve nihayetinde kaçtığımız yere hafiften hissettiğimiz bir özlemle gelmiştik. "Baksana şuraya. Biz burdayken bir bank bile yoktu şimdi hepsi ağaçlandırılmış ve banklar konulmuş. Sanki okuldan gitmemizi beklemişler anasını satayım." Anıl'ın haklı bir sinirle kurduğu cümleye güldüm. "Aynen abi. Ömer ve Anıl şu okuldan siktirip gitsinler onların anısına ağaç dikip bank kuracağız demişlerdir kesin." "Dalga geçme pezevenk." Bu sefer ikimiz birlikte gülmeye başladığımızda susup yine etrafa bakmaya başladık. Biz gittiğimizden beri üniversite gerçekten çok değişmişti. Daha çok yeşil alanlara odaklanmış ve bir sürü oturma yerleri yapmışlardı. "Ben Umut'u arıyorum. Ali'yle birlikte gelsinler yanımıza. Sonra da kantine gider biraz otururuz." "Tamam." Anıl Umut'u arayıp telefonu kulağına götürdüğünde elimi cebime koyup bekledim. "Alo? Umut nerdesiniz?" "... " "Biz geldik." "..." "Bizim fakülteye doğru geliyoruz siz de gelin." "... " "Tamam o zaman görüşürüz." "... " Anıl telefonu kapatıp cebine attığında bana döndü. "Hadi en sevdiğin fakülteye gidelim." "Bir daha şaka yapma gerizekalı." Birlikte fakülteye doğru yürümeye başladığımızda fakülte girişe çok yakın olduğu için hemen gelmiştik bile. Umut ve Ali'yi gördüğümde gülümseyerek onlara doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. İkisi de gerçekten seviyordum. Hayatımın sonuna kadar arkadaşım olarak kalmasını istediğim nadir kişilerdendi. "Vay vay vay kimleri görüyor bu gözler." Ali kollarını açıp bana doğru Umut da Anıl'a doğru giderken hepimiz büyük bir özlemle sarıldık. Okul dışında da bazen görüşüyorduk ama ayda yılda bir olan görüşmelerdi. "Nerdesiniz olum siz? Yüzünüzü gören cennetlik." "Bizim dükkandayız hala. Günümüzün yarısından fazlası orda çalışmakla geçiyor. Gece de eve gidince yorgunluktan yığılıp kalıyoruz." "Okula dönmeyi düşünmüyor musunuz?" "Ben düşünüyorum birkaç gündür ama Ömer'i bilemem. Son bir senemiz kaldı zaten. Hemen bitirip okulla alakamı kesmek istiyorum. Böyle olunca hep aklımın bir köşesinde kalıp beni rahatsız ediyor. Millete son sınıfta sınıfı dondurduğumuzu bile söylemedik gerizekalı olduğumuzu sanmasınlar diye. Şimdi gelip tekrar görünce aşırı özlediğimi fark ettim." "Zaten bu sene bitti, biz mezun olduktan sonra gelip alt sınıflarla okursunuz." Umut'a onaylamayan bir bakış atıp gözlerimi devirdim. "Dalga mı geçiyorsun?" "Tabii ki dalga geçiyorum. Son sınıfta sınıfı dondurduğunuzu öğrenen herhangi biri olsaydım geberene kadar sizinle dalga geçerdim çok geç olmadan dönün artık şu okula." "Tamam hadi Ömer bölümü sevmiyor sen neden dondurdun beynine tükürdüğüm Anıl?" Ali Anıl'a bir yandan laf sokup bir yandan soru sorarken Anıl'ı dikkatle dinlemeye başladım. O hiçbir zaman okulu dondurma nedenini bize söylememişti. Ona her sorduğumda canının sıkıldığı bahanelerini ortaya atardı ama buna hiçbir zaman inanmazdım. O sırf canı sıkıldığı için okulu dondurmazdı. "Canım sıkıldığı için." Anıl her zaman söylediği bahaneyi söyleyince dayanamayıp küfür etmeye başladım. "Sikeceğim ama artık ha. Adam gibi söylesene şunun nedenini anasını satayım. Yiyecek miyiz seni?" "Neden inanmıyorsunuz abi? Dediğim gibi." Kantine geldiğimizde neredeyse bütün masaların dolu olduğunu görünce şaşırdım. Bunların hiç dersi yok muydu Allah aşkına? Ben okuldayken bir dakika sınıftan çıkamıyordum. "Bakın şurası boşalacak gibi. Kızlar ayağa kalkıyor hemen kapalım orayı." Umut bizden önce yeri kapmak için hızla yürümeye başladığında kızlar da ayağa kalkıp eşyalarını alıyorlardı. "Bu Umut hala çok hınzır." dedim kızların kalktığı yere çoktan saltanat kuran Umut'a. "Yakında yankesicilik de yapar yemin ederim. Yanında yürümeye korkuyorum." Ali gülerek konuştuğunda Umut'un tuttuğu masaya gidip oturduk. "Okulumuza hoş geldiniz beyler. Yemek ya da içmek istediğiniz bir şey varsa çekinmeden söyleyebilirsiniz. Ali hepsini zevkle öder." Umut ondan beklenilen konuşmasını yapıp bitirdiğinde Ali ona saydırmaya başlamıştı. "Onlara ısmarlarım da sana bok veririm. Haberin olsun." "Tamam sen onlara ısmarla da beni boşver. Nakit taşımadığımı biliyorsun kartımı evde unuttum." "Sen kart görsen ekmek diye yersin amına koyayım yalan söyleme." Anıl Umut'un ensesine vurup onu susturduğunda Ali bana döndü. İkinci sınıfta her zaman yediğimiz menüye alayım mı? En çok onu sevdiğinizi hatırlıyorum. "Çok iyi olur özlemişiz zaten." dedim Ali'ye. "Tamam o zaman ben hemen alıp geliyorum." Ali bizden biraz uzaklaşınca susadığımı hissedip ona bana su da getirmesini söylemek için arkamı döndüm ve döner dönmez kasada satış yapan Yağmur'la göz göze geldim. O bana şaşkınca birkaç saniye bakıp bakışlarını çekti ama ben çekemedim. Yağmur buranın ögrencisiyken neden kantininde çalışıyordu ki? Yutkunup tekrar önüme döndüm ve Anıl'a arkamı işaret ettim. Ona göstermek istediğim yeri Anıl görünce o da en az benim kadar şok olmuş bir şekilde bakakalırken Umut'a döndüm. "Umut?" "Efendim?" "Şu kasadaki kız kim? Öğrenci mi yoksa sadece kantinde satış mı yapıyor?" "Ha o mu? Yok öğrenci o. Daha doğrusu hem öğrenci hem de her boş anında kantinde çalışıyor. İsmi Yağmur Veterinerlik üçüncü sınıf öğrencisi." "Neden kantinde çalışıyor ki?" "Hiç kimse bilmiyor desem inanır mısın? Kız bildiğin kimseyle muhattap olmuyor. Tanıdığım tüm erkekler kızla konuşmak için sıraya girdi ama o tek birine bile bakmadı. Hatta kızın üstüne iddiaya bile girdiler sevgilileri olması için ama o hiçbir şekilde kimseyle muhattap olmuyor. Sadece Hemşire bir arkadaşı olduğunu biliyoruz o kadar. O da Yağmur hakkında sorulan hiçbir şeye cevap vermiyormuş zaten." "Üstüne iddiaya mı girdiler?" dedim yumruğumu sıkarken. Umut bir sürü cümle kurmuştu ama benim duyduğum tek cümle buydu ve şu an sinirden gebermek üzereydim. "Evet." "Kimler?" "Ben de bilmiyorum ama kim kızı önce ayartırsa diğerleri ona para mı ne verecekmiş." "Doğru konuş lan gerizekalı. Ayartmak ne?" "Neden sinirlendin abi? Ben demedim ki şerefsiz puştlar öyle demiş. Ben hiç o gözle bakmadım kıza. Zaten Yağmur da kimseyi takmadığı için onu düşürecek biri yok koca üniversitede. Kız kendi halinde biri." Arkamı dönüp tekrar Yağmur'a baktığımda o da başını kaldırıp bana bakmıştı ve benim ona baktığım gibi bana bakakalmıştı. Şu an tek istediğim şey koca kalabalığın içine girip onu ordan çıkarabilmekti. Morali çok bozuk ve her zaman olduğu gibi yorgun görünüyordu. Cidden kafayı yemek üzereydim. Kimdi bu kız? Neden bu kadar kırgın bakıyordu etrafa? Neden bu kadar yorgundu hepsini tek tek öğrenmek istiyordum artık. "Sen Yağmur'u tanıyor musun? Neden onun için bu kadar endişeli ve sinirlisin?" "Hayır tanımıyorum." dedim gözümü Yağmur'dan çekip Umut'a bakarken. Sadece dediğin şeyler iğrençti. "Aynen abi ya. Allah'ın malları üniversiteye geçmişler hala insanlar üzerinden iddiaya giriyorlar. Hayatımda böyle oruspu çocukluğu görmedim ben yemin ederim. Bir kıza böyle yapmak dünyanın en iğrenç şeyi." Anıl da bana destek olmak için konuşmaya başladığında Umut'un bir şeylerden şüphelenmesine izin vermemişti. "Evet çok iğrenç ama bütün insanlar aynı değil. Bazıları böyle zihniyetsiz olabiliyor." "Yağmur'un sadece bir arkadaşı tek mi var? Cidden başka hiç yok mu?" "Hayır hiç yok. Sadece Kübra var. Kübra da Yağmur'un teyzesinin kızı zaten. Ondan bu kadar yakınlar. Hatta bazen Kübra da Yağmur'a yardım etmeye geliyor ama Yağmur çoğu zaman kabul etmiyor." "Sen bütün bunları nerden biliyorsun?" "Kızla o kadar kafa bozmuşlar ki hakkındaki tek bilgiye açlar resmen. Yağmur'un bu kadar sessiz ve içine kapanık olması herkesin doğal olarak dikkatini çekiyor." "Kimden bahsediyorsunuz?" "Yağmur'dan." "Hee yıllardır arkadaş olmak istediğim ama yüzüme bile bakmayan Yağmur. Üzüldüm şu an." Ali'nin ağzının ortasına her ne kadar bir tane yapıştırmak istesem de bunu yapmayıp konuşmaya devam etmesini bekledim. Eminim o da Yağmur hakkında birçok şey biliyordu. "Sen Yağmur hakkında ne biliyorsun?" dedim önüme koyduğu çaya bir şeker atıp karıştırırken. "Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir." "Ali bırak şu filozof ayaklarını Allah aşkına. Ne biliyorsan söyle." dedim sıkıntıyla. "Beğendin mi kızı? Eğer hakkında birkaç şey öğrenip konuşmak istemiyorsan vazgeç o sevdadan paşam. Çok denediler ama olmadı. Kız Nuh diyor peygamber demiyor." "Anlatacak mısın artık?" "Sen hakkında ne öğrendin?" "Kesin bunu bilmiyorlardır dediğin ne var mesela?" "Bilmem. Umut ne biliyorsa ben de aynılarını biliyorum. Ona ek olarak Berkay'ın ona köpekler gibi aşık olduğunu biliyorum." "Bizim sınıftaki Berkay mı?" dedim hem şaşkınca hem de anlamlandıramadığım büyük bir kıskançlıkla. "Ay ben bunu nasıl gözden kaçırdım." diye sitem eden Umut ve "Evet." diyen Ali'ye baktım. Sonra da aklıma Berkay geldi. Onu en son geçen sene görmüştüm ve atarlı giderli biriydi. Yağmur'a zarar verebilecek olması düşüncesi bile beni aşırı korkutmuştu. "Gerçekten seviyor muymuş?" dedim kısık bir sesle.  Anıl pür dikkat beni ve arkamdaki Yağmur'u izliyordu. "Evet sevdiğine baya eminim. Hatta kendisi de her seferinde bunu dile getiriyor. Tam onun tipiymiş." Gözlerimi kapatıp açtığımda sinirden gebermek üzereydim. En son ne zaman bu kadar sinirlenmiştim hatırlamıyordum bile. "Yağmur'la konuşmuş mu hiç?" "Ha yok. Yağmur'un kişiliğini bildiği için okulun bitmesini bekliyor. Okul bittikten sonra evlilik teklifi edeceğini bile söyledi sınıfta." "Yok artık." Anıl'ın şokla çıkan sesi iç sesim olurken ellerimi sıkmaktan ellerim morarmıştı. "Çağla da yeni sevgili yapmış." Ali birden konuyu değiştirince derin bir nefes aldım. Biraz daha Berkay'dan bahsetseydik kriz geçirme ihtimalim çok yükselecekti. "Biliyorum. Gördüm geçen gün. Çocuk kim?" "Matematik öğretmeni. O da son sınıf. Çağla'yı Mert'in doğum gününde görmüş. Zaten orda peşinden ayrılmıyordu. Birkaç gün sonra da sevgili olduklarını duyduk." "Çağla onu seviyor mu çok?" Anıl'ın hayal kırıklığıyla dolu sesi beni derinden üzerken bir yandan da salaklığına saydırıyordum. Ona bin defa söylememe rağmen yine bildiğini okuyordu. Çağla gerçekten Anıl'ı hak etmiyordu. "Daha yeni sevgililer bir şey diyemem." dedi Ali. "Neyse ya Allah mutlu mesut etsin ne diyeyim." "Bir dakika. Lütfen bana hala onu sevdiğini söyleme." "Sevmiyorum." "O zaman neden her an ağlayacakmışsın gibi duruyorsun?" Umut Anıl'ın üstüne gitmeye başladığında olaya el atmak durumda kaldım. "Çocuğun üstüne gitmeyin. Sevmiyorum dediyse sevmiyordur." "Öyle olsun." Masa sessizliğe büründüğünde benim aklım arkamda kalan Yağmur'daydı. Keşke yüzünü görebilecek bir yere otursaydım... "Ömer biz gidelim mi artık? Emre tek kaldı. Zorlanmasın fazla. Öbür çalışanları fazla tanımıyor zaten. Ne kadar erken gidersek o kadar iyi." Anıl cevabımı bile beklemeden ayağa kalktığında neredeyse ona teşekkür edecektim. Bir an önce burdan çıkıp Yağmur'a mesaj atmak istiyordum. "Nereye ya? Demin geldiniz. Biraz daha oturup gezmeye giderdik." "Başka sefere artık. Bugün bu kadar yeter. Artık dönmemiz gerekiyor. Emre'nin eve gitmesi gerekiyor." "Tamam o zaman sizinle çıkışa kadar gelelim." "Hiç gerek yok. Siz burdan direkt derse gidin. Biz gideriz." "Böyle olmadı ama." dedi Ali bana sarılırken. Sonra da Umut gelip sarıldı. Ali de Anıl'ın yanına gitmişti. "Söz bir dahaki sefere daha uzun kalacağız." "Söz verdiniz bak." "Tamam görüşürüz." Gitmek üzereyken son kez arkamı dönüp birine çay uzatan Yağmur'a bakarken. Yüzünde tek bir mimik bile oynamıyordu. Sadece birkaç kelime konuşuyor sonra da yine çalışmaya dalıyordu. "Gidelim artık." Anıl kısık bir sesle konuştuğu anda Yağmur önce az önce oturduğumuz masaya sonra da ayaktaki bana baktı. Onunla bugün ikinci kez göz göze gelmem içimde garip hisler uyandırmıştı. Kantin çıkışına doğru yürümeye başlayan Anıl'ın peşinden her ne kadar Yağmur'a bakmaya devam etmek istesem de çıktım. Dışarı adım atar atmaz sinirle konuştum. "Kafa dağıtmaya geldiğim okulda kafam sıkıldı galiba." "Al benden de o kadar. Bilseydim böyle olacağını hayatta gelmezdim." "Berkay puştuna bak sen. Aşık olmayı da öğrenmiş." "Sen fena taktın galiba kafana Berkay'ı." "O kadar belli oluyor mu ya?" dedim dürüst olarak. Şu hayatta kandıramayacağım insanlardan biri de Anıl'dı. Bunu çoktan öğrenmiştim. "Evet. Bıraksak gidip dövecekmişsin gibi bir halin var." "Buna hakkım yok ama." "O değil de Yağmur orda oturduğumuz her dakika seni gözlemledi sanki. Gözü hep sendeydi." Anıl'a büyük bir umut ve heyecanla baktım. Bu gerçek olabilir miydi? "Ne?" "Söylediğim gibi. Acaba telefoncudan tanıyıp kim bunlar mı demiştir?" "Bilmem. Öyle mi olmuştur?" "Yani ne düşündüğünü bilemeyiz." Anıl'a döndüğümde Anıl'ın arkasından Çağla ve elini tuttuğu sevgilisi gelirken içimden şimdi sıçtık dedim. Anıl bu görüntüyü görse çocuğun elini kırar götüne sokardı bundan adım kadar emindim. Şimdiye kadar iyi sabretmişti bile. "Emre'nin çıkış saati yaklaşıyor. Hemen gitmemiz gerek." dedim telaşla Anıl'ın kolundan tutup. Gider ayak olay çıkması istediğim en son şey bile değildi. "Daha bir saat yok mu? Yetişiriz ya endişelenme." "Yağmur'a da mesaj atmak istiyorum. O yüzden erken gidelim diye ısrar ediyorum." "Ee öyle desene o zaman. Hadi gidelim." Anıl fazla uzatmadan ikna olduğunda şükür ki Çağla ve sevgilisini görmeden onu ordan çıkarmayı başarmıştım. Üniversiteden çıkar çıkmaz derin bir nefes alıp verdiğimde telefonumu çıkarıp saate baktım. Emre'nin çıkış saatine tam elli beş dakika vardı. Yani acele edip gitmemize gerek yoktu. "Yağmur'un hayatını şimdi daha da merak etmeye başladım." dedim yere bakarken. "Ben de en az senin kadar merak ediyorum inanki. Hele hele bugün duyduklarımdan sonra merakım bin kat daha da arttı. İnsanlarla ilgisi olmayan, her fırsatta çalışan ve hayattan kaçmanın tek yolunun eğlenmekten ibaret olduğunu sanan bir kızın hiç eğlenceli olmayan hayatı? Cidden merak uyandırıcı." "Hiçbir şey söylemiyor ama sanki bana karşı biraz daha farklı. Sorduğum şeylere anında cevap veriyor. Çok ileri gitmeden sorduğum bazı sorulara cevap veriyor. Kendisi de bana soru soruyor ama ben gerçekten yanına gidip neyi olduğunu sormak istiyorum. Sanırım kim olduğumu söyleyeceğim." "Emin misin?" "Hayatını öğrenmek istiyorsam böyle kim olduğunu bilmediği biri olarak soramam ki. Bana güvenmesi için kim olduğumu bilmesi gerekiyor. Sen kim olduğunu bilmediğin birine hayatını anlatır mıydın?" "Anlatmazdım herhalde." Bunun üzerine varlığını bile unuttuğum telefonumu cebimden çıkarıp Yağmur'a bir mesaj yazdım. omerkayabasi: Kim olduğumu öğrenmek istiyor musun hala? BÖLÜM SONU.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE