3.

1865 Kelimeler
PAMİR; Sabah bizimkilerin aramalarıyla uyandığımda ofladım. Dün gece annem ayrı babam ayrı azarlamıştı. O yetmezmiş gibi Tuval'in neden onu çağırmadım diye bağırmaları. Annem bir daha böyle bir kavganın içinde olmayacağıma dair yemin ettirmişti. Ben de meraklı değildim zaten. "Ne var?" "Bebeğim uyan. Parti var." "Ne partisi ya? Bu saatte ancak şafak operasyonu olur. Bırak uyuyacağım. Bugün pazar." "Pazar günlerinin nesi meşhurdur?" "Nesi?" "Partisi!" kulağıma doğru bağırdı. "Sesin kaçsın. Uyanınca gelirim." "Saat öğlene geliyor. Kahvaltı yap ve gel. Bekliyoruz." Telefonu kapatıp yerimde doğruldum. Gerinerek kalktım ve banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. O sırada aklıma dünkü aptal karşılaşma geldi. Eylül'ü o halde görmem. Gözlerimi hemen kapatmıştım ama yine de göreceğimi görmüştüm. Gece gözlerimi kapattığımda o anı sürekli yaşamıştım. Flashback gibi sürekli başa dönmüştü. Unutmak için başka şeyler düşünmüştüm mesela Rihanna. O da işe yaramamıştı. Rihanna'nın bile işe yaramadığı an kendimi bırakmış gece boyu aynı anı defalarca yaşamıştım. Buna ek olarak sabaha karşı 6 gibi uyanmıştım. Soğuk bir duş alıp kendime gelmiştim. Yeniden uyuduğumda saat 8'e geliyordu. Ve ben uykusuzluktan ölüyordum. Sürekli geldiğimiz spor kompleksine kızları da alıp gittiğimde "Herhangi bir şey olursa hemen beni arayın." kafa sallayarak soyunma odasına gittiler. Hızla üzerimi giydikten sonra Cem'i arayarak nerede olduklarını öğrendim. Havuz başına gidip bizimkilerle selamlaştım. "Günaydın." "Ne günaydını oğlum? Öğlen oldu, öğlen." "Oğlum bu saatte ne partisi? Akşam yapsalardı." "Şimdi küçük veletler eğlensin diye yaptılar. Asıl parti akşam." "Biz neden geldik o zaman kardeşim? Biz velet miyiz?" "Of çok sıkıcısın!" arkasını döndü. "Hassiktir." baktığı yere baktık. "Ne oldu lan?" "Oğlum bu dünkü kız değil mi?" hızla gözlerimle etrafı tarayıp onu bulduğumda güldüm. "Tanınmamak için kitabı kafasının içine sokmuş." Sarp tespit yaptığında onayladım. "Bence yengemizle biraz sohbet edelim." Melih enseme vurdu. "O elini götüne sokarım." "Hadi biraz eğlenelim." ayaklandıklarında ayağa kalkmak zorunda kaldım. "Beyler sizi uyarıyorum. Sakın sulu şakalar yapmayın. En son yaptığınızda ne olduğunu hatırlıyorsunuz değil mi?" kafa salladılar. Sarp böyle sulu şakalar yapmaya bayıldığı bir dönem bir kızı suya atmıştı. Kız yüzmeyi bilmediği in boğulma tehlikesi yaşamıştı. Allah'tan kalabalıktı da bir şey olmadan kurtulmuştu. O zamandan sonra sulu şakalar yapmayı bırakmıştı. Ona yaklaştığımızda ayağa kalkıp gitti. Cem "Çarpık bacaklı değilmiş." Gülüştüler. "Tabi Pamir daha iyi bilir." tekrar enseme vurdu. "Akasya burada. Ona söyleyip tüm gününü mahvetmesini sağlayabilirim." "Sakın." "O zaman sus." susup yürümeye başladı. Şezlonguna yakın bir yerde durduk. "Pamir git çağır gel. Özlemiş mi bizi." gülerek ittirdiklerinde yanına gittim. Eylül eline aldığı birasıyla bir yere oturmuş görünmemeye çalışıyordu. Yanına gittiğimde kafasını kaldırdı. "Sana tekrar görüşeceğimizi söylemiştim." kafa salladı. Tişörtünü çıkarıp şezlonga yattığında Cem beni dürttü. Ona baktığımı bile farkında değildim. "Doymadın dün galiba?" karnına vurdum. "Al krem sür." elinden çekip aldım. Bedenime sürdüm. Gözlüğümü taktıktan sonra etrafa bakındım. Herkes buradaydı ama akşam daha dolu olacağını biliyordum. Tuval regl olduğu için dışarıdaydı. Akasya havuzda eğleniyordu. Yanlarında Cemre, Okyanus, Yosun ve Umut vardı. Ayağa kalktım. "İçecek bir şey istiyor musunuz?" ses vermediler. Bizimkilerin yanına gittim. Akasya "Abi! Sen de gel." "Sonra güzeller. Sorun var mı?" "Yok." "Tamam bir şey olursa ben oradayım." bizimkileri gösterdim. "Hii! Cem aşkım." Akasya havuzdan çıkıp pıtı pıtı koşmaya başladığında peşinden gittim. Düşmeden kucağıma alıp Cem'in yanına gittim. Cem'in üzerine bıraktığımda gözlerini açtı. "Aşkım!" burnunu öptü. "Cem aşkım, neden yanıma gelmedin?" "Ben senin geldiğini bilmiyordum aşkım. Bilseydim hemen yanına gelirdim." yanağını öptü. "Ayy aşkım, hadi gel yüzelim. Takla atmayı öğrendim. Sana da öğreteyim." "Aşkım ben şimdi gelmeyeyim. Sonra birlikte yüzeriz. Ben biraz güneşleneyim." "Lütfen?" kirpiklerini kırpıştırarak baktı. "Sen abinin sevgilisiyle tanıştın mı?" "Abimin sevgilisi mi var?" bana baktı. "Abi?" "Yok öyle bir şey. İnanma sen ona." "Ama aşkım bana yalan söylemez. Değil mi aşkım?" kafa salladı. "Hatta bak yengen şu. Abinin yanında güneşlenen." Cem'in kucağından inip ayağını yere vurarak Eylül'ün yanına gitti. Kolunu dürttü. Eylül kafasını kaldırarak Akasya'ya baktı. "Merhaba, küçük kız." gözlüğünü çıkardı. Akasya şaşkınca bakmaya başladı. "Gözlerin ne kadar güzel." "Teşekkür ederim. Senin de gözlerin çok güzel." "Teşekkürler. Ama seni sevmemem lazım." kaşlarını çattı. "Neden?" "Umut üzülür. Abimden ayrıl. Seni istemiyorum güzel gözlü." güldü. "Umut kim tanımıyorum ufaklık, abinin de kim olduğunu bilmiyorum." Bana baktı. "Kardeşim. Akasya." "İsmin çok hoşmuş Akasya." "Seni sevmemem gerekiyor." "Bence beni sev. Umut'u üzmek istemiyorum. O yüzden abinden ayrılıyorum." bana baktı. "Abimi seviyorsan nasıl ayrılıyorsun?" "Umut'un üzülmesini istemem." "Teşekkür ederim, sanırım seni sevdim güzel gözlü." gözlerini kısıp bana baktıktan sonra yanımızdan uzaklaştı. "Akasya'dan önce sevgiline anlatsan iyi olur. Aranızın bozulmasını istemem." ardından bir şey dememe izin vermeden çantasını alıp uzaklaştı. "Umut benim yeğenim." kendi kendime mırıldandım. EYLÜL BAŞAK; Yanlarından kalkıp gitmek için soyunma odasına giderken arkamdan seslenen Selim'in sesini duydum. "Abla nereye?" "Eve gidiyorum." "Ama yeni gelmiştik?" "Selim burayı sevmiyorum." "Ama söz verdin?" "Evet ama ben çok sıkıldım." Daha fazla sevgilisi olan kişilerle takılmak istemiyordum. İnsanları başıma sarmak en son istediğim şeydi. "Eğlenmeyi bilmiyorsun. Selenay'a bak her zamn eğleniyor. Eğlenmese bile eğleniyormuş gibi davranıyor." "Selim, dünkü çocuklar geldi. Sevgilileriyle aralarında sorun olsun istemiyorum. İnsanlarla muhatap olmayı sevmediğimi biliyorsun." "Biliyorum ama onların sevgilileri yok ki!" "Pamir'in Umut adında bir sevgilisi var." güldü. "Abla Umut onun sevgilisi değil yeğeni. Amcasının kızı. Üstelik benimle yaşıt ve çok güzel bir kız. Geçen seneden beri hoşlanıyorum." "Velete bak sen." Saçlarını karıştırdım. "Benim de bir karizmam var burada. Bozmazsan sevinirim." "Senin karizmanı yerler." "Hadi gel." "Tuvalete gitmem lazım." "Sakın kaçayım deme." kafa salladım. Gittiğinde lavaboya girip pedimi değiştirdikten sonra içecek bir şeyler almak için tekrar büfeye gittim. 4 mojito, bir de alkolsüz meyve kokteyli. Tepsiyle yanlarına gittim. "Beyler kokteyl isteyenler?" "Ben alevli meyve tabağı alayım." Sarp yüzünü bana dönüp tepsiden meyve suyunu aldı. Melih'te bir bardak aldıktan sonra Cem'e uzattım. Pamir'i dürttüm. "Ne var?" kulaklıklarını çıkarıp doğruldu. Beni gördüğünde "Eylül?" "Kokteyl?" "Teşekkürler." uzanıp aldı. Eski yerime oturdum. "Gitmemiş miydin sen?" "Lavaboya gitmiştim. Malum." kafa sallayarak güldü. Bacaklarımı uzatıp kokteylimden bir yudum aldım. Sarp "Bebeğim bunun alkollüsü yok muydu?" "Yaşın tutmuyor diye sana almadım. Bebeğim." elimdekine uzanıp aldı. Pipeti ağzına dayadı. Kendininkini bana uzattı. "Gerçekten bana alkollü almamış hain." biraz daha içti. "Oğlum versene bitirdin." "Sen fazla içiyorsun. Demin de bir şişe bira içtin gördüm. Sarhoş olursun." kendininkini uzatmaya devam etti. "Boğazında kalsın." gülerek bir yudum daha aldı. Öksürmeye başladığında şaka yaptığını zannedip ciddiye almadım. Ama öksürüğü devam edince korkuyla yanına gidip sırtına vurdum. Çenesinden tutup havaya kaldırdım. "Ciğerimi deştin hain kadın." düzeldiğinde elinden bardağımı alıp yerime oturdum. "Yaşın tutmuyor demiştim, bebeğim." Akşam üstü 18 yaşın altındaki küçükleri havuzdan iç havuza almışlardı. Gitmek istediğimde Selim karşı çıkmıştı. Öğlenden beri şezlongtan kalkmamıştım. Ve acayip sıkılmıştım. Yanımda kimse kalmadığı için sıkılmıştım. Ayrıca tosttan başka yemek satışı yapılmadığı için aç kalmıştım. Tost sevmezdim. Oflayarak karnımdan çıkan seslerle otururken telefonuma gelen mesaj sesiyle cebimden çıkardım. Gönderen: Selim Eğleniyor musun? Gönderilen: Selim Senden nefret ediyorum Selim. Gideceğimizi söylemeyeceksen beni rahatsız etme. Sessize aldım. Ardından aklıma gelen fikirle rehbere girip ne yiyeceğime karar vermeye çalıştım. İskenderci Hayrullah Dönerci Mahmut Pizzacı Kerim Hamburgerci Caner Tavukçu Cafer Makarnacı Anthony Suşici Jack Baklavacı Hakkı Tatlıcı Cezmi Tekel Nuri Aralarından seçmeye çalışırken en hızlı pizzanın geleceğimi bildiğim için Pizzacı Kerim'i aradım. "Buyrun." "Merhaba ben Eylül." "Oo Eylül nasılsın?" "İyiyim Kerim. Sen nasılsın?" "Ben de iyiyim. Siparişini alayım?" "Bana küçük- yok ya orta boy - hatta büyük boy 3 pizza." 2sini ben alırdım. Birini de Selim'e verirdim. "Tamam birazdan eve gönderiyorum." "Eve değil, Spor kompleksi var ya sizin dükkana yakın. Oraya gönder. Oradayım. Kapıdan alırım ben." "Tamamdır. Patates de koyuyorum içine. Benden." "Aslansın be. Hadi bekliyorum ben." Telefonu kapatıp tişörtümü giydim. Cüzdanımı alıp çıktım. Sesten uzaklaşmak iyi gelmişti. Küçüklerin olduğu yere Selim'i kontrole gittim. Bulamayınca telefonumu çıkardım. Gönderen: Selim Abla aradım ama meşguldü. Annemler beni almak için geldiler. Seni evde zannediyorlar. Ben onları uyuturum. Selenay arkadaşında kalacakmış bugün. Geç gel. Ben senin kapını açık bırakacağım. Ofladım. Bir bu eksikti. Gideceğim sırada "Güzel gözlü kız!" arkamı döndüm. "Merhaba Akasya." "Merhaba." "Nasılsın? Eğleniyor musun?" "Evet. Çok eğleniyorum." hala havuzdalardı. "Dikkat et güzellik." "Sen neden geldin?" "Ben kardeşimi arıyordum ama gitmiş." "Babamlar da birazdan bizi almak için gelecekler." gülümsedim. "Umut'a seni söyledim. Biraz kızdı ama ayrıldığınızı duyunca sevindi. Sonra onun yüzünden ayrıldığınızı anlayınca yine üzüldü. Seninle konuşmak istiyor." "Akasya buna gerek-" susturdu. "Umut!" 14 yaşlarında güzel bir kız bize baktı. Ardından havuzdan çıkıp yanımıza geldi. Gerçekten çok havalıydı. "Sen Pamir'in sevgilisi misin?" "Hayır." "Bana gerçeği söyleyebilirsin." "Doğruyu söylüyorum Umutcuğum. Pamir'le aramızda hiçbir şey yok. Biz dün tanıştık." Akasya "Madem dün tanıştınız, neden Cem aşkım senin sevgilisi olduğunu söyledi?" "Bilmem. Belki şaka yapmıştır. Cem şakacı bir çocuk." "Tamam açıklama yapmana gerek yok. Ben artık Pamir aşkımı sevmemeye karar verdim. Yaşıtlarımı seveceğim artık. Büyükler hep kandırıyor." "Benim kardeşim var. Selim. Onu sevebilirsin. Çok iyi bir çocuktur." "Selim." düşündü. "Olabilir. Yarın bakar kararımı söylerim ona." "Hadi Akasya." elini tuttu. "Seni sevdim güzel gözlü kız." dışarıya çıktım. Pizzalar gelmişti. "Teşekkür ederim." ödemeyi yaptım. "Afiyet olsun." içeri girdim. Havuz başına gittiğimde hala aynı yerlerde oturduklarını gördüm. Şezlonga oturdum. Cem gözünü açmadan "Pizza kokusu alıyorum." Pamir "Patates kızartması." gözlerini açtılar. "Şaka mı yapıyorsun?" Cem ayağa kalkıp şezlonguma oturdu. Kutulara uzandı. Eline vurdum. "Hayırdır?" "Hayırın yolu bayırdır." Sarp şezlongunu yakınlaştırıp kutuya uzandı. Eline vurdum. Melih Sarp'ın yanına oturdu. "Karşımızda öylece yiyebileceğini mi düşündün?" Pamir de yakınlaşıp "Pizza kutusundan patates kokusu almam normal mi?" en üstteki kutuyu açtım. Pates kızartması. "Eylül, bizimle paylaşacaksın değil mi?" Cem "Ne Eylül'ü oğlum? Başak. Başak bizimle paylaşmak ister misin?" "Zannetmiyorum." "Hain kadın." Sarp patates almak için uzandı. Eline vurdum. Kapağını kapattım. "Bir daha imalı konuşacak mısınız?" "Asla." "Söz verin." "Söz." patates kutusu ve pizza kutularından birini alıp "Buyrun." bir kutuyu Sarp ve Melih yerken diğer pizzayı Cem almıştı. Pamir yemiyordu. "Sen neden yemiyorsun?" "Patates?" bana baktı. Gülerek kutuyu uzattım. "Uyarıyorum. Hepsini yersen bozuşuruz." şezlongunu iyice yakınlaştırıp bağdaş kurup üzerine oturdu. Patates kutusunu kucağına aldıktan sonra Cem'in pizzalarından birkaçını aldı. En sonunda kutuyu açıp yemeye başladım. 2. Dilimi yerken bir yandan patatese uzanıyordum. "Pamir aslanım oradan patates yolla." gülerek kutuyu uzattı. Sarp "Başak bundan sonra sana yanlış yapan bana yapmıştır. Ağzım yağlı olmasa öperdim seni ama temizlendikten sonra yapışacağım sana haberin olsun. Resmen hayallerimin kızısın." Pamir öksürmeye başladı. Sırtına vurdum. "Uzak dur sığır Sarp. Senin benim hayallerimi süslediğini söyleyemem. Sana gıcığım." "Şansımı deneyeyim dedim." "Yavaş gel oğlum." Melih kafasına vurup kaş göz işareti yaptığında durdu. "Tabi farklı şartlar altında olsaydık. Bacımsın." "Siz gerçekten çok tuhafsınız." "Bence kanka olalım." Melih'in dediğine güldüm. "Ay evet, birbirimize oje sürer, dedikodu yaparız." Cem "Ayy, evet. Pijama partisi yaparız." ellerini çırptığında kahkaha attım. "Siz çocuksunuz. Gerçekten." gülüştük. Pizzayı yemeye devam ederken patatesler elden ele geçiyordu. Melih yağlı elleriyle pizzasını bana uzatıyor, Cem yağlı ellerle Sarp'ın kafasına vuruyordu. Ben de her ne kadar gıcık olsam da yaptıklarına gülüp onlara patates ve pizza uzatıyordum. Sarp uzaktan Pamir'in ağzına patates attığında havada yakaladım. "Hey!" Pamir'e gülüp patates uzattım. Ağzını açtığında geri çekip ağzıma attım. "Patatesle şaka olmaz." "Tamam tamam. Aç ağzını." ağzını açtığında patates uzattım. Ağzını şüpheyle açtığında tekrar çektim. Kahkaha attım. Küsüp durduğunda dayanamayıp ağzına uzattım. Açmadı. Patatesi ağzına sıkıştırmaya çalıştım. Yine açmadı. "Açsana ağzını." omuz silkti. "Aç valla çekmeyeceğim." ardından birden ağzını açıp parmağımla birlikte patatesi yakaladığında ısırdı. En sevmediğim şey ısırılmaktı. Parmağımı çekmeye çalıştım. Bırakmadı. Elimle yüzünü ittirdim. Gülerek bıraktı. Yağlı ellerimi saçlarına sürdüm. "İnşallah bitlenirsin." ellerini saçıma sürdü. Eline vurdum. "Pis misin ya?" "Evet." ağzına patates attı. "Bok ye." çantamdan ıslak mendil çıkarıp ellerimin fazla yağını sildim. Ardından şezlongta ayağa kalktım. 3 şezlong birleştirdiğimiz için üstlerinden atlamam lazımdı. Sarp ve Melih'in şezlonguna bastığımda dengesi bozulup kaydı. Benim de dengem bozulmuştu. Sarp ve Melih kollarımdan tuttuğunda düşmemeyi başarmıştım. "Teşekkür ederim Mr. Little Dick." "Sen!" tuvalete kaçtım.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE