PERİ MASALIUpdated at Dec 3, 2021, 02:32
Mutlu başlayan bir masalın mutsuz sonuydu o. Şimdi kendi masalını yazmaya çalışacaktı.
Peki ama mutlu Dış kapıyı açıp kendini yola attığında nereye gideceğini bile düşünmemişti. Burası ona o kadar yabancıydı ki, kaybolması işten bile değildi. Ama şu an kaybolmak istiyordu. Kimsenin onu bulamayacağı bir yere gidip acısını yaşamak istiyordu. O yüzden hiç ara vermeden koşmaya devam etti. Daha kötü insanların eline düşmek pahasına koşmayı sürdürdü. Gözündeki yaşlar görüşünü zorlaştırıyordu ama umursamadı. Yine de koşmaya devam etti. Ta ki önünde aniden duyduğu acı bir fren sesine kadar.
Elleri, kırmızı spor arabanın kaportasına dayanmış halde öylece kala kalmıştı. Araba ona çarpmamıştı ama çarpmak üzereyken son anda durmuştu. Arabanın kapısı aniden açılıp içerden biri indiğinde kendini toplaması gerektiğini anlamıştı. Bir el bileğinden sertçe tuttuğunda ona dönmek zorunda kalmıştı. Ama bunu yapmaktan oldukça rahatsızdı. Şu an berbat durumdaydı. Ağlamaktan kızarmış gözleri, incecik kıyafetleri ve ayakkabısız ayakları vardı. Dışarıdan deliyi andırdığı açıktı. Konuşamadığından durum daha iç karartıcı görünmüştü gözüne.
" Masal," diye bir ses duyduğunda şaşkınlığını gizleyemeden başını kaldırıp kendini tutan kişiye baktı. " İyi misin?" Karşısında oldukça genç bir adam duruyordu. Hemen hemen Engin'le yaşıt görünüyordu. Kısa kesilmiş siyah saçları ve koyu renk gözleri vardı. Keskin yüz hatları ve ciddiyetini koruyan ifadesi onu endişeyle süzüyordu. Oldukça yapılı görünüyordu. Üzerinde mavi bir takım elbise vardı. Beyaz gömleğinde bir kravat yoktu. Hatta ilk üç düğmesi de açık bırakılmıştı. Masal bu adamı tanımadığına emindi. Ama adam için bu geçerli değildi. Adını biliyordu.
Elini, adamın elinden kurtarıp ona bakmaya devam etti. Konuşamadığından kim olduğunu bile soramıyordu. Bu işten çok sıkılmaya başlamıştı. " Ben Engin'in ortağıyım. Adım Emir... Sen iyi misin? Sana çarpmadım değil mi? İstersen has..." bunu duyan Masal başını hızla sağa sola sallayıp istemediğini söyledi. Adam anlayışla başını anladığını gösterircesine salladı. Sonrada kızı yavaşça süzmeye başladı.
Hava oldukça soğuktu ama o incecik kıyafetlerle dışarıya çıkmıştı. Üstelik ayakkabı bile giyinmemişti. Gözlerindeki ıslaklık ağladığını gösteriyordu. Ona ne olduğunu merak ediyordu ama Engin'den öğrendiğine göre şok geçirdiği için konuşamıyordu.
Üzerindeki ceketi çıkarıp kızın omuzlarına bıraktığında, Masal birazcık şaşırsa da sıcacık cekete hayır demedi. " Seni eve götüreyim." Dedi nazikçe. Kız yine başını sağa sola salladığından ona bakmaya devam ediyordu." O zaman ne yapmamı istersin?"diye sordu. Ama buna da yanıt alamadı." Benim eve gidelim mi?" bunun yanlış anlaşılmaya açık bir cümle olduğunu fark eder etmez ekledi. " Annem evdedir. Hem Engin'e de haber veririm. İşten çıkınca hemen gelir olur mu?"
Masal bu durumu bir süre düşündü. O eve gitmektense hırsızların eline düşmeyi bile göze alırdı. Hem bu adam hırsız olamayacak kadar zengin görünüyordu. Üstelik Engin'i de tanıyordu. Ona güvenmeye karar verip başıyla onayladı. Emir bu yanıt karşısında hafifçe gülümsemişti. Ama Masal bunu görmemişti. Emir arabaya yönelip Masal için kapıyı açtığında, kız bir süre hem Emir'e hem de kapıya baktı. Sonra da kararını verip yavaşça yürüyüp arabaya bindi.
Emir, kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Hemen ardından da arabasını çalıştırıp eve doğru sürmeye başladı.
İlk defa yolun bu kadar kısa olmasından rahatsızdı. Bir ay içinde ilk defa bu kızı görüyordu. Hastanede onu gördüğünden beri o gözleri unutamamıştı. O kadar etkilenmişti ki, bunu kendisi bile hala kabullenememişti. Onu yeniden görmek için defalarca o eve gitmişti ama Masal'ı görememişti. Odadan çıkmadığını söylüyorlardı. Zaten onu hiçbir zaman salonda görmemesinden de anlamıştı.
Bazı geceler Engin'in odasında oturdukları zamanlarda, onun çığlıklarını duyuyordu. Engin kâbus gördüğünü söylemişti bir keresinde. Bunu her gün sıklıkla yapıyormuş. Bu yanıtla ev halkının buna oldukça alışkın olduğunu anlamıştı. O çığlıkları birkaç kez duymuştu. Ama bu sesi her duyduğunda, o kızın neler hissettiğine dair düşünceler içinde buluyordu kendisini. Çok canı acıyor olmalıydı. Aslında hayat hikâyesini Engin'den dinlemişti. Bu halini oldukça açıklıyordu. Ama yine de onun için üzülüyordu. Hiç kimse böyle bir acıyı hak etmiyordu. Özellikle bu kadar kırılgan biriyse...
Uzaktan kumandayla bahçenin kapısını açıp arabayı garaja bıraktı. Sonrada inip kızın kapısını açtı. Biraz tereddüt ediyor gibi görünüyordu. Onu cesaretlendirmek için bir şeyler söyleyecekken gözleri kızın ayağına kaymıştı. Kızın ayakları soğuktan morarmıştı. Ne kadar süre karda koştuysa oldukça üşümüştü. Düşünmeden ve onun tepkisini hesaba katmadan tek hamlede kucakladı. Kızın şaşkın mavi gözlerine aldırmadan eve doğru yürümeye başladı. Kız, ilk başlarda tepkisiz kalmayı tercih etse de kısa sürede pes etmişti. Bir süre sonra ince iki kol boynuna dolandığında, kalbi anlamadığı bir şekilde atmaya başlamıştı.