Oyalamayın beni şampanyam ısınıyor! 🥂
Don\'t hold me up, I don\'t like my champagne warm! 🥂
I N S T A G R A M ⤵️
(TR) @yazarella.co
(ENG) @authorella.co
‘’Sen bu hayatta istediğin renge karışabilirsin. Ama benim için herkesten bağımsız, hiç kimsede olmayan, en eşsiz, en Deli Mavi sensin. Ben o Mavi ışıl ışıl parlasın, ışığı hiç sönmesin diye gerekirse bütün renklerimi soldurur, bütün ışıkları söndürürüm. Sen, benim rengimsin… En Deli Mavi’m…’’
Bir eliyle saçlarımı ensemden kavradı, sertçe çekti; diğer eliyle çenemi yakaladı, parmakları tenimde iz bırakırcasına sabitlendi. Sesindeki o tehditkâr tını odanın sessizliğini delip geçti:
“Kim lan onlar?”
Soru, içimde bir fırtına kopardı. Kalbim göğsümde çırpınıyor, ona duyduğum o bastırılmış, gizli sevgiyle karışık korku beni ele geçiriyordu. Ama ben sustum. Sustum, çünkü ona ne kadar âşık olduğumu bilmesini istemiyordum. Bu, benim sırrımdı; göğsümde sıkı sıkı kilitlenmiş, kimsenin ulaşamayacağı bir sandıkta sakladığım bir gerçek.
“Rana, kim dokundu sana?” diye tekrarladı, sesi daha da derinleşti.
"Hush!" he said as soon as he covered my eyes with his one hand and my mouth with his other...
I was feeling the warmth of his half naked body as he was pressing against mine. I was feeling his breath around my neck and his gentle body strokes against my back...
"Just be subtle and as I go to fulfill my needs... I will pay you double..." he said before touch my ear with his tongue.
He was thinking that I am someone else... If I wouldn't stop him at the right time, we both would be having nothing but a regretful life...
Since we are talking about regret; where is my boyfriend?
Evlilik... İki insan birbirini ölümüne severken bile bir mecburiyet olabilir mi? Peki böylesine büyük bir aşkı, evlilik öldürebilir mi? Aşkın söndüğü bir evliliği ne kurtarabilir peki? Ya eşiniz, sizin gördüğünüz gibi biri değilse?
Milyarder bir ailenin varisi olarak büyüdüğünü zanneden Naz'ın Kurşuni rengi hayatına bahar gelmesiyle beraber, aşkın Ebruli rengini bulmasının hikayesi.
NOT: Bu kitabı okumadan önce, serinin ilk kitabı KURŞUNİ'yi okumanızı tavsiye ederim.
Liseden beri en yakın arkadaşının abisine aşık olan Alice, bir gün sevdiği adamla zorla evlenir. Bu evliliğe, sevdiği adamın hayatında bir yük olmak istemediği için başta yanaşmasa da, içinde bulunduğu koşullar onu mecbur kılar. Bu evlilik, aşkının karşılığını bulmasına yardım edecek midir?
NOT: KURŞUNİ adlı kitabımın devam kitabıdır. Oradaki Alice ve Tarık karakterlerinin zoraki evliliklerini anlatır. Kitabı daha iyi anlamak için, KURŞUNİ'yi okumanızı tavsiye ederim.
‘’Fırlatacak son bir şeyim daha var.’’ dedim son derece sakin bir ses tonuyla.
Bilenler bilir, bir kadının ne söylediği fark etmeksizin sakin bir tonda konuşması, artık bir şeyleri kafasında bitirdiği, içinde öldürdüğü anlamına gelirdi. Ama Yusuf kendini bilmiyordu ki, bunu nereden bilsin. Hala gevşek gevşek konuşuyordu benimle.
‘’Bir şey daha fırlat, bak bakalım ben de seni yalının bahçesinden Boğaz’a fırlatmıyor muyum?’’
Yüzümde acı bir tebessümle, gözlerimi gözlerinden hiç ayırmadan yüzüğümü parmağımdan çıkardım ve yüzüne fırlattım.
‘’Bitti! Boşanıyorum senden!’’
GİRİFTAR SERİSİ'nin ikinci kitabıdır. Seriden bağımsız okunabilir fakat, kitabın daha anlamlı olması için önce serinin ilk kitabı KARAF'ın okunması tavsiye edilir.
Yatağa doğru adımlamaya başlamışlardı.
''Cezalısın...''
''Cezam ne? Razıyım... Seninle her şeye...''
''Sana izin verdiğim kadar bana dokunabilirsin. Daha ileri gitmek yok.''
''Ölsem ala, Melike... Bu kadar yakınındayken dayanmak çok zor...'' dedi burnunu eşinin yanağından kulağına doğru sürterken...
''Kural ihlali yapıyorsun.''
''Kokunu daha iyi alıyorum. Aklımı yitireceğim. Bu kokuyu unutmak üzereydim.''
Melike, yatağa oturmuş, yapışık ikizi gibi kendisine temas halinde olan kocası da üstüne çıkmış, yatağın baş kısmına doğru ilerliyorlardı.
''Neyin kokusu bu? Ölümsüzlük ağacının dallarında yeşeren aşk çiçeklerinin tomurcukları mı yoksa?''
Melike'nin elleri, eşinin boynundan yakasına, oradan gömleğine ve gömleğinin düğmelerine doğru inmişti. Düğmeleri açmaya başladığı sırada eşine cevap verdi.
''Sen söyle kocacığım, neyin kokusu?''
''Mahşer!''
''Efendim?''
''Mahşerin kokusu bu. İçimi mahşer yeri gibi kaynatıyor. Can verip, yeniden can bulmanın kokusu bu... O gül yaprağı dudaklarınla sura üfle de, hayat bulayım karıcığım. Cennetin en güzel köşesi senin olsun. Beni ateşinde yak artık.''
Genç adam sözleri arasında, işaret parmağını karısının koluna sürttü.
''Rahat dur! Kurallara uymuyorsun.''
''Cezamı ver karıcığım. Bu günahkar kulunuz, günahlarının kefaretini ödemeye hazır.''
''Sen benim kulumsan, ben senin neyinim?''
''Kadınım...''
Her geçen gün sevdiği adamın nahif kalbine daha da çok aşık oluyordu. Bir çiçeği bile koparamayan adamın zalimliğine tanık olduğunda, aşkının nasıl sınanacağını bilmeden...
*******************************************
Tenine her değdiğimde kora düşen kar tanesi gibi eridiğim sevgili
Sen bana yuva, sen bana vatan, sen bana dünya oldun
Eğrim de sensin doğrum da
Günahım da senin uğruna sevabım da...
Senden öncem, dünüm yok...
Tarihim seninle başladı, ilk nefesimi sanki her içtiğimde sarhoş olduğum dudakların üfledi bana
Tenine her değdiğimde kora düşen kar tanesi gibi eridiğim sevgili,
Yokluğunda elim yok, dilim yok
Sesler yok, sesim yok
Renkler, ışıklar, gözlerim yok...
Sanki sen yoksan ben hiç varolmamışım gibi yeryüzünden siliniyorum
Sende varoluyor, sensiz yokoluyorum
Tenine her değdiğimde kora düşen kar tanesi gibi eridiğim sevgili
Ben senden ibaretim, yok etme beni..."
"Bana, önümde domalıp, kanımı yalayarak pansuman yapacaksın ve ben de senin küçücük amını parmaklayıp, sularını içeceğim, duydun mu beni?" diye kükredi resmen.
***********************************************
Pürüssüz boynumu saran iri eliyle birlikte, beni az önce bombalanmış sağlık merkezinin içine attı. Büyük patlamaya rağmen sağlam duran sedyenin üstünde kendimi bulmamla, üstüme çullanması bir oldu. Benim iç çamaşırından hallice kıyafetlerimi çoktan yırtmış, kendi pantolonunu da kalçasının altına kadar indirmişti. Üstünde sadece kamuflaj üniformasının ceketi vardı ama bu bile kaslarını gizlemeye yetmemişti.
Neredeyse okul çağına gelmiş bir çocuğun kolu büyüklüğünde olan erkekliğini içime itmesiyle "Komutanım" diye haykırmam bir oldu.
İçimdeki hareketleri, altımızdaki sedyeyi ileri geri hareket ettirmeye başladı ve her saniye biraz daha hızlandı. Aldığım hazdan dolayı kulaklarımı dolduran uğultu, dışarıda peş peşe patlayan bombaların ve sarsıntımızdan dolayı altımızda bir ileri bir geri geldiği için gıcırdayan sedyenin sesiyle dans ediyordu.
"Ah, komutanım! Çabuk olun, Mmm Ah! Biri gelecek!" dedim inlemelerimin arasında.
Homurdanır gibi cevap verirken, dolgun göğüslerimi nasırlı elleriyle sertçe yoğuruyordu.
"Gelsinler, sıralarını beklerler pezevenkler! Bu daracık ve sıcacık amını kolay kolay bırakmaya niyetim yok." dedi.
Güneş'in üstünde kırmızı, saten, mini, yakası dantelli bir gecelik vardı. Üstüne sabahlık da giymişti ama önü açıktı ve bir omzundan düşüyordu. Saçlarını açık bırakmıştı ve bir tarafa topladığı gür, dalgalı saçları omuzlarından süzülüyordu. Ayaklarında da topuklu ayakkabı vardı. Reçel kavanozunu açmaya çalıştığı sırada, kavanoz sarsıldı ve kapağının açılmasıyla, reçelin açıkta kalan göğüslerine saçılması bir oldu. Hemen yanına koştum, temizlemesine yardım etmek için. Yakasındaki reçeli temizlemeye çalışırken, ellerim geceliğinin yakasını aşağı ittirdi ve göğüsleri açığa çıktı. Elime bulaşan reçeli, dudaklarıma götürerek Güneş'in yakasını temizliyordum. ''Bu böyle olmayacak.'' diyerek başımı göğüslerinin arasına getirdim ve reçeli dilimle temizlerken bir anda ne olduysa Güneş'in bacakları belimi sardı. Onu tezgaha nasıl oturttuğumu ve bacaklarının arasında yolumu nasıl bulduğumu anlamadım. Güneş'in saçlarını elime doladığım sırada boynu...
UYARI: Kitap BDSM içerir.
*****************************
CİNSİYET: KADIN
ÖLÜM TARİHİ: 21 MART 2023
ÖLÜM NEDENİ:...
******************************
Dalından kopmuş bir yaprak gibi, nasibine düştüğüm fırtınamın, rüzgarıyla beni önüne katıp da akıbetime sürükleyişine karşı, bana gark olmuş acziyetimle hiçbir şey yapamıyordum.
***********************************
Ben katilin ateşli, torbacı ve zarif düşüncelisini severim.
***********************************
Tik... Tak... Tik... Tak... Tik... Tak...
Geri sayımın başladığı o gün, hiçbir şeyden haberim olmadan, hayatımın rutininde hareket etmeye devam etmiştim. Hayattaki son sekiz ayımın ilk günü -bir nevi hayatımın geri kalanının ilk günü- olduğunu bilseydim, rutinimi, bakış açımı, kendimi, hayatımı değiştirirdim.
*****************************************
Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın, her ölü kadının arkasında da bir adam vardır...