Merhaba hikaye dünyama hoş geldin!
Kim olduğumu merak ediyorsan kısacık anlatayım!
35 yaşındayım! 2013ten beri kitap yazıyorum ve yayınlıyorum! Bir kitabım basılı halde diğerleri ise burada yayında senin okumanı bekliyor.
11 yaşında bir oğlum var. Onunla ilgilenmediğim zamanlarımı okuyarak, izleyerek, gezerek ve de tabi yazarak harcıyorum.
Kıbrıs’ta Halka İlişkiler ve Reklamcılık okudum. Okumak hobim haline gelince yazmak da kaçınılmaz işim oldu. Sizlerden olumlu ve olumsuz tüm yorumlarınızı da bekliyorum.
Benimle instagram üzerinden iletişime geçebilirsiniz.
Kullanıcı adım cigdem_ozz
Bir adam düşünün!
Vatanına milletine faydalı, kurallara ve yasalara uyan, uymayanın cezasını çekmesini sağlayan, bunun için canını bile feda etmeye hazır bir Baş Komiser.
Şimdi de bir kadın düşünün!
Kendi ayakları üzerinde durma savaşı veren, erkek egemen bir dünyada gazeteci kimliği ile başarı elde etmek için canını ortaya koyacak bir dişil savaşçı.
İkisinin de hayatında aşka yer yok, zaman yok, sabır yok…
Ama aşk onların hayatlarına damdan düşer gibi girdiğinde ikisi bir seri katilin peşindeydi. Seri katilin de onların peşinde olma ihtimalini düşünmeden…
Toprak ve Yağmur’un soluğunuzu kesecek hikayesine hazırsanız, başlıyoruz!
Hayatı bir anda tepetaklak olan bir kadın!
Defne…
Defne, bir sabah uyandığında dört dörtlük olduğunu öne sürdüğü hayatının alt üst olması ile sarsılır. Her şeyin bittiğini sandığı sırada kapısında bulduğu adamla bir kez daha ruhu sarsıntıya uğrar.
Belli ki henüz hiçbir şey sonlanmamıştır…
Hayata berbat bir başlangıç yapmış bir adam!
Demir…
Hırpalanmış bir ruha sahip Demir yıllardır taşıdığı vicdan azabının yükünü daha fazla kaldıramayacağını anladığında soluğu Defne’nin kapısında aldı. Ondan daha fazla uzak kalması imkansızdı.
Bir aşk kaç kere sınava tabi tutulurdu?
Bir aşk kaç sınavdan geçebilirdi?
Bir aşk kaç sınavda başarılı olabilirdi?
Peki Defne ile Demir’in aşkları seneler sonra bir araya geldiklerinde hayat sınavından, kördüğüm olmuş kaderin onların için hazırladıklarından başarı ile geçmeyi başarabilecek miydi?
Cemre... O hep ateşe yürüyordu. Ateş'e...
Ateş... Ateş ise hep başa sarıyordu. En başa...
Cemre korkuyordu, Ateş'te yanıp köze dönmekten...
Ateş ise alazlanıyor ve alazlıyordu aşkıyla. Bildiği tek şey buydu. Elinden ne daha azı ne daha fazlası geliyordu.
Cemre ise her defasında aynı ateşte harlanmaktan geri durmuyordu, tüm korkularına rağmen.
İkisi de başka şeylerin esiri olsa da hem yandılar, hem yaktılar. İlk önce alevlendiler, sonra köze döndüler. Hiç sönmediler. Sonra kader öyle bir rüzgar estirdi ki yeniden alevlendiler.
Hercai ile Kardelen'in hikayesi...
Birbirini deli gibi seven iki çiçek varmış. Bu aşıklar baharda buluşur hoş sohbet eder koklaşır, kış olunca kar altında kalır,kavuşmayı bir başka bahara bırakırlarmış.Bu sıla-vuslat durmadan devredermiş.
Birgün çiçeklerden birisi diğerine:''Biz seninle her bahar buluşuyoruz ne güzel hasret gideriyoruz gel senle bu kış soğuğa inat kar altına girmeyelim, üşüsek de donsak da yine beraber olalım bizim aşkımız bizi ısıtır zaten.'' demiş ve diğer seven çiçek bu teklifi memnuniyetle kabul etmiş.
Sonra ayrılık vakti gelmiş ve yavaş yavaş bahar yerini kışa bırakmaya başlamış. İnce ince yağan kar,iki sevgilinin üstünü bir pamuk gibi kaplamış...
Çiçeğin biri verdiği sözden ötürü karı delmeye başlamış çok soğuk olmasına rağmen yüzeye çıkmış ve sevgilisini beklemeye koyulmuş ki ne bekleme... Diğer çiçekten ses soluk yok, aradan uzun zaman geçmiş ve sevilen çiçek verdiği sözde durmayıp gelmemiş. Bizim garip aşık ise sevgilim gelecek diye oracıkta donarak ölmüş...
---
Kardelen ile Gurur'un Tutku, Aşk ve Gizem dolu hikayesi..
Geçmişini derine gömmek isteyen ve bunu başardığını sanan Kardelen; yıllardır etrafına ördüğü duvarların, yakışıklı ve gizemli Gurur Öz tarafından tek tek yıkılmaya başladığını hissedecek...
Tüm benliğinle ona kapılmaya başlarken aslında o gizemi çözmeye çoktan gönüllü olduğunu anlayarak, kendisini aşk ve tutkunun fırtınalı kollarına bırakacak...
Birlikte geçmişin tozlu kapılarını aralamaya başlayıp, sevdiği adamın hayatındaki gizemleri bir bir çözerken, aslında içindeki kendinden emin ve cesur kadınla tanışıp hayatına yepyeni bir yön verecek ve ailesi ile olan hesaplaşmasını sonuna kadar yaşayacak..
Çiçeğin kar altından güneşe giden masalı...
Bu masal Derin&'in masalı... Nam-ı diğer Kardelen'in ve tabii bu kurumuş çiçeğe tekrar can
Geçmişini derine gömmek isteyen ve bunu başardığını sanan Derin; yıllardır etrafına ördüğü
duvarların, yakışıklı ve gizemli Gurur Öz tarafından tek tek yıkılmaya başladığını hissedecekti...
Derin, geçmişin izlerini hem bedeninde hem ruhunda taşırken en büyük ilacının Gurur
olacağını bilmeden kendisini aşk ve tutkunun fırtınalı kollarına bırakacaktı...
Gurur ise Derin&'in kendisi için bir mucize olacağını ve onunla bir bütün olacağını bilmeden
Birlikte geçmişin tozlu kapılarını aralamaya başladıklarında ikisi de yaralıydı, ikisi de
sorunluydu, ikisi de yalnızdı ve sonunda ikisi de aşık olmuştu...
Sürekli önlerine engel çıkaran kadere rağmen aşklarını ayakta tutabilecekler miydi aşklarını?
Tüm sorunlarına rağmen sahip çıkabilecekler miydi aşklarına?
Kar altından büyük mücadelelerle çıkan Kardelen, güneşine kavuşmayı başarabilecek miydi?
Onlarınki büyük bir aşk hikayesiydi, aynı zamanda kaybedişin hikayesi.
Onlarınki hem en büyük kavuşma, hem de en büyük ayrılığın hikayesi..
Onlarınki hem bugünün hem dünün hem de yarının hikayesi...
Onlarınki hem sevdanın var edişi, hem nefretin yok edişi...
Onlarınki doğrunun yanlışı düzeltişi, aynı zamanda yanlışın doğruyu götürüşü...
Onlar Zeynep ve Baran'dı. Onlarınki kara sevda mıydı? Yoksa aşkın en güzel hali miydi? Bilinmez ama aşktı, orası kesindi. Hem de ne aşk. Yakıp kavuran, esip gürleyen, iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir aşktı onlarınkisi.