Alp ve Arslan Akın... Aileden asker ikiz kardeşler...Mutlu bir çocukluk, başarılı okul hayatları ve neticesinde iyi eğitilmiş iki asker...Bir kızın hayatını kurtarmak için aldıkları risklerle neredeyse mesleklerinden olacaktır. Ancak annelerinin çektikleri acıların da sebebi olan konsüllerin kimliğini bulabilmek için bu kız bir anahtardır ve her riske değerdir...

Yıldız Dağhan... Ailesinin karıştığı yüzlerce yıllık bir örgütün kalbine girip abisinin intikamının peşinden giden bir eski asker...İntikam yolculuğuna çıkarken hayatta aşık olduğu tek şeyi, mesleğini geride bırakacak... Bu yolculukta kalbi intikam ateşi ile kararacak mı yoksa hiç tatmadığı, hatta asla başına gelmeyeceğine inandığı duygularla mı tanışacak?

Yaşadıklarının etkisi ile kendini sert kabuklara hapsetmiş olan Deniz, yıllar sonra bir sokakta karşılaştığı eski bir yüz ile eski sızılarını tekrar hatırlıyor. Şimdi bu sızılarla kabuklarını sertleştirecek mi yoksa daha büyük kabuklar mı örecek etrafına?

Annesinin yıllar önce uğradığı haksızlığın ve sonrasında yaşadığı zulümlerin intikamını almaya yeminli Azade, ailenin ağa olması beklenen en büyük oğlu Bahoz'u kendine aşık ederek Karaaslan konağına gelin gider. Bu konağa girdikten sonra aileyi içeriden çökerterek o çok gurur duydukları soyadlarının yerle bir olmasına and içmiştir. Bunu başarabilmesi için Bahoz'un babası Firaz Ağanın kirli işlerini de ortaya çıkararak asker olan abisine istihbarat sağlaması gerekmektedir.

Doğan ve Deren aynı mahallede büyümüştür. Doğan, Deren'den 4 yaş büyüktür. Deren liseye başladığında Doğan Milli savunma Üniversitesine başvurmuştur. Ankara'ya gitmeden önce Deren onunla konuşup aşkını söylemiştir ama Doğan onu "mahalledeki küçük kızlardan biri" olarak görerek dalga geçmiştir. Bu reddediliş Deren'in kalbini o kadar kırar ki bir daha hiçbir erkeğe gönlünü açmaz. Doğan MSÜ'de eğitim alırken Deren de atamasını memleketi Urfa'ya isteyen babasıyla birlikte ailecek mahalleden ayrılmıştır. Yıllar bu iki genç için birbirinden habersiz bir şekilde geçip giderken Deren de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitim almıştır. TUS sınavından istediği puanı alıp asistanlık yaptığı dönemde gerçekleşen 6 Şubat depremlerinde tüm ailesini kaybedince yapayalnız kalmıştır. Hayatında tutunacak dalı kalmayınca görev yerini kimsenin gitmediği bölgeler arasından seçerek en azından aldığı eğitim sayesinde insanlara faydalı olabilmeyi amaçlamıştır. Seneler böyle geçerken Ardahan'da görev alan Doğan, düştüğü pusuda yaralanınca Deren'in görev aldığı hastaneye getirilir. Deren görür görmez Doğan'ı tanısa da Doğan onu tanımaz...