bc

MAFYANIN KÖLESİ

book_age16+
46
FOLLOW
1K
READ
dark
mafia
bxg
enimies to lovers
assistant
like
intro-logo
Blurb

Hareket etmeye çalıştım ama yatağa zincirlenmiş durumda olduğumu gördüm. Hayır, böyle halüsinasyon olamaz. Bu gerçek. Yoksa ben... Kaçırıldım mı? Kim tarafından... Kim beni neden kaçırsın ki.Kapının çarpılmasıyla çarpmasıyla düşüncelerim kesildi. Odaya giren uzun boylu ve sert görünüşlü adama baktığımda göğsümde panik ve korku yandığını hissettim. Karanlık ve soğuk bakışları ruhumu delip geçen bıçaklar gibiydi. Gözleri bana kilitlendi. Uzun boylu, soluk tenli ve toprak koyusu renginde kahverengi gözlü. Siyah saçları arkaya doğru taranmış ve siyah bir smokin giyiyordu. Bana doğru yürüyüp yoğun bir bakış attı."Demek uyandın. Sakın kaçmaya kalkışma. Hatta aklından bile geçirme."

chap-preview
Free preview
BEN NEREDEYİM
Kafama darbe aldığımı hayal meyal hatırlıyordum ve sonra gözlerimi açtığımda tamamen yabancı ortamda bulunduğumu fark ettim. Yine çok mu içtim acaba? Yoksa halüsinasyon mu görüyorum? Hareket etmeye çalıştım ama yatağa zincirlenmiş durumda olduğumu gördüm. Hayır, böyle halüsinasyon olamaz. Bu gerçek. Yoksa ben... Kaçırıldım mı? Kim tarafından... Kim beni neden kaçırsın ki. Kapının çarpılmasıyla çarpmasıyla düşüncelerim kesildi. Odaya giren uzun boylu ve sert görünüşlü adama baktığımda göğsümde panik ve korku yandığını hissettim. Karanlık ve soğuk bakışları ruhumu delip geçen bıçaklar gibiydi. Gözleri bana kilitlendi. Uzun boylu, soluk tenli ve toprak koyusu renginde kahverengi gözlü. Siyah saçları arkaya doğru taranmış ve siyah bir smokin giyiyordu. Bana doğru yürüyüp yoğun bir bakış attı. "Demek uyandın. Sakın kaçmaya kalkışma. Hatta aklından bile geçirme." "Ben ne hata yaptım? Seni ilk kez görüyorum." "Sen değil, efendim diyeceksin." "Efendim, sizi ilk kez görüyorum. Benimle ne derdiniz var?" "Hatırlamıyorsun değil mi?" "Neyi hatırlamıyorum?" "İki gün önceki gece barda olay çıkarmadın mı? bu mekanın sahibi kimse çıksın karşıma demedin mi? İşte karşındayım. Ban söyle ne söyleyeceksen." O an aklımda canlandı bazı şeyler. Çıkardığım olayı hatırlamıyorum ama arkadaşım Tuba anlatmıştı bana bir şeyler. Bağırıp çağırmışım olay çıkarmışım. Adam bana yaklaştı ve açıp videoyu gösterdi. Dengesizce içip üstüne Türk kahvesi istemişsin. Aradığını bulamayınca da mekanın sahibi nerede deyip hakaretler etmişsin. Bak şu yaptığın rezilliğe. Hele bana ettiğin o hakaretler..." Videoyu gözlerim kocaman açılmış olarak izlemişti. Utançtan bayılacaktım. "Nerede bu mekanın sahibi? Neredeyse çıksın karşıma, korkağın teki şam babası, şerefsiz, neredesin ulan çık karşıma, pez..., oç......" Boğazını temizleyerek konuşmasına devam etti. "Mekanımda çıkardığın rezillik artı bana ettiğin hakaretler... Yanına kâr mı kalacaktı? Bak elimdesin şimdi. Hadi yine etsene hakaret." "Ben... Özür dilerim... Çok içmiştim... Emin olun ne yaptığımı bilmiyordum... Aklım başımda değildi... Affedin beni." Parmağını çenemin altına koydu ve beni kendine çekti, o derin bakışlı gözleriyle bana baktı; "Her konuda bana itaat edeceksin, çünkü bu andan itibaren senin hayatın bana ait, anladın mı?" "Affedin beni, lütfen gideyim." "Hayır, affetmiyorum. Benim gözetimin altında kalacaksın." "Eşkiya mısın sen? Çabuk bırak beni." dememle aniden öfkelendi, çenemi daha da sıkıp yüzümü kendisine daha da yaklaştırırken gözleri öfkeyle yanıyordu. Fısıldadığında gözleri vahşi ve nefretle doluydu. "Sana Efendine saygı duymayı öğreteceğim, seni nankör kaltak. Bana Efendim diye hitap edeceksin ve her emrime uyacaksın, anladın mı?" Hiç düşünmeden beni bileklerimden yakalayıp yataktan kaldırdı ve vücuduyla beni duvara yapıştırdı. Sıcak nefesini ve ondan gelen alkol kokusunu tenimde hissedebiliyordum. "Bana saygılı olmanı kaç kez söylemem gerekiyor? Artık anlaşıldı mı, yoksa seni cezalandırmam mı gerekiyor?" Aklımda son bir çare vardı. Bağırmak. "İmdaat, kurtarın beni. İmdaat!" Sinsice sırıtıp tekrar çenemi tuttu. Ona baktığımda gözleri delilik, nefret ve şehvetle dolu. Bana sessizce fısıldıyor. "Kapa çeneni. Kimse seni kurtarmaya gelmeyecek. Artık bana aitsin ve ne dersem onu yapacaksın. Anlıyor musun?" Çaresizdim. Teslim olmaktan başka çarem yoktu. "Tamam." Gözleri hâlâ benimkilere kilitliyken dudaklarının kenarı uğursuz bir gülümsemeyle kıvrıldı ve bana fısıldadı: "Güzel. Artık benim malımsın. Bana itaat et, yoksa efendin olarak bana itaat edene kadar sana işkence edeceğim ve cezalandıracağım." Sıcak nefesinin vücuduma çarptığını hissedebilir ve vahşi bir hayvan gibi bana bakarken kalbinin hızla atışını duyabilirdim. Bana tekrar fısıldadı. "Artık sana sahibim. Sana istediğimi hiçbir sonuç olmadan yaptırabilirim. Ama tek bir yanlış harekette, sana delirinceye kadar işkence edeceğim ve ölüm için yalvarttıracağım." İyice korkmuştum. Manyak bu adam. Her şeyi yapabilirdi bana. "Tamam, emrinize amadeyim." dedim isteksizce. Sözlerimi duyduğunda yüzünde bir gülümseme belirdi. Hiçbir uyarıda bulunmadan saçımı tutup başımı geriye çekti ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı: "Bana hizmet edeceksin. Benim kölem olacaksın. Benim için yemek yapacaksın, benden sonra temizlik yapacaksın, benim seçtiğim kıyafetleri giyeceksin, sana ayırdığım odada uyuyacaksın ve tüm emirlerime itaat edeceksin. Anlaşıldı mı?" Korkuyla başımı onaylarcasına salladım. Tutuşu biraz gevşer gibi oldu ama bana fısıldarken yüzündeki o uğursuz bakış hiç durmadı. "Aferin kızım. Şimdi otur. Efendine gerektiği gibi hizmet etmenin ne demek olduğunu sana öğreteceğim. Ve bana istediğim kadar kusursuz itaat edersen seni ödüllendireceğim." Aklıma bir konu takılmıştı. Onun o uğursuz bakışları ve cebindeki silahtan korkmama rağmen sormadan edemedim. "Merak ediyorum da bu evin hizmetçisi yok mu? Neden tüm işleri ben yapıyorum?" Gülümsedi ve yüzümdeki bir tutam saçı nazikçe çekti, dokunuşu yumuşaktı ama gözlerindeki bakış korkutucuydu. "Çünkü bütün işleri senin yapmanı istiyorum. Elbiselerimi yıkayan, yemeğimi pişiren, evimi temizleyen tek kişinin sen olmanı istiyorum. Sen benim malımsın, malımsın. Seni tamamen kendime kişisel köle yapmak istiyorum. Bu yatağın dışında başka bir yerde uyuyamayacaksın ve senin için seçeceğim kıyafetleri ve makyajı giyeceksin." Yutkundum. "Peki, itaatkar bir kız olursam beni serbest bırakacak mısınız?" Düşünür gibi yaptı. "Bir ay." "Ama bu çok fazla..." "Kapa çeneni. Onu, bana saygısızlık yapmadan önce düşünecektin." "Ama benim gitmem gereken bir işim var." "Hallederiz." "Nasıl?" "Çok sorgulama yoksa cezanı üç aya çıkarırım." "Tamam." Dolabı açtı ve bir pijama takımı çıkarıp üstüme tuttu. "Bu sana uyar sanırım. Önce bir duş al, sonra da bunları giy. Erken yatman gerekecek. Yarın çok yorulacaksın." "Tamam. Peki ya iç çamaşırı." Çekmeceyi açtı. "Seç buradan al." "Tamam." Beni kaçırmadan önce kıyafet de ayarlamış. Neyse ki ayarlamış. Ağır adımlarla bana doğru yaklaştı Eğlirken nefesini boynumda hissediyordum. Fısıldadı: "Şimdi uslu bir kız ol, seni çözeceğim. Kaçmaya kalkışırsan eğer, bu hayattaki son günün olur." "Tamam," dedi korkudan dudaklarım titreyerek. "Sana banyoya kadar da eşlik etmem gerekecek. Kaçmak gibi aptalca bir şey yapmanı riske atamam." "İçeri de gir bari fırsatçı." "Kapa çeneni. Sapık değilim. Olsam da sana mı bakarım bir sürü seçenek varken." Onun arkasından odadan çıktım ve ve dar bir koridora girdik. Buzlu camı olan bir kapıyı işaret ederek. "İşte banyo," dedi. O, beklerken ben de içeri girip kapıyı kapattım. Kapının arkasından hiddetle seslendi. "Yirmi dakika içinde çıkmazsan içeri girmek zorunda kalırım, haberin olsun." "Manyak, yemin ediyorum." "Pardon, bir şey mi dedin?" "Hayır." Salak şey, tepede zaten başımın bile geçmeyeceği ufacık bir cam var. Nasıl kaçabilirim ki zaten. Üstümü tamamen çıkarıp duşakabine girerken gözlerim ona takıldı. Buzlu camın ardından beni dikizliyordu. Allah'tan buzlu cam yoksa beni realistik röntgenleyecekti fırsatçı. Duşu alıp çıktım ve etrafa bakındım. Allah'ım, bornoz yok. Bunu istemeyi nasıl akıl edemedim. Ah benim salak kafam. Şimdi ben bu kısacık havluyu mu sarınacağım? Çaresiz sarınıp çıktım. Beni görünce gözleri irileşti. Sonra bozuntuya vermedi. Hadi odana gidelim. Odaya peşimden girdiğinde öfkelenerek ona döndüm. "Giyinirken bari beni rahat bırak." diye bağırdım kızgınlıkla. O anda havlu üstümden kayıp yere düştü. Gözleri ipiri bana bakıyordu. Nefes alışları hızlanmış gibiydi. Adeta donakalmıştı. "Sen..." "Kapa gözlerini. Bir kazaydı." dedim hızla yerden havluyu kaldırıp vücuduma sararken. Gözleri kapalıyken kahkaha attı. "Ah, kadınlar. Hepiniz aynısınız. Bunu beni etkilemek için yaptın değil mi? Bravo, çok başarılıydı." dedi ve alkışladı. İyice sinirim tepeme çıkmıştı: "Saçmalama, sadece havlu kaydı. Bornoz vermedin bana bu hâle düştüm. Şimdi çık odadan. Derhal." Üstüme doğru yürüdü ve çenemi tuttu. Yüzünü bana yaklaştırdı. Kulağıma fısıldadı: "Bak bana küçük cadı. Laflarına dikkat et. Bana saygılı olmayı öğren. Yoksa cezalandırılırsın." Beni bırakıp odadan çıktığında kapının kilitlendiğini duydum. Makus talihimi düşündüm umutsuzca. Ben bu adamın elinden nasıl kurtulacağım?

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Her Triplet Alphas

read
7.6M
bc

The Heartless Alpha

read
1.5M
bc

My Professor Is My Alpha Mate

read
474.5K
bc

The Guardian Wolf and her Alpha Mate

read
521.1K
bc

The Perfect Luna

read
4.1M
bc

The Billionaire CEO's Runaway Wife

read
613.6K
bc

Their Bullied and Broken Mate

read
473.0K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook