bc

SAVCI

book_age16+
608
FOLLOW
1.8K
READ
abuse
betrayal
cheating
whodunnit
crime
discipline
punishment
sacrifice
like
intro-logo
Blurb

Kadın o ne anlar günlük yaşantımızda sürekli duyduğumuz etrafımızdaki cahil kesimin en çok kullandığı cümle fark edemedikleri birşey var onu atlıyorlar biz kadınlar elimiz neye değse güzelleştiriyoruz toplumdaki bu cahil kesimin korktuğu tek bir şey var kadın bir gün güçlenirse o zaman ne olur tüm bunlara cevabı Ömür varlığıyla vermiş oldu o yaşadığı tacizden sonra susmadı ama susan kadınların sesi oldu olmayanda devam ediyordu.

chap-preview
Free preview
GÜÇLÜ KADIN
Kadın o ne anlar günlük yaşantımızda sürekli duyduğumuz etrafımızdaki cahil kesimin en çok kullandığı cümle fark edemedikleri birşey var onu atlıyorlar biz kadınlar elimiz neye değse güzelleştiriyoruz. Sustuklarımızdır aslında bizleri yıpratan göz yumduklarımızdır canımızı yakan yine bir kadın cinayeti ve yine vahşice katledilmiş hayatı sönmüş umutları bitmiş genç bir kızın bedeniydi karşımda duran "hakan bey nedir durum" aslında durumu az çok tahmin edilebiliyordum boş bir soruydu. " savcım genç bir kız ihtimaller doğrultusunda gidersek sabah bırakılmış maktül buraya tabi adli tıptan gelicek bilgiye göre daha net bir cevap verebilirim". Sadece kafa sallamakla yetinebildim "çantası kıyafeti telefonu ne çıkarsa üstünden araştırılsın ailesi bulundumu" bir ailenin daha sönmüştü ışığı bir ailenin daha ocağına ateş düşmüştü "çantasından sadece kıyafet çıktı savcım". Zordu aslında bir aileye bu haberi vermek düşündükçe tüylerim ürperiyor. Neydi bu mesleğin altın kuralı soğuk kanlı olmak "adli tıptan gelen raporlara göre kayıp ilanlarına bakın uyan varsa çağırın teşhis için" "emredersiniz savcım" gelen evraklarlı imzalayıp beni bekleyen arabaya ilerliyordum ki "savcım" arkamı döndüğümde hakanın elinde bir kağıt olduğunu fark ettim "bu nedir hakan". Elindeki kağıda inmişti bakışlarım büyük harflerle yardım edin yazıyordu sanırım bu iş sandığımdan daha büyük bir cinayetti anlaşılan. Arbanın camından dışarıyı boş gözlerle izliyordum gözlerim boştu fakat aklım hala o karanlık gecedeydi o gece kimse duymamıştı çığlıklarımı kimse fark etmemişti gözyaşlarımı hayatımın miladıydı yemyeşil bursanın siyaha döndüğü geceydi tam 15 yıl sürdü o gece tekrarladı durdu kafamda o zaman anladım susmamam gerektiğini. "sen bekle burda arslan" adliyeden içeri adım atar atmaz bağzı insanların güldüğünü bağzı insanların ellerinden kelepçelerle çıktığını kimisinin gözlerindeki umudu görmemek için kör olmak gerek "hoşgeldiniz savcım" kafa sallamakla cevap verdim "arzu odamda olacağım rahatsız edilmek istemiyorum uzun kalmayacağım bana sade bir kahve yolla" kahve kokusu insanı dinlendiren en güzel şey hem bedensel hem zihinsel olarak buna inanan insanlardan biriydim "tamam savcım". Bu oda ne cinayetlere ne çözülmez davalara şahit olmuştu duvarlar ne kadar beyaz gözüksede oda simsiyahtı aslında düşüncelerde kaybolmuştum gelen kehve kokusuyla tekrar ittim düşüncelerimi sandıklara önümdeki dosya resmen bana göz kırpıyordu aç bak diye hey gidi Ömür Hanım sen artık güçlüsün 15 yaşındaki o güçsüz çaresiz kız değilsin sen verdiğin sözü tuttun adalet için savaşıyorsun kahveden bir yudum alıp önümdeki dosyaya baktım 37 yaşında erkek ormanda silahlı ateşleme sonucu ölmüş yada öldürülmüş kullanılan silah uzaktan sıklmamış belliki intihar düşüncesi olan biri neden kafasına veya kalbine sıkmak yerine karnına veya kasığına ateş ederki maktülde 3 kuşun boşluğu var dikkatli bakıldığında bu kurşunlar belliki aralıklı zamanlarda oluşmuş biri yada birileri kan kaybından ölmesini yada acı çekmesini istemiş olmalı maktül eğlence mekanı işletiyormuş otopsi raporuna göre ölüm saati 02:00-03:00 arasındaydı bu saatlerde işletmesinde olması gerekiyordu ya kendi isteğiyle çıktı yada çıkartıldı. Zaman su gibi akmıştı uzun kalmayacağım dediğim halde gene dalmıştım işe duvardaki saatte kaydı gözüm 22:35 'i gösterdiğini gördüm alışmıştım bu saatlere. Evin önüne geldiğimizi anlamıştım beyaz yapılardan yalnız yaşayan bir kadın olarak evim evim güzel evim diyemiyorum ben yine düşüncelerimle baş başa kalırken telefonumun melodisi yükseldi çantamdan "efendim yasemin" bu saatte aradığna göre önemlidir diye düşünüyordum "ömür nasılsın iyi misin faslını otomatik olarak geçiyorum müsaitsen sana gelebilirmiyim" buda neyin nesiydi bana gelmek için benden izinmi istiyordu bu kız "tabi gelebilirsin umarım önemli bir konu yoktur" merak etmiştim doğrusu. "gelince konuşuruz hoşçakal" telefonu kapatıp üzerimi değiştirdim sonuçta bütün gün ayağımda topuklu üstümde etek gömlekle gezecek değildim kısa bir duşun ardından üzerini değiştirip çiçeklerim suladım annem geldi aklıma "çiçekler insanların gerçek dostudur kızım". Aradan geçen 1 saatte karşımda oturan kadını dinliyordum yaşadığı durum açıkçası zor bir durum fakat kaldırabiliyordu eşi korayla boşanma kararı almışlar gitmeyen mutsuz bir evliliği sürdürmek zaten sağlıklı bir düşünce olmazdı "bu durumda bana birşey demek düşmez karar senin hayat senin bir arkadaş olarak her zaman yanında olduğumu unutmamanı istiyorum" uzun süreli bir evlilikleri vardı tabiki bu evlilikten olan mükemmel 3 çocuk. "biliyorum arkadaşım sadece anlatmak istedim biliyorsun bende bir boşanma avukatı olarak bu tür davalarda müvekkillerimin nasıl bir dönemden geçtiğini biliyorum benimde amacım saygı çerçevesi içerisinde bu evliliği sonlandırmak". Uykuyla pek anlaşamıyorum ama dinç kalabilmem ve sağlıklı bir yaşam için uykunun şart olduğunuda biliyorum. Buz gibi bir İstanbul sabahına merhaba diyerek uyanmak ne kadarda hoş değilmi kışı seven biri olarak bu hava bana bile fazla soğuk gelmişti belkide yalnızlığımdan kaynaklı böyleydi kalabalık bir ailede büyümüş biri olarak şuan tek başıma sürdürüyordum hayat mücadelemi. Kulağıma ulaşan melodiyle açtım telefonumu "merhaba anne sanada günaydın sabahın bu saatinde rüyandamı gördün beni" sabah 06:45 senin daha uyuyor olman lazımdı anne. "seni aramam için bir saat olduğunu düşünmüyorum cadı" ey gidi ömür hanım 30 yaşına geldin hala annene kafa tutulmayacağını öğrenemedin "tamam annem birşey demedim sakin ol ve elindeki telefonu yavaşça yere bırak" annemin kıkırtısı doldu kulağıma o zaman daha çok anladım ne kadar özlediğimi "ömür hanım sen aramıyorsun biz arayalım dedik öldünmü kaldınmı Allah korusun başına birşeymi geldi annen baban varmı insan bir arar bir sorar canım" evet anne haklısın ama sabahın köründe neden anne bayanlar ve baylar birazdan anneden nutuk adlı oyunumuz başlayacaktır. "evet annecim haklısın biliyorsun yoğun çalışıyorum" aferin ömür böyle devam "sen çalış hiç evlilik düşünme kızım tamammı yani bende torun sevmek istiyorum artık bak Remziye teyzenin kızı evleniyor 1 ay sonra" benim annemde böyleydi işte demek Remziye teyzenin kızı evleniyor ne mutlu onlara o zaman "anne biliyorsun neden zorluyorsun onu anlamıyorum evlenebilir bu çok doğal Allah mutlu etsin boy boy çocukları olsun" anladım ki annem beni daha fazla sıkıştıracaktı "ama kızım güzel yav-" anne bak çok acil adliyeye gitmem gerekiyor ben seni daha sonra ararım öpüyorum çok dikkat edin babama selam söyle". Evet işte bu kadar bu sabahta erteledik şimdi hazırlanalım bakalım kıyafet seçmem o kadar uzun sürmezdi hafta başında hazır olurdu giyeceklerim bu günün rengi krem mükemmel makyaj işimizde hallettiğimize göre hazırız Ezbere bildiğim yolları izliyordum camdan ne kadar kalabalık bir şehir İstanbul bakalım bu gün bizi neler bekliyor bir kaç savcıyla selamlaşıp odamda yerimi almıştım genç kızın dosyası gelmiş demek 23 yaşında melis temiz ceset bulunduğunda 11 saatlikmiş nottan başka birşey çıkmamış üstünden görenlerin ifadesini okurken önüme bırakılan kahvenin kokusu beni mest etmişti bir yudum alıp ifadelere geri döndüm hemen hemen hepsi aynı ifadeyi vermiş bir kişi hariç çok çelişkili konuşmuş "arzu" kapının açılmasıyla adım sesleri yanımda son buldu "emredin savcım" Fikret demet için arama kararı yazın " sende birşeyler var Fikret bende onu bulacağım" emredersiniz savcım " ne kadar kolaydı bir insanı hayattan koparmak umutlarını hayallerini elinden almak savunmalarında o başlattı bana o yakınlaştı kırmızı ruj sürmüştü mini etek giymişti dekoltesi vardı gece dışarıdaydı bu dünya sizin değil biz kadınlarında yaşamaya hakkı var takım elbise giyince adam olunmuyor maalesef sözüm adamlara değil kendini adam zanneden yaratıklara akıp gitmişti gene zaman çalan kapıyla dosyadaki dikkatim dağılmıştı "sayın savcım Fikret demet geldi" elimle gelsin işaretini verip beklemeye başladım gel bakalım Fikret seninle biraz konuşalım karşımda oturan adam gözlerini kaçırıyordu sürekli bacaklarını sallıyor elleriyle oynuyordu "söyle bakalım Fikret dün neler yaptın" adam kesik kesik nefes alıyordu belliki kafasında bağzı şeyleri kuruyordu "dün spor yapmak için çıkmıştım yol kenarında kızı gördüm" ben bu adama ne yaptığını sordum ne gördüğünü değil ah Fikret yanlış sularda yüzüyorsun " peki ne zaman gördün Fikret saat kaçtı" biz olay yerindeyken saat 12:30 'du "saati tam hatırlamıyorum ama sabah saatlerini geçmiştik" suratı kızarmaya başladığına göre ya birşeyleri saklıyor gibi beden dili onu ele veriyordu bunun farkında değildi. Susup gözaltı kararı yazmaya başladım imzamı atarken suratına bakıyordum gözlerindeki endişe ve korku bariz bir şekilde belli oluyordu her duygunun sahtesi olurdu aşkın sevginin heyecanın acının bir tek korkunun sahtesi yoktur imzamı atıp kapıya adımladım kalem müdürüme gerekli talimatı göz altı kararını verip adliyeden ayrıldım eve gitmek istemiyordum şansımı balık restorantından yana kullandım. "kuzucum nasılsın" biriciğimden bana eşlik etmeni isteyecektim "iyiyim kuşum sen?" canım dostum Zeynep "iyiyim bende müsaitsen yemek yiyelim mi" asla hayır demezdi biliyorum ondaki iştah kimsede yoktu üniversite yıllarımızdan biliyorum "yemek mi hemen nerde" biliyordum biliyordum "herzamanki yerde ben şimdi gidiyorum ve seni bekliyorum" dememle suratıma kapanan bir telefon oldu deli bu kız tam bir deli üniversite yıllarında ev arkadaşımdı pilavı sarmayı ketçapla yerdi. Herzamanki gibi denize sıfır olan masamıza geçtim salaş bir balıkçıydı burası zamanla sahibiyle tanışmıştık çok tatlı bir çift işletiyordu burayı Hayri amca çok tatlı biriydi babacan tavırları esprileri her şekilde tonton bir yapısı vardı Fatma teyzede öyleydi. önümde mis gibi yosun kokulu uçsuz bucaksız maviliğe çevirdim gözlerimi her zaman rahatlatırdı deniz kokusu karşımdaki kıpırtıyla bakışlarımı gelen arkadaşıma çevirdim "ohooo sen çok dalmışsın dikkat et çıkamazsın sonra kuzucum" bu kızın enerjisi hiç tükenmiyor gülümsemesi eksik olmuyordu yüzünden " sen beni merak etme her şekilde çıkarım daldığım yerden bebeğim" Hayri amca herzamanki gibi getirmişti gene Balıklarımızı karşımda soluksuz bir biçimde yemek yiyen arkadaşımın bir ara nefes almayı unuttuğunu düşünüyorum "yavaş ye yavaş nefes al arada " yüzüme kes der gibi baktı "sayın savcım kalbimi kırıyorsun" o az önce dudaklarınımı sarkıttı bu kız büyümeyecek "tamam tamam birşey demedim eee anlat bakalım neler yapıyorsun" Zeynep meslektaşım değildi "ne yapayım diş çekiyorum kanal tedavisi yapıyorum dolgu yapıyorum arada sinirleniyorum aynı yani bende bildiğin gibi sen neler yapıyorsun" hala önündeki yemekle uğraşıyordu "ne yapayım bende çalışıyorum ev iş iş ev bildiğin gibi yani" hee birde annemin evlen baskıları vardı ama şuan hiç o modda değildim. "bir akşam toplanalım alem yapalım ne zamandır yapmıyoruz kızım ölü toprağı var sanki üzerimizde genciz güzeliz yani biraz yaşayalım dimi ama" yaaa ne demezsin genciz 30 oldum 30 tabiki yaşa takılmıyorum sonuçta her yaşın kendine göre güzellikleri var ben öyle düşünüyorum "olur yapalım cumartesi veya pazar ayarlayın ben okeyim" öyle böyle sohbetimizi edip mekandan ayrıldık ve bir günün daha sonuna geldik. Zeynep arabasına binip el salladı aynı şekilde cevap verip yola koyulduk "arslan cumartesi veya pazar gelmene gerek yok" kafa sallayıp yola devam etti. Kapıyı açıp vestiyere kabanımı anahtarımı bırakıp salona ilerledim sessiz evim bana hoşgeldin diyordu. Biraz daha oyalanıp yatağa bıraktım kendimi kitabımı alıp sayfaların arasında kaybolmaya hazırdım aradan ne kadar geçti bilmiyorum gözlerim artık kapanmaya başlamıştı uyku bana gel gel yapıyor benimde gitmeme gibi isteğim yoktu ve gözlerim tamamen kapandı Hayatımı sorgulama saatleri başlamıştı sabahın en erken saatlerinde boş boş bakıyordum camdan insanlar koşturmaca içerisindeydi kimisi işe gidiyor kimisi okula hayat rüzgarı savruluyoruz işte. Sabah kahvaltımı yaparken aynı zamanda telefonumla ilgileniyordum ekranıma düşen bildirime tıkladım arzu fikretin sorgusundan birşeyler çıktığını haber veriyordu güzel demekki Fikret beyimiz konuşmaya başlamış he şöyle yola gel bakalım üzerimi değiştirmiş saçlarıma şekil verip çıkışımı yaptım arslan her zamanki gibi kapımı açmış beni bekliyordu bu adama güveniyorum gerçekten sadık bir insandı aynada gözlerimiz kesişmişti birşey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi "söyle arslan nedir seni kıvrandıran konu" şaşkın bir ifadeyle suratıma bakıyordu "sayın savcım önemli bir konu değil" bu adamı tanıyordum 4 yıldır benimle çalışıyordu ailesi yoktu tek başına hayat sürdürüyor "söyle söyle" utandımı o yok artık "savcı hanım 4 yıldır sizi tanıyorum bana bir abla bir anne oldunuz herzaman arkamda durdunuz Allah razı olsun" bu bir veda konuşması gibi gelmişti bana umarım değildir devam etmesi için başımı salladım "ömür abla biz azrayla evlenmeye karar verdik evlenme teklifi ettim oda kabul etti şimdi isteme faslı var biliyorsun kimsem yok senden ricam benim için azrayı istermisin" bu adam bunun içinmi kıvranıyordu yani tebessüm etmeye çalıştım dayanamadım bastım kahkayı arslana çevirdim bakışlarımı şaşkın bir ifadeyle bakıyordu suratıma "arslan bunun içinmi şekilden şekile giriyorsun isterim tabi ve beni bir ablan olarak görmen beni çok mutlu etti sen bana zamanını söyle yeter ablacım" muhabbetimiz adliyeye gelmemizle son buldu. Arzu kapıdaydı demekki büyük bir şey olmuş "söyle bakalım arzu ne oldu" suratından anlamaya çalışıyordum "savcı hanım Fikret demet ifadesinde bir kaç isim verdi hepsi masanızda 37 yaşındaki maktülün cinayeti çözüme kavuştu bu sabah mahkemeden karar çıktı bununla ilgili dosyada masanızda" demek çözülmüştü arzu bunları anlatırken aynı zamanda benimle yürüyordu "arzu kahvemi yolla ben odaya geçiyorum" ilk dosya 37 yaşındaki maktülle ilgiliydi tamda tahmin ettiğim gibi olmuş olay adam zorla çıkartılmış mekandan katilimizde belli olmuş alp saran aldığı canın bedelini ödemek için girmişti parmaklıklar ardına gelelim Fikrete 3 şahıs adı geçiyordu 1 kadın 2 erkek eş zamanlı arama kararı çıkartıp ifade için yanıma çağırttım kapı çaldığında uğraştığım dosyalardan ayrıldım "sayın savcım nasılsınız" elinde cübbesi çantasıyla bir adet Koray vardı karşımda "ooo Koray bey hoşgeldiniz hangi rüzgar attı buraya" yaseminde korayda arkadaşımdı benim aralarında ayrım yapamazdım "aşk olsun sanki hiç gelmiyoruz" herzaman gönül almayı bilen bir karakteri vardı korayın "ne içersin yada yemek ne istersen" düşünürmüş gibi yapıp cevapladı "bir acı kahveni içerim" arzuyu arayıp iki sade kahve istedim "boşanma davasını açtık hakime hanım bengüsu oldu" açıkçası konuya bu kadar hızlı giriş yapacağını düşünmemiştim "yaseminede söyledim hayat sizin hayatlarınız karar sizin kararlarınız ikinizde benim arkadaşımsınız umarım yeni hayatlarınız size mutluluk getirir" gülümsemesiyle karşılık vermişti Koray gelen kahvelerimizle kısa bir sessizlik oldu odada "biliyorum gitmeyen bir evliliği sürdürmek ikimiz içinde zor ve sancılı olurdu bu yüzden iki medeni insan gibi yollarımızı ayırmaya karar verdik" bu karara karışmam doğru olmazdı sonuçta ikiside aklı başında insanlar "çocuk konusunda anlaştınızmı" ani sormuş olabilirim "evet anlaştık ikiside annesinde kalıcak bende bir baba olarak herzaman yanlarında olucam zaten olayların farkındalar evlerimizi ayırıyoruz çocuklarımızı değil" haklıydı kahvelerimiz bittiğinde müsaade isteyip kalkmıştı bekledim adamların geldiğini öğrendim başlayalım bakalım odaya giren ilk kişi bir kadındı Merve sızı içeri girdi karşımdaki siyah deri koltuğuna oturdu hareketleri gayet rahattı "Merve sızı maktül nereden tanıyorsun" suratı bir anlık ifadesizleşti "ben tanıdığımı söylemedim" demekki kovalamaca oynamak istiyordu o halde oynayalım bakalım " melis temizi tanıdığını arkadaşların yada ortakların itiraf etti bence sende çok zorlama" gözleri kısıldı doğru yolda ilerliyorum devam et ömür "öyle birini tanımıyorum" hala inkar ediyordu sonuna kadar inkar ama canım bu seni kurtarmaz "demek tanımıyorsun peki sizin olay gününden 1 gün önce telefonla konuşmanıza ne diyeceksin" süper sen dersini iyi çalışmış olabilirsin Merve ama ben senden daha iyi çalıştım "evet arkadaşımdı aradım borç istedim oda onda o kadar nakit olmadığını akşama verebileceğini söyledi onun dışında birşey konuşmadık" dökül bakalım mervecim dökül "yani sadece bunu konuştunuz ertesi gün arkadaşın öldürüldü sen polise ifadeye gitmedin" ya çok akıllısın yada çok salak "gitmedim öldüğünü bu gün öğrendim" sıkılmaya başladım artık masamdan kalkıp tam karşısına yerleştim bacaklarımı iki yana ayırıp dirseklerimi dizlerimin üzerinde birleştirdim gözlerimi gözleriyle birleştirdim böylesi daha kolay gelirdi "her kime güvenip susuyorsan senide öldürür buna emin ol bence konuş en azından cezanın hafiflemesine yardımcı olayım" Merve suratıma bakıyordu gözlerindeki şüpheyi görebiliyordum susmayı düşünüyor sanırım tamam arzuyu arayıp merveryi misafir etmelerini söyledim diğer şüphelimiz turgay küçük girdi içeriye "direk soruyorum neden öldürdün turgay" adam şaşırmıştı gözlerini kırpıştırıyordu "ben yapmadım" sen dahamı kolaysın acaba "sen yapmadıysan kim yaptı turgay herkes senin ismini veriyor anlaşılan bu gece buradaydım benim zamanım vardı ama sabrım tükenmek üzereydi. Gözler yalan söylemez diye birşey yok gözlerde yalan söyler şuan karşımdaki deli gibi inkar ediyordu sabrım tükenmişti artık yeter diye bağırmak üzereydim "turgay bak tam 3 saattir seninle buradayım sinirlenmeye başlıyorum herkes senin ismini veriyor daha neyin inkarındasın kim koruyacak seni hiç kimse kim güç veriyorsa sana vazgeç " turgay konuşmakla konuşmamak arasında gelip gidiyordu gidip gelme turgay konuş artık "ben yapmadım kim yaptı bilmiyorum bildiğim tek birşey var oda burada kimse konuşmaz savcı hanım" bu adam resmen kendisiyle çelişiyordu bana daha net birşey vermesi lazımdı "ister konuş ister konuşma bu hayattan koparılan genç bir kız var sen sanıyorsun ki ben bu işin peşini bırakırım turgay gerekirse sonuçlanana kadar seni burada tutarım konuşmadığın için cinayete yardım ve yataklıktan sizide atarım içeri o çok güvendiğiniz her kimse o bile çıkaramaz sizi "bu adam resmen sinirlerimin üstünde payduşka oynuyordu yapma turgay yapma oğlum tutamıyorum kendimi" avukatım gelmeden konuşmak istemiyorum savcı hanım " madem öyle neden beni saatlerdir burada oyalıyorsun hiç birşey söylemeden arzuyu aradım misafirimizi gerekli yere götürsün. Sıra geldi diğer adama ama ondan önce biraz dinlemeliyim gözlerimi kapattım şakaklarım ovuyordum arzunun sesi geldi kulağıma "savcım akın yılmaz" gelsin diyerek takrar masama döndüm "akın bu olayın neresindesin sen" genç bir çocuktu en fazla 25 yaşında kumral ela gözlü beyaz tenliydi korkudan veya endişeden beyaz teni kızarmıştı " ben melisle sevgiliydim aynı evde yaşıyorduk bir hafta önce kavga ettik evden çıktım gittim ondan sonra görmedim" bende buna inandım sen melisin sevgilisi olmazsın çünkü telefondan çıkan bilgilere göre melisin bir sevgilisi yoktu "nerede yaşıyordunuz" aynı evde kalıyorduk demişti ama melisin ailesi melisin onlarla yaşadığını eve geç saatlerde geldiğini söylemişlerdi "beylikdüzünde oturuyorduk" ama neden yokuşa sürüyorsunuz turgay "eminmisin turgay bana yalan söylüyorsun" bacaklarını sallamaya başlamıştı bu çocukta var birşeyler birilerinden korkuyor birileri onu bu ifadeye zorluyor gibiydi "savcı hanım avukatım gelmeden konuşmak istemiyorum" hay sizin avukatınıza arzuyu arayıp olması gerekenleri söyledim saate baktığım zaman dehşet içinde açıldı gözlerim 02:30 'mu yok artık çıkmam gerektiğini anladım adliyenin önünde durmuş çayımla sigaramı içiyordum " ömür hanım" göz göze geldiğim kişi baş savcı "buyurun baş savcım" onun burada bu saatte ne işi vardı "hayırdır savcım bu saatte burada" keyfimden buradayım ben zevk olarak yapıyorum bunu "başsavcım bir cinayetle ilgili soruşturmadaydım zaman geçivermiş" anladım dercesine kafasını salladı bende sigaramın sonuna gelmiştim arslan her zamanki gibi kapımı açmış bekliyordu "arslan gitseydin keşke sen" gitmezdi biliyorum "olmaz savcım" arabaya binerken başsavcıma selam vermeyi ihmal etmedim of bu gün cidden yorucu geçmişti istediğim bilgileri bir türlü vermiyorlardı ve bu beni çıldırtmak üzereydi gözlerimi kapatmış bunları düşünüyordum ki telefonum yüksek sesi bangır bangır bağırıyordu" ne söyleyeceksen kısa kes çok yorgunum " beni bu saatte arasa arasa Zeynep arar" kızım nasılsın " babam mı bu saatte hayırdır inşallah" iyiyim babacım sen nasılsın ben Zeynep sandım ekrana bakmadan açtımda baba kusura bakma " adama resmen bağırmıştım" iyiyim kızım çok şükür uyku tutmadı bir kızımın sesini duyuyayım dedim sen yenimi ayrıldın adliyeden " kafa sallıyordum ama babam bunu görmüyordu" evet babam yeni çıktım eve doğru gidiyorum şimdi " ah babacım bedenim ayakta ama ruhum uyuyor " tamam kızım ben kapatayım o halde Allaha emanet ol kendine iyi bak seni seviyorum kızım" ah benim canım babam "sende dikkat et babacım anneme selam söyle Allaha emanet olun öpüyorum bende sizi seviyorum" bir konuşmanın daha sonuna geldik artık evime gidip ayaklarımı uzatmak istiyorum günlerden cumaydı kızlar aramadığın göre bu hafta toplanmuyoruz sanırım dinlenebilirim mükemmel ben düşüncelerimi bir kenara bırakırken evrime girmiştim ışıkları açmış direk bırakmıştım kendimi koltuğa şükür bu günüde bitirdik gözlerimi kapatmış uykuya teslim olmaya adım adım ilerliyordumki kapı şiddetli bir biçimde çalmaya başladı bu saatte kim gelirdi yahu kapıyı açtım açmaz olaydım. Zeynep dağılmış bir şekilde karşımda duruyordu gözleri kızarmış saçı başı dağılmıştı ne olmuştu bu kıza acele ederek içeri getirdim "ne oldu ne bu halin" derin bir nefes çekti içine "anlatmak zor geliyor doğru kelimeleri seçemiyorum ama bir yerden başlamam lazım bu gün işten çıktım sürpriz yapmak için ozanın yanına gittim gitmez olaydım annesi oradaymış bende çat kapı daldım ofisine sende biliyorsun annesi benden pek hoşlanmaz kadın beni görünce resmen suratını düşürdü herzamanki hali dedim geçtim daha sonra duyduklarım beni benden aldı kadın resmen ozana kız bulduğunu onunla görüşmezse hakkını helal etmeyeceğini söyledi ömür kaç yaşında insanlarız hayatımıza bu kadar müdahale etmeye kimsenin hakkı yok ozana baktım ne cevap vericek diye beyimiz annesine peki dedi peki bende çıktım oradan biraz dolaştım düşündüm senin yanına geldim biliyorum saat çok geç ama sana çok ihtiyacım vardı". Yuh yok artık koca adam yani buda ne böyle "canım güzelim bu konuda inan bana çok haklısın kaç yaşında insanlarız hayatlarımızı birleştireceğimiz yada hayatımıza dahil edeceğimiz insanlara bizim karar vermemiz gerekiyor gördüğüm kadarıyla sizin bir geleceğiniz yok gibi bu şekilde bir geleceğiniz olsa bile sorunlu olur sıkıntılı olur " Zeynep gözlerimin içine bakıyordu eğer gerçek bir dost olmam gerekiyorsa gerçekleri söylemem gerekiyordu böyle olmalıydı" biliyorum ömür biliyorum giden 3 seneme üzülüyorum " diyecek yapacak birşey yoktu bundan sonra kendi hayatına bakmalıydı ilişkiye başlamak ne kadar doğalsa ayrılmakta öyleydi zor bir süreç zeynebi bekliyordu kollarımı doladım arkadaşıma ağlamasına müsaade ettim ağlasın açılsın. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum Zeynep ciğeri sökülene kadar ağladı sonra uyuya kalmıştı onu orada bırakıp misafir odasını hazırladım valla hiç romantiklik yapıp kucağıma almayacağım zeynebi uyandırıp yatağına geçmesine yardım ettim yeni gün yeni umutlar diyerek bende odama yol aldım ne kadar güzel görünüyordu gözüme yatağım zaman kaybetmeden banyoda işlerime son verip gözlerimi kapattım...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Muhteşem Hayatım (!)

read
1.0K
bc

FİRUZE (KARADAĞLI SERİSİ I.)

read
11.4K
bc

KARANLIK | Texting

read
1K
bc

ARİYA

read
9.5K
bc

SOMUT- UYANIŞ

read
5.6K
bc

Mafyanın Esiri (+18)

read
31.5K
bc

Karanlığın Sesi Serisi

read
1.0K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook