5.BÖLÜM

1910 Words
Nasıl dokunurdu bana nasıl, hata bendeydi başını kucağıma almayacaktım. Kesin bir şeyler ummaya başlayacaktı, biraz yakınlık göster hemen başka şeye yorarlardı. Evin içi buz gibi olmuştu, ürpererek kollarımı bedenime doladım sabaha daha çok vardı, nasıl ısınacaktık. Sobayı yaksak ya onunda bacası tıkalıysa ne yapardık. Bu sefer kurtuluşumuz olmazdı. Yavuz’un tam arkama geldiğini hissettim, uzaklaştım “Reyyan sakın yanlış anlama saçın yüzüme değdiği için dokundum” “Fark etmedim geriye çekil diyebilirdin, bir daha bana asla dokunma” “Tamam hatalıydım bir kez daha olmayacak” Reyyan’ın ani çıkışları sinirlerimi iyice bozuyordu. Saçına dokunduysam ne olmuştu sanki üzerine saldırmışım gibi bir tutum içerisindeydi. “Başına kötü bir olay mı geldi senin?” “Reyyan cevap ver” “Sana ne? Beni tanımıyorsun, bende seni tanımıyorum iki yabancıyız birkaç saat sonra ikimizde kendi yolumuza gideceğiz. Hiç tanışmamış gibi” “Reyyan kendi söylediklerini duymanı istiyorum, iki yabancıyız bazen hiç tanımadığın birine içini dökmek gerçekten çok daha iyi olur.” “Neden sana içimi dökeyim psikolog musun? “Psikiyatri okudum, insanları dinlerim sorunlarından kurtulmaları için yol göstermeye çalışırım.” “Şu an uğraşmamız gereken ısınma sorunumuz varken sana kendimi açacak değilim” “Doğru ilk önceliğimiz canımız sonrasında ruhumuzun sağlığı gelir. Şunu aklından çıkarma ruh sağlığı yaşam kaliteni belirler. Ruhun yara aldı mı davranışların dâhil olmak üzere sağlığın bozulmaya başlar. Bu yüzden anlatmanı öneririm” Sözlerimi duymamış gibi uzaklaştı, odanın içinin soğuğu dışarıdan farklı değildi. Kurumuş olan pantolonumu, botlarımı giyindim gerçi hafif nemlilerdi ciddi konuşma yaparken baksırla durmak oldukça komik oluyordu. Isınmamızın tek bir yolu vardı dışarı çıktım kulübenin arkasına dolandım, bu kadar büyük bir alanda merdiven olmalıydı. Bunca yağmurdan sonra çıkan ayın ışığında çevreme bakındım bakar kör diye bana derlerdi evin çatısına doğru çıkan merdiveni nasıl oluyor da gözden kaçırmıştım. Tırabzanları çoktan kırılmış merdivene duvara dayanarak çıktım, yarı çatı yarı teras şeklinde yapılmıştı. İki baca vardı ya tıkayacak ya da açacaktım, babaannemin verdiği görevler o zamanlar sıkıntı verse de ummadığım zaman ve yerde işime yarayacaktı. Ağırca bir taşa ihtiyacım vardı ve ip tabi bul bulabilirsen. Karanlıkta nasıl bulacaktım birden ışık çevreyi aydınlattı Reyyan elinde fenerle yanıma çıkmıştı. “Yardıma ihtiyacın olacağını düşündüm” “Doğru düşünmüşsün ağırlık ve ip gerek ya da uzun bir demir parçası” “Kışı hiç sevmiyorum, yaz olsaydı ne heyelan derdimiz olurdu ne de soğuk”  “Bu kadar üşürken sözlerine katılmamam mümkün değil, sen feneri tut çatı altına ben girerim içinde ne olduğu belli değil” Çatı fazlasıyla yamuktu “Senden çok daha ufaktefeğim daha rahat bakarım feneri sen tut” diyerek eğildim. Bir sürü alet edevat vardı, tüm gereksiz eşyalar bir arada gibiydi… “Reyyan dikkatli ol paslı çivi, teneke batar bir de tetanosla uğraşmayalım” “Beş yıl önce aşı oldum, bu işine yarar mı?” Uzattığı eski tip terazilerde kullanılan demir ağırlıktı ve en ağırı… “Hemde nasıl, birde sağlam bir ip bulabilirsek bacayı temizleriz” ***** Fazlasıyla yorulmuştum, sobanın bacasını açmam mümkün olmamıştı, ocağa hızla saldığım demir ağırlık birkaç kereden sonra boşa gitmiş tıkanan bacası açılmıştı. Islanmış olan külü temizleyerek tekrar yaktım. “Yinede pek güvenmemek lazım, yorgunsan sen uyu sabaha bir şey kalmadı” “Ya sen fazlasıyla yoruldun” Ateşin karşısına oturduk, Reyyan yere düşmüş patatesleri topladı iki tanesini elime tutuşturdu. “Yemelisin” Hiç açlık hissetmiyordum sırtını döner misin dediğinde şaşırdım o bana çoktan sırtını dönmüştü. Dediğini yaptım, gaz lambasının fitilini kısıp üfleyerek söndürdü, ocaktan yayılan ateşin aydınlığı evi garip bir şekilde gölgelerle süslüyor alevler sanki tavanda duvarlarda dans ediyordu. Birkaç kez öksürdü, dumanın etkisinde kalmış olabilirmiydi? “Reyyan” “Ses çıkarmadan dinle… Annem yazları otelde aşçılık yapar, bende onunla birlikte gider hem yanında olur hemde el harçlığımı kazanmak için çalışırdım. Ne iş verirlerse yapardım niyetim turizm otelcilik okuluna girmekti. Otellerin büyüsü beni çekiyordu kısaca hayalimde ki meslekti, kazandım yazın aynı yerde staj yapmaya başladım. Sahibi olan adam otel işini sevdiğimi görünce burs vermeyi teklif etti şartı okul boyunca ve okuldan sonra onun otelinde çalışmamdı. Ne güzel daha yolun başında işimi bulmuştum. Mutluydum, doğum günümdü iş arkadaşlarımla birlikte sahilde ateş yakıp eğlendik. Sabaha karşı hepimiz dağıldık, otelde kaldığım odaya giderken patronumuz önüme çıktı. Doğum günüme çağrılmadığı için çok üzgün olduğunu söyledi. Mahcup olmuştum yaşça benden çok büyük adamın gençlerle olmak isteyebileceği hiç aklıma gelmemişti. Barda bir içki içelim artık büyüdün hemde doğum gününü kutlarız dedi. Bana iyiliği olmuş adamı geri çevirmek saçma geldi. Bara gittik kendine viski siparişi verdi, ben içki istemediğimi belirttim zaten bir bira içmiştim. Çok kalabalıktı sıkıldığını söyleyip dışarı çıkmamızı teklif etti.” Reyyan’ın sözlerinin devamının ne olacağını tahmin etmek zor değildi, profesyonel düşünmek istiyor yinede kanımın öfkeyle kaynamasına engel olamıyordum. Bu tür olaylar her zaman beni sinirlendirmişti. “Adam birkaç arkadaşınla karşılaşınca durmak zorunda kaldı, yanlarında işim yoktu, odama gitmemi sonra görüşeceğimizi söyledi. Sevinmiştim neredeyse koşarak personel için ayrılmış olan evlere gidip, hemen soyunup yatağa girdim. Annem telefon açtı patronun özel misafirleri için yemek hazırlayacağını geç kalacağını söyledi. Uyudum kapının çalınmasıyla kalktım kesin annemdir diye düşündüm oydu. Yarım kalan içkimizi içmemiz gerektiğini söyledi, hayır dedim. Sen bana nasıl hayır dersin diye sordu. Geç olduğunu yarın içebileceğimizi söyledim kapıyı kapatmaya çalıştım elini dayadı birden beni içeri itti. Böyle bir olay beklemediğimden sırt üstü yere düştüm. Adamın gözü dönmüş gibiydi çok korkmuştum çığlık attım, birisi beni duysunda gelsin diye avazım çıktığı kadar bağırdım adam üzerime çıktı, ilk yumruğunu gözümün üstüne yedim, sonrasında yanağıma. Tepiniyor onu üzerimden atmaya çalışıyordum benden çok iriydi. Koca elini ağzıma kapadı elini ısırdım bir yumruk daha yedim. Beni sen baştan çıkardın deyip duruyordu. Yerden kaldırdı yatağın üzerine fırlatıp yine üzerime çıktı, kıvrıldım büküldüm, tekmelemeye çalıştım olmadı başarılı olamadım, vuruyordu yastığı yüzüme bastırdı nefes alamıyordum bilincimi kaybetmeye başladığım anda istediğine ulaştı, duyduğum büyük acıyla ağzımdan çıkan çığlık yastığın içinde boğuldu. Yanımdan kalkıp kolumdan tuttu, bez bebek gibiydim başıma gelenlerin korkunçluğunu idrak edemez haldeydim. Sürükleyerek dışarı çıkardı, bir Allah’ın kulu çevrede olmaz mıydı? Yoktu… On sekiz yaşımdaydım sadece on sekiz, adam benden yirmi beş yaş büyüktü. Arabasına oturttu otelin arkasında ki evine götürdü. Odalardan birine sokup arkamdan kilitledi… Acımayan hiçbir yerim yoktu, ağlıyordum bağırarak haykırarak ağlıyordum. Sesimi duyan kimse yoktu, öylece üzerimde bıraktığı pisliğiyle halının üzerinde bayılmış kalmışım. Sabah geri geldi korkudan ne yapacağımı bilemez haldeydim. Yine saldırdı hayvan gibiydi yanımdan kalktı, birkaç gün sonra evleneceğiz dedi ve odadan çıktı. O odadan çıkmam annemi görmem on beş günü mü aldı. Annem çok mutluydu zengin damadı olacak kızı rahat yaşayacaktı, hiç yalnız kalamıyorduk ondan daha beter olan hizmetkârı beni göz hapsinde tutuyor bir dakika yalnız bırakmıyordu. Ufacık bir an annemle baş başa kalabildim gerçeği anlattım adamın bana tecavüz ettiğini zorla odada kapalı tuttuğunu annem delirmiş gibiydi, adam içeri girdiği anda üzerine saldırdı. Bebeğime nasıl bunları yaparsın seni şikâyet edeceğim diye bağırdı. Adam sadece güldü benim şaka yaptığımı söyledi yanıma gelip kolumu öyle bir sıktı ki acısı içime oturdu. Eğer bir söz daha edersem annemi öldürteceğini fısıldadı, annem ağlıyor ben ağlıyordum hayattaki tek varlığımı kaybedemezdim. Bu pislik her şeyi yapardı yalan söyledim diye bağırdım annem hayatında ilk kez bana vurdu. Başka çarem yoktu sadece sarıldım onunla birlikte bende ağladım. Birkaç arkadaşı eşi dostu arasında nikâh oldu, beni el üstünde tutuyor hediyelere boğuyordu. Ya geceler olmaz olası geceler oda kapısı her açıldığında midem bulanıyor çoğu zaman kusuyordum. Öylesi zamanlarda dövüyor zorla banyoya sokup yıkıyor sonrasında yine tecavüz ediyordu. Bir süre sonra insan her şeye alışıyor, susmayı, bağırmamayı, midemin bulantısını engellemeyi, partilerde giyinip süslenmeyi, morlukların daha çabuk nasıl geçirileceğini hepsini öğrendim. Tek mutluluğum okula devam etmemi istemesi oldu, karısı cahil olamazmış. Yanımda gardiyanımla okula gittim geldim. Bir kez kaçmaya çalıştım başaramadım yine dayak yedim uzunca süre odaya kilitledi. Beş sene boyunca ona katlanmak zorunda kaldım, okulumu bitirmiştim mesleğim vardı. Kaçmak için çareler düşünmeye başladım, annemi de yanıma alırsam kurtulabilirdim. Annem bana inanmadı yalanıma devam ettiğimi damadının beni de onu da el üzerinde tuttuğunu kötü olanın ben olduğumu söyledi. Dediği doğruydu diğer insanların yanında mükemmel bir eşti, kusursuz bir damattı. Karanlık ruhunu benden başkasına göstermiyordu, dayanacak halim kalmamıştı sinir krizleri geçiriyor ilaçlara bağımlı yaşıyordum. Anneme şikayet ettim diye dayak yedim, ilk günden sonra yüzüme vurmayıp bedenime vuran adam o gün hiç acımadı kendimden geçene kadar vurdu, bayılmışım. Sonrasında hamile olduğumu bebeği kaybettiğimi öğrendim. Hiç üzülmemiştim o adamın bebeğini doğurmak bile beni tiksindiriyordu. Çevreye araba istediğimi almadığından dolayı kendimi merdivenlerden attığımı çocuğunu bilerek düşürdüğümü anlatmış. Annem çok kızdı söylendi gerçeği söylemenin hiçbir anlamı yoktu. Nasılsa adım yalancıya, sinir hastasına hatta deliye çıkmıştı. İyileşir iyileşmez kaçtım nereye gittiğimin hiçbir önemi yoktu buldu, yine kaçtım yine buldu peşime adamlar takmıştı. Kurtulamıyordum bu evden anca ölün çıkar diyor öldüresiye dövüyor son anda duruyordu. Bu dayakların sonu hep tecavüzle bitiyordu. Bir ara o kadar zayıfladım ki hastaneye yatırmak zorunda kaldı, yemek yemeyi reddediyordum, serumla beslediler ölmeme bile izin vermedi. Kuvvetlendim, güçlendim bu sefer taktik değiştirdim o ne istiyorsa onu yapmaya başladım. Neşeli geziler, kamplar, arkadaş toplantıları, hayatından çok memnundu. Etrafında benden çok daha güzel kadınlar varken bana olan takıntısına hiç anlam veremiyordum. Kadınların kıskan bakışları hep üzerimdeydi, pırlantalar, elmaslar, yakutlar içinde resmen yüzüyordum. Ne şanslı olduğumu söylüyorlardı, kocam gibi bir erkek yoktu, beni deliler gibi seviyordu… Gerçekten deliydi, psikopat, sizin tabirinizle ne denirse cani hatta şeytanın dünya üzerindeki görüntüsü oydu. Bir gece yine saldırıp sızdı tam zamanıydı. Senelerdir hazırlık yapıyordum bu sefer asla bana ulaşamayacaktı” “Her kaçtığında seni bulan adam yine bulur” “Bulamayacak, kendimi yok ettim. Yok Reyyan diye biri yok artık çok sevdiği teknesine bindim çalıştırdım denize açıldım, benzin tankının kapağını açıp içine paçavra soktum yakıp suya atladım ve bum, alevler içinde yanarken yüzdüm kayalıklara çıktım batışını seyrettim. Alevler kıyıdan görülmüş olmalıydı yeni tekneler geldiğinde yaktığım tekne çoktan suya gömülmüştü. Reyyan parçalandı öldü gitti”  “Polise gidip tüm olanları anlatmalısın” “Hayır yine yalan söylediğimi iddia eder, uğraşacak halim kalmadı, kendimi yok ettim her şeyi geride bıraktım. Hadi uyu doktor, vereceğin hiçbir ilaç veya tavsiye çektiklerimin acısını tedavi edemez, benim hikâyem burada bitti” Ateşin karşısına kıvrıldım, anlatmak neyi çözmüştü hiçbir şey, on sekiz yaşında ruhumu kaybetmiştim. Çektiğim acıyı tahmin bile edemezdi, yaşamayan asla bilemezdi… Uyumuştu, bir bebek gibi uykuya dalmıştı. Böylesi iğrenç bir olayı yaşayıp iyileşmek imkânsızdı. Belki acılar geçer ama o kötü anlar her zaman anılarda kalırdı. Reyyan’ın beş sene boyunca yaşadıkları çekilir gibi değildi. Kimdi bu herif şu an görsem gırtlağını zevkle sıkardım. Adından hiç bahsetmemişti uyanır uyanmaz kim olduğunu öğrenip ceza almasını sağlamalıydım. Yaptıklarını ödemeliydi, tecavüz bir insanın başına gelebilecek en iğrenç olaydı. Kadına, erkeğe, çocuğa hatta hayvana kim zarar verdiyse en ağır şekilde ceza almalıydı. Yanına uzandım ateş yanıyordu, ne olur olmaz diye camı biraz aralık bırakmıştım. Hava iyice soğumuştu yağmurluğunu üzerine örttüm, kendiminkini giyinip sırtımı sırtına dayadım gün boyunca çok iyi mücadele etmişti. Kocasının yaptıkları karşısında bu gün yaşananlar hiç sayılırdı. ***** Yavuz nihayet uykuya daldı, kalkıp dolaşmasını camı aralamasını, üzerime yağmurluğumu örtmesini hep duymuştum. Uyur gibi davranmak işime geliyordu sorular başlayacak eninde sonunda kim olduğumu öğrenecekti. Biraz düşünse yok olmamın mutluluğum demek olduğunu anlayacaktı. Sırtını sırtıma dayadığında uzun süren eziyetlerden sonra ilk kez şefkat hissettim. Benden bir beklentisi olmadan ısınmamı sağlıyor oluşu katılaşan kalbimi ısıttı. Asla buna izin vermemeliydim, yaşamak için katı olmalıydım. Gece gündüze dönmeye başladığı anda kalktım, giyindim çantamı sırtıma astım. Gün ışığında kulübe çok viran görünüyordu, yinede sevmiştim. Son kez Yavuz’a baktım iyi biriydi. Bir erkeğin bu kadar güzel yürekli olanını ilk kez yakından tanımıştım. Tekrar on yedi yaşıma dönüp istediğim gibi güzel bir hayat yaşayıp ruhum ve bedenim yara almadan büyümüş olsaydım onun gibi bir erkekle evlenip yuva kurmak isterdim. “Hoşça kal doktor, ben hiç mutlu olamadım sen çok mutlu ol” Kapıyı yavaşça açtım, tekrar açılmaması için elimde ki bezi arasına sıkıştırdım. Yola çıkma zamanım gelmişti. Nereye gideceğimi bilemesem de kendi seçimimle hayatımı yaşayacaktım…
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD