bc

GEL HAYALİM

book_age16+
1.9K
FOLLOW
12.2K
READ
adventure
love-triangle
HE
confident
drama
twisted
realistic earth
rejected
secrets
like
intro-logo
Blurb

Göz görür kalp sever derler, ya kalp gözün gördüğünü değil kendi seçtiğini severse!!! İki kadın ve bir erkek tam bu noktada kördüğüm oluyor. Çözmesi zor... Sabırla, sevgiyle, ilgiyle ve gerçek aşka ulaşmakla düğüm çözülecek.

ÖZDEMİR ASAF ne güzel demiş...

Bazen dayanmaktır sevmek; hayat nereden vurursa vursun ayakta durabilmek... Bazen yaşamaktır sevmek; soluksuz ciğer gibi sevgisiz kalbin duracağını bilmek... Bazen ağırdır sevmek; sevdiğine layık olabilmek... Ve bazen hayattır sevmek; birini çok uzaktayken bile, yüreğinde taşıyabilmek...

chap-preview
Free preview
1.BÖLÜM
BERRİN KARAPINAR   GEL HAYALİM     İster kış gel, ister yaz… Çok bekletme yeter ki tez gel Karadeniz’den serinlikle Yürek okyanusundan derinlikle gel. (İlker Gülbahar)   NEBİ   Kaş çok güzeldi, yemyeşil ağaçlarını denizini daha çok da yıllardan sonra bulduğum ikizim olan kız kardeşimi seviyordum. Şu anda biri omzuma biri kucağıma çıkmış iki yeğenimin aşığı olmuştum. “Rahat dur Emir, Sahra dayının sakallarını çekmesene kızım” “Bırak Borkan ben hayatımdan memnunum” “İyice şımardılar tepene çıkıyorlar” Birbirinden güzel iki çocuğu nasıl sevmezdim, yarım yamalak dayı demelerine bayılıyordum. “Hadi yemek hazır sofraya gelin” Üç sene öncesine kadar varlığından bile haberim olmadığım ikiz kardeşimle yirmi beş yaşında karşılaşmış birlikte geçen senelerde aramızdaki uzaklığı çok çabuk kapatmıştık. Aynı karnı aynı anda paylaşmamız belki en büyük nedendi. Sahra’nın sarı saçlarını okşadım annemi çok az görmüştüm, Sahra’nın annemizin renklerini alması ikimizi de mutlu ediyordu. Tabi biz mutluyduk Borkan aksine mutsuzdu “Bu kız büyüdüğünde başımı çok derde sokacak” diye söylenip duruyordu. Şimdiden birçok hayranı vardı tabi başta bendim… Nefis yemeklerin olduğu yemek sofrasını görünce ağzım sulandı… Sevgili kız kardeşim Simay, Borkan’la yaptığı yemek anlaşmasına uyuyor bir gün kendi sevdiği yemekler. (Bu daha çok zeytinyağlıları içeriyordu…) Bir günde bizim alışık olduğumuz Kuveyt yemeklerinden yapıyordu. Borkan ellerini ovuşturarak sofraya oturdu “Bu gece midemiz bayram edecek Nebi” “Haklısın Borkan bu gece bizim gecemiz” Ortada ki kocaman sininin üzerinde bol baharatlı pilav tepesinde de lime lime pişmiş etleri görüp bayram etmemek elde değildi. “Zeytinyağlıların nesi varmış, biraz daha yaşlanın göreceğim ikinizi de. Kolesterol, tansiyon tavan yapacak. Bu kadar baharatlı bol yağlı etler pilavı nasıl seversiniz anlamıyorum. Borkan normal pilavı çatalla yiyorsun da bunu niye beş parmağınla yiyorsun” Borkan “Yanlışın var karıcığım üç parmak” derken, bana göz kırpınca kaşığı elimden bıraktım. Bildiğim gibi yemenin vakti gelmişti… “Ay sende mi Nebi” “Başka türlü tadı çıkmaz kardeşim” Bizi gören Sahrayla Emir de elleriyle pilava dalınca Simay minik çığlık atarak iki çocuğunun bellerinden tutup çekti… “Çocuklarıma kötü örnek oluyorsunuz” Borkan kahkahayla güldü “Senin çocukların mı? Onlar benimde çocuklarım olduğuna göre babalarının yemek zevkine, yeme şekline alışık olacaklar” “Hiç değişmeyeceksin değil mi Borkan” “Değişmem, değişemem çünkü sen beni bu halimle seviyorsun” Kız kardeşim ve kocası çok büyük sınavlar atlatarak bu ana kadar gelmişlerdi, ilk karşılaştıklarında birbirlerine düşman olduklarını anlatsam kimse inanmazdı. Simay çocukları kollarından tutarak kocasına burun kıvırdı. “Şu anda sevdiğimi söyleyemeyeceğim kıza bak saçları pilav içinde”  Gitmemek için direnen çocuklarını çekeleyerek götürdü. Yememize devam ettik, Simay geri döndüğünde sini resmen boşalmıştı “İkinize de inanamıyorum nerenize sığdırdınız onca yemeği” “Yürüyüşe çıkar eritiriz” Çoğu zaman bende onlarla birlikte yürüyor, hatta Borkan’la her sabah koşuyorduk. Simay hepimizden fazla koşuyor eski alışkanlıklarımdan iki çocuğum oldu diye vazgeçemem diyordu. Hala ilk gün gördüğüm anda ki gibi alımlı ve çekiciydi. O zamanlar kız kardeşim olduğunu bilmediğimden alıcı gözüyle bakmış yine o zamanlar patronum olan Borkan’ın ona karşı olan ilgisini görünce geri çekilmiştim.  Borkan’ın ailesinin himayesinde Türkiye’de okumuş sonra ülkeme dönerek onların yanında korumalık yapmaya başlamıştım. Mesleğim korumalık değil işletmeydi bana uygun gördükleri mesleği küçümsemedim buna hiç hakkım yoktu. Onlar olmasa zaten beni okutamayacak kadar fakir bir ailenin çocuğuydum. Yani ben öyle sanıyordum… Yıllar sonra hiç ummadığım bir anda ikiz kız kardeşe, Türk anneye ve Kuveyt’in en zenginlerinden biri olan Arap bir babaya sahip olduğumu öğrenmenin şaşkınlığını uzun süre üzerimden atamamıştım. Anne ve babamla birlikteliğim çok kısa sürmüş onları terör olayında içlerinde bulundukları helikopterin patlatılması sonucu kaybetmiştim. Kız kardeşim, Borkan ve ben ellerinden zor kurtulmuş uzun süre gizli saklı yaşamaya mecbur kalmıştık. Benim saklanmam daha çok yaşamadığım hayatı yaşamak amaçlı yurt dışında değişik ülkeleri sınırsız gezerek eğlenerek olmuştu. Simay ve Borkan Kaş’a yerleşmiş meslekleriyle alakası olmayan organik tarım işine girmişlerdi. Simay polis olmayı çok severken, meslek değişimi ilk baştan zor gelse de, başka çaresi olmadığından toprakla uğraşmak zamanla onunda hoşuna gitmişti. Tek anlaşamadığı horozdu… Hala vakitli vakitsiz ötüyor çocukları uyandırıyor Simay çok kızmasına rağmen horozu kesmiyordu. Borkan hayatını çok hızlı yaşamış Simay’a aşık olunca durulmuştu. Onu en yakın tanıyanlardan biri de bendim… Kız kardeşimi gerçekten sevdiğini biliyordum. Gezgin olduğum iki senede bende ondan farklı değildim,  bir erkeğin en zayıf olduğu olay kadındı. Her milletten, her renkten bir sürü kadın… O anlarda gözüm dönmüş gibi parasal rahatlıkla her istediğimi yaptım elde ettim. Zenginliğin başımı döndürmesi fazla uzun sürmedi, bir süre sonra bıkkınlık başladı. Sevgisiz tensel hazlar beni doyurmaz olmuştu, çoğu kadın maddi gücün yerindeyse istemesen de burnunun ucunda bitiyordu. İstediğim gibi bir kadın bulamamıştım ya da bulmak istememiştim. Dolaştığım mekanlar aşık olunacak kadınlarla değil sadece cinsel hazlar yaşayabileceğim kadınlarla dolu olurdu. Kıskanıyordum, Borkan’la kız kardeşimin aşklarını kıskanıyor bir gün bende onlar gibi aşık olup aile kurmayı düşlüyordum. Para her kapıyı açıyordu, aradığım beni ben olarak kabul edebilecek bir kadındı. Üç sene önceki Nebi’yi kabullenecek kadın benim sonsuza kadar aşkım olacaktı. Yürüyüşe üçlü olarak başladık “Nebi şu sakallarını kessene” “Bana karışacağına kocana karış” “Kocamın sakallarının nesi var, seninkiler derbeder halde bari düzelttir” “Canım hiçbir şey yapmayı istemiyor kardeşim” “Göz zevkimi bozuyorsun haberin olsun” “Bakma sende, kızınla oğlun yeterince seviyor” “Doğru balta girmemiş ormanlarda biten çalıları yolmayı seviyorlar” Simay birden “Beni geçecek olana dondurma var hem de kâğıt helvalı” diyerek hızını arttırdı. Borkan’a baktım elimle karısını gösterdim “Bakalım dondurmayı en çok kim seviyor Enişte” Sırıttı, filmlerde kötü adamların sinsi sırıtması gibi sırıttı bu adam kesin aktör olmalıydı. Yakışıklı ama kötü adam rollerini çok iyi oynardı. Mesaj alınmıştı, inadına bir süre yanında koştum arada bir kötü bakışlarından birini atıyor koşmaya devam ediyordu. Yol sapağına gelmiştik “Borkan biraz dondurma ayırmayı unutma” diye bağırarak yanından ayrıldım kız kardeşimi yakalamak bana değil kocasına yakışırdı. Tabi tazı gibi koşan Simay’a yetişebilirse… Kaldığım müştemilata kan ter içinde geldim, Simay’ın dediği gibi sakallarım fazlasıyla biçimsiz ve uzundu… Dediğini yapıp kesemsiydim şimdilik durabilirdi o hoşlanmasa da yeğenlerim seviyor hem de tarlada çalışırken diğer rençperler beni görünce işe daha sıkı sarılıyorlardı. Yurt dışındaki maceralarımı sonlandırmaya kesin karar verince, Kaş’a gelmiş ne yapabilirim derdine düşmüştüm, aylak aylak gezmeyi sevememiştim. Borkan’ın yanımızda kal güvenecek adama ihtiyacımız var, senden başkasına ne ailemi ne de işimi teslim ederim, hemde ailemiz ayrılmasın teklifiyle kalmaya karar vermiştim. İyi anlaşıyorduk aramızda ki patron çalışan ayrımı hiç kalmamıştı. Borkan’ın kardeşimi sevmesi aramızda ki resmiyetin daha çabuk kalkmasına neden olmuştu. Saygı asla aramızdan yok olamazdı, Simay’dan öncede Borkan hayatımdaydı, her zaman beni kollamış gözetmiş babasının küçümsemelerine izin vermemişti. Babası, özellikle anneleri için sadece fakir bir çalışandım saçma sapan emirlerine bile uymam beklenirdi. Borkan beni yanına alarak çektiğim eziyetten kurtarırdı, ona karşı olan saygım ve minnettarlığım asla bitmeyecekti. Şu an onun kadar zengin olmam bile düşüncemi değiştirmiyordu. Patrondan dost ve abi statüsüne hızlıca geçiş yapmıştı. Banyodan çıktım, üniversite hayatım boyunca İstanbul’da yaşamıştım bu ülkeyi seviyordum, kendi ülkem burnumda tütüyor desem yeriydi. Khalifa aşiretinin terör saldırısı tehdidi baba ve büyük oğul öldürülüp yerine küçük oğul Eban geçince bitmiş gibi görünse de tehlike hala vardı. Baba Calut kız kardeşim tarafından öldürülmüştü, aşiretten çatlak seslerin yükseldiğinin haberini alıyorduk. Kral tarafından sindirilmişlerdi, kendi bölgelerinde yaşamaya zorlanıyorlardı. Bela tamamen ortalıktan yok olmadan Kral ülkemize girmemize izin vermiyor arada bir kralın izniyle kılık değiştirerek ziyaret ediyorduk. Senelerce bana bakan anamı özlemiştim, gelmesi için ısrar etmiştim, ben bu topraklarda öleceğim yabancı yere gelmem demiş teklifimi geri çevirmişti. Yatağımın üzerine uzandım, kız kardeşimden başka hiçbir akrabam yoktu. Aslında babamın kızları olduğunu biliyordum. Ablalarım beni baştan reddetmişlerdi, benimde umurumda değildi bunca zamandır onları tanımamıştım, bundan sonra tanımasam da olurdu. Yaz sıcağında camları kapamak imkânsızdı, klima olsa da soğuk adamı değildim, gecenin sıcağında kendimi yarı ülkemde hissediyordum Kuveyt de ya da çöllerde, kapı değil cam çalındı kesin kız kardeşimdi, yeğenlerimin bu saatte ayakta olmaları imkânsızdı olsalardı bile çalma yerine direk içeri gireceklerini biliyordum. Hızlıca giyindim “Hayırdır Simay” “Dondurma sözüm vardı, sen yemeden içim rahat etmedi” “Yarışı ben kazanmadım kocan kazandı” “Bilerek bizi yalnız bıraktın” “Borkan uyudu mu?” “Oğlan biraz huysuzluk yaptı, babasıyla yatacakmış. Geldi bile, vallahi şaşıyorum çocuklar benim yanımda kurt oluyorlar babalarıyla kuzu. Ne kadar çabuk uyuttun oğlanı” “Tehdit ettim” “Ne yaptım dedin” “Hemen uyumazsan park yok dedim” “Bende söylüyorum ama dinledikleri yok. Nebi yarın sabah yeni stajyerleri havalimanından almayı unutma” “Of Simay ne kadar angarya iş varsa bana yüklüyorsun. Taksi tutup gelsinler veya kocan gitsin” “Kocam gidemez canım, gelen iki genç bayan…” Borkan başını eğdi, bana dönerek göz kırptı. “Neden gidemezmişim, halamı kıskançlık ediyorsun karıcığım” “Gelen iki genç adam olsa benim gitmemi ister miydin kocacığım” “Asla” “Eee işte benim nedenim de seninle aynı, burada dağ gibi bekar adam dururken” “Aman Simay, gelen kadınlar benimle evlenmeye değil çalışmaya geliyorlar” “Belli mi olur belki içinden biri senin kaderindir. Kaş da sana şu yolla veya bu yolla göstermediğim kadın kalmadı hepsini görmezden geldin. Aynı yaştayız ben çoluk çocuğa karıştım sende tık yok” “Rahat bırak adamı hayatını yaşasın” Eyvah Simay ellerini beline koymuştu, kavga çıktı çıkacaktı “ Hadi evinize gidin, benim çok uykum geldi” kız kardeşim beni duymuyordu. Borkan’ın sırıttığını gördüm özellikle Simay’ın damarına basmış olmalıydı. Geri çekilip penceremi kapadım, yatağın üzerine oturup dondurmamı yemeye başladım. Böğürtlen parçacıklarıyla dolu buz gibi çok güzeldi nefis bir dondurmaydı… Ne kadar olaya dâhil olmak istemesem de penceremin önünde başlattıkları sözel kavgayı duyuyordum. “Sen hayatını yaşayamıyor musun, ne o bıktın mı benden, ikinci karıyı almaya zemin mi hazırlıyorsun.” “Neden olmasın, iki çocuk, hem iş hem ev çok yoruluyorsun fena mı sana yardım eder” Borkan fena kaşınıyordu, Simay’ın en sinir olduğu olaydan giriş yapmıştı. Çok eşlilik kuma dendi mi Simay resmen çıldırırdı…  “Avucunu yalarsın avucunu, kaçma buraya gel Borkan, seni mahvedeceğim, gözlerini oyacağım hatta başını bedeninden kopartacağım, hadım edeceğim böylece başka kadın düşünemezsin” “Sonra işine yaramam” “Yarama, köşede oturursun bari içim rahat eder” Gürültü duyunca tülü araladım, sandalyelerden biri Borkan’ın peşinden uçtu, son anda eğildi geri dönüp hızlıca kız kardeşimi omuzladı ikisi birden yere yıkıldılar Borkan’ın ah dediğini duydum kesin diz darbesi yemişti. Simay yerden aniden fırlayıp bacağını kaldırdı of bu çok can yakardı, tekmesi Borkan’ın karnında patlamadan bileğinden yakalandı. “Hala benimle baş edebileceğini sanıyorsun çılgın karım” İkisinin de yakın dövüşte dereceleri vardı, Borkan sokak dövüşlerinde Simay’dan bir tık üstündü. Kaç kez dağ gibi adamları yere yıktığını görmüştüm, Simay ona çok hafif kalırdı… Kız kardeşimi etkisiz hale getirip omzuna attığını gördüm, Simay’ın bu kadar çabuk pes etmesine şaşırmıştım. Kocasının sırtından başını kaldırdı eliyle bana öpücük yolladı… “Yarın saat sekiz de geliyorlar sakın kızları bekletme kardeşim” ****** Elden düşme sevdalar değil benim istediğim Ya yüreğinin sahibi olmalıyım Ya da hiçbir şeyin… (Cemal Süreya)

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
519.7K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

HÜKÜM

read
223.1K
bc

AŞKLA BERDEL

read
78.9K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook