5.Bölüm [DERS]

873 Words
Uyandığımda Draven karşımdaydı. Bella hâlâ yanımda, derin uykusundaydı. “Sen uyumadın mı?” dedim uykulu bir sesle. “Hayır. Uyumayı sevmem. Birkaç saat yeter.” “Neden böyle oldu ki?” “Annen sekiz yaşında ölse, baban hapse girse, sen de ‘tehlikeli’ olduğun için eğitim adı altında yalnızlığa gönderilsen... Hatta defalarca seni öldürmeye çalışsalar… Sen de uyumayı sevmezdin.” “Eğer canını sıkan bir şey söylediysem özür dilerim.” “Benim canımı basit şeyler yakmaz.” “Çok sert görünüyorsun ama aslında hiç öyle değilsin.” “Ateş en sert elementtir, bunu unutma. Ana elementim ateş. Yumuşak olmamı bekleme.” “Öyle olsun bakalım…” Draven etrafa göz gezdirdi. Koruyucu elçisine burada kalmasını söyledi; çünkü bundan sonrası yürüyerek gidilecekmiş. Etraf bembeyazdı. Burası su elementi çalışma alanıydı. Bu yüzden elçisini burada bırakmıştı. “Burası sadece su elementlerinin çalıştığı alan,” dedi. “Tüm elementlerin eğitim gördüğü başka bir yer daha var. Ama önce su elementi.” Çünkü benim ana elementim suydu. Bella ile birlikte kalacağımız yere geçtik. Eğitim kıyafetimi o seçti: Rahat, hareket kabiliyeti yüksek bir kıyafet. Genellikle cesur giyinirdim. Daphne’ye göre daha açık. Saçlarımı sade bir şekilde arkaya attım, kıyafetin üzerine düşmesin diye. Dışarı çıktığımızda Draven kapının önünde bizi bekliyordu. Eğitim alanına geldiğimizde gözlerim büyülendi. Akarsular, nehirler ve uzakta çağlayan şelaleler… Doğa burada bambaşkaydı. Gözüme tanıdık biri çarptı — kasabadaki kütüphanede karşılaştığım kadın. “Merhaba Aura. Hoş geldin. Umarım beni hatırlamışsındır.” “Elbette… kütüphanedeki kadın.” “Adım Lyra. Üstün Toprak elementi elçisiyim.” “O ne demek?” “Burada eğitim alırız. Ne kadar başarılı olursan, o kadar güçlenir, kademe atlar ve sıfat kazanırsın. En yüksek mertebe: üstün element. Ben bu seviyedeyim.” “Ben de üstün element olabilir miyim?” Draven söze girdi: “Sen şimdiden o seviyeye yakınsın. Biz dört elemente de sahibiz. Ruhumuz beşinci element. Tüm elementlerin eğitimini alacaksın. Üstün seviyeye ulaştığında istediğini yapabilirsin. Ben mesela dünyaya istediğim zaman gidebiliyorum. Su elementleri de. Ama diğerleri sadece üstün seviyede bunu yapabilir.” “Buradan başka nereler var ki?” “Diğer gezegenler. Diğer yaşam formları. Başka canlılar.” “Nasıl yani?” “Kader tanrıçaları elementleri, evreni kurtarmak için oluşturdu. Evreni yok etmeye çalışan Lucifer ve Lilith adındaki karanlık iki varlık var. Lucifer ve Lilith'le gelecekte çıkacak olan savaşta ikisini de yenmek için bu eğitimleri alıyoruz.” “Peki onu ne yenebilir?” “Büyük bir ordu… ve saf ateş ile saf suyun birleşiminden doğacak çocuk.” “Biz mi?” “Hayır. Saf ateş ve saf suyun çocuğu. Ama lanet yüzünden bu imkânsız.” “O zaman en iyi eğitimi almalıyız…” “Zaten bu yüzden buradayız,” dedi Draven. “Her şeyi bilmen gerekiyor.” Lyra başını sallayarak uzaklaştı. Onunla toprak eğitimi dersinde başlayacaktım. Sonra su elementi elçisini gördüm. Gençti ve asil bir havası vardı. Çoğu öğrenci yaşıtım değildi. Zaten çoğu bu yaşa gelmeden eğitimini tamamlıyordu. Zihin okuma gibi şeyleri ise aileden öğrenmiş oluyorlardı. Öğretmen yanıma geldi: “Merhaba, ben üstün su elçisi Alastor. Güzelliğinizle ilgili çok şey duymuştum ama abartıldığını düşünmüştüm.” “Teşekkür ederim… mahcup oldum.” “Su, güzelliğin elementidir. Senin bedeninde onunla birleşmiş… eşsiz olmuş. Ruh eşin çok şanslı.” “Ruh eşi?” diye şaşırdım. “Kader tanrıçalarına göre herkesin bir ruh eşi vardır. Ama su ve ateş için istisnalar var.” “Draven sayesinde birçok şey öğrendim.” Tam o anda Draven yanımıza yaklaştı. “Alastor, nasılsın dostum?” “Senden kurtulduğuma sevinmiştim.” “Benden kurtulamazsın. Ben buraya girebilen tek ateş elementiyim.” “Aura ateş eğitimine geçene kadar sana ihtiyacı yok. Su eğitimleri bitene kadar buradan gider misin?” “Doğru. Ama bir tehlike olursa, ateşin hızıyla müdahale edebilirim.” “Benim yanımda ne gibi bir tehlike olabilir?” “Aura güçlerini hâlâ bilmiyor. Su elementini kullanmaya çalışırken ateş aktive olursa, burada birçok öğrenci zarar görebilir.” “Tamam. Ama alanın dışında dur.” Sonra bana döndü: “İlk dersimiz: uzvunu su formuna çevirmek, sevgili Aura.” Alastor beni suyun içine yönlendirdi. Sakin olmam gerektiğini söyledi. Gerildim ama gülümsedim. Su vücuduma temas ettikçe huzur doluyordum. Alastor yanıma geldi. Vücudunun yarısı su formundaydı. “Ben herhangi bir uzvumu istediğim forma çevirebiliyorum. Şimdi senin deneme sıran. Sadece baş parmağını suya çevir. Düşün ve odaklan.” Uzun uğraşlar verdim ama başaramadım. Tırnağım bile değişmemişti. Alastor dersin birebir devam edeceğini, dinlenmem gerektiğini söyledi ve uzaklaştı. Eğitim alanından çıktım. Önüme bir gölge düştü. Arkama döndüğümde ilk defa kanatlarını gördüm. Siyah, kılıç gibi keskin tüyler... etkileyiciydi. “Senin de var, apagorevméno louloúdi,” dedi Draven. “Efendim?” “apagorevméno louloúdi Kanatlar… Dört element gücüne sahip olanlarda ortaya çıkan bir özellik.” “Önce suyu başarabilseydim…” “Kendine inanmıyorsun. Oysa burada artık mükemmel olman gerekmiyor. Bu senin doğanda var. Yapabileceğine inanman yeter.” Gözlerimi kapattım. Kendime inandım. Suya dönüşmeyi hayal ettim. Gözlerimi açtığımda... elimin bir kısmı sudan ibaretti. Başarmıştım. “Sayende başardım Draven. Teşekkür ederim.” Ona sarıldım. Yüzünü buruşturdu. “Yanlış bir şey mi yaptım?” “Hayır, sadece temas etmeyi pek sevmem.” “Anladım, dikkat ederim.” “Yasak çiçek.” “Ne?” “Bu sabah sorduğun kelime… Yasak çiçek demek. Sen su, ben ateş. Birbirimize yasak elementleriz. Ama aynı zamanda birbirimize aitiz. Güzelliğin bana çiçekleri anımsatıyor. Bu yüzden sana yasak çiçek diyorum.” “Teşekkür ederim, Draven.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD