Arthur
Haryy insanı kollarının altına alıp ona yapacağı iğrenç şeyleri söylüyordu. Ellerini kızın vücudunda dolaştırmaya başlayınca dayanamayıp ona bağırdım.
"Bırak lan insanı!"
Ama umurunda bile değildi o eğlencesinin peşindeydi. Boris zihin bağlantısı ile;
"Arthur! Kızda bir gariplik yok mu? " dedi. Ne dediğini anlamamıştım, "Nasıl bir gariplik?" dedim
"Baksana ona hiç korkmuyor. Şu an korkudan ölmesi gerekirdi ama bu kız hiç tepki vermiyor" Kıza baktım Boris haklıydı bu kızda bir gariplik vardı ve karşısındaki vampir bunu fark etmemişti.
Ona dikkatlice baktığımız sırada ne olduğunu anlamadan Haryy'nin arkasında olan vampirlerin cansız bedenlerini gördük. Boris'in, "Siktirr!! " dediğini duydum. Herkes donmuş bir şekilde vampirlere bakıyor anlamaya çalışıyordu.
"Bu nasıl oldu!" diye zihin bağlantısı ile herkes birbirine sorup duruyordu.Sonra insanın vampire dediği şeyi duydum ona yaklaşıp, "Hangi vampirler?" dedi ifadesiz bir şekilde.Haryy arkasına dönüp leşleri görünce bizim gibi donup kaldı yanlarına gidip ne olduğunu anlamaya çalıştığında kız ona bağırdı.
Sıkıldım mı dedi bu!
Bunu demesi ile Haryy ona vampir hızıyla koşmaya başladı ve gördüğüm şey ile donup kaldım. Tek eli ile vampirin boğazından tutup sert bir şekilde yere yapıştırdı o kadar kuvvetli bir şekilde yaptı ki bunu kırılan kemik sesleri duyduk ve ardından kafasını gövdesinden hiç zorlanmadan ayırdı.Boris ve diğer üyeler zihnimde bağırıp çağırıyorlardı
"Lanet olsunn!!
"Bu da ne böyle!"
"Kesinlikle insan değil bu!"
"Gördünüz mü!!" herkes delirmiş gibiydi.
Ondan bakışlarımı bir saniye olsa bile ayırmıyordum.İnsan gibi kokuyor ama değildi "
Vampiri öldürdükten sonra sağımda bulunan kafese doğru yönelmeye başlayınca kendime geldim.
Kahretsin onlara saldıracak! Kafesten çıkmaya çalışıyordum başaramayınca da "Dokunma onlara! " diye bağırdım sonra hiç aklıma gelmeyecek şeyi yaptı demir parmaklıkları sökerek Kurtları serbest bıraktı. Nasıl bu kadar kuvvetli olabilir...
Serbest kalan kurtlardan biri gelip bizi de çıkarttıktan sonra kızın yanına gittim onu baştan aşağı inceliyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Vampire benzemiyor olsa bile neden kendi türüne saldırsın bizden de değil o zaman tam olarak ne?
" Sende kimsin?" dedim
"Daha deminde söyledim adım İrina" dedi dalga geçerek sakin olmaya çalışarak;
"Adını sormuyorum gerçekte ne olduğunu soruyorum " bir yandan da onu koklamak için yanına yaklaştım.
Nasıl olur kokmuyor şu an! Biraz önce insan gibi kokuyordu ama şimdi kokusu yoktu.Sonra ;
"Biraz önce insan gibi kokuyordun "
"Ama şimdi kokun yok" dedim merakla
"Ve biraz önce yüze yakın vampiri saliseler içince öldürdün " bunu dediğim an gücü aklıma geldi bu kişi bizim içinde tehditti.Kurdum yüzeye çıkmaya çalışıyordu ve birden söylediği şey yüzünden afalladım.
"107" dedi.Ne demek istiyordu 107 de ne?Anlamadığımı görünce derin bir nefes alıp devam etti.
"Yüze yakın dedin ya tam rakamı söylüyorum. Biraz önce 107 vampir öldürdüm" sonra yerde yatan vampire bakarak, "Pardon şu son öldürdüğüm salak vampir ile 108" dedi.
Şaşkınlıkla ona bakıyordum en son dediği şey içimden gülmeme neden olmuştu. Betamın yanıma gelmesi ile kendime geldim kızla ilgili ne yapacağını soruyordu ama bende kesinlikle bilmiyordum.Onun gücünü gördüm yakalayın desem burdaki herkesi saniyeler içinde öldürebilecek güce sahip olduğunu biliyorum.Boris ile biraz laf dalaşına girdikten sonra bana dönüp ciddi bir sekilde;
" Bu kadar saçmala yeter"
"Yarın sürü evinize gelip sizinle konuşacam Arthur"
"Sakın bir aptallık yapmayın bana karşı "
"Vampirler hakkında konuşmamız gerek" dedi ve gitti...
Herkes arkasından şaşkınlıkla bakıyor kimse bir şey diyemiyordu. Boris, " Bu şekilde gitmesine izin mi verecez Arthur" ona düz bir şekilde bakıp, "Biraz önce yaptığı şeyi görmedin heralde saliseler içinde bir sürü vampiri öldürdü. O, öldürürken onu görmedik bile" derin bir nefes aldıktan sonra devam ettim." Böyle bir güce sahip olan birini nasıl tutmayı düşünüyorsun " dedim.
Boris bir şey demiyor onun kaybolduğu yöne doğru bakıyordu.
"Sence yarın gerçekten gelecek mi?"
"Gelecek" dedim emin bir şekilde. Belli ki bilmediğimiz çok şey vardı.
İrina
Ormanın derinlerine doğru gidip en uzun olan ağaca tırmanmaya başladım. Gördüğüm en uygun dalın üzerine çıkıp oturdum ve karşımdaki manzaraya bakakaldım.
Ormanın içinde koca bir göl, belli bölgelerine sis çökmüş ve gölü gizemli bir hale sokmuştu, ayın göl üzerindeki yansıması... Tanrım şu an bu görüntüye bir şey olmasın diye tüm türleri yok edebilirdim. Manzarayı seyrederek düşüncelere daldım.
"Bu sefer kurtlarla iş birliği yapmam gerekecek"
"Vampirlerin sayısı düşündüğümden de fazla" dedim. Gerçi tek başıma da halledebilirim ama şimdiki teknoloji çok geliştiği için fazla dikkat çekmek istemiyordum bu yüzden kurtlarla beraber hareket etmeye karar verdim tabi bunu kabul ederlerse .
Arthur'un kabul edeceğini düşünüyorum zor durumdalar sonuçta ama belli de olmaz .Neyse yarın olunca göreceğiz.
Manzaranın tadını çıkarırken beni izleyen kurtlara çaktırmadan baktım. Yanlarından ayrılmamla peşime dört kurt takmıştı Arthur.
"Beni önemsiyor başıma bir şey gelmesini istemediği için koruma taktı peşime " dedim kendimle dalga geçerek baya eğleniyordum.
Aslında kurtların aklını alırdım ama şimdilik pek göz önünde bulunmamak daha iyi. Yarın sürü evlerine gidecem sonuçta beni kötü karşılaşmalarını istemem.
Ertesi gün sürü evine gitmek için bulunduğum ağaçtan aşağı indim genelde daire gibi yerlerde olmayı sevmezdim ağaç tepelerinde uyumayı tercih ederdim.Benim indiğimi gören kurtlar da güya bana çaktırmadan beni takip etmeye başladılar.
Yaşadıkları yere yaklaştığım an beni gören herkes toplanmaya başladı meraklı gözlerle beni izliyorlar aralarında konuşuyorlardı.
Boris bana doğru gelip ," Sana sürü evine kadar ben eşlik edecem"
"Tamam" deyip onu takip etmeye başladım. Boris'in bakışları çoğu zaman bana takılıp duruyor bir şey söyleyecekken vazgeçiyordu.
"Sor Boris"
"Ne?" dediğimi bi an anlamayarak konuştu.
"Neyi merak ediyorsun deminden beri soru sormak için kıvranıp duruyorsun "
"Aslında neyi sormak istediğimi tahmin ediyorsundur.Nasıl bu kadar güçlüsün ?" bıkkın bir şekilde," Genler sağ olsun" dedim alayvari sekilde.Kaşlarını çatarak ," Ha haa çok komik gerçekten "
Eve gelince Arthur beni karşılamak için kapıya geldi.
"Hoş geldin İrina " diyerek eliyle içeri işaret ederek içeri girmem için yol gösterdi.
"Seni bekliyor herkes"
"Peşime taktığın kurtlar yolda olduğumu hemen uçurmuş sana bakıyorum " gülerek gözlerine baktım. Başta bir afalladı sonra ," Demek fark ettin."
"Yani pek gizlenmeyi beceremiyorlar "
"Aslında onlar işini en iyi yapan üyelerim sadece sende işe yaramamış " Bunları söylerken yüz ifadesi fazla ciddiydi bana güvenmediği belliydi daha fazla uzatmadım.
Beni büyük bir odaya götürmüştü yirmiye yakın kişi oturmuş birbirleriyle konuşuyordu beni görür görmez herkes konuşmayı kesti ve bakışlarını bana çevirdiler.Arthur oturmam için bir sandalyeyi gösterince dediği yere geçtim o da hemen yanıma, bütün sürü üyelerini görebilecek şekilde en başa oturdu sonra yüksek bir sesle
"Bu İrina, Bizi geçen gün 108 vampirin elinden kurtaran kişi " Yüz sekiz kelimesini söylerken gözlerimin içine bakarak bastıra bastıra söylemişti. Benimle dalga mı geçiyor o!
"Bizimle konuşmak istediği için bu toplantıyı yapıyoruz şu an" dedi.
"Vampirler ilgili söylemek istediği şeyler var" deyip benim konuşmamı bekledi. Kimse çıt dahi çıkarmıyor ne söyleyeceğimi merak ediyorlardı.
"Vampirlerle ilgili sıkıntılarınız var bunun için size yardım etmek istiyorum "
"Nedenini sormadan önce sen tam olarak nesin onu bize açıklaman gerekiyor" Hemen iki yan koltuğumda oturan yaşlı bir kurt demişti bunu.
"Ne olduğum sizi ilgilendirmiyor sadece size yardım etmek istiyorum" Arthur tek kaşını kaldırıp," Bu fazla açıklayıcı olmadı İrina" onlara ne olduğumu söylesem iyi karşılamayabilirlerdi sonuçta vaktinde onların türünü de öldürmüştüm bu yüzden söylemek istemiyordum şimdilik.
"Vampirlerden kurtulmak istiyor musunuz ?" sinirli bir şekilde oturanlara bakarak sordum sabrım taşıyordu artık.
"Evet ama senin tehdit olmadığını nerden bilecez"
"Bilemeyeceksiniz zaten "
"Bana güvenmek zorundasınız " odadan homurdanmalar yükselmeye başladı.Derin bir nesef bırakarak ayağa kalktım "Tamam anlaşılan sizinle iş birliği yapamayacağım tek başıma hallederim" Arthur benim hemen kalkmamı beklemediği için bir anlığına afalladı.Tam gidecekken birinin bana seslendiğini duydum.
"İrina!" kimin konuştuğuna bakmak için arkamı döndüğümde yaşlı bir adamın bana baktığını gördüm. Kimdi bu? Ben ona dikkatli bir şekilde bakarken odadaki herkes meraklı gözlerle bir yaşlı adama bir bana bakıp duruyorlardı.Gözlerinin içine bakınca o gözleri hatırladım.
"Jacob!" dedim gülerek. O da aynı şekilde gülümsedi bana
"Hatırlamazsın sandım "
"Hiç değişmemişsin İrina" dedi ona bakıp
"Aynı şeyi senin için söyleyemeyeceğim "deyip elimle baştan aşağı onu gösterdim.
"Yaşlanmışsın " bunu söylememle küçük bir kahkaha attıp tekrar devam etti.
"Ortaya çıkman neden bu kadar uzun sürdü "
Hayır... ne olduğumu, geçmişte ne yaptığımı söyleme sakın Jacob.
"Biri bana burda ne olduğunu söyleyecek mi ?" Arthur'un sesi sinirli geliyordu
"Büyükbaba İrina'yı nerden tanıyorsun? "
Jacob bana dönerek, " İrina kurtların sana güvenmeleri için onlara her şeyi anlatman gerek" deyip devam etti
"İrinay'ı Kanlı Dolunay katliamında tanıdım"
"İrina, bir Denge kurucu " şimdi ortalık karışacak işte.
"O ne demek?" dedi Arthur.
"Yani türlerden herhangi birinin sayısı artarsa dengeyi tekrar kurmak için İrina devreye giriyor " herkes tam olarak ne demek istediğini anlamayınca Jacob
"Kanlı Dolunay katliamını yapan İrina'dı "
İşte şimdi sıçtım. Burdan da katliam yapmadan çıkamam artık.
Herkes şok olmuş içinde bakıp, " Nasıl yani sen mi o kadar kurdu öldürdün?"
"Evet " dedim daha fazla kaçamayacağımı anlayınca. Bunu dememle çoğu kurdun gözleri kararmaya başladı kurtlari yüzeye çıkmak için savaşıyordu. Boris kararan gözleri ile ," Ve sonra gelip bize yardım edeceğini söylüyorsun "
"Eğer o kadar kurdu öldürmeseydin vampirler şu an bu kadar artmazdı!" türler doğayı gerçekten anlamıyordu.Boris'e sakın bir şekilde;
"Yanlış düşünüyorsun. Bunu yapmasaydım vampirler yok olurdu bu sefer" şu an yarı kurt formunda bakışlarını bana kitlemişti.
"Yok olsunlar!" Arthur Boris'i, "Sakin ol Boris" diye uyardı.
Şu hayatta en nefret ettiğim şey bencillik. Kendi sayıları azaldığında sorun olurken aynı şey karşı taraf için geçerli olduğunda bu sorun olmuyordu. Karşı taraf yok olursa olsun önemli olan biziz düşüncesi.İçimdeki öfke dalga dalga yayılıyordu bundan sonra ne olacağını biliyordum kesinlikle burdaki kurtlar için iyi şeyler olmayacaktı.
"Boris! Kapa çeneni artık " Jacob korku dolu gözlerle bağırdı.Neden bağırdığını biliyorum çünkü şu an gözlerim ve saçım yavaş yavaş kızıla dönüyordu. Jacob beni en son bu şekilde gördüğünde koca bir kurt sürüsünü yok ediyordum.
Boris'e doğru yavaşça hareket etmeye başladığımda benim o halimi görür görmez afallayıp bir adım geriledi.Arthur hemen onun önüne geçip bana doğru, " İrina sakın ol. Ne yaptığını sanıyorsun!" parmağımı Boris'e doğru uzatıp
"Hayatım boyunca bunun gibi bencil kişilerle uğraştım "
"Şu an vampirlerin size yaptığını 300 yıl önce siz onlara yapıyordunuz!"
"Siz onları öldürürken iyi de onlar sizi öldürünce mi kötü oluyor "
"Senin gibiler olmasaydı eğer kimseyi öldürmek zorunda kalmazdım "
"Doğanın dengesini bozamazsınız! "
"Bu herkesi kötü etkiler" Boris söylediklerim ile sustu ama hâlâ sinirli bir şekilde bakıyordu bunu görünce daha çok sinirleniyordum.Sinirli olması kendini haklı gördüğü anlamına gelirdi.
Arthur bir anda kolumu tuttu ve gözlerimin içine içten bir şekilde, " İrina, lütfen sakın olmaya çalış" bana dokunduğu an sakinleşmeye başladım şaşkın bir şekilde ona bakıyordum.
Bana dokunduğu an neden bu şekilde hissettim ve nasıl hemen sakinleşebildim....
Sonra onun" Siktirr" dediğini duydum.