Devrim karakolun kapısından çıktığında, kendisini bekleyen ekip arkadaşları görmeyi beklemiyordu. Herkesin gözünde üzüntü, başları eğikti.
“Olmadı böyle abi..” diyen Yusuf’a baktı Devrim tebessümle..
“Devlet ne derse o Yusuf’um.. Boynumuz kıldan ince..” diyip karşısındaki adamın sırtını sıvazladı, ardından da tek tek vedalaştı arkadaşları ile.
Aynı şekilde Serkan da tüm ekiple vedalaşıp çıkmıştı karakoldan. İkisininde omuzları dik, başları yukarıda, gözlerinde fazlasıyla gurur vardı. Bu bakış bile zerre pişman olmadıklarını seriyordu gözler önüne.
“Kusura bakma kardeşim, benim yüzümden onca iş açıldı başına..” dedi Devrim.
“Saçmalama bilader. Kan kardeşimsin lan benim boru mu..” diyip Devrimin omzuna sertçe vurdu Serkan.
“Ama tek şeye pişmanım.. soruşturma yiyeceğimi bilsem o iti temiz bir döver öyle yerdim. İçimde kaldı a.q..” diyip gülmeye başlayan adamla Devrim de güldü. Ama onunki Serkan’ınkinin aksine tehlikeli bir gülüştü.
“Tek engel belimdeki rozetti Gonyalı, prangalarımdan kurtuldum. Daha yeni başlıyoruz..” diyip göz kırptı arkadaşına. Devrimin sözleri, baskılarında ki ateşten rahat durmayacağını çok iyi biliyordu Serkan.
“Siktir et bunları.. Eee memlekete ne zaman dönüyoruz bilader.” dedi Devrim sesinde bir alay.
“Hangi memleket lan ? Gonyaya mı?”
“Yok Bursa’ya..” diyip kıs kıs gülmeye başlamıştı Devrim. “Hani sen hanım köylüsün ya kardeşim, ondan şey ettim ben..” diyip koşar adım arabasına ilerledi Devrim. Tabii Serkan arkadaşının soğuk esprisiyle okkalı bir küfür savurmuştu peşinden..
~~~~
Aradan geçen yarım saati aşkın zamanda açılan dış kapının sesiyle Berivan odasından çıktı hızla. Devrimi görür görmez gözlerinin içi gülmeye başlamıştır anında. Tabi bu Devrim Alaz’dan kaçmamıştı haliyle.
“Ne o dağ keçisi.. çok özledin beni heralde..” diyip anahtarını asıp geçti salona.
“Ne özleyeceğim seni be..” diyip omuz silkti kız. Ardından da geçip oturdu diğer koltuğa.
“Gözlerinin içi güldü kızım, inkar etme.. Ama biliyor musun ben olsam benimde gözlerim gülerdi, benim gibi bir adamı görünce..” diyip bacak bacak üstüne attı Devrim..
Karşısındaki adamın ukala tavırları ile sıkıntıyla salladı başını iki yana Berivan.
“Çok gevezesin Alaz.. Dışarıdan bakan da böyle ağır başlı, oturaklı bir beyefendi sanır seni..” diyen kızla gülen yüzü düşmüş, kaşları çatılmıştı adamın.
“Öyle mi Berivan hanım.. Ağzımı açarsam bi daha ..” diyip kalktı ayağa. Odasının kapısına geldiğinde durup baktı arkasından kıs kıs gülen kıza..
“Hazırlan, bir saate yola çıkacağız.”
“Nereye..?”
“Farkeder mi?” diyip dik dik bakmaya başladı kızın yüzüne.
“Etmez..” diyen kızla da beklediği cevabı almışçasına tebessüm edip girdi odaya.
Bir saat sonra Devrim Alaz bir bavulla çıkmıştı odasından. Hala koltukta bıraktığı gibi oturan kıza döndü;
“Hazırsın galiba..”
“Yani.. hazırım. Üzerimdekilerden başka bişeyim yoktu zaten.”
“Hı hı.. çenen var çenen.. aman onu unutma..” diyip dış kapıya doğru ilerledi Devrim.
“Ho ho.. çonön vor çonön..” diyen kızın mırıldanmasıyla başını hafiften çevirip baktı kıza.
“Çocuk diyince kızıyorsun.. Şu yaptığını Aslı yapmaz..” diyip giydi ayakkabını.
“O kim be?”
“Sevgilim..” diyip kapıyı kilitleyip, indi merdivenleri Devrim. Duyduğu şeyle bir kal gelmişti kıza. Boğazına oturan yumru ile zar zor yutkunup indi oda merdivenlerden. Arabanın başına geldiklerinde;
“Hani sevgilin yoktu.!” diyen kızla gülmemek için yanak içlerini ısırmaya başladı Devrim.
“Ben öyle bişey söylediğimi hatırlamıyorum..” diyip geçip bindi arabaya. Berivan sinirle tırnaklarını etine geçirmeye başlamıştı farkında olmadan. Adamın bu tavırları onu deli ediyordu ama, inat konusunda onunda Devrimden bir farklı yoktu.. Hızla yan koltuğa oturup, kapıyı da olan gücüyle çarparak kapattı. Sertçe kapanan kapıyla Devrim Alaz sinirle sıkmaya başlamıştı gözlerini.
“Gavur malımı kızım.. Az yavaş ol dağdan mı indin..” diye bağırıp döndü kıza yüzünü.
“Hıı dağdan indim Devrim bey..” diyip ellerini göğsünde birleştirmiş, adamın yüzüne bile bakmadan dikmişti bakışlarını karşıya.
“Devrim Bey.. Alaz’a ne oldu.. başa mı döndük Berivan hanım..” diyip çalıştırdı arabayı ve koyuldu yola Devrim..
“Sevgilisi olan bir adama niye sadece ismiyle hitap edeyim. Bey’sin işte..”
“Sevgilisi olan bir adamın arabasındasın.. başbaşa..”
“Hala inkar etmiyorsun yani.. niye yalan söyledin o zaman..”
“Yoo yalan söylemedim. Benim ağzımdan sevgilim yok diye bişey çıkmadı hiç..” diyip umursamaz tavırla devam ediyordu yola Devrim. Hareketleriyle yanındaki kızın ne kadar delirdiğini görüyor, gördükçe de keyfi katlanıyordu.
“Sen bana bekar mısın dedin.. bende bekarım dedim. Ve evet bekarım ama sevgilim var..” diyip küçük bir açıklama yapıp tekrar önüne döndü Devrim. Berivan ise tek kelime etmeden sinirden koltuğun kenarına tırnaklarını geçiriyordu.
“İyi.. sevindim senin adına.” diyip yalandan bir tebessüm kondurdu dudaklarına kız.
“Sevindin mi cidden..” diyen adamla yine aynı şekilde tebessüm edip;
“Sevindim tabi, neden sevinmeyeyim.. Senin gibi bir keresteyi yontmaya da biri lazım sonuçta..” diyip çevirdi gülen gözlerini camdan dışarıya.
Yine lafı gediğine tıkayan kızla ufak bir sinirlendi, ama artık oda alışmıştı bu duruma. Berivan’ın lafın altında kalmayan bir karakter olduğunu çözmüştü şu bir kaç günde, ve anlamsız bir keyif alıyordu bu durumdan. O sebepten sessiz kalmayı tercih etti Devrim Alaz. Bir kaç saniyelik sessizliğin ardından uzandı radyoya.
Ve çalan şarkı ile kıvrıldı dudukları yukarıya.
‘Güler Duman/ Sevdaya dert diyorlar’ çalıyordu radyoda.
“Yandım ataşa nara
Üşürsün, örtün
Sevdaya dert diyorlar
Arayıp bulasım var.” dedi Güler Duman. Ve aynı satırları tekrar etti Devrim Alaz..
Gözleri yolda, sesinde yanık bir hava, dudakları yukarıya kıvrılmış.
Devrimin şarkıya eşlik etmeyi oldukça şaşırtmıştı Berivan’ı. Sesinin güzelliği de oldukça etkilemişti onu.
“İncecik bilekleri
Yürür burdan edalı
Yâr ben sana sevdalı
Muradım alasım var.” derken bakışlarını çevirdi Devrim kendisine huzurla bakan kıza.
Ve göz göze geldiklerinde zaman durdu sanki.. Kısa bir bakış, iki çift gülen göz ve sessiz bir huzur vardı arabanın içinde.
“Sesin güzelmiş Devrim bey..” diyip bakışlarını çekti adamın gözlerinden Berivan.
“Eyvallah dağ keçisi..” diyip gülümsedi Devrim Alaz.
“Bana dağ keçisi demesen mi artık..!” diyip bu defa sesini biraz sertleştirmişti Berivan . Aslında ortamın havasını dağıtmak, Devrimin gözlerine baka baka söylediği şarkı sözlerinden utancını gizlemek için laf karıştırmak istemişti en çokta.
“Sen bana Bey diyorsun ama.. Devrim BEY..”
“Senin adın Devrim çünkü, Devrim bey.. Ama benim adım dağ keçisi değil, Berivan.. BE-Rİ-VAN..!”
“Tamam işte dağ keçisi..!” diyip kahkaha atmıştı Devrim. Devrimin kahkahası ile Berivan sinirle boyun yastığına gömdü yüzünü, çığlığını bastırmak için.
Kızın hareketiyle Devrimi daha bir gülme almıştı..
Arabayı ani frenle durdurup, indi arabadan. Adamın inmesiyle Berivan basını kaldırıp merakla bakmaya başlamıştı, bagajda birşeyler arayan adama. Ama elinde yastıkla gelip, binen adamla çatılmıştı kaşları anlamsızlıkla.
“Bu ne..!” dedi merakla Berivan.
“Yastık..” diyip elindeki kırlenti bıraktı Berivan’ın kucağına Devrim Alaz ve tekrar koyuldu yola. Berivan yastığı evirip çevirdiğinde, ilk geldiği gece sinirden yüzüne basıp, makyajıyla kirlenen yastık olduğunu anlamıştı ve istemsizce kıpkırmızı kesilmişti yüzü.
“Yani yüzündeki on kilo boyayı habire sağa sola siliyorsun, al bunda hallet işini..” diyip gülmeye devam etti Devrim.
“On kilo mu! Biraz daha abart istersen..”
“Ben gördüğümü söylüyorum dağ keçisi.. Yastığa suratının şekli çıkmış baksana..”
“Bir kere ben her zaman böyle makyaj yapmam. Gelindim ya hani o gün..”
“Hı hı.. Hatırlattığın iyi oldu Gelin hanım.. Kaçak gelin..” diyip önlerine çıkan benzinliğe girdi adam.
“Bişey istiyor musun?” dedi yanındaki kıza.
“Beni yol tutar, tuzlu bişeyler alsan iyi olur..” diyen kıza basını sallayıp girdi içeriye Devrim. On dakika sonra elinde koca bi koliyle gelen adama baktı Berivan şaşkınca.
Devrim arabaya binip, elindeki koliyi bıraktı kızın kucağına.
“Boşalttın mı marketi..?” diyen kıza döndü yüzünü.
“Valla olan tuzlu çubuğu aldım dağ keçisi..”
“Yuhh..!”
“Napayım kızım, etrafa kusayım falan deme.. ye işte hepsini 10 saat yolumuz var.” diyip devam etti yoluna.
“Gerçekten senin şu abartmaların beni öldürdü Devrim bey..” diyip çubuklardan birini açtı Berivan.
“ Hay senin beyini si…” diye söylenip lafın sonunu yutmustu geri Devrim.
“Bana bey bey diyip durma kızım..!” dedi gayet ciddi bir tonda..
“Sende bana dağ keçisi deme o zaman..”
“Ee keçisin ama, dağ keçisi..”
“O zaman sende beysin o zaman, Devrim bey..” diyen kızla sinirlenmeye başlamıştı.
“Berivan…!” dedi, bir tık daha yüksek sesle..
“Aferin sana, çabuk öğreniyorsun..” diyip gülmeye başlamıştı Berivan. Kızın gülmesi ile istemsizce Devrim’inde yüzünde bir tebessüm belirmişti.
“Bir gülüşün, içimdeki tüm dertlere derman dağ çiçeği” dedi sessizce. İçinden söylediğini sandığı itirafını, aslında diline vurmuştu farkında olmadan Devrim Alaz..