Arabanın içi, dışarıdaki kaosun aksine fazla sessizdi. Yanımda oturan güneş gözlüklü adam cebinden bir siyah bez çıkarıp uzattı. “Gözlerini bağla,” dedi kısa ve net bir şekilde. Yanımda başka bir adamda vardı ve itiraz etmem saçmalığın daniskasıydı. Tartışacak halim yoktu. Titreyen ellerimle bezi alıp gözlerimi kapattım. Karanlık, içimdeki korkuyu katladı. Araba hareket etti. Her dönüş, her viraj, beni tanıdığım dünyadan biraz daha uzaklaştırıyordu. Irmak’ın son çığlığı, amcamın iğrenç yüzü, yengemin kayıtsız bakışları... Hepsi karanlığın içinde bir film şeridi gibi dönüp durdu. Beş milyon dolar. Bu parayı duyduğumda hissettiğim şok yerini büyük bir şaşkınlığa bırakmıştı. Kim, neden benim için bu kadar büyük bir para öderdi? Kimse kimse için bu kadar para ödemezdi. Altı üstü sıradan bir

