Asil, dudaklarımdan hafifçe çekilip bana baktı. Gözlerindeki o karanlık, fırtınalı ifade daha da derinleşmişti. Alkolün etkisi ve bastırılmış arzu, onun çelik gibi kontrollü ifadesinde çatlaklar oluşturmuştu. Nefesi hızlıydı, göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu. “Kendini o gün bana sunmaya razı olduğun için,” diye fısıldadı her kelimesi bir tehdit gibi ağır basarken, “Pişman olacaksın, Çilli.” Bu sözlerin henüz tam olarak ne anlama geldiğini kavrayamadan, beynimde bir şimşek gibi çaktı. Pişman olacak mıydım? Neden? Ne yapacaktı? Ama düşünmek için zamanım olmadı. İkinci dalga, ilkinden daha güçlü ve daha acımasız geldi. Başını yeniden eğdi ve dudakları benimkileri bir açlıkla, bir ihtirasla ele geçirdi. Bu sefer daha az aceleci, daha çok keşfediciydi ama aynı derecede acımasız. Dilinin uc

