5.

2229 Words
Bahar; Akşama olacak parti için erkenden hazırlanmaya başlamıştım. Tüm manken arkadaşlarım gelecekti. Havuz partisi olacağı için altıma bikini giymiş üzerine yarım bol tişört ve mini pileli bir etek giymiştim. Öğlenden sonra kızlar gelince parti erken başlamıştı. Kısık sesli hareketli bir müzik açıp dans edip yüzmeye başlamıştık. Yaklaşık 13 kişiydik bazıları güneşlenirken bazıları benimle birlikte yüzüyordu. Şirin ve Gözde güneşlenirken Algı benimle birlikte yüzüyordu. Sabah Algı'yı evde bulamayınca korkmuştuk. Sonra üzerindeki sümüklü tişörtle gelince nerede olduğunu anlamıştık. Algı için endişeleniyordum. Pamir'le çok zaman geçiriyordu ve alışıyordu. Bunu önlememiz gerekiyordu ama önleyemiyorduk. Çünkü çok mutluydu. Yan bahçeden suya düşen topla şaşkınca birbirimize baktık. Ardından koşarak topu almaya gelen Pamir'e gülümsedim. Algı hızla topu alıp sudan çıktığında peşinden çıktım "Hoş geldin yakışıklı. Bu top senin mi?" "Evet." Topu uzattığında gülümsedi. "Pasta yer misin?" "Evet." "Gel bakalım buraya." kucağına alarak şezlonglara gidip oturdu. Şirin de ona pasta getirdi. "Bu çocuk kimin? Allah bağışlasın. Çok tatlı yerim seni." "Yan komşumuz." "Senin adın ne bakalım yakışıklı. Ben Defne." Defne elini uzattığında Algı'nın kucağında pasta yiyen Pamir elini tuttu. "Pamiy. Memnun oldum." "Ay, memnun oldum! Çok şeker ya!" "Çok tatlı." Herkes Pamir'le ilgilenip öpüp severken "Pamir, oğlum neredesin sen? Alacağın bir top." Deniz içeri girdiğinde kızların ilgisi Pamir'den direkt olarak Deniz'e. Ya da direkt, belinden düşecek gibi duran ve 'V' sini ve kaslarını gözümüze sokmaya çalışan kişiye kaydı. Tüm kızlar bakarken o alışkın gibi "Pamir, oğlum top almaya gönderdik. Cennete gelmişsin?" kızlar kıkırdadı. Defne kulağıma yaklaşıp "Sakın komşumuz bu herif deme! Ve bir de lütfen evli değil de!" "Komşumuz ve evli değil." "Çok güzel." gülerek Deniz'i izlerken gözüm Şirin'e kaymıştı. Sinirli bakıyordu. Neden olduğunu anlamasam da Şirin erkeklere hep kötü bakardı. Arkasından diğer komşularımız da geldiğinde tamamlanmıştık. Maraz "Alt tarafı top alacaksınız! Gönderdiğimiz geri gelmiyor!" içeri girerken bağırdığında bakışları Algı'yı buldu. Ondan başka yöne bakmazken diğerleri sırayla herkesi geçmişti. Hakan Gözde'yi gördüğü anda dururken Gökay herkesi sırayla süzüyordu. Bana gelince durdu ve dik dik bakmaya başladı. Diğerleri de Deniz gibiydi. Maraz'ın altında sadece kot pantolon vardı. Ve ayakları çıplaktı. Aynı Deniz gibi onunda neredeyse belinden düşecek gibi olan pantolonunun, ilk üç düğmesi açıktı. Bu da baksırının görünmesini sağlıyordu. Hakan'ın altında kot bir şort vardı. Ve onun göğüs kasları inanılmaz güzel görünüyordu. Gökay'a gelirsek gri eşofmanı hepsininki gibi belinden düşecek gibi duruyordu. Hatta göbek deliğinden aşağıya doğru olan tüyleri 'V' sine kadar devam ediyordu. Geniş olan göğsü 'yat bana' diye çığlık atıyordu. Kızların salyaları akarken Pamir'in "Baba!" diye bağırarak Maraz'a yönelmesiyle bazıları 'aaa' larken Algı ayağa kalkıp yanımıza gelmişti. Hakan Gözde'ye göz kırptığında omuz silkerek başka tarafa döndü. Hakan gülerek bize yaklaşırken bazıları havaya girmiş ona gelmesini bekliyordu. Daha çok beklerlerdi. Gözde'nin beline sarılıp yanağını öptüğünde gülümsedi. Arkadan Defne'nin "Biri gitti kaldı 3." demesiyle dudak büktüm. Maraz da bu kızların onları yiyeceğini anlamış gibi çocukların kulağına bir şey fısıldadıktan sonra "Algı, Pamir seni özlemiş. Gelir misin buraya?" Defne oflayarak "Onunda mı?.. Kaldı 2." Algı şaşkınca ona baksa da yanına gitmişti. Maraz kolunu Algı'nın beline atıp diğer evin bahçesine yönlendirdiğinde şaşkınca onlara bakıyordum. "Bahar, beni arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın, sevgilim?" "Şirinem, Bahar'ın arkadaşlarıyla tanıştırmayacak mısın?" Şirin'le şaşkınca birbirimize bakarken Defne'nin "Şanslı sürtük." diyerek popoma şaplak atmasıyla ona baktım. Gökay yanıma geldi. "Güzelim." belime sarılıp dudağımın kenarını öptü. Kızlara dönüp "Ben Gökay, Bahar'ın sevgilisiyim!" Gökay; Bir kolum Bahar'ın belindeyken diğer elimle elimdeki kokteyli tutuyordum. "Baharcığım beni arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın?" dirsek attığında gülümsedim. "Bebeğim sakin ol, lütfen?" omzunu öptüm. Kulağıma yaklaşıp "Seni öldüreceğim!" herkesin duyabileceği bir şekilde "Ben de seni seviyorum birtanem!" "Ahhh!" inleyip göğsüme yattı. Sonradan ne yaptığını fark etmiş gibi hızla uzaklaştı ve ayağa kalktı "Nereye gidiyorsun sevgilim? Ben seni özlerim." dudak büktüğümde "Özleme canım. Ben hemen geri geleceğim!" arkasını dönüp giderken onu izledim. Akşama doğru kızlarla bahçede oturmuş kahkahalarla gülüşüyorduk. Yerimden sadece bir kez kalkmıştım. Eve gidip üzerimi değiştirdikten sonra gelmiştim. Beyaz bir tişört ve yeşil şort giymiştim. Ardından geldiğimde bazı kızların yüzü düşse de yine de hala büyük bir kısım yanımdaydı. Bu kadar kası bilerek yapmamıştım ama yapmışken tam yapmıştım. İyiydim. Kızlarla yine gülüşürken "Sen niye Bahar'la takılıyorsun ki?" kıza parmağımla yaklaşmasını işaret verdiğimde gülerek yaklaştı. "Çünkü o herkesten farklı." "Ne farkı var? Ayakta mı işiyor?" güldüm. "Sence bu fiziğe sahip biri ayakta işer mi? He, diyelim ki işiyor; o zaman kankamdı." kıkırdayarak geri çekildi. "Sen seviyor musun Bahar'ı?" sorguya çekiliyordum ve bunların hepsinin Bahar'a anlatılacağını biliyordum. "Evet." "Ne kadar?" "Bu kadar." kollarımı açıp Pamir'in yaptığı gibi yaptığımda kızların hepsi kahkaha attı. Bakışlarım arkadaşlarıyla konuşurken bile çatık bir şekilde bana bakan Bahar'a kaydığında elimdeki kokteyl bardağını şerefe der gibi havaya kaldırıp göz kırptım. Kafasını çevirdi. Üzerini değiştirmişti. Yeşil beyaz bir elbise giyinmişti. Elbisenin içinden boynuna bağlı renkli ip, altında bikinisinin olduğunu ve sabahki değil değiştirdiğini söylüyordu. Telefonla konuştuktan sonra sinirle yanımıza gelmeye başladığında "Bahar kim sinirlendirdi seni?" ayağa kalkıp yanına gittim. "Gökay uzak dur!" yanımdan geçip çantasını aldı ve evin içine girdi. Peşinden içeri girdim. "Bahar neler oluyor?" "Gökay! Uzak dur! Yalnız kalmak istiyorum!" duvardaki saate baktım. "Hayır, bu saatte hiç randevum yok. Seninle kalacağım." odasına gideceği sırada kolunu tuttum. "Eski sevgilin mi?" derin bir nefes alıp omuzlarını düşürdü. "Hayatımdan 2 senemi çalan herif!" "Oha! İki sene mi? Nasıl katlanmış sana 2 yıl o pezevenk?" küçük bir gülümseme oluşsa da yine somurtmaya başladı. "Bir ilişkide ki davranışlarla, normal hayattaki davranışların tutması imkansız. Mesela, karşındaki kişi pilav yemiyorsa bir süre sonra sen de yemezsin." "Çok saçma bir tespit. Karşındaki kişi ayakta işiyorsa, sen de mi ayakta işemeye başlarsın?" kafasını sağa sola salladı "İğrençsin!" "Tezinin kuvvetli olduğunu düşünüyorsan cevap ver." "Tabi ki de ayakta falan işemem! Deli misin sen?" "Yani öyle bir şey yok, anladın?" "Sanki tek derdim bu gibi! Bunu anlatarak beni aydınlattın. Artık daha iyi bakacağım dünyaya!" dalga geçtiğinde "Telefondaki eski sevgilin miydi? Ve ne dedi?" oflayarak koltuğa oturduğunda karşısına geçtim. "Evet eski sevgilim. Doğum günümü kutlayıp beni sevdiğini söyledi." "Bu mu yani?" "Buraya gelebilir." "Gelsin. Geleceği varsa göreceği de var! Burada çok erkek var." "Hepsi Okan'ın arkadaşı!" "O kılkuyruklardan bahsetmiyorum. 4,5 tane koruyucu meleğiniz var. Sadece senin değil hepinizin." gülümsedi. "Kötü zamanlarımda neden hep yanımdasın?" "İyi günün olmuyor ki, o zaman da yanında olayım, anasını satayım." gülümseyerek ayağa kalktı. Elini uzattı. "Gel sana iyi günümü göstereyim!" elini tuttuğumda beni çekiştirerek bahçeye soktu. Müziğin açıldığı köşeye geçip müziği değiştirdiğinde arkadan gelen müziğe gülümsedim. kıkırdayarak zıplamaya ve dans etmeye başladığında sadece dikiliyordum. Asla dans etmezdim. Birkaç kişi daha dans etmeye başladığında "Gel! Sen de dans et!" "Ben dans etmeyi bilmiyorum!" ellerimi tutup havaya kaldırdı ve zıplamaya başladı. Ben ise onu izliyordum. Aramzıdaki 10 santim farka rağmen zıplayıp aradaki mesafeyi havada olduğu süre boyunca kapatıyordu. Bu haline gülümsedim. Müzik bittiğinde kahkaha atarak ve hızlı nefes alıp vererek yanımda duruyordu. Bir şezlonga oturduğumda yanıma geldi. Kafasını göğsüme yaslarken "Çok güzeldi!" "Çok eğlendin?" "İyi günüm." "Bundan daha iyilerinin de olacağına eminim." "Çok yoruldum ama sen hiç dans etmedin." "Dans etmeyi bilmiyorum." "Belli oluyor. Korkuluk gibi dikiliyordun." "Senin neşen yerine gelmiş." "Geldi." gülümsedi Birden ışıklar söndüğünde koluma tutundu. "N-ne oldu?" "Sakin ol. Elektrikler gitti sanırım." "B-ben korkarım! Birileri ışık yakabilir mi?" "Tamam ben buradayım!" "İyi ki doğdun Bahar! İyi ki doğdum Bahar!" Işıklar yandığında derin bir nefes alıp gülümsedi. Algı, Şirin ve Gözde pastayı masaya koyduğunda Bahar'ı çağırdı. Kıkırdayarak pastanın yanına gittiğinde ben onu izliyordum. Kızlarla sarıldıktan sonra "Haydi üfle." dediklerinde üfleyeceği sırada etrafına bakındı sonra bana baktı. Eliyle 'gel' dediğinde bana mı dediğine şaşırıp etrafa baktım. Benden başka kimse yoktu. Herkes etrafına toplanmıştı. Kalkıp yanına gittiğimde mumları üfledi. Pastayı kestiğinde pastanın üzerindeki fotoğraf ve yazı gülümsetmişti. Bahar'ın bikinili bir resmi basılmıştı. 'Evimizin Seksi Mankeni Doğum Günün Kutlu Olsun' "Doğum günün kutlu olsun." cebimden çıkardığım kutuyu uzattığımda şaşkınlıkla bana baktı. "Bu bana mı?" "Yok, kendime aldım. Sence bu bana yakışır mı?" utangaçca kutuyu aldı. "Teşekkür ederim." kutuyu açtığında "Bu çok güzel. Çok teşekkür ederim!" sarıldığında şaşırma sırası bendeydi sanırım. "Takar mısın?" kutuyu uzatıp arkasını döndü. saçlarını topladığında ensesindeki dövmeye baktım. 'Love is like the wind, you can't see it but you can feel it.' 'Aşk rüzgâr gibidir, göremezsin ama hissedebilirsin.' Parmağımı dövmesinde gezdirdikten sonra kendime geldim. Ne yapıyordum? Kolyeyi boynuna taktıktan sonra diğer misafirlerin tebrik ve hediyelerini kabul etmeye başladı. Ben bizim bahçeye gidip havuzun kenarına oturdum. Bir dövme bu kadar anlamlı olabilir miydi? Bir dövme bu kadar sarsabilir miydi bir insanı? Kalbimin derinlerine gömdüğüm birkaç duygu ortaya çıkmıştı. Bunlardan en önemlisi pişmanlıktı. Bu uzun bir süreyi kapsıyordu. 5 yıl kadar öncesini. Yan bahçeden gelen gülme sesleri bir anda durdu ve ardından Bahar'ın çığlığı kulağıma doldu. Hızla yerden kalkıp bahçeye girdiğimde Bahar'ın kolunu bir adam tutmuş çekiştiriyordu. Maraz Algı'nın oraya gitmesini engellerken bir yandan da Pamir'i tutuyordu. Şirin ise tam tersi Deniz'i tutuyordu. Hakan ve Gözde ortalıklarda görünmüyordu. Kimsenin müdahale etmeyeceğini anladığımda yanlarına gidip Bahar'ı o herifin elinden ayırdım. "Uzak dur!" Arkama çektim. "Sen kimsin lan?" "Buradan gitmezsen ecelin." "Lan ayrılalı daha 1 ay oldu! Anında bu dağ ayısını mı buldun?" "Bir şikayetin mi var?" Boyu en fazla 1,83'tü. Bu da bana bakmak için biraz kafasını kaldırdığı gerçeğini ortaya çıkarıyordu. "Bak..." baştan aşağı süzdüm. "Ufaklık. Buradan kaybol. Kavga istemiyorum." "Sensin lan ufaklık! Senin gelmişini geçmişini-" parmağımı dudağına koyup susturdum. "Şişt! Bayan var burada." "Ben senin-" "Çok terbiyesizce!" ağzına küçük bir tokat attım. "Ağzına acı biber sürerim." "Ulan sen!" yumruğunu tuttum. "Sakince git! Dövüşmek istemiyorum." "Korktun mu lan?" bir yumruk daha attığında engelledikten sonra kaşlarımı çatarak baktım. "Okan mısın Bokan mısın her ne boksan, buradan gitmen için 10 saniyen var. Aksi takdirde uzun zamandır yapmadığım bir şey yapacağım!" sesim netti. "Ne yapacaksın lan? Dağ ayısı! Cüssene mi güveniyorsun! Pezevenk!" "Ben sana ağzını bozma demedim mi?" Bahar arkamdan çıktı. "Okan git buradan!" "Gitmeyeceğim. Konuşacağız. Evlen benimle!" Bahar'a uzanıp bileğini tuttu. Elinden kurtarıp ittim. Bahar'ı arkama sakladım. "Bir daha buradan çıkma!" kaşlarını çatarak bana baktı. Arkamı döndüğümde çenemde patlayan yumrukla kafam yana gitti. Elimi çeneme atıp ovuşturduğumda "Acıdı mı? Ha? Acıdı mı?" "Sen kaşındın lan!" üzerine yürüp yakalarından tutup havaya kaldırdım. Aynı hizaya gelmiştik. Kafayı suratına gömdüm. Gelen çıtırdamayla burnunun kırıldığı belli olmuştu. Kanayan burnuyla ayağa kalktı. Üzerime tekrar atıldığında yumruğunu tutup elmacık kemiğine yumruk attım. Burnundan akan kanı gömleğinin koluna sildi! Mideme yumruk attığında birkaç saniye nefesim gitse de yeminimi bozmuş dizkapağımı karaciğerine denk getirip yere yatmasını sağladığımda üzerine oturup yüzünü yumruklamaya başladım. Ağzı yüzü kan olduğundan Maraz ve Deniz beni üzerinden kaldırmışlardı. Ben hala üzerine atılmaya çalışıyordum. Maraz yüzümü tutup gözlerine baktırdı. "Sakin ol. Hatırla. Meral'e ne olduğunu hatırla." Meral'in ismini duyduğum anda sakinleşmiştim. Sakince ellerini yüzümden çekti. Bahar bir an gözüme Meral gibi görünse de kendimi toplamıştım. Okan'ın arkadaşları onu kaldırırken Algı Bahar'ı sakinleştirmeye çalışıyordu. "İyi misin?" gözümün altının hafifçe morardığını hissediyordum. Kafa salladım. Maraz kolunu omzuma attı. Algı "Beyler, bayanlar! Parti bitti! Herkes evine!" herkes 'yaa'larken bazıları eşyalarını almak için hareketlenmişti. Çok geçmeden Okan denen piçi de alıp evden gittiğinde Maraz da beni eve götürmeye çalıştı. "G-Gökay?" Bahar'ın seslenmesiyle durduğumda gözlerimi kapattım. Arkamı döndüğümde karşımda ağlayan Meral görünümündeki Bahar'ı gördüm. Kafamı sağa sola sallayıp bundan kurtulmaya çalıştım. "İyi misin? Ben çok özür dilerim. Her şey benim yüzümden. Bütün hata benim. Yapmamalıydım böyle bir şey onun geleceğini tahmin etmeliydim çok özür dilerim. Hastaneye götüreyim mi?" "Bahar sorun yok. Her zaman. Önemli değil. Hastaneye gidecek kadar kötü bir şey yok. Benim gidip uyumam lazım." bir şey demesine izin vermeyip bahçeden çıktım. Armutlardan birine oturup kafamı kaldırdım ve yıldızları izlemeye başladım. Meral benim çocukluk aşkımdı. 9 yaşından beri ona aşıktım. Küçüklüğümüz birlikte geçmişti. O evcilik oynamak isterdi, ben arabalarla oynamak isterdim. Her defasında beni konuşmasıyla ikna ederdi. Onun konuşmasıyla kendimi kaybederdim. Ne zaman konuşsa ona hayran hayran baktığımı hatırlıyorum. O, kızıl uzun ve ipek gibi saçlarıyla o kahverengi gözlerine baktığımda nefesim kesilirdi. Daha 9 yaşındayken bunlar olurken büyüdükçe, ona olan aşkım da büyümüştü. Ama o beni hiçbir zaman kabul etmedi. Liseye geçtikten sonra aramıza büyük mesafeler girdi. O başka arkadaşlar edinip değişmeye başlarken ben her geçen gün onun aşkıyla yaşıyordum. Lisede edindiği yanlış arkadaşlıklar sonunda İstanbul'da bir özel okulda Halkla İlişkiler bölümüne kaydolmuştu. Ben ise Fotoğrafçılık bölümünü kazanmıştım. Sürekli onu takip ettiğim için girdiği çıktığı yerleri biliyordum. Yeni yıl gecesi yine bir gün bara gideceği haberini almıştım ama nereye gideceğini bilmiyordum. Bu olay mezun olduktan sonra olmuştu. 22 yaşında taptazecik iki gençken o gece olan olmuştu. O gece önceki gittiği barların hepsine gitmiş ama bulamamıştım. En sonunda bir sokak arasında bir adamla üst üste, alt alta bulmuştum. Benim saçına dokunmaya kıyamadığım kızı öpüyordu. Hızla yanlarına gittiğimde kalbimdeki acı dayanılmaz olmaya başlamıştı. Adamı üzerinden çekip yumruklama başladım. Bakire olmadığını biliyordum. Üniversitenin ilk yılında sevgilisiyle yattığını da biliyordum ama o benim için masumdu. Tek suçlu o adamdı. Art arda attığım yumruklar sonrasında arkamda çırpınan ama sonra pes eden Meral'e baktım. Yerde hareketsiz yatıyordu. Hızla üzerinden kalktığım sırada arkadaşları "Bitti mi çifte kurular!" diye gelmiş ardından ana avrat söverek yerdeki çocuğu aldıkları gibi topuklamışlardı. Nabzına baktığımda yoktu. Elim ayağım titriyordu. Hızla kucağıma alıp hastaneye koştuğumda yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Olayın ardından uyuşturucu krizine girdiğini o yüzden öldüğünü öğrenmiş ve kendimi suçlamıştım. Sadece ben değil ailesi de beni suçlamıştı. Keşke kavga etmeden Meral'i oradan alıp götürseydim. Belki yaşardı ve hatta belki yanımda bile olurdu. Cenaze bittikten sonra ilk bir ay orada yaşıyordum sadece. Sabah erkenden gidip hava kararırken geri dönüyordum. Herkesten kopmuştum o dönemde ailem, arkadaşlarım. Son 3 yıldır düzelmiştim. O olaydan sonra yemin etmiştim. Bir daha asla birine vurmayacağıma dair. Uzun süredir de tutuyordum. Bu geceye kadar her kavgada geri adım atıyordum ama bunda öyle olmamıştı. Belki dövmeden dolayıydı. İçimdeki mantıklı düşünen tarafı kapatmıştı. O an sadece vurmak istemiştim. Meral'i hatırlamak ise bonus olmuştu. Kafam davul gibi olmuştu. Pişmanlığım her geçen saniye artıyordu. Düşünmemek istiyordum. Düşündükçe kendimi bir yerden atasım geliyordu. Meral ölürken beni de öldürmüştü.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD