“Ben gerçeği söyledim, ama kimse küçük bir kızın doğruyu bileceğine inanmazdı.”- Esem *** Sözler, Sencer’in önündeki ağır hava gibi yayılıp odanın soğuk duvarlarına çarptı. Fakat vezir efendi bir an bile kıpırdamadı. Ne kaşını kaldırdı ne de elindeki yazmayı bıraktı. Gözlerini Esem’e dikti ama içinde fırtınalar esen bir deniz gibi değil; sanki çoktan her şeyi duymuş gibi, dingin bir bataklık gibiydi bakışı. Sencer efendi sakince yazmasını rulo yapıp masaya koydu. Ardından, ağır hareketlerle ayağa kalktı ve pencereye yöneldi. Esem, donmuş bir şekilde bekliyordu. İçinden geçen tek düşünce şuydu:“Beni şimdi zindana attıracak. Belki de Şah Ulubek’in huzuruna çıkarır. Belki burada, bu taş odada bir daha güneş yüzü göremem.” Sencer sessiz kaldı. Bu sözlerin ardından bir çocuk gibi ağlamasını

