Kayıp

1180 Words
Zeyd, kollarında baygın halde yatan Gazel’le, askeriye binasının uzun ve soğuk koridorlarında adımlarını hızlandırmıştı. Kızın teni ateş gibi yanıyor, nefesi düzensizleşiyordu. İçinde, “Biraz daha geç kalırsak havale geçirecek” endişesi yankılanıyordu. Bugün yeni revir doktorunun gelmesi gerekiyordu ama hâlâ ortalarda yoktu. Tam köşeyi dönerken, gözleri tanıdık bir siluete takıldı: Ezgi. Burada tanıştığı, yıllardır yanında olan, hem bir dost hem de bir abla gibi gördüğü kadın. Zeyd’in içi, tam ihtiyacı olduğu anda onu görmenin rahatlığıyla doldu. “Ezgi!” diye seslendi. İlkinde duymadı, ikinci kez daha yüksek sesle seslendi. Ezgi arkasını döndü, önce Zeyd’i gördüğüne sevindi, ardından onun kollarındaki baygın genç kızı görünce yüzündeki ifade hızla endişeye dönüştü. — Ne oldu Zeyd? Bu kız kim, nesi var? — Anlatacak zamanım yok. Arka bahçede çarpıştık, iyi misin diye sordum, kollarıma bayıldı. Ateşi çok yüksek. Hemen bakmalısın, havale geçirebilir. Ezgi hiç tereddüt etmeden öne çıktı. “Hemen revire alalım, bakarım” dedi. İçinden ise “Ah kuzum, kim seni bu hale getirdi?” diye geçiriyordu. Zeyd, revire girip Gazel’i yatağa uzandırdı. Tam geri çekilecekken, kızın ince parmakları aniden onun parmağını kavradı. Baygın hâlde mırıldandı: — Gitme… Korkuyorum. Zeyd’in kalbine sanki bir anlık sızı saplandı. Çünkü zeyd bu cümleyi daha önce duymuştu. Yıllar önce, küçük bir çocukken düştüğü kuyudan küçük bir kızın yardım çağırması ile kurtarıldığı zaman , Zeyd yeşil gözlü küçük kızın elini tutmuştu ve ona bu sözleri söylemişti: “Gitme, korkuyorum.” Şimdi, yıllar sonra, başka yeşil gözlü bir kız ona aynı şekilde sesleniyordu. Zeyd hafifçe eğildi, sesi sakin ama kararlıydı: — Korkma. Yanındayım. Kimse sana dokunamaz. Bu sözler Gazel’in yüzüne huzur gibi yayıldı ve parmakları gevşedi. Zeyd, Ezgi’ye dönerek, — Bu kız arka bahçede askerlerden biriyle tartışıyordu. O çocuk onu tanıyor olabilir. Onu bulayım, sonra da ailesine ulaşırız, dedi. Ezgi başını salladı. — Sen git, ben yanındayım. Zaten yalnız muayene etmem daha iyi. Belli ki muhafazakâr biri, senin burada olman uygun olmaz. Zeyd, “Her şey için teşekkür ederim” diyerek çıktı. Ezgi, arkasından hafif gülümseyerek, “Asıl ben teşekkür ederim, güçlü kahramanım” diye mırıldandı ve Gazel’le ilgilenmeye başladı. Aynı saatlerde, Gazel’in evinde… Melek Hanım, odasında, kızının gidişinin tek suçlusu olarak kendini görüyordu. Birkaç saat önce attığı tokat, şimdi ellerini yakıyordu sanki. Gazel’in yatağına oturmuş, başını ellerinin arasına almış, sessiz bir ağıt yakıyordu. Hafsa, panik içinde babası Melih Bey’in yanına koştu. — Baba! Gazel evden gitmiş! Odası boş, pencere açık, eşyaları yok! Ne olur kalk, bulalım onu! Bu yağmurda kardeşimin başına bir şey gelmeden… Hafsa öyle hızlı ve ağlayarak konuşuyordu ki, Melih Bey anlamakta zorlandı. Kızını oturttu, sakinleştirmeye çalıştı. — Dur kızım… Yavaş yavaş anlat ağlamadan. Ne oldu gazele? Hafsa, gözyaşları içinde konuştu: — Bu gece görücülerin gelmesini istemiyordu. Odadan çıkıp gelmeyeceğini söyledi. Onu ikna etmeye çalışırken annem içeri girdi ve… tokat attı. — Ne?! Tokat mı attı? diye patladı Melih Bey, içinden ise “Ah be Melek… Sana hep derim, öfkeni kızlara karşı dizginle.” Hafsa devam etti: — Sonra beni odadan çıkardı. Gazel’e de yarım saat içinde hazırlanmasını, yoksa çok kötü olacağını söyledi. Yarım saat sonra odasına gittiğimde… kardeşim yoktu. Feracesi, yeni aldığı spor ayakkabıları dolabında yoktu. Çantası da yoktu… Baba, kardeşim evden kaçtı, bu olanlar ona fazla geldi bizden kaçtı! Dedi hıçkırıklar eşliğinde. O sırada Melek Hanım salona girdi. Adımları ağır, nefesi titrek, yüzü ise kireç gibi solgundu. Gözleri kıpkırmızıydı; belli ki saatlerdir ağlıyordu. Omuzları düşmüş, elleri birbirine kenetlenmişti. Sesi titreyerek, neredeyse boğazına düğümlenen kelimelerle konuştu: — Melih… kızımız yok. Melih, ben… ben ona bu ellerle vurdum… Melih Bey, eşinin söyledikleri karşısında birkaç saniye ne diyeceğini bilemeden dondu. Sonra öfke, yüzüne sert bir gölge gibi indi. — Melek! Sana kaç kere dedim, sinirlendiğinde kızlara elini kaldırma diye! Kız dediğin, gururludur, kırılgandır! Hele Gazel… Nasıl vurursun sen ona?! Melek Hanım, bu sözlerle bir adım geri çekildi. Dudakları titredi, bakışları yerdeydi. — Bana kızdı… gitti… Melih, çok korkuyorum… Gazel böyle bir şey yapmazdı. Bu defa… bu defa çok üstüne gittim. Ahhh… ellerim kırılaydı da vurmasaydım! Sesi bir çığlık gibi salona yayıldı. Melih Bey, karısının gözlerindeki o pişmanlığı görünce öfkesi bir nebze olsun sönmeye başladı. Bir an sessiz kaldı, sonra derin bir nefes alarak yanına gitti. Omzuna elini koydu. — Tamam… tamam Melek… şimdi zamanı değil birbirimizi suçlamanın. Kızımızı bulmamız lazım. Ona bir şey olmadan bulacağız, merak etme. Melek Hanım, başını eşinin omzuna yasladı ve hıçkırıklarını tutamadı. Melih derin bir nefes aldı, sakin olmaya çalışarak, — Siz evde kalın. Ben önce çevreye bakarım, sonra karakola giderim. Aslında Hafsa, sen de Gazel’in arkadaşlarına git, belki oradadır, dedi. Hafsa babasının dediğini başıyla onaylayarak "tamam baba" dedi. Sonrada ikisi birlikte evden çıktılar. Melek hanım ise kocası ve kızı hafsayı evde beklemeye koyuldu. Ne olur ne olmaz belki gazel geri gelir eve diye evde kaldı. Hafsa önce Meryem’in evine gitti ama Gazel’in oraya hiç uğramadığını öğrendi. Fazla telaş yaratmamak için, — Biz biraz tartıştık, belki sana gelmiştir… dedi. Sonra Zehra’nın evine geçti ama sonuç yine aynıydı. Hafsa eve dönerken içinden, “İnşallah babam kardeşimi bulmuştur, Allahım sen onu koru…” diye geçirdi. Melih Bey ise aradığı sokaklarda kızını bulamayınca direksiyonunu karakola çevirdi. Karakolda İçeri girer girmez, görevli memurun yanına gidip endişeyle konuştu: — Kızım kayboldu. Akşam evden çıkmış, geri dönmedi. Yaşı küçük, bu yağmurda dışarıda, başına birşey gelmesinden endişeleniyorum… Memur, sakin bir sesle prosedürü anlattı. Önce Melih’ten kızının kimlik bilgilerini, fotoğrafını ve en son ne zaman, nerede görüldüğünü istedi. Üzerinde ne olduğu, yanında para ya da telefon bulunup bulunmadığı not edildi. Ardından Melih’in kimlik fotokopisi ve imzasıyla kayıp şahıs başvurusu resmi olarak alındı. Memur, “Ekipler hemen çevrede aramaya başlayacak. Ayrıca hastaneler ve karakollar da bilgilendirilecek. Telefonunuza gelişmelerle ilgili dönüş yapılacak” dedi. Melih, kâğıtları imzalarken elleri titriyordu. İçinde tek bir dilek vardı: “Allah’ım, ne olur Gazel’ime bir şey olmasın, onu bize bağışla…” Emirhan, nöbet kulübesinden çıkan erin “ Komutanım, yüzbaşı sizi çağırıyor” sözlerini duyduğunda kaşlarını hafifçe çattı. Ne olmuş olabilirdi ki? Aklından onlarca ihtimal geçti. Hemen yüzbaşının odasına doğru ilerledi. Emirhan, yüzbaşının odasının kapısına yaklaştığında içini hafif bir tedirginlik kapladı. Kapıyı iki kez tıklattı. “Gir!” diye tok bir ses duyuldu içeriden. Kapıyı aralayıp içeri girdiğinde karşısında masasına eğilmiş bir şekilde evrak inceleyen Yüzbaşı Zeyd’i gördü. “Yüzbaşım, beni çağırmışsınız… Bir şey mi oldu?” diye sordu, sesinde hem merak hem de hafif bir gerginlik vardı. Zeyd başını kaldırdı, bakışlarını Emirhan’a dikti. O an odada sessizlik hâkim oldu, sadece duvardaki saatin tik takları duyuluyordu. Zeyd yerinden kalkmadan, sert ve ölçülü bir sesle konuştu: — Otur Çavuş. Bugün arka bahçede bir kızla konuştuğunu gördüm. O kız şu an revirde. Emirhan hafifçe kaşlarını kaldırdı. — Anlamadım, ne olmuş kıza komutanım. Zeyd devam etti: — Senle konuştuktan sonra benimle çarpıştı. Ardından kollarıma yığılıp kaldı. Aranızda ne geçtiği beni ilgilendirmez. Ama kız hasta, yüksek ateşi var. Doktor Ezgi şu an ilgileniyor onunla. Masasındaki dosyayı kapattı, gözlerini Emirhan’dan ayırmadan ekledi: — Kızın ailesine ulaşmamız gerekiyor. Senin onu tanıyor olabileceğini düşünerekten seni çağırttım. Elinde kızın ailesine ait iletişim bilgileri varsa, hemen ver. Ailesi gelip kızlarını alsın. Emirhan biraz duraksadı, sonra cevap verdi: — Yüzbaşım, elimde adres ya da telefon yok. Sadece memleketini biliyorum, annem ile bu konuda birkaç kez konuşmuştuk. Zeyd başını salladı. — Bildiklerini detaylı rapor et. Bu bir emirdir. — Emredersiniz, yüzbaşım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD