4.Bölüm

1214 Words
Ender , artık kendisine ait odaya girdiğinde derin bir nefes alıp sırt üstü yatağa atladı. Artık her gece gidilen kız bakma olayı yoktu. Her seferinde içtiği tuzlu kahveler yoktu. En önemlisi babası yoktu. Yol yorgunluğuyla gözlerini kapadığında uzun saatler sürecek uykunun başlangıcını da vermişti. Başını sol kolunun üstüne yasladığında derin bir uykunun kollarına bıraktı Ender kendisini. Rüyasında daha önce de gittiği İspanya sahilindeydi. Üzerinde yine o saçma gömlek vardı saçları nefret ettiği gibi kısacıktı. Kumlar ayak parmaklarına dolarken etrafa baktı. Kimse yoktu ! Sahil bir ada kadar sessizdi. Sonra uzaktan kulağına dolan seslerle ilerlemeye başladı. Kıkır kıkır gülme sesleri geliyordu. Olduğu yerden uzaklaştıkça sesler yaklaştı. Sonunda ona sırtı dönük iki kişiyi gördüğünde gülümsedi. Koca sahilde tek başına değildi. Biraz daha yaklaştı. Üzerinde kan kırmızı bir elbiseli bir kadın kumlara diz çökmüş kahkaha atıyordu. Biraz daha yaklaştı. Kalp atışları göğüs kafesini delip geçmek ister gibi hızlanırken küçük bedeni gördü kadının yanında. Üzerinde sadece minik şortu kıvırcık saçlarıyla elimdeki kürekle kum dolduruyordu. "Merhaba !" Sesi onlara ulaşmıyordu. Kadının omzuna dokunmak istediğinde uzaklaşmaya başladı. Hayır uzaklaşan onlar değildi. O gidiyordu ! Elleri uzatmak istedikçe geri çekiliyordu. Kadın ve çocuk ayağa kalkıp ona döndüklerinde , onlara uzanmak için elini uzattı. "Hayır hayır gitmeyin ! " Küçük çocuk "baba " diye elimi uzattığında Ender bağırarak uyandı. Tüm bedeni terden ıslanmıştı. "Allah kahretmesin seni emi ! Nasıl rüya lan bu ? Rüya değil resmen kabus. " Yataktan kalktı. Aniden kalktığı için başı döndü. Yatağa geri oturdu David endişeyle odaya girdiğinde genç adam başını kaldırdı. " "Ender iyi misin ? Bağırtını duyduk " "Kabus gördüm David. Önemli bir şey değil . Saat kaç bu arada " " Sabah olmak üzere . Sen iyi olduğundan emin misin ? Çok etkilenmişsin belli. Bembeyaz olmuş yüzün " Ender ellerini yatağa yasladı. Aslında rüyası kabus değildi. Hatta güzel bile sayılabilirdi. Ama sonu kabus olsa daha fazla korkutamazdı onu. "Rüyam da bir çocuk bana baba diyordu " diye mırıldandı Arkadaşının meraklı bakışlarına ithafen. "Ne babası ?" "Şan babası David. Hatta iskele babası da olur. Ne babası olacak oğlum , Baba işte. Benim gibi kıvırcık saçları vardı. Yanında da bir kadın üzerinde kan kırmızı bir elbise. Gerçek gibiydi lan ! Hele çocuk elini uzatmış bana seslenirken ölücem sandım. Nasıl uyandım bilmiyorum " "Bence kıçın açıkta kalmış Ender. Yat zıbar dostum ! Bu dünyada senden çocuk doğuracak kadın anca rüyanda olur zaten " deyip çıktı odadan David. Ender arkadaşının arkasından hareket çekip sırt üstü yatağa geri yattı. Kulağından çıkmayan o ses , beyninde yankılanıyordu hala. Gerçek gibi ! "Offf . Kafayı yedin Ender. David haklı bir yerlerin açıkta kalmış oğlum senin. Alt tarafı bir rüya. Öyle bir çocuk anca rüyanda baba der sana " deyip tekrar kapattı gözlerini. Nasıl olsa rüyalar hep tersine çıkardı. ******* Gülse yeni bir ülkede yeni bir sabaha uyandığında , sıcacık yatağında genleşti. Ömer'le direk eve gelmişlerdi. Ne kadar yorgun olmadığını savunsa da jetlak etkisi diye bir şey vardı. Bir süre sonra uyku bastırmış ama hain kuzeni uyumasına izin vermemişti. Akşam tam sekiz de uyumasına müsaade ettiğinde başını koyduğu gibi uyumuştu. Şimdi ise saat on bire geliyordu. Kısa süreli ona ait olan odadan çıktı. Mutfağa girdiğinde Ömer'i kahvaltı hazırlarken buldu. Belinden neredeyse düşmek üzere olan bir kot pantolonla. Tabi ki üstü çıplaktı ! "Günaydın " Ömer tavadaki omleti havalı bir hareketle döndürüp göz kırptı. "Günaydın bal böcüğü. İyi uyuya bildin mi ?" Gülse kuzenine son bir kez baştan aşağı baktı ve gözlerini devirdi. Neden sülalesindeki erkekler best model mankenlere benzerken , o bücür kalmıştı ki. "Hem de nasıl ? Ne hazırladın Bir tanecik kuzenine " diye sordu. "Omlet küçük hanım. Sizin sevdiğiniz gibi yarı pişmiş " "Can kuzensin sen be. Var ya Ömer seni alan kız yaşadı . Ama seni alacak bir kız bulana kadar benimle idare edeceksin . Daha seni Türkiye'ye götürüp arkadaşlarıma göstereceğim " dedi Gülse. Dişlerini göstererek sırıtmaya başladı. Seviyordu bunu yapmayı . Ne zaman sülalesinden bir adamı koluna takıp arkadaşlarına gösterse , havasından geçilmiyordu. Vicdansızlar ! Fazla yakışıklılardı. "Neyim kızım ben fino köpeğimi. Unut bunu ! Kahvaltını yap ta sana bir şehir turu yaptırayım ya da yorgunsan evde takılalım. "Dedi. Gülse gözlerini kıstı. " Evde kalacağımı sanıyorsan çok yanılıyorsun canım . Bu gün şehrin altını üstüne getireceğiz sonra da akşam bara gideceğiz " Ömer ağzına bir dilim salam atıp kuzenine baktı. Gülse 'nin hesapçı gözlerinde yanan oynak ışıkları görebiliyordu. Eğer kabul etmezse başına neler geleceğini tahmin bile edemiyordu. Bu cadı daha on beş yaşında ona sahte bir nikah hazırlamış , idare ettiği tüm kızlara mesaj atarak evlenme teklifi etmişti. Ki Fizikte ileri zeka da geri olan dört sevgilisi üzerinde gelinliklerle ertesi gün nikah dairesine soluğu almıştı. . Allah aşkına hangi kız böyle bir şeye inanırdı ki? Bir kez daha aptal kızlarla birlikte olmaması gerektiğini anlamıştı Ve sırf tüm bunlar Gülse'yi konsere götürmediği için başına gelmişti. Ve soluğu ailesinin yanında Amerika da almıştı . "tamam baş belası. Dediğin gibi olsun yakında nasıl olsa bir çevre edinirsin beni de rahat bırakırsın , ama lütfen hiç kimseye beni sevgilin olarak tanıtma bu sefer . Gülse omuzlarını silkti . Artık bunu yapmayacak kadar büyümüştü. Yakında yirmi yaşına girecekti ve o da her genç kız gibi bir erkek arkadaşı istiyordu. Mümkünse pısırık olmayanından. İki kuzen tüm şehrin altını üstünü getirirken zaman su gibi akıp gidiyordu. Nasıl olduğunu anlamadan bir aydır Amerika da olduğuna inanamıyordu Gülse. Ömer'i azat etmiş onunda dediği gibi kendisine bir çevre edinebilmişti. Kendi yaşlarından ki insanlarla geziyor , sinemaya gidiyor ve flört ediyordu. Hayatı sonunda kadar yaşamaya çalışsa da , daha birinin elinin bile tutamamıştı. Hızla uzayan saçları şimdiden omuzlarına gelmişti bile. Ne zaman birisi saçlarına dokunmaya çalışsa izin vermiyordu. On dokuz yaşında olabilirdi . Ergenliğinin en deli çağında özgür bir ülkede de olabilirdi . Ama tedavi olurken kendisine verdiği sözden geri dönmeye niyeti yoktu. Eli omuzlarında ki saçlarına gitti. Kumral saçları güneşin altında parlıyordu. "Giderek uzuyorlar Gül. Bir gün onlara dokunmak isterim " Gül josephe yalancı bir gülüş sunup kahvesinden bir yudum aldı. " Saçlarımdan da benden de uzak dur bence. İkimiz de seninle ilgilenmiyoruz " diyerek tersledi. "Tamam tamam ben sana başka bir şey demek istiyorum. Bir ay sonra doğum günüm var bir gece kulübünde kutlayacağım. Eğer kabule edersen senin de gelmeni istiyorum tek başına " Gülse tek kaşını kaldırdı. " Neden tek başıma. Ömer'i istemiyor musun ? Oysa o seni çok sevmişti " "Sen delirdin mi ? O salak Türkü istemiyorum partimde. Her yeri birbirine katar " dedi kızgınca. "Birincisi seni aptal bende bir Türküm. İkincisi bir daha kuzenim hakkında bir şey dersen doğum günü pastanı ağzınla değil yüzünle yemek zorunda kalırsın. Üçüncüsü de senin olduğun hiçbir yere gelmem ben " deyip kalktı masadan. Salakmış . Geriz zekalı herif ! Ömer bir duysa yedi ceddine sıradan geçirir. Tövbe tövbe . Montunu giymeye çalışırken , önünde duran kişiye çarpıp geri savruldu Gülse. Flimler deki gibi düşmeden birisinin onu kollarına alacağını hayal etse de , olmadı. O salaklık tam da flimler de olurdu. Poposunun üstüne sertçe düştüğünde önüne gelen saçlarını geriye attı. Kırılmıştı resmen totosu. "Allah'ın öküzü insan bir yardım eder iyi misin der . Nerde ? Burada insanlık diye bir şey de kalmamış " Söylene söylene ayağa kalktı. Adamın sarışın kadının yanına gidişini kızgın gözlerle izledi. Bir kere olsun karşısına medeni bir insan çıkarsa döndüğünde kurban kesecekti. Nerede yontulmamış kalas var gelir onu bulurdu. Bir de Amerika için medeniyet beşiği denirdi. O beşiği fazla sallamışlardı anlaşılan. Hepsinin beyinleri kıçlarına kaymıştı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD