Serkan'ın keyfine diyecek yoktu. Öylesine mutlu öylesine keyifliydi ki. Şu sarışın hatun resimlerinde gördüğü gibi ateşli miydi acaba?
Telefonuna bir mesaj düştü,
Durummmm: Napıyorsun?
Midesi vicdan azabı düşüncesi ile kasıldı. Mesajı görür görmez.
Karısını çok sevdiğine inanıyordu Serkan. Seviyordu da ama kendini ve küçük Serkan'ın keyfini daha çok seviyordu.
Hem nolmuş canım karısını aldatan tek erkek değildi ya. Bütün erkekler böyle değil miydi? aldatmayan erkek yoktu varsa da ya korkusundan ya da cesaretsizliğinden dolayı yada fırsat bulamadığı içindi. Fırsatını bulan her erkek aldatırdı.
Serkan gibi erkekler kesinlikle aldatırdı. Gençti yakışıklıydı ve parası vardı. İş dolayısı ile tanıştığı evli ama kocalarını aldatan kadınlarla bile karşılaşmıştı. Onlar böylesine kur yaparken aksi olmazdı zaten.
Üstelik hayat böyle akıp giderken yaşamak lazımdı. Günleri bir kadına bağlı olarak geçirecek değildi ya.
Bir gün yakalanırsam? Kurdu içini kemirmeye başlayınca yine Serkan oldu. Gailesiz düşüncesiz ve vurdumduymaz Serkan.
Öyle bir şey olmayacak. Olursa da olunca bakarız dedi bütün rahatlığı ile.
Hızlıca mesaja cevap yazdı.
*İşler canım bir toplantıya gireceğim şimdi.
Evet bu kadardı işte Duru'yu kandırmak. Onun saflığından masumluğundan faydalanmak. Karısı gerçekten dünyanın en melek kadınıydı. Asla boğmaz dır dır etmez pamuk kalpli dünyalar güzeliydi. Üstelik onlarca kadına rağmen onunla yaşadığı aldığı zevki kimseden alamıyordu.
Telefonu cebine atmadan hemen önce sessize aldı ve yüzüğünü çıkardı.
Aldatırken asla yüzük takmazdı. Böyle prensipleri de vardı işte.
Kapıyı çalmadan önce derin bir nefes aldı. Her ne kadar üç günlük bir yazışma olsa da bazı kadınlar gerçekten manyak çıkabiliyordu. Gerçi bazı kadınlar az kalırdı bütün kadınlar manyaktı ve hepsi içlerinde bir yerlerde büyük bir güç taşıyorlardı. Bu en ücra köşede kendi içinde yaşayan sessiz kadında bile var olan bir durumdu.
Bu Allah'ın onlara verdiği büyük nimetti. Güzellik ve Güç. Bazıları tek bir yönünü kullanırken çok ender kadınlar ikisini birlikte kullandığına şahit olmuştu.
İşte bu kadınlardan Allah erkekleri korusundu. Hatta kainatı korusundu. Çünkü güç ve güzelliğin beslendiği kaynaklar akıl zeka fikir iç güdüsel hisler ve doğru saptama gibi bir çok yeteneğini aynı anda kullanmak gerektirirdi ki bunu başarmak kafasına koyduğunu başarmaya eşdeğerdi.
Kapıyı çaldı ve resimlerde gördüğü o sarışınla karşılaşmak istedi.
Evet başına çok tatsız olaylar son dakika sürprizleri de gelmişti. Üzerinde oynanmış fotoğraflar iki sene önce ki resimlerini atanlar. Hele bir koca karı genç bir kadının resmi ile Serkan'ı kandırıp buluşmaya ikna edip üzerine atlayınca odadan nasıl kaçtığını hatırlamak bile istemiyordu.
Ve beklenen an kapı yavaşça aralanıp beklemediği kişi ile yüzleşinceye kadar. Karısını görmek yerine yüz tane koca karının üzerine atlamasını daha çok isterdi.
Karşısında Duru vardı.
Üzerinde yeşil bir gömlek ve siyah pantolon salık bıraktığı kestane rengi dalgalı saçları ve dik duruşu ile her zaman ki alışılmışlığı ile. sadece gözleri çok farklı bakıyordu.
Aşkla, gülümseyerek ışıl ışıl değil kocaman bir hayal kırıklığı ile. Serkan yaşadığı anın gerçekliğinde kaybolmuşken Duru'nun o naif sesi alaya bürünüp kulaklarına ulaştı,
"SOBE!"
Serkan afallayıp kalmıştı. Eli ayağı tutulup üzerine bir ağırlık çökerken sırtından aşağı terler dökülüyordu. Yüzü kıpkırmızı bir durumdaydı. Ne diyeceğini bilemeyince konuşacağı kelimeleri de beyin süzgecinden geçirmeden gönderdi.
"Senin ne işin var burada?"
Duru her şeyi bekliyordu utanç üzgünlük ya da inkar ama Serkan tutmuş hesap soruyordu üstelik ses tonu da haddini aşarak.
Alaylı tavrına devam etti Duru,
"Pardon karını değil sarışın Ahu'yu" dedi düşünür gibi yaparak "Aaaa yoksa Banu muydu?" dedi. sonra da ellerini açıp şaka yapar gibi konuştu,
"Şapkadan tavşan değil Duru çıktı. İşte neye niyet neye kısmet."
"Sen nasıl öğrendin?" dedi Serkan. Aklı karışmış ve o kargaşadan çıkmanın matematiğini yapıyordu ama onu her hali ile tanıyan karısı aklını okur gibi konuştu.
"İnkar bir kaçış bir kurtuluş yok." Dedi Duru bütün netliği ile. Buraya gelirken Serkan'a hesap sormak bunu niye yaptığını öğrenmek için deliriyordu. Sonuç ne olursa olsun yüzleşecekti. Ama Serkan yine onu kandırmanın peşine düşmüştü.
Hem ne fark ederdi ki. Söyleyeceği şey yaptığını hafifletecek miydi? duygusal değildi sadece tatmindi demesi mi? Sen yetmiyorsun mu? Hayatımı mı yaşamak istedim. Ben erkeğim mi? her erkek aldatıyor mu?
Sonuç ne olursa olsun Duru nerede duruyordu önemli olan buydu. Avucunda tuttuğu ve sıkı sıkı duran yüzüğünü Serkan'ın yüzüne fırlatmak istese de kendini frenleyip yere çarptı.
"Boşanıyoruz!" dedi net kararlı sert ve inkar kabul etmeksizin.
Kapıda dikilip kalan kocasını kenara ittirerek geçti ve arkasına bile bakmadı. Bu saatten sonra arkasında bıraktığı her şey kirlenmişti. Evliliği kocasına duyduğu aşk, kocasının onu seviyor olması ve yaşadıkları her an. Hepsi yalan koca bir illüzyondu. Serkan'ın kurduğu dünyada oynadığı hevesini aldığı kadınlardan biriydi.
Sadece evlilik karım sıfatı ile Duru'yu onlardan ayırmıştı. Duru sinirle güldü. Bu sıfat değer mi katıyordu şimdi Duru'ya yoksa daha da basitleştiriyor muydu?
****
Gözde Duru'nun salona gelip kum torbaları ile hesaplaşmasına yumruklaşmasına kendini boşaltmasına izin vermiş ve üzerine gitmeyip uzaktan kontrol ediyordu.
Gücünün tükenmesine rağmen yumruklardan vazgeçmeyen arkadaşına doğru yürüdü. Bu kadar dayanması bile imkansızdı. Sabah Serkan'a bir yumruk atabilmek için yalvarmasına rağmen yanında götürmemişti.
"Bal yanak almadın mı hırsını daha."
Duru alnında ki teri elinin tersi ile silerken Gözde'ye baktı. Hepsini Serkan'a geçirmek istiyorum.
"Ama yapmadın." Diye gülümsedi Gözde. Zaten yapmayacağını biliyordu. Asla yapmazdı.
"Yapmadım." Deyip tekrar yumruklar serileşti. Gözde onun bu haline bıyık altından gülüyordu. Kum torbasına yumruk atmak kim Duru kim?
Nitekim olay torba ile savaşa dönmüş Duru mu torbayı Torba mı duru'yu haşat etmişti?sonucunda torba hep öndeydi. Gözde Torba ile Duru'nun arsına girdi ve o sırada Duru'dan yola çıkan yumruktan ani bir refleksle sıyırdı ve Duru'nun eli Torba da kaldı.
Göz göze bakıyorlardı şuanda. Gözde şirin şirin sırıttı.
"Bence yeter bu kadar."
"Serkan ölünceye kadar yetmez." Dedi Duru.
Gözde gülümsedi.
"Bebeğim ama o bir kum torbası ve teorik olarak ölemez çünkü zaten yaşamıyor."
"Aman ne güzel." Dedi Duru ve anlatmaya koyuldu.
"Hiçbir şey yapamadım Gözde. Ne hesap sorabildim ne de suratının ortasına bir yumruk. Tek yaptığım yüzüğü fırlatmak ve ittirip gelmek oldu."
"Şahane sabah ki seni örgütleme enerjim boşuna gitmiş. Cici kız sitilinden çıkmamışsın."
"Vurmam gerekirdi dimi?" dedi Duru.
"Bebeğim ne vurması ona bazı uzuvlarına sonsuza kadar veda edecek bir tekme çakman lazımdı."
Duru sıkıntı ile yüzünü buruşturdu.
"Aman boş ver tekme için de yumruk için de bolca vaktin olacak. Ne de olsa serkan kapında yatma planlarına çoktan koyulmuştur."
Duru bütün kararlılığı ile mırıldandı,
"Onu asla affetmiycem."
Gözde mutlulukla şakıdı.
"Bence en büyük intikam bu olur o pezevenge. "
"Ya da sonsuza kadar özgürlük." Dedi Duru.
Gözde havlu'yu arkadaşına fırlatırken sıkıntılı söylendi,
"Sen de aldatılıp başka kadınlarla günün gün etsin triplerine gireceksen kendimi keserim"
Duru'nun günlerdir kafasında çevirdiği ve asla kabullenemeyeceği duygulardan birisi de buydu. Asla ama asla Serkan kendisine bir daha dokunamazdı. Bu düşünce bile midesini alt üst edip öğürmek istemesini sağlıyordu.
"Asla bir daha bana dokunamaz." Dedi net bir şekilde.
Gözde göz kırptı,
"Harika! O zaman beni takip et."
"Nereye?."
" o sikindirik Serkandan kurtulmayi kutlama partisine." Dedi.
Duru'nun en son yapacağı şey aldatılmış ve boynuzları arşa kadar çıkmışken eğlenmekti.
"Eve gitsek." Dedi.
Gözde,
"Hayatta olmaz. Bir haftadır evde bana nöbet tutturuyorsun. Senin benim enerjime ihtiyacın var içeceğiz unutacağız ve siktir edeceğiz."
Aslında düşünmek kafayı yemekten başka bir katkı sağlamıyorsa akışına bırakmak. Gözde'ye uymaktı. Epeydir birlikte delicesine dağıtmamışlardı. Evleneli beri.
**
Gözde'nin motorcularla birlikte takıldığı hipicilerin akın ettiği küfürlerin hava da uçuştuğu biranın su niyetine gittiği bok gibi bir bara girmişlerdi. Normal bir eğlence mekanında sakin gidenler çakır keyifler sarhoşlar diye adlandıran grup burada ultra sarhoşlar olarak tek gruptu. Duru ot götürenlere bile şahit olmuştu. Yeşil gözleri kocaman açılarak bakakalmıştı.
Gecenin sonunda eve nasıl geldiklerini bilmiyorlardı en son ışıklar da kavga çıkarmışlar ve levyeli bir adamın onları kovaladıkları vardı. Birde bir de..
Duru hayal meyal hatırladı sarhoş kafa saçmalayarak bir şeyler yazıyordu ve Gözde de aferin kız ay bu oldu gibi şeyler diyordu.
Gözleri zank diye açıldı. Panikle ayağa kalktı inşallah böyle bir manyaklık yapmamışım diye söylendi.Kısacık şortu ile daha uyanmamış gözde kıçını kaşıyarak tuvaletten çıktı.
Duru panikle,
"Gözde dün gece çok kötü bir şey yaptık." Dedi.
gözde hala uyuyor sayılsa da Duru'nun panik havası birden ona geçmişti.
"Ne yaptık?" dedi.
"Düşün?" dedi.
Gözde beynini yokladı.
"Bara gittik içtik sonra bir ara birilerini dövüyordum ama açık alandı levyeli birinden kaçtık. Kacmazsak levye nasil kullanılıyormus öğrenecektik."
"Geç onları evde." Dedi Duru.
Gözde'nin gözleri açıldı panikle,
"Kız seviştik mi?" dedi panikle.
Duru paniğine panik kattı. Kendi hatırlamasa da Gözde öyle bir şey mi hatırlamıştı.
"Ne! seviştik mi?" dedi.
"Sevişmedik mi?" dedi gözde. Sonra çekin yaptı. "Yani ben sevişsek hatırlardım yani ne kadar sarhoş olsam da unutmazdım. Yok yok yapmamışızdır." Dedi."O zaman ne oldu?" dedi korku ile.
Duru da sevismedikleri icin rahatlamıştı.
"Ya ben dergiye yazdığım yazıyı değil yeni bir yazı yazdım ve onu gönderdim. Ne yazdığımı da hatırlamıyorum." Dedi.
Gözde rahat bir nefes verdi.
"Aman ya bende bir şey oldu sandım." Dedi. "Aç interneti bak ya sen asla kötü bir şey yazmazsın sarhoş olsan da."
Duru hemen telefonunu aramaya başladı. En son kanepenin altında çıktı. Kapanmıştı. Açtı ama telefonu açılmak bilmiyordu çünkü son beş dakikadır bildirim yağmuruna tutulmuştu.
Açılmadıkça ve bakamadıkça tırnaklarını yemeye başladı. Bir taraftan da ayaklarını sallayıp duruyordu gözde için de durum farklı değildi. İkisi kafa kafaya vermiş yiyemedikleri peynir dilimine bakan fare gibiydiler.
Sonunda ölüm bekleyişi sona erdi ve ikisi birlikte telefona atmaca gibi zıpladılar.
Twitter, i********: ve blog sayfası kilitlenmiş mesaj kutularında yüzlerce mesaj doluşmuştu. Duru ateş tutuyormuş gibi telefonu elinden bırakınca Gözde havada yakaladı.
"Gözde ne yazdım da böyle oldu?"
"Dur hemen panik yapma. Bakalım önce şu yazıya."
"Ben bakamam sen bak ve çok kötüyse de okuma. Ben gidip kendimi köprüden atayım çünkü bu utançla yaşayamayacağım."
"Saçmalama Duru." Deyip içerden tabletini getirdi ve Duru'nun yazdığı derginin sayfasına tıkladı ve bugünkü yazı ön sayfada belirdi.
Gözde okumaya koyuldu.
Coolidge Sıçanı Kocam
Evet sevgili okur afalladın dimi her zaman ki o naif dil romantik akıcı özellik nereye gitti. dedin.
Belki de ilk tepkin Hayda!!! Oldu.
İçinde ki o ses kocası ne halt yedi de sıçan oldu şimdi diyor.
Önce coolidge etkisi ne demek onu anlatayım.
Bir deneyde çiftleşme döneminde ki bir erkek fare yine çiftleşme döneminde olan dişi farelerin olduğu geniş bir kafese bırakılıyor.
Erkek fare "Neden bütün deneyler böyle değil?" diye sevinçle atlıyor kafese. Haklı farecik hep ilaç ve acı dolu deneylere kurban gidecek değil ya.
Neyse bizim fare bütün dişilerce defalarca çiftleştikten sonra yorulmaya ve daha fazlasını istememeye ve bu nedenle karşılık vermemeye başlıyor.
Deneyin ilginç kısmı ise buradan sonra başlıyor Farelerin bulunduğu kafese yine çiftleşme döneminde olan bir dişi fare bırakılıyor. Yeni dişiyi fark eden erkek farenin bütün yorgunluğu ve isteksizliği nasıl oluyorsa biranda gidiyor. Bir şey olmamış gibi yeni gelenle yorulana ve isteksizleşene kadar buna devam ediyor.
Erkek fare yeni dişi gelince her seferinde aynı davranışı tekrar ediyor. Aynı deney dişi fareler üzerinde de uygulanıyor ve yaklaşık olarak hemen hemen aynı sonuçla karşılaşılıyor. Fakat dişi farelerde Coolidge etkisi bir miktar daha az görülüyor.
Yeni dişi görünce sperm üretim hızı katlanarak artanlar mı dersiniz, aynı dişiyle birden fazla kez çiftleşmeyi reddedenler mi dersiniz hayvanlar alemi bu fenomen örneklerle dolup taşıyor.
Peki bizi bu fenomen hayatlardan ayıran en önemli özelliğimiz ne insan olmak. Etik ve ahlak anlayışımız dini inançlarımız.
Yani bizi insan gibiinsan yapan manevi boyutlarimiz.
Yani herkes insan gibi insan degil bilirsiniz.
bu da dünyada kimse kimseyi aldatmıyor anlamına pek tabii ki gelmiyor.
Aha yakaladın sevgili okur. ALDATMAK!
Aldatıldım!
Nasıl mı?
Sosyal medya konuşmalarını yakaladım. Sürekli ve birden fazla kişiyle üstelik. Ne mi yaptım tepkim ne miydi?
Plan basitti.
Sahte bir hesap açıp randevu verdim. Çıktım karşısına ne hesap sordum ne bağırdım ne çağırdım yüzüğü fırlattım.
"Boşanıyoruz!" dedim.
Evet boşanıyorum.
Buradan coolidge sıçanı kocama sesleniyorum.
Seninle evlendiğimizde en nefret ettiğim şey soyadımı değiştirmekti. Şimdi o DAVAR adını sana iade ediyorum.
Üstü kalsın
Duru Yoleri....
**
"Helal kız döktürmüşsün."
Rahatlayarak kendimi koltuğa bıraktım.
"Çok da saçmalamamışımda o kadar bildirim mesaj niye anlamadım."
Gözde bende anlamadım der gibi baktı,
"Ya baksana ne yazıyor."
Duru bakmaya başladı. Hepsi destek mesajlarıydı. Kadınlar resmen sesimiz oldun helal olsun, kız boşa kına yakalım..... uzayıp giden binlerce mesaj ve internet sitesine düşen intikam böyle alınır haberleri. Herkes Serkan'la alay edip aşağılayıcı yorum yaparken. Duru'ya her yerden destek geliyordu.
****
Duru son bir saattir telefonla görüşüyor arkadaş akraba yayın evi kadın dernekleri ve röportaj yapmak isteyen gazeteciler. Televizyon programına davetler.
En sonunda Gözde dayanamayıp telefonu elinden kaptı ve kökten kapattı. Birlikte kahvaltı edip akşama kadar pineklediler ama akşam Gözde'nin evde durmaya niyeti yoktu.
"Hadi caddeye çıkalım." Dedi. başına gelecekleri bilse asla konusunu açmaz ve asla teklif etmezdi. Duru artık ünlüydü. Sokağa adım atar atmaz etraflarını insanlar çevirmeye resim çektirmeye ve sorular sormaya başlamışlardı. Gözde'nin en çok hoşuna gidense Serkan'a gönderilen beddualı kısımlardı.
Zar zor geri gelip bir hafta evden çıkmamayı ve unutulmayı bekledi Duru. bir haftanın sonunda en büyük hayali olan defalarca kapısını çaldığı defalarca öz geçmiş gönderip araya tanıdık koyduğu ama bir köşe kapamadığı Asatura'dandı.
İş görüşmesine çağrılıyordu.
İşte bu bombaydı.
Hep istediği dergi ve arkasında binlerce destekçisi....
Hayatı biran da dümen değiştirip okyanusa açılıyordu....