Kesit
İnsan sevgisizlik ile nasıl baş edebilir ki? Ya da sürekli kıyaslanmaya kalp nasıl dayanırdı? Bu konağa geleli daha 2 ay olmuştu. Kocam eve gelmiyor, kayınvalidem ise bunun suçlusu olarak beni görüyordu. Fakat kimse görmüyordu içimde açılan derin yaraları, ben ister miydim eri tarafından görünmez olmayı?
O beni istemiyordu, sevmiyordu. Hatta nefret ediyordu. Bazen onun karşısında yok olmayı istiyordum. Bana her baktığında yüzünü buruşturuyor sonra “Kaybol gözümün önünden” diye bağırıyordu. İlk zamanlar bir şeyler değişir belki diye umud ediyordum ama şuan umudum yoktu. Bir ömür buraya mahkum edilmiş zavvalı bir kızdım ben.
Mutfakta akşamdan kalan bulaşığı yıkarken hatıralarım ile gözlerim buğulandı. Keşke biri bir anda çıkıp çekip alsaydı beni buradan “Kız gelin! Daha bitiremedin mi?” kayınvalidemin sesi ile hemen toparlandım “Birazdan biter hanımım” dedim. Ona anne dememi istememişti kesinlikle o yüzden hanımım diyordum “Kocan gelmedi yine” kirpiklerim titremeye başladı, eğer cümlesi böyle başlıyorsa kesin beni yerecek demekti “Bir kadın olupta eve getirdemedin! Elif buradayken konaktan çıkmazdı oğlum”
Tamda tahmin ettiğim gibi. Sanki ben almıyordum onu koynuma. Cevap vermek istemedim, gerçi istesemde veremezdim. Ne zaman biraz dişimi göstermek istesem hemen söküp atardı yerinden “Sende kadın olacaksında” sözü ile kalbime bıçak saplandı. Gözümden kocaman bir damla yaş süzüldü ve ellerimi buldu “Senide gelin aldık işte”
“Yeter ana!” kapıdan gelen ses ile duraksadım. Kaynım Yusuftu bu! Kolay kolay gelmezdi şehre, köyde marabaları kontrol ettiği için zamanı hep orada geçerdi “Ne demek yeter? Bunu kadınlık yapsın diye aldık ama Ömer konağa bile gelmez oldu” diye bağırdı, ellerim kurulayıp önüme döndüm. Kayınvalidem Zehra hanım çenemden tutup “Şunun çirkin suratına bak!” diye bağırması ile Yusuf sertçe beni annesinin elinden aldı “Yeter be kadın! Baharın suçu ne?”
Yusufun tavrına anlam verememiştim. Zehra hanım daha da sinirlenerek “Ananla düzgün konuş Yusuf” dedi, tehditi pek önemsemediğini “Sende gelinine düzgün davran ana! Bu kızı allem ettin kallem ettin ağbeyime aldın. Ne oldu? Daha toprağa verdiği karısını unutamayan abim kızı istemedi. Bu kıza yazık eden sensin! Abim ona kocalık mı ederde bu kızdan kadınlık beklersin?” diye haykırması ile göstermişti Yusuf.
Ben ona şaşkınlıkla bakarken devam etti “Bu şehrin en güzel kızını gelin diye aldın. Her yerde konuşulur bu kadın. Onu ezip hıncını çıkarma. Kızmak istersen oğlun samanlıkta” Zehra hanım öfkeden deliye dönmüş bir şekilde Yusufa el kaldırdı ama eli havada asılı kaldı, kıyamamıştı oğluna. Sinirle mutfaktan çıkıp gitti.
Yusuf bana dönüp “Allaha aşkına Bahar, köyde bana bile boyun eğmeyen sen şimdi neden yutarsın bu lafları?” diye sordu. Sesi isyan eder gibiydi, gözlerim hızla doldu. Bir bilse içinde bulundığum cendereyi bu kadar kolay olmadığını anlar mıydı?
“Ben o tarlada sadece Bahardım Yusuf ama şimdi Ömer beyin karısı Bahar oldum” dedim, sesim kısık ve bir o kadarda çaresiz çıkmıştı. Sıkıntılı bir nefes verdi Yusuf, ellerini omzuma koydu “Abim değilse bile ben senin yanındayım. Susma Bahar! Hiç olmazsa benim yanıma gel” dedi, bu samimiyeti ile biraz tedirgin oldum ama “Tamam” dedim yinede.
“Ne oluyor burada?” Ömerin kükremesi ile yerimde sıçradım, kapıda tüm heybeti ve öfkesiyle dikilirken ben ellerimi önümde bağlamış gözlerimi yere dikmiştim “Size ne oluyor burada diye sordum. Bahar neden senin yanına gelecekmiş Yusuf bey?”