Davet

1717 Words
Mete Her şey kontrolümüz altındaydı. Ta ki Buket ve Berkay görünene dek. Üstelik sadece görünmekle de kalmadılar. Yanımıza gelip Berkay, Zulah ile öpüşüp bizlerle selamlaştı. Volkan'ın ölümcül bakışları ise girer girmez Berkay'a dönmüştü. Cenk'e kaşım gözümle -sahip çık- dedim ama Volkan birisini dövmek isterse döver! Onu ne ben tutabilirim ne de Cenk. Adam ikimizi üst üste katıp siker! Öyle bir vücut, öyle bir deli gücü var herifte! Cenk'in yanına gidip sordum doğru gördüğümden emin olmak isteyerek. " İçki mi içiyor o ?" Başına aldığı bir viski ve bir şampanya kadehindeki içkiyi sırası ile diken, giden garsonu çevirip gözünü Buket'in nişanlısından çekmeden uzanıp şarap alıp tekrar başına diken Volkan'ı göstererek sormuştum. Cenk hayretle gözleri açılmış " İçmiyor amına koyayım sünger gibi emiyor " dediğinde koluna vurup zapt etmesi için uyardım " Koş sahip çık şuna" " Hadi lan! Ben canımı sokakta mı buldum?" "O zaman birlikte..." dedim kafam ile yürü diye komut vererek Buket Volkan ilk bana baktı, baştan aşağı süzdü. Üstümde beyaz ipek şifon , kolları düşük, tülden oluşan bir elbise vardı. Gözü tüm vücudumda dolandı, yüzünü ekşiterek bacak dekolteme baktı. Ard arda içiyordu ve bu durum beni çok korkutuyordu. Berkay'ın eski sevgilisinin Mete'nin arkadaşı çıkması ise tam bir -şansımı seveyim- durumuydu. En son Volkan'ın kıskançlık krizinden sonra şuan ölümüne korkuyordum ama Berkay eski sevgilisine nispet yapmak için inadına bana daha yakın davanıyor, sürekli sarılıyor, öpmeye çalışıyordu. Göz temasını saniye kesmiyordu Volkan, tabi ben de ondan. Mete'ye yalvararak baktığımda 'Napabilir?' der gibi bir hareket yapmıştı Berkay ise kulağıma eğilip söyleniyordu " Verdiğin sözü unuttun galiba, kör kütük aşık halin bu mu senin?" Şuan onu Azrail'in elinden kurtardığımdan habersiz olarak. Tam her şey sakinledi sanarken Berkay'ın bana seslenmesi ile ona döndüğümde dudağımda dudaklarını hissettim . Cenk'ten " Siktir" diye içine içine kaçan bir sesle inleme gelmişti. Kendimi çekmek istedim ama çok geçti. Bir cam kırılma sesiyle çığlıklar eşliğinde herkesin gözü Volkan'a dönmüştü " Lan naptın manyak?" Eline bez sarıyordu Cenk, Mete " Damarı kesmiş misin bakayım " deyip müdahale etmeye çalışırken Volkan, Berkay'ın üstüne üstüne yürümeye başlamıştı bile. Tanrım ne yapacaktım, kolundan yere kan akarken Volkan zincirinde boşalmışcasına Berkay'ın üstüne geliyordu Bir anda Mete'nin koluna girdiğini Cenk'in ise boynuna sarıldığını fark ettim "Tamam, tamam sakin olun, bir şey yok" Etraftaki çığlıkları durdurmaya çalışıyordu. Volkan iki adım daha atamadan olduğu yere Mete'yi savurduktan sonra gözleri kapandı ve yere doğru çöktü. "Git" dedim Berkay'a Durumun ciddiyetini anlamıştı "Manyak lan bu !" diyerek kayboldu Volkan'ın yanına koştuğumda Cenk ve Mete koluna girmişti Cenk " Bayıldı bayıldı, hep kandan.. kesti ya! Dikkatsizlik işte" Etrafta dehşet içinde bizi izleyen insanlara açıklama yapıyordu Zuhal denen kız da yanımıza gelip " Odaya götürelim " dediğinde sürükleyerek odaya götürdüler Ben olduğum yerde kalmıştım, ne yapmalıydım? Mete'nin sesini duydum " Buket hadisene! " Koşup yanlarına gidince bir yandan Volkan'ı taşıyor bir yandan bana açıklama yapıyorlardı "Uyandığında seni görmezse o .... nişanlınla gittiğini sanar, o zaman kafasına sıkmadan durduramayız " Cenk açıklamıştı olabilecek en kibar şekilde. İlk defa bir cümlede küfür kullanmadan. Bense şaşkındım ne yani beni görmek iyi mi gelecekti ona ? -Tamam- anlamında kafamı salladım. Küçük bir odaya geçtik, güvenlik personelinin kaldığı odaymış. Zuhal koşarak ilkyardım seti getirmişti "Doktor çağıralım mı Mete?" dediğinde Mete elindeki kesiğe baktı " Yok yüzeysel, hallederim ben " deyip yarayı eli ile kontrol edip antiseptik döktü. Yaradan köpük çıktı resmen! Volkana baktığımda yüzünde buruşma bile olmadı Telaşla " O iyi mi ?" dedim Cenk ise masanın üstündeki fıstıkları yiyip " İyi iyi merak etme, 3 saniye daha sıksam hakkın rahmetine kavuşurdu ama! " deyip eseri ile gurur duyar gibi bakıyordu "Normalde bu kadar sıkmaya gerek yok ama karşımızda normal adam yok! Baksana şuna" deyip Volkan'ı gösterdi Öyleydi, çok iriydi Volkan." Adamın boyun kasları direndi amına koyayım" diyerek devam etti Mete "Cenk !" diye uyarıp bizi gösterince sustu Cenk'in ağzının ayarı hiç yoktu. Kadın erkek fark etmiyordu, sadece çocuk olunca ağzına dikkat ederdi. Bunu fark etmiştim. Karısı Nazlı ise o kadar naif, kibar... Nasıl bulmuşlar birbirlerini acaba? Gözüm yeniden Volkan'a döndü. Mete eline attığı dikişi bitirmiş sarmaya başlamıştı ki Zuhal'in Mete'ye olan hayran bakışları dikkatimi cezbetti bu defa da! Ama şuan benim için önemli olan tek şey uyuyan koca bebeğimdi. "Tamam , işte bu kadar !" deyip kalktı ve bana başı ile kalktığı yere oturmamı işaret etti. "Biz davete dönüyoruz, hasta sana emanet" Başımı salladım. Kollarındaki kanı ıslak mendil çıkartıp silmeye başladım. Sonra da elim papyonuna gitti, çıkarttım. Gömleğinin bir düğmesini açtım Geldiğimizde bakışlarım onu bulduğunda o kadar yakışıklı görünüyordu ki siyah smokinin içinde Bembeyaz gömleği kan içinde kalmıştı. Kolunun birini sıyırıp cekedini çıkartmışlardı elini kontrol ederken. Yerdeki cekedi aldım, temizleyip üstüne örttüm üşür diye Ufak bir elektrikli soba vardı, onu da çektim yakınına. Ateşine baktım, yüzündeki ter damlalarını sildim. Soğuk soğuk tertemişti Bir şeyler homurdandığını fark ettim Kulağımı iyice yaklaştırıp " Anlamıyorum Volkan" dediğimde tekrar fısıldadı " Duymuyorum seni" deyip daha da yaklaştım " Do- dokunma, çek lan elini" diyordu Siz hiç sevinçten ağladınız mı? Ben az önce ağladım. Daha gözünü açamıyorken bile beni kıskanıyor, beni sayıklıyor Gerçi şuan Berkay'a kafa tutuyordu çek elini deyip ama olsun, benim için... Yanına geldim kulağının dibine ve kulağının bitiş noktası ile boyununun kesişme noktasına bir öpücük kondurdum Sert homurtuları yavaşladı, bir daha dudağımı götürdüğümde tamamen durdu. O kadar çok içmişti ki bize bakarken, kör kütük sarhoş olduğundan emindim. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda güçlükle gözlerini açtı " Buket" İsmim ağzından yılların yorgunluğu ile çıkmıştı sanki. Hasret dolu, bitkin... "Efendim ?" Parmaklarımı yanağında gezdirerek " Ne yaptığının farkında mısın sen?" sordum. " Buket " dedi yine sayıklıyor gibi. " Burada mısın?" "Buradayım " Güven verircesine yanağını avcumun içine alıp okşayarak " Dokunamaz" dedi gözlerini kapatmadan önce , gözleri kapanırken de devam etti söylenmeye. " İzin vermem.. dokuna .. ..maz... izin..." dalmıştı. Dayanamadım, yapmamalıydım ama o kadar savunmasız, o kadar masumdu ki! Kocaman adam bir bebek kadar masum nasıl olabilir. Yanağını öptüm, bir daha ve bir daha! Elim yine yanağına gitti. " Seni çok seviyorum Volkan" dediğimde gözlerini açtı. Uyumamış mıydı? " Öldürüyorsun beni" dedi belime sarılarak. Başımı göğsüne çekti ve yine başımı yasladığım göğüs kafesinin inip kalmasından anladığım kadarı ile uykuya daldı. Umarım hatırlamazsın, umarım Volkan! Şu anı! Bizi! Bir süre sonra içeri Cenk geldi " Uyuyor mu hâlâ ? " diye sordu Mete de arkasından girdi. " Hadi geç koluna da eve götürelim" Saklamaya çalışsam da yüzümdeki ifadeyi fark etmişti Mete " Bak bakayım bana " deyip başımı kaldırdı Çenemden tutu, Cenk' e dönüp " Ağlamış" dedi. Cenk de dikkat kesilmişti " Ah be kızım, siz kendinize bunu neden yapıyorsunuz?" dediğinde Mete ile bir an göz göze geldiler Mete ise bir itirafta bulunarak başladı tabsiyesine sanki herşey o kadar kolaymış, mümkünmüş gibi. " Bu konularda en son ahkam kesecek ikili varsa şu an karşında ama sana şu kadarını söyleyim güzellik, bu adam duvar gibi adamdır. Böyle yıkıldı ise sebebi basit bir gönül işi değildir" Bakışları, ses tonu ile anlatmaya çalıştığı şeyi anlamıştım. Biliyordum, artık Volkan'ı tanıyordum ama onlar benim babamı tanımıyordu. Cenk söze girdi " Ne bok yedi bilmiyorum ama hiç mi dönüşü yok?" Gözüm koltukta yatan ve nerede ise koltuktan taşmış iri adama takıldı. Korkutucu cüssesine rağmen bebek kadar masum uyuyan adama. Bir dönüş olsa bile buna yerle bir olan gururum artık müsade eder miydi bilmiyorum! "Ben Volkan'ı aldatsaydım o beni affeder, yeniden başlamak ister miydi ?" dediğimde ikisi de birbirine baktı Cevap vermediler yani daha doğrusu cevap vermeden cevap verdiler. Hayır affetmezdi! yani hayır bizim için bir dönüş yolu kalmamıştı. Çantamı alıp " Ona iyi bakın" diye tembihleyerek gitmek üzere kapıya yöneldiğimde sarhoş, titrek sesi ile dudaklarından adımın dökülmesi ile durdum " Buket" Herkesin gözü tekrar bana dönmüştü. Dolan gözümü saklayarak hızla uzaklaştım. Mete "Oğlum düzgün taşısana şu adamı , bak tüm ağırlığı bana veriyorsun " "Saçmalama lan ! Sen benden uzunsun ondan sana öyle geliyor. " Volkan'ı aramıza almış eve doğru sürüklüyorduk, kolumuzda sürüklerken bile arada hâlâ sayıklıyordu Buket Mete " Buket güzelim anahtarını alıp açsana kapıyı " dediğinde bir an göz göze geldik Mete ile. Sonra Volkan'ın yanına gidip cebine elimi attım. Hayatımın en zor anlarından birisiydi, ben onun cebinde ona temas etmeden anahtarı ararken kapının açıldığını duyduk Üçümüz de dönüp baktığımızda Seda'nın evde olduğunu gördük. "Haydaaaa!" diye bir sitem yükseldi Cenk'ten Seda'nın duymasına çekinmeden Mete "Hişşt" diyip sessiz olmasını tembihleyerek adımladığında önlerinden çekildim. Bahçe kapısından içeri girdiler, güçlükle Volkan'ı taşımaya devam ederek Bense Volkan'ın cebinde elime takılan şeyi avuçlarımın arasına alıp sakladım. Gözüm Cenk ile Mete’nin kolunda giden Volkan'daydı. İçeri girdikten sonra kapıda gözlerini bana diken kadınla göz göze geldim. Gözümün içine baka baka kapıyı kapattı suratıma. İşte yine ait olduğun yerdesin Buket. Elime baktım, cebinde elime takılan şeye. küpemdi, çok tuhaf ama anlamıştım. Elime geldiği an şeklinden anlamıştım. Küpemi cebinde neden taşıyor ki? Seda Mete ve Cenk merdivenden çıkartma konusunda küçük bir tartışma yaşasalar da Mete'nin ısrarı ile üst kata yatağına yatırdılar. " O merdiveni yapan ustanın ben amına koyayım, onu tasarlayan mimarın ebesini sikeyim, o merdiven götüne girsin, öyle dik merdiven mi olur lan" Kendini yatağın yanına bırakmış nefes alırken Mete ise belini tutup " Galiba bir kaburgamın daha kaybettim" diye söyleniyordu. " Neden bu kadar içti ki ?" dediğimde ikisi birbirine baktı Cenk "Dertliyse demek ki adam!" dedi gözlerini gözlerime dikerek. Cenk'in benden pek haz etmediğinin farkındaydım. Aldırmıyor gibi davrandım. Şuan tüm dikkatim Volkan' daydı. Onun yanında olmaktı tek önceliğim Bir battaniye alıp üstüne örterken sayıklamaya başladı " Seviyorum... " Mete kolumdan tutup " Sen bir acı kahve mi yapsan ?" dedi telaşla Volkan sayıklamaya devam ederken " Köpek gibi aşığım" Tamam anlamında kafamı salladım, kapıdan çıkarken " Sus amına koduğum sus " diye yatakta uyuyan Volkan'a sitem eden Cenk ve Volkan'ın ağzından dökülen yine o ismi duydum " Buket, seviyorum Buket" Sert bir kahve, ne işe yarar? Onu uyandırmaya mi? Peki beni uyandırmak için ne lazım? Sevmiyor işte! Neden umutla buradayım... Çünkü 'unutmak istiyorum' dedi, 'yardım et' dedi! üstelik kız nişanlı, unutmak zorunda. Onu kurtarmam lazım, bunu benden o istedi. Gözyaşlarım eşliğinde kahve yaparken Mete’nin sesini duydum " Seda biz çıkıyoruz, bir şey lazım olursa istediğin gibi arayabilirsin" Göz yaşlarımı gizleyip kafamı sallayarak karşılık verdim. Kahve pişince yanına çıktım. Kendinde değildi uyuyordu, sayıklaması da bitmiş... Derin derin nefes alıp vererek uyuyordu. Pencere dibindeki koltuğa oturup kahveyi kendim içmeye başladım. " Unutacaksın, ben sana yardım edeceğim. Geçecek!" Buket Sinirle üstümü başımı çıkartıp kendimi duşa attım. Onun evinde kalıyor demek ki, iki söze hemen yumuşa sende aptal Buket! Birlikte kalıyorlar işte ! yalancı, seviyormuş! yalancı!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD