Yasemin odasında farkında olmadan gözlerinin dolduğunu hissetmişti. İçeri yavaşça ve çekinerek giren Hanife, yanına oturdu.
''Çıkar mısın yalnız kalmak istiyorum''
Hanife ellerini sıkarak ''Tamam abla çıkacağım ama bir durumu anlatayım öyle çıkayım''
''Neyi anlatacaksın ya, bu adam ruh hastası.. beni buraya getirdiği yetmiyor .. Birde herkesin ortasında aşağıladı. neyi anlatacaksın. Bu duruma nasıl bir mantık sığıyor. Bir müzik dinledim ya, lanet olsun ben nasıl düştüm bu iğrenç adamın eline''
'Hanife, herşeyi biliyordu . Genç kadına da anlatmak istiyordu olan biteni.. 'Abla ne olur sakin ol, durum sandığın gibi değil.. Yani o şarkı''
Yasemin elini kaldırmıştı havaya.. ''Dur sen orada, buna mantıklı bir açıklama olmaz anladın mı. Bir şarkı yüzünden öküzün bir beni dövmediği kaldı.. Ne var bu şarkıda ya ne var, ne var bu şarkıda anlamıyorum''
''Murat abinin eski nişanlısı ile dinlediği şarkı, yani ona armağan etmişti”
Yasemin tek kaşını kaldırarak baktı Hanife'ye.. Biraz önce bu kız nişanlı mı demişti. Bu adam, başka bir kadınla mı nişanlanmıştı.
''Anlamadım'' dedi genç kadın
''Ali'nin bahsettiği Öteki var ya.. işte öteki Murat abinin eski nişanlısı oluyor.. Sen o şarkıyı dinledin ondan delirdi. O kadın gittiğinden beridir hiç dinlememiş bu şarkıyı, sende açınca delirdi tabi.. Neyse ben gidiyim abla.. İyi geceler sana''
Hanife odadan çıktığında. Yasemin ise yutkundu.. Anlamsızca kalbinin attığını da hissetmişti. Hala olan bitene inanamıyordu genç kadın
''Bu öküze eski nişanlısı katlanamayıp kaçmış ben nasıl dayanacak sam''
**
Yasemin, elinde ki tepsi ile kahveyi taşırken, Murat'ın odasına geldiğinde.. Bu kez inatla daha sert vurmaya başlamıştı kapıyı.. Murat öfkeyle açtığında.
''Ay pardon elim dolu ya ondan vurdum''
Murat, cevap bile vermedi. Yasemin içeri girerken.. Kapıya sıkıca bir tekme daha attı.. Murat gözlerini genç kadına devirerek bakarken. Yasemin alayla ''Alıştınız ya, ondan içimde kalmasın ritim tutayım dedim''
Yasemin acısını çıkartmak istiyordu bu adamdan dün ki olayın. Derin bir nefes aldı.. Elinde ki kahveye bakarak Murat'a yaklaştı.. Tam masaya doğru bırakırken, Elinde ki kahve Murat'ın pantolonun üstüne dökülmüştü.. Genç adam acıyla ayağa kalkarken.
''Hay Allah bak görüyor musun ay tamamen benim sakarlığım'' Yasemin, kahvenin dökülmesini umursamadan, kapıya doğru dönüp çıkacağı an.
''İntikam alıyorsun demi. Dünden ötürü''
Yasemin, Murat'a döndü ''Estağfurullah, ne demek intikam. Sözleşmede bunlarda yasak ya''
''İnsanların özel eşyalarına dokunulmaz, sen bunu bilmiyor musun''
''Merak etme bunu biliyorum, ama patronum olacak ök..'' O an sustu Murat ise tek kaşını kaldırarak baktı Yasemin'e. ''Yani patronum evin perdelerini indirtip onları yıkamamı isteyince, bir oda dahi boş kalmasın dedim. Ne bileyim ben sizin özel odanız olduğunu''
Murat , gülerek başını kaldırdı ''Peki.. Özür dilerim''
Yasemin inatla başını dikleştirdi ''Affedilmedi''' diyerek odadan çıktı
''Baş belası'' dedi Murat sitemle..
**
Akşam olmuştu.. Yasemin belini tutarak odasına geçmişti. Bugün tüm haftanın yorgunluğu var gibiydi.. Resmen izin günlerini bekler olmuştu genç kadın. Hemen banyo yapıp uyumak istiyordu da, Sobaya baktı..
''Offf, niye doğal gaz yok ya bu evde.. Osmanlı dönemi gibi'' Sitemle düşüncelere dalarken. Hanife kapıyı çalarak içeri girdi.
''Abla gelecek misin sende''
Yasemin başını kaldırdı ''Anlamadım, nereye''
''Bizim köyde, Musa amca var o oğlunu everiyor bu gün''
Yasemin şaşkınca ''Eee Hanife bundan bana ne''
Hanife çocuk gibi durdu ''Abla ne olur sende gel, çok eğlenirsin bizim köyün düğünleri çok güzel oluyor ''
''Hiç zorlama belim çok ağrıyor direk zıbarıp yatacağım.. uğraşamam çekemem düğün müğün''
Yasemin eline güğümü aldığında.. Hanife gülerek ''Ya belki Murat abi ile Kerem abi çer kez dansını da yaparlar''
Yasemin gülerek baktı ''Pardonnn'' diyerek dalgaya almıştı ''Çerkez derken.. O ök..'' yutkunup ''Murat abin çer kez dansını da nereden biliyor muş''
''Kerem abinin annesi çer kez. Oda Murat abiye öğretmiş. Arada hevesleri gelince çok güzel danslardan birisini yapıyorlar. vallahi gelmezsen abla, bizim köyün kızları yine bakar Murat abi'ye'' Hanife'nin tek isteği bu kızın, Murat abisini kıskanmasıydı.. Sinsi sinsi gülerken bile.
Yasemin tek kaşını kaldırdı ''Aman alsınlar Murat abini.. Hatta dur bende geleyim de bari.. Direk yardımcı olurum''
Hanife bir anda gülünce.. Yasemin sinirle ''Gülme''
**
köyün ortasına büyük bir çadır kurulmuştu.. Bu kasabada çok yağmur yağdığı için.. Düğünde ki köylülerinde rezil olmaması için çadırın içinde her şey hazırlanılıyordu. Konuklar sandalyeleri alarak kare şekli ile yerlerini almıştı.. Yasemin ilk defa böyle bir düğüne gelmişti. Köyün erkekleri bir köşede, kadınları bir köşede, oturuyordu.. Sandalyeler, orta kısmı kaplamasın diyede, büyük uzun masalar vardı.. O masalarda ise karnını doyuranlar vardı.. Köyün ufak çocukları ise ortada oynuyorlar kendi aralarında şakalaşmaya başlıyordu..
Yaşlı bir adam.. Onları girdiği gördüğü an, koşarak Murat'ın yanına gelmişti. ''Hoş geldiniz''
''Nasılsın Musa abi.. Var mı yapılacak bir şey''
''Yok evlat, varlığınız yeter''
Yasemin mırıldanarak ''Sanki yapılacak bir şey olsa yapacak'' diyerek dalgasını geçiyordu içinden
Hanife'nin dürtmesi ile Yasemin, Murat ve yanında ki adamdan kendisini almıştı ''Gel abla biz şu tarafa geçelim boş yer var orada''
Yasemin , Murat'ın yanında ki yaşlı adamın, Murat'a bu kadar hayran gözlerle bakmasına şaşırsa da içten içe mırıldanmayı da ihmal etmiyordu ''Neredeyse önüne kırmızı halı serecek Öküzün'' demişti..
Murat efendiliğinden hiç ödün vermiyor.. Köylülerin hepsi ile selamlaşıyordu.. Yaklaşamadıkları na da baş selamı veriyordu.. Yasemin oturduğu sandalyeye, karşıda da Murat ve Kerem erkeklerin olduğu alana oturdu.. Yanında ki yaşlı köylü kadın. Öteki tarafında ki kadına eğilerek ''Şu Murat bey gibi bir damadım olsa daha ne isterim ki''
''Vallahi al benden de o kadar. Bu çocuğa varan kız yaşadı''
''Kız evlenmiş ya.. Ay karısı nasıl biri''
''Vallahi bizim kızlar görmüşte kızı, çok kendini beğenmiş diyorlardı''
Yasemin kadınların kendisinden bahsettiğini anladığında gözlerini kocaman açmıştı.. Son cümlede ise biraz sesini çıkartarak ''Yok artık''
**
Yasemin odasında farkında olmadan gözlerinin dolduğunu hissetmişti. İçeri yavaşça ve çekinerek giren Hanife yanına oturdu.
''Çıkar mısın yalnız kalmak istiyorum''
Hanife ellerini sıkarak ''Tamam abla çıkacağım ama bir durumu anlatayım öyle çıkayım''
''Neyi anlatacaksın ya, bu adam ruh hastası.. beni buraya getirdiği yetmiyor .. Birde herkesin ortasında aşağıladı. neyi anlatacaksın. Bu duruma nasıl bir mantık sığıyor. Bir müzik dinledim ya, lanet olsun ben nasıl düştüm bu iğrenç adamın eline''
''Abla ne olur sakin ol, durum sandığın gibi değil.. Yani o şarkı''
Yasemin elini kaldırmıştı havaya.. ''Dur sen orada, buna mantıklı bir açıklama olmaz anladın mı. Bir şarkı yüzünden öküzün bir beni dövmediği kaldı.. Ne var bu şarkıda ya ne var, ne var bu şarkıda anlamıyorum''
''Murat abinin eski nişanlısı ile dinlediği şarkı''
Yasemin tek kaşını kaldırarak baktı Hanife'ye.. Biraz önce bu kız nişanlı mı demişti.
''Anlamadım'' dedi genç kadın
''Ali'nin bahsettiği Öteki var ya.. işte öteki Murat abinin eski nişanlısı oluyor.. Sen o şarkıyı dinledin ondan delirdi. O kadın gittiğinden beridir hiç dinlememiş bu şarkıyı, sende açınca delirdi tabi.. Neyse ben gidiyim abla.. İyi geceler sana''
Hanife odadan çıktığında. Yasemin ise yutkundu.. Anlamsızca kalbinin attığını da hissetmişti.
''Bu öküze eski nişanlısı katlanamayıp kaçmış ben nasıl dayanacak sam''
**
Yasemin, elinde ki tepsi ile kahveyi taşırken, Murat'ın odasına geldiğinde.. Bu kez inatla daha sert vurmaya başlamıştı kapıyı.. Murat öfkeyle açtığında.
''Ay pardon elim dolu ya ondan vurdum''
Murat, cevap bile vermedi. Yasemin içeri girerken.. Kapıya sıkıca bir tekme daha attı.. Murat gözlerini genç kadına devirerek bakarken. Yasemin alayla ''Alıştınız ya, ondan içimde kalmasın ritim tutayım dedim''
Yasemin acısını çıkartmak istiyordu bu adamdan dün ki olayın. Derin bir nefes aldı.. Elinde ki kahveye bakarak Murat'a yaklaştı.. Tam masaya doğru bırakırken, Elinde ki kahve Murat'ın pantolonun üstüne dökülmüştü.. Genç adam acıyla ayağa kalkarken.
''Hay Allah bak görüyor musun ay tamamen benim sakarlığım'' Yasemin, kahvenin dökülmesini umursamadan, kapıya doğru dönüp çıkacağı an.
''İntikam alıyorsun demi. Dünden ötürü''
Yasemin, Murat'a döndü ''Estağfurullah, ne demek intikam. Sözleşmede bunlarda yasak ya''
''İnsanların özel eşyalarına dokunulmaz, sen bunu bilmiyor musun''
''Merak etme bunu biliyorum, ama patronum olacak ök..'' O an sustu Murat ise tek kaşını kaldırarak baktı Yasemin'e. ''Yani patronum evin perdelerini indirtip onları yıkamamı isteyince, bir oda dahi boş kalmasın dedim. Ne bileyim ben sizin özel odanız olduğunu''
Murat , gülerek başını kaldırdı ''Peki.. Özür dilerim''
Yasemin inatla başını dikleştirdi ''Affedilmedi''' diyerek odadan çıktı
''Baş belası'' dedi Murat sitemle..
**
Akşam olmuştu.. Yasemin belini tutarak odasına geçmişti. Bugün tüm haftanın yorgunluğu var gibiydi.. Resmen izin günlerini bekler olmuştu genç kadın. Hemen banyo yapıp uyumak istiyordu da, Sobaya baktı..
''Offf, niye doğal gaz yok ya bu evde.. Osmanlı dönemi gibi'' Sitemle düşüncelere dalarken. Hanife kapıyı çalarak içeri girdi.
''Abla gelecek misin sende''
Yasemin başını kaldırdı ''Anlamadım, nereye''
''Bizim köyde, Musa amca var o oğlunu everiyor bu gün''
Yasemin şaşkınca ''Eee Hanife bundan bana ne''
Hanife çocuk gibi durdu ''Abla ne olur sende gel, çok eğlenirsin bizim köyün düğünleri çok güzel oluyor ''
''Hiç zorlama belim çok ağrıyor direk zıbarıp yatacağım.. uğraşamam çekemem düğün müğün''
Yasemin eline güğümü aldığında.. Hanife gülerek ''Ya belki Murat abi ile Kerem abi çer kez dansını da yaparlar''
Yasemin gülerek baktı ''Pardonnn'' diyerek dalgaya almıştı ''Çerkez derken.. O ök..'' yutkunup ''Murat abin çer kez dansını da nereden biliyor muş''
''Kerem abinin annesi çer kez. Oda Murat abiye öğretmiş. Arada hevesleri gelince çok güzel danslardan birisini yapıyorlar. vallahi gelmezsen abla, bizim köyün kızları yine bakar Murat abi'ye'' Hanife'nin tek isteği bu kızın, Murat abisini kıskanmasıydı.. Sinsi sinsi gülerken bile.
Yasemin tek kaşını kaldırdı ''Aman alsınlar Murat abini.. Hatta dur bende geleyim de bari.. Direk yardımcı olurum''
Hanife bir anda gülünce.. Yasemin sinirle ''Gülme''
**
köyün ortasına büyük bir çadır kurulmuştu.. Bu kasabada çok yağmur yağdığı için.. Düğünde ki köylülerinde rezil olmaması için çadırın içinde her şey hazırlanılıyordu. Konuklar sandalyeleri alarak kare şekli ile yerlerini almıştı.. Yasemin ilk defa böyle bir düğüne gelmişti. Köyün erkekleri bir köşede, kadınları bir köşede, oturuyordu.. Sandalyeler, orta kısmı kaplamasın diyede, büyük uzun masalar vardı.. O masalarda ise karnını doyuranlar vardı.. Köyün ufak çocukları ise ortada oynuyorlar kendi aralarında şakalaşmaya başlıyordu..
Yaşlı bir adam.. Onları girdiği gördüğü an, koşarak Murat'ın yanına gelmişti. ''Hoş geldiniz''
''Nasılsın Musa abi.. Var mı yapılacak bir şey''
''Yok evlat, varlığınız yeter''
Yasemin mırıldanarak ''Sanki yapılacak bir şey olsa yapacak'' diyerek dalgasını geçiyordu içinden
Hanife'nin dürtmesi ile Yasemin, Murat ve yanında ki adamdan kendisini almıştı ''Gel abla biz şu tarafa geçelim boş yer var orada''
Yasemin , Murat'ın yanında ki yaşlı adamın, Murat'a bu kadar hayran gözlerle bakmasına şaşırsa da içten içe mırıldanmayı da ihmal etmiyordu ''Neredeyse önüne kırmızı halı serecek Öküzün'' demişti..
Murat efendiliğinden hiç ödün vermiyor.. Köylülerin hepsi ile selamlaşıyordu.. Yaklaşamadıkları na da baş selamı veriyordu.. Yasemin oturduğu sandalyeye, karşıda da Murat ve Kerem erkeklerin olduğu alana oturdu.. Yanında ki yaşlı köylü kadın. Öteki tarafında ki kadına eğilerek ''Şu Murat bey gibi bir damadım olsa daha ne isterim ki''
''Vallahi al benden de o kadar. Bu çocuğa varan kız yaşadı''
''Kız evlenmiş ya.. Ay karısı nasıl biri''
''Vallahi bizim kızlar görmüşte kızı, çok kendini beğenmiş diyorlardı''
Yasemin kadınların kendisinden bahsettiğini anladığında gözlerini kocaman açmıştı.. Son cümlede ise biraz sesini çıkartarak ''Yok artık''
**
''Vallahi bizim kızlar görmüşte kızı, çok kendini beğenmiş diyorlardı''
Yasemin kadınların kendisinden bahsettiğini anladığında gözlerini kocaman açmıştı.. Son cümlede ise biraz sesini çıkartarak ''Yok artık''
Kadınlar başını çevirip, Yasemin'e bakmıştı.. Anlamsızca bakan kadınlara , Yasemin de gülerek baktı.. ''Yani ayıp, biraz önce dediğinizi duydum da.. şey tanımıyorsunuz ya kulaktan dolma bilgiler çok ayıp bence''
Yasemin'i de köyden bir kız sanan, köylü kadınlar Yasemin'e eğilerek ''Vallahi benim kız görmüş, boyu kısa, ağzı yamuk birde üstüne saçları da deli yoluk gibiymiş, Burnu kocaman falanmış ''
''Yuhhh'' demişti genç kadın ''Abla senin kızın gözleri baya keskin her halde Abla''
''He kız, benim kızın gözleri baya keskindir.. Kesin kız kendisi koşmuştur, buldu tabi filinta gibi deli kanlıyı kaçırır mı''
Yasemin kadını onaylayarak ''Hiç demi.. bulunmaz hint kumaşı ya Murat bey''
Yasemin yaşlı kadınlara sinir olurken, Onlar tanımadıkları bu kıza resmen dert yanıyorlardı ''Amann oda gider nasıl olsa.. Şehirden gelmiş belli. Baksana düğüne bile gelmiyor.. Burnun havada olduğu buradan belli.. Vah vahh Murat beyciğim vah vah''
Yasemin yaşlı kadına dişini sıkarak bakarken. öteki kadın devam ediyordu ''Kız beli çok çirkindir.. Bizim kızın haklı oldu her haliyle belli.. İnsan içine çıkmaya mı utandı acaba''
''Aman neyse dedi kodu yapmış gibi olmayalım''
''Aman ne dedi kodu su doğru söz ne zaman dedi kodu olmuş''
Kadınların gülüşlerine sinir olan Yasemin hızla ayağa kalktı.. Hanife, Yasemin'e bakınca ''Abla bir şey mi oldu''
''yok canım ben hava alacağım''
Yasemin çıkarken çadırdan. Kadınlar hala dedikodu yapıyordu.. ''Şunlara bak ya, beni tanısalar ne tepki verecekler''
Murat, köylülerle sohbet ederken, Yasemin'in dışarı çıktığını görünce, köylülerden müsaade isteyerek oda çadırdan çıkmıştı.. Hafif yağmur tiselemesiyle, bulduğu ilk ağacın altına ilişmişti Yasemin.. Murat elleri cebinde karşısına dikildi.
''Mesaim doldu, git başımdan''
''Bir şey mi oldu''
Yasemin genç adamın karşısına dikilerek ''Ne olabilir ki, alt tarafı biraz önce yaşlı teyzeler, beni tanımadan senin karın hakkında dedikodu yapıyorlardı.. Üstelik benimle yapıyorlardı''
Murat, Yasemin'in bu sitemine gülmeden edemedi.. ''Sen niye dert ediyorsun''
Yasemin dillerini sıkarak ''Sağırsın galiba, karın hakkında dedim''
''Biz seninle kağıt üzerinde evliyiz sevgili KARICIĞIM.. Bu kadar dert etme, unuturlar''
Yasemin ''Sen bir gitsene başımdan biraz kafa dinleyeyim ben''
O sırada Kerem gelmişti ikilinin yanına ''Murat, gel çerkez dansı yapalım, kafamız dağılır'' Murat'ın gözü yasemin'de olmasına rağmen, teklife de sıcak bakmıştı ..
''Sende izlesene bizi Yasemin''
''Gerek yok kafa dinleyeceğim ben'' Kerem aldığı yanıt karşısında gergin bir hava olduğunu anlayınca arkadaşını da alıp oradan ayrılırken..
''Yine ne yaptın kıza''
''Önemli bir şey değil. Köylü kadınlarla karımla ilgili dedi kodu yapmışlar''
''Kiminle''
''Karımla''
Kerem o an kahkahayı basarken Arkasında havaya bakan Yasemin'e de baktı ''Oğlum kıza üzülsem mi gülsem mi yemin ederim kestiremiyorum. Kız kadınlarla kendi dedikodusunu mu yaptı''
''Uzatma'' dedi Murat , kararlı durarak.. Çadırdan içeri girince, teybin sesi sonuna kadar açılmıştı..
Yasemin derin bir nefes aldı, yağmur'un vermiş olduğu temiz kokuyu koklarken, İçeriden gelen o güzel Çerkez müziğini duydu.. Genç kadın çadıra bakınca ''Kesin katlediyorlar güzelim çerkez dansını''
Genç kadın çadırın kenarında durarak içeride Murat ve Kerem'in alkışlar eşliğinde o muhteşem Çerkez dansına gözleri kocaman açılarak baktı.. Köylü kızlarının alkış yağmuru tuttuğu bu efsane danslarında gözleri açıkça kalmıştı.. Böylesine muhteşem oynayacağı aklına dahi gelmemişti..
O an, ikisi de göz göze geldiğinde Murat ile. Murat her hareketinde genç kadına bakarak yapıyordu.. Gözleri sadece o kadını bulurken. Etrafında ona alkış yağmuruna tutan kızlar umurunda bile değildi.
*
Herkes dağılmaya başlarken, artık herkesin de üstünde büyük bir yorgunluk vardı. Murat, cebinden çıkarttığı zarfı Musa'ya verdiğinde kulağına eğilerek ''Çok açıldınız, yetmezse haberim olsun abi''
''Allah ne muradın varsa versin oğlum biz senin hakkını nasıl öderiz''
''Ne demek abi, duanız yeter''
Murat arabaya doğru ilerlerken, Yasemin genç adamın arkasından alkışlamaya başlamıştı.. Murat şaşkınca arkasını döndüğünde Yasemin 'e baktı.. Evin çalışanları arabanın yanından bu ikiliye bakıyordu..
''Muhteşem.. Anlatmaya gerek yok bakınız''
Murat keskin bakışlarını devirdi Yasemin'e.. ''Anlamadım''
''Köylünün diyorum kahramanını oynarken, benim celladım oluyorsun ya ne ilginç ama demi''
''Kahraman olmak gibi bir derdim yok''
Yasemin bu adama sinir olurken.. dişlerini sıkarak dalgaya aldı ''Aaaa tabi tabi haklısın, çok iyi bir oyuncusunuz nasıl olsa.. Kahramanlık neyinize.. Biliyor musun.. ben yemiyorum sizin bu numaralarınızı Murat bey''
''Bir numara sergilemiyorum Yasemin hanım''
''Söylesene köylüleri de kendine bu şekilde mi bağlıyorsun. Eminim hepsinin senet'i vardır.. Yoksa bile bir kaçına da para vererek ağız kapaması yapıyorsundur..Kendine mahkum bırakıyorsun dur.. Zenginsin ya nasıl olsa.. Sahi, kaç kişiyi ben gibi tutuyorsun yanında esir olarak. Burada kahraman orada cellat oluyorsun.. Garibanlar da senin gerçekten de onlarla ilgilendiğini sanıyor ne acınası bir durum ama.. ''
Murat genç kadının bıçaktan keskin sözlerini sadece dinliyordu.. Her biri içinde yara açarken.. Onun bu sitemine karşılık vermiyordu.. ''Bitti mi'' diye bildi.. Bitmesini istiyordu artık
Yasemin keskin bakışlarını devirdi ''Bir gün bitecek bu esir hayatım.. Senin bana sunduğun bu cehennemden kurtulup kendime şahane bir hayat kuracağım.. Seni.. Köylüleri.. Köyünü..Bu kasabanı.. Hepsini unutacağım.. Asla giderken de arkama bakmayacağım''
Murat yutkundu.. ''Sayılı gün çabuk biter.. Sabredersen..Çabuk geçer.. Amacına ulaşırsın.''
Yasemin, Murat'ın bu sözlerinden sonra, yanından ağır ağır arabaya doğru ilerlemişti.. genç adam ise gözlerini yumdu o an..