bc

SER-AŞK (+18)

book_age18+
211
FOLLOW
2.3K
READ
billionaire
dark
family
fated
curse
mafia
single mother
heir/heiress
drama
tragedy
sweet
bxg
serious
city
small town
childhood crush
like
intro-logo
Blurb

Ben… Serdar Selim Saruhanlı.

Hayata ismimin ağırlığıyla başladım. Daha doğduğum anda, bu isim omzuma yük olmuştu. Kaçtım… Hep kaçtım. Ama insan kendi gerçeğinden, kendi kaderinden ne kadar kaçabilir ki? Eninde sonunda yakalanıyor. Ben de yakalandım. Önce aşka… Sonra o aşkın içinde kendime. Kaçtığım adamı, onun gözlerinde buldum.

Onu ilk gördüğüm an… Ölümden sonra görebileceğim yedi saniyelik o en güzel anları dünyadayken onunla yaşayacağımı anlamıştım. Aynı zamanda yaşayacağım tüm acıların da sahibiydi o: Zeynep Sena Zeytinli. Benim Sena’m. Bu hayata bir kez daha gelsem, yine arar bulur, yine onunla yanar, yine onunla ıslanırdım. Ateşiyle kavrulmaya da yağmurunda savrulmaya da razıydım o ilk andan beri.

Ben… Zeynep Sena Zeytinli.

İnsan doğacağı aileyi seçebilseydi, ben bu aileyi seçer miydim? Sahip olduğum her şeye rağmen görünmez bir gölge olmayı ister miydim? İlk hatamda yok sayılmayı, ailemin yanlış saydıklarının bedelini tek başıma taşımayı kabullenir miydim? Asla…

Benim bu hayata tutunmamı sağlayan üç sebep vardı: İlki, inadımdı. İkincisi; peşimde aylarca koşup beni kendisine ikna eden, kaçtığı her şeyden benimle kurtulan, aşkıyla bana “gerçek beni” gösteren adam: Serdar Selim Saruhanlı. Benim Selim’im… Selametim. Üçüncüsü ise, varolması bana cehennem azabıyla helen yaşaması bana cennet bahçelerini yaşatan ama yine de vazgeçemediğim, vazgeçemeyeceğim oğlum: Aybars...

Biz… Selim ve Sena.

Zeynep ve Serdar’dan azade birbirimize varabildiğimiz bir aşkın içinde, önce kendimizi bulduk, sonra birbirimizi kaybettik. Hayat, insana her an farklı yüzünü gösteren bir bilmeceydi. Peki biz? Kendimizi bulup birbirimizi kaybettikten sonra… Yeniden biz olabilir miydik? Kaybettiklerimizle yüzleşip, kaybolan “biz”e yeniden kavuşabilir miydik?..

UU6913HJ

chap-preview
Free preview
Tanıtım..
Ben… Serdar Selim Saruhanlı. Hayata ismimin ağırlığıyla başladım. Daha doğduğum anda, bu isim omzuma yük olmuştu. Kaçtım… Hep kaçtım. Ama insan kendi gerçeğinden, kendi kaderinden ne kadar kaçabilir ki? Eninde sonunda yakalanıyor. Ben de yakalandım. Önce aşka… Sonra o aşkın içinde kendime. Kaçtığım adamı, onun gözlerinde buldum. Onu ilk gördüğüm an… Ölümden sonra görebileceğim yedi saniyelik o en güzel anları dünyadayken onunla yaşayacağımı anlamıştım. Aynı zamanda yaşayacağım tüm acıların da sahibiydi o: Zeynep Sena Zeytinli. Benim Sena’m. Bu hayata bir kez daha gelsem, yine arar bulur, yine onunla yanar, yine onunla ıslanırdım. Ateşiyle kavrulmaya da yağmurunda savrulmaya da razıydım o ilk andan beri. Ben… Zeynep Sena Zeytinli. İnsan doğacağı aileyi seçebilseydi, ben bu aileyi seçer miydim? Sahip olduğum her şeye rağmen görünmez bir gölge olmayı ister miydim? İlk hatamda yok sayılmayı, ailemin yanlış saydıklarının bedelini tek başıma taşımayı kabullenir miydim? Asla… Benim bu hayata tutunmamı sağlayan üç sebep vardı: İlki, inadımdı. İkincisi; peşimde aylarca koşup beni kendisine ikna eden, kaçtığı her şeyden benimle kurtulan, aşkıyla bana “gerçek beni” gösteren adam: Serdar Selim Saruhanlı. Benim Selim’im… Selametim. Üçüncüsü ise, varolması bana cehennem azabıyla helen yaşaması bana cennet bahçelerini yaşatan ama yine de vazgeçemediğim, vazgeçemeyeceğim oğlum: Aybars... Biz… Selim ve Sena. Zeynep ve Serdar’dan azade birbirimize varabildiğimiz bir aşkın içinde, önce kendimizi bulduk, sonra birbirimizi kaybettik. Hayat, insana her an farklı yüzünü gösteren bir bilmeceydi. Peki biz? Kendimizi bulup birbirimizi kaybettikten sonra… Yeniden biz olabilir miydik? Kaybettiklerimizle yüzleşip, kaybolan “biz”e yeniden kavuşabilir miydik?.. ****** -“Ben senin cehenneminde yanmaya da, yağmurunda ıslanmaya da razıyım…” dedi Serdar, sesi titrek ama kararlıydı. Avuçlarının arasına aldığı Sena’nın yüzünde, ona dair bütün korkuları ve bütün umutları görmek istercesine derinlere baktı. Ellerinin sıcaklığı, Sena’nın teninde ürpertici bir tonda yayıldı; bu ürperme içindeki tutkunun onu ele geçirmesiydi... Sanki o an onu hayata tutan tek bağ o dokunuştu. Sena’nın uzun kirpiklerinin ucunda ağırlaşan gözyaşı nihayet özgürlüğünü buldu, yanaklarına doğru süzüldü. Dudakları kıpırdadı, sözcükleri neredeyse fısıltı kadar hafifti: -“Sen ateşsen, ben suyum… Sen suysan, ben ateş… Biz birbirimizi yok ederiz Serdar…” Sanki kalbinin içindeki fırtınayı dile dökmek istemiyor, ama sustuğunda boğulacak gibi hissediyordu. Sesindeki kırılganlık, içinde büyüyen korkunun itirafıydı. Birbirlerine olan tutkularının güzelliği kadar tehlikesinin de farkındaydı. Serdar, gözlerini onun gözlerinden ayırmadı. Dudak kenarında acıdan çok, teslimiyeti andıran bir gülümseme belirdi. -“Sonum senin ellerinden olsun, Sena. Senin için yanarım da sönerim de… Ama sensiz tek bir nefes dahi alamam artık.” Onun sözleri Sena’nın kalbine hançer gibi saplandı. Bir yanıyla kaçmak istiyor, bir yanıyla sonsuza dek kalmak… Dudakları titredi ama tek bir kelime bile çıkmadı. Bunun yerine gözlerini kapadı ve bütün korkularına rağmen kalbinin söylediğini yaptı. Usulca eğildi, Serdar’ın dudaklarına hafif, masum ama içinde bütün dünyayı barındıran bir öpücük kondurdu. O anda zaman durdu. Sessizlik, kalplerinin çarpıntısını yankılayan tek şarkı oldu. Nefesleri birbirine karışırken, ikisinin de içinden aynı düşünce geçti: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Aşkı bulmuşlardı ama bu aşk, beraberinde öyle kayıplar getirecekti ki… Belki ailelerini, belki hayallerini, belki de birbirlerinde buldukları kendilerini kaybedeceklerdi. İçlerinde taşıdıkları sevda büyüktü; fakat kaybetmeyi göze alacakları şeyler, çok daha büyüktü. Dışarıda rüzgâr usul usul esiyordu, sanki kader onları dinliyormuş gibi. İçlerinde yanan ateşin aleviyle, dışarıdaki fırtına birbirine karışıyordu. Bu aşkın içinde savrulmaya güçleri yetecek miydi? Bu aşk, ikisini de yakıp kül ettikten sonra, küllerinden yeniden doğabilecekler miydi? Zaman acımasızdı. Hayat belirsizdi. Ve onlar henüz göz göze verdikleri bu yolun ne kadar zor, ne kadar acı verici, ne kadar yakıcı olacağını bilmiyorlardı. Peki ya siz? Siz bu aşkın yakacağı ateşi, yıkacağı şehirleri, paramparça edeceği kalpleri okumaya hazır mısınız?..

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Askerin Yaralı Gelini

read
26.3K
bc

Askerin Gelincik Çiçeği

read
33.1K
bc

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) TAMAMLANDI

read
14.2K
bc

Sessiz Çığlık

read
9.9K
bc

İNFAZ

read
4.8K
bc

KARŞI KOMŞUM Bİ ROMEO

read
7.3K
bc

YIKIK MESKEN

read
3.3K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook