'Asaf Asaf Asaf''
Kan ter içinde sıçradığımda soluk soluğa etrafıma bakındım. Belgin uyku sersemi korkuyla bana bakıyordu. Yüzüme dökülen saçlarımı geriye savurdum. Alnımda boncuk boncuk terler birikmişti.
''İyi misin Ahu?''
Ellerimi yüzümden çekmeden kafamı aşağı yukarı salladım. Hala sık sık nefes alıp veriyordum. Sırtımı yatağın başlığına yasladım. Dizlerimi kendime çekip kollarımı dizlerime sardım. Başımı dizlerimin üzerine koyup göz yaşlarına boğuldum. Belgin bana yaklaşıp kollarını bana ardı.
''Geçicek bir tanem geçicek''
Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ben yorulmuştum bedenim yorulmuştu kalbim yorulmuştu. Belgin bana yaslandığında yüzümde buruk bir tebessüm oluştu.
''İyi ki varsın ''
Fısıltım ona ulaşmış mıydı bilmiyordum ama bana sıkıca sarılmasından ulaşmışa benziyordu. Beni anlayan tek insan belki de oydu.
''Kızlar yemeğe hadi''
Annem bir anda odaya girince ikimizde yaşlı gözlerle anneme baktık. Annem şaşkın şaşkın bize baktı ardından bir iki adımla yanımıza gelip yatağa oturdu.
''Noldu ne bu haliniz?''
Gözlerimi kaçırdım. belgin doğrulup üstünü başını düzelttiğinde bende yavaşça ayağa kalktım.
''Bir şey yok öyle düğüne falan az kaldı ya duygulandık sadece birazcık''
En sonda işaret parmağı ve baş parmağını birbirine yaklaştırmıştı. Annem inanmadığını belli eden bakışlar attı ama neyse ki fazla üstelemedi.
''Bakarsın senden sonra Ahu da evlenir Belgin''
Belgin anlamamış bir ifadeyle bir annem bir bana baktığında annem imayla sırıttı. Gözlerimi devirip odadan çıktım. Banyoya girip elime yüzüme birkaç defa soğuk su çarptım. Aynada ki insan ben miydim?
Gözlerimin altı ağlamaktan şişmiş yanaklarım ve burnum kıpkırmızıydı üstelik kilo da vermiştim yanaklarım çökmüştü. Her geçen gün daha da çirkinleşiyordum. Bu düşünce ile gözlerimin önünde beliren gülen suratla dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. aYNADAKİ YANSIMAMA BAKTIM.
''Onun Dilrubası var artık''
Gözlerimin tam içine bakıyordum. Elim boğazıma gitti. Onu düşündükçe nefes alamıyordum. Sanki dapdar boğazlı bir kazak giymiş gibi hissediyordum kendimi. Elimin tersi ile yanaklarımda ki yaşları sildim. Aynadan kendime uzun uzun baktım. Ardından dişlerimi gösterecek kadar kocaman gülümsedim. Neden bende Dilruba gibi parlak gülemiyordum. Yüz ifadem düşmeye başladığında ellerimle dudaklarımı iki yandan asıldım. Olmuyordu ben Dilruba kadar güzel gülemiyordum. Yanaklarım tekrar ıslanmaya başladığında ellerimle sertçe lavaboya vurdum. Kendimden nefret ediyordum. Saçlarımı tepede sımsıkı topladım. Saç diplerim sızlıyordu ama umurumda değildi. Canım yandıkça garip bir şekilde mutlu oluyordum. Ben koca bir hata yapmıştım ve onu kaybetmiştim. Aynadan yaşlı gözlerime odaklandım.
''Çok pişmanım''
diye sızlandım. Alt dudağım titremeye başladı. Başım öne düştü. Kalbim çok acıyordu. Keşke o gün oraya hiç gitmemiş olsaydım. neydi oraya giderken aklımda ki düşünceler. Gerçekten üç yıl boyunca beni beklediğini falan mı düşünmüştüm. Ya da beni görünce bana geri döneceğini falan mı düşünmüştüm.
''Aptalsın Ahu''
dedim gözlerimin içine bakarak. Ben sadece onu çok özlemiştim ve görmek istemiştim. Sadece onu görmek istemiştim. Onu görmenin kalbime bu kadar zarar vereceğini bilsem yine gider miydim?
Giderdim.
Çünkü ona olan özlemim tüm duygulardan daha büyük ve daha kuvvetliydi. Onun sesini kokusunu ,bakışını her şeyini özlemiştim. Yüzümü tekrar birkaç defa yıkadım. Suyu o kadar sert çarpıyordum ki tişörtüm sırılsıklam olmuştu. Öfkeyle üstümde ki tişörtü asılıp bir köşeye fırlattım. Bacaklarım titremeye başladığında kendimi usulca soğuk zemine bıraktım. Bedenim soğuğun etkisiyle irkildi ama çabuk alıştım. Derin nefesler alıp veriyordum. Gözlerimi sıkıca yumdum. Yanaklarımdan tekrar yaşlar akmaya başlamıştı. Dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Yüreğimden kopup gelen bir acı vardı. Beni yakıyordu bu acı. Bedenimi kül ediyordu adeta. Başımı dizlerime yasladım . Gözlerimi sıkıca yumdum. Orda ne kadar kaldığımı hatırlamıyordum tek hatırladığım onun yüzüydü.
Üşüyordum.
Kalbim üşüyordu.
''Ahu iyi misin?''
Kapı bir anda tıklatılınca ürkmüştüm. Kafamı kaldırıp sersemce etrafıma bakındım. Yerden destek alıp hızla ayağa kalktım. Kapıyı açıp karşımda endişeli gözlerle bana bakan Belgini umursamadan koşar adımlarla odama gittim. belgin endişeli bakışlarla hemen arkamdan geldiğinde saçlarımı sertçe asılıp ona döndüm.
''Ben iyi değilim Belgin''
Belgin hızla aramızda ki mesafeyi kapayıp yakınıma geldi. Beni baştan ayağa süzdü. Yüzünde kederin yansımaları vardı.
''Biliyorum Ahu ama hepsi geçecek sana söz veriyorum hepsi geçecek''
Başımı olumsuzca salladım. Saçlarımı asılmaya devam ediyordum. Saç diplerim yanıyordu. Belgin benden uzaklaşıp gardıroba yöneldi. İçinden herhangi bir tişört alıp bana geldi. Önce saçlarıma kenetlediğim ellerimi ayırdı ardından tişörtü başımdan aşağı geçirip giydirdi.
''Ben napıcam Belgin? Delirmek üzereyim şu halime bak bana ne oldu böyle. ben napıcam Belgin''
Başımı geriye attım. Sık nefesler alıp veriyordum. Ellerimde Belginin ellerini hissettiğimde ona baktım. beni usulca çekiştirip yatağa oturttu. Dizlerimin önüne çöküp ellerimi sıkıca tuttu.
''Sana söz veriyorum hepsi geçecek. Biliyorum hiç kolay olmayacak ama ben her anında senin yanında olacağım. Sadece biraz dayanman gerek''
Koşmak istiyordum. Son sürat gücüm kalmayana kadar koşmak istiyordum. Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Saçlarımı yolmak istiyordum. İçim yanıyordu. Kafamdan aşağı bir kova buzlu su dökülsün ve beni kendime getirdin istiyordum.
''Ben onunla konuşmak istiyorum. Sürekli onu görme istiyorum kalbime engel olamıyorum belki onunla konuşursam değişir her şey''
Gözlerim Belgini buldu. Böyle bir şeyi hiç düşünmezken bir anda ağzımdan çıkıvermişti sözcükler. Kuruyan dudaklarımı ısladım. belgin kocaman açılmış gözlerle bana bakıyordu. Başını yavaşça sağa sola salladı.
''Onunla konuşucam''
Belgin ellerimi sıktı. Bakışlarımı kaçırdım. Kalbim heyecanla ayağa kalmış olduğu yerde taklalar atıyordu.
''Yapma bunu Ahu. Böyle bir şeyi sakın yapma!''
Dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Yanaklarım ıslanmaya başladı. omuzlarım çöktü. Gücüm kalmamıştı artık. ben tükenmiştim yorulmuştum.
''Napıcam ben Belgin? Ne kadar acınası zavallı bir haldeyim görüyorsun dimi?''
Belgin başını olumsuzca salladı. Ellerimi usulca onun ellerinden kurtardım. bedenim usulca geriye düştü. Boş tavanı izledim hiç hareket etmeden. Aklıma gelen düşünceyle kafamı kaldırıp Belgine baktım.
''Alperen neden kavga etmiş onunla''
Belgin tıpkı benim gibi yanıma yattığında başımı yatağa geri bıraktım. Başımı Belgine çevirdim. Bana değil de tavana bakıyordu. Kolumla dürtüklediğimde bana döndü. Yüzünde buruk bir tebessüm oluştu.
''Belki sonra anlatırım şimdi değil belki sonra...''
Derin bir nefes aldım. Belgin yan dönüp elini başının altına koydu. Kafamı hafifçe ona çevirdim. Belgin genişçe sırıttığında kaşlarımı çattım. Bana imalı bir bakış attığında gözlerimi kocaman açtım.
''Sen onu bunu bırak da Nuray teyzenin bahsettiği Bakarsın Ahu da evlenir meselesi nedir...''
Belginin imalı sorusuna gözlerimi devirdim.
''Bana anlatmadığın bir şeyler olabilir mi?''
Başımı olumsuzca salladığımda Belgin yanağımdan makas aldı .İmalı bakışları hala yerini koruyordu. Gözlerimi devirip ofladım.
''Babamın bilmem hangi tanıdığının oğluymuş''
Belgin yattığı yerden hızla doğrulduğunda gülümsedim.
''Ahu ne olur sana yalvarırım bir git görüş ne olur Ahu''
Başımı olumsuzca salladım. Belgine arkamı döndüğümde hızla döndüğüm tarafa geçti.
''Ahu belki de bu senin için bir fırsattır belki de onu...''
Sustuğunda yattığım yerden doğruldum. Ben kimseyle tanışmak görüşmek falan istemiyordum. Ona ihanet etmek istemiyordum. Kalbime bunu yapamazdım yapmak istemiyordum.
''Ahu ne olur görüş .Bir kere bi git görüş yapma Ahu sana yalvarıyorum git şu çocukla görüş''
Derin bir nefes aldım. Elim kalbime gitti. Kalbim her atışında onun adını haykırıyordu adeta. Ben nasıl olur da bir başkasıyla görüşürdüm. Belgine bakıp başımı olumsuzca salladım. Belgin yüzüne düşen saçlarını öfkeyle geri savurdu. Oturduğu yataktan bir anda ayağa kalkıp odanın içinde volta atmaya başladı. Bana bakmıyor sadece hızlı hızlı yürüyordu. Sinirliydi bana ve benim bitmek bilmeyen aşkıma.
''Aptal olma Ahu. Daha neyi bekliyorsun kimi bekliyorsun. Sana geri döneceğini falan mı sanıyorsun. Aç gözlerini artık görmüyor musun çocuk nişanlanmış sence hala seni seviyor gibi bir hali var mıydı?''
Belgin bir anda öfkeyle bana dönüp bağırmaya başlamıştı. Bense sessizce onu dinledim. Kalbim her bir sözcükte sert bir tokatla yere yapışıyordu. Belgin ellerini bir o yana bir bu yana sallıyordu.
''Kendimi kandırmayı bırak artık Ahu. O gittiği gün seni unutmuş belli ki. Kendine bir bak seni sevmeyen bir adam için üç yıldır yas tutuyorsun. Onu gördün diye yanında başka bir kadınla gördün diye ki bu kadın onun nişanlısı yataktan çıkmıyorsun. Ne olmasını bekliyordun Ahu .Yıllar sonra o çıkıp gelecekti ve hala her şey eskisi gibi mi olacaktı''
Başını olumsuzca salladı. Beni baştan ayağa süzdü.
''Şu haline bir bak. Sen hiçbir zaman bu kadar güçsüz olmamıştın. Hiçbir zaman bu hale gelmemiştin. Keşke...''
Belgin sustuğunda utanarak başımı önüme eğdim. Göz yaşlarım yanaklarımı ıslatmaya başlamıştı çoktan. Derin bir nefes aldı. Yetmedi bir tane daha derin bir nefes çekti.
''Keşke kendini dışarıdan bir görsen. Keşke ne kadar zavallı durduğunu bir gösterebilsem sana''
Kafamı ışık hızıyla kaldırıp Belgine baktım. O da benim gibi ağlıyordu.
''Özür dilerim Ahu. Çok özür dilerim ama ne yaptıysam olmadı. Sana gösteremedim gerçekleri. Ne olur vazgeç artık. Bırak bu sevdayı sadece kendini değil etrafında ki insanların ne kadar üzüldüğüne bir bak. Annen perişan olmuş bir halde. Benim halimi zaten görüyorsun. Alpereni de gördün. Düğüne ne halde çıkacak senin yüzünden. Seni o gün o halde gördüğü için gitmiş kavga etmiş.''
Başını havaya kaldırdı. Göz yaşlarını elinin tersiyle sildi. Derin bir nefes alıp bana baktı.
''Seni çok seviyorum Ahu. Sen benim tek dostumsun , kardeşimsin. Seni bu halde görmek istemiyorum. Ne olur artık bırak. ne olur sana yalvarıyorum artık vazgeç. Uğruna öldüğün adam senden çoktan vazgeçmiş. Üç ay...''
Sustu. Derin bir nefes aldı. Yanıma gelip ellerimi sıkıca tuttu. Gözlerimin içine bakıyordu.
''Üç ay sonra evleniyorlar Ahu''
Kalbim durdu.