3.BÖLÜM

1176 Words
Sessizce akıp giden yolu izliyordum. Ellerim ceketimi sımsıkı kavramıştı. Ağlamamak için içe kendime telkinlerde bulunuyordum. Az daha dayanmalıydım arabadan indikten sonra hıçkıra hıçkıra ağlayacaktım ama şimdi kendimi sıkmam lazımdı. Gözlerimin önünden bana bakışı hiç gitmiyordu. O an dönüp dönüp tekrar yayınlanıyordu zihnimde. Kalbim paramparçaydı. Bedenim cam bir fanusa hapsedilmişti. Boğuluyordum tüm insanlar beni izliyordu bense çabalamadan , çırpınmadan yavaş yavaş boğuluyordum. ''Bize gidelim mi?'' Belgin arkasını dönmüş dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Gözleri yüzümün her bir zerresinde geziniyordu. Biliyordum ona anlatmamı istiyordu. Neler hissettiğimi , ne düşündüğümü ona anlatmamı istiyordu ama ben konuşmak istemiyordum . Kimseyle konuşmak istemiyordum. Sadece yalnız kalmak istiyordum. Belgine bakıp gülümsedim. Kafamı olumsuzca sağa sola salladım. Belgin derin bir nefes aldı. ''Ben size geleyim o zaman. Birlikte sarılarak uyuruz. Kocaman sarılırım ben sana sıcacık uyuruz'' Alperen bu sözler üzerine homurdandı. Gülümseyerek kafamı olumsuzca salladım. Biliyordum benim için endişeleniyor benim yanımda olmak istiyordu ama ben daha kendimle yüzleşememişken şimdi ona ne anlatabilirdim. Tam 1188 gün sonra karşıma çıkmıştı. üstelik yalnızda değildi. Yanında nişanlısı vardı. Ben üç yıl boyunca yapayalnızken o hiç mi düşünmemişti beni. Ben her gün her dakika deli gibi merak ederken onu o hiç mi merak etmemişti beni. Üç yıl boyunca onun sevdiği yemekleri bile yememiştim ben. Saçlarımı kestirmemiştim sırf o seviyor diye. Belki arar diye telefon numaramı değiştirmemiş tüm sosyal medya hesaplarımı açmıştım ama o beni hiç umursamamıştı belli ki. ''Ahu'' Belginin titreyen sesiyle daldığım düşüncelerden sıyrılıp onun yaş dolu gözlerine baktım. Elini bana doğru uzattı. Gülümseyerek bana uzattığı elini sıktım. ''İyi misin?'' Kafamı aşağı yukarı salladım. Gözlerim buğulanmıştı. Bakışlarımı ondan kaçırdım. Elini usulca bıraktım. Ön koltuğa biraz yaklaştım. ''Tüm bu yaşananlarla tek başına mücadele etmek zorunda değilsin. Bana anlat ki sana yardım edebileyim.'' Bakışlarım onu buldu. Yanağıma bir damla yaş süzüldü. Hızla elimin tersi ile sildim. Derin bir nefes aldım. Kendimi konuşmak için hazır hissetmiyordum sanki ağzımı açtığım anda hüngür hüngür ağlayacak gibi hissediyordum. ''Anlatacak bir şey yok '' Sesim titremiş ve bu ortamı daha da garip bir hale sokmuştu. Arkama yaslanıp camı sonuna kadar açtım. Yüzüme vuran sert rüzgarla gülümsedim. Elimi camdan dışarı çıkarıp parmaklarımın arasından sgeçip giden rüzgarı hissettim. Belgin uzun uzun baktı bana ardından önüne döndü. Onun önüne dönmesi ile yanaklarım ıslanmaya başladı. Dudakalrımı sımsıkı birbirine bastırdım. Ağlamak istemiyordum. Elimi sıkıca ağzıma kapadım. Kalbim çok acıyordu. Göz yaşlarım hızını arttırdı. Ne kadar sessiz ağlamaya çalışsam da bir süre sonra kendimi tutamadım ve arabanın içinde benim hıçkırıklarım yankılanmaya başladı. Kalbim paramparça olmuştu. Başımı arkaya atıp hüngür hüngür ağlamaya başladım. Biraz ilerledikten sonra araba yavaşladı ardından usulca durdu. Alperen arabadan indi. Gözlerim ondaydı. Arabadan uzaklaşmaya başladığında Belgin arabadan inip benim kapımı açtı. Ona döndüm. Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu. Kollarını genişçe iki yana açtığında arabadan inip sımsıkı sarıldım ona. İkimiz birlikte hüngür hüngür ağlamaya başladık. Gözlerimin önünden hiç gitmiyordu bakışları. Belginin elleri usulca saçlarımda dolanmaya başladı. Bir yandan da kulağıma beni sakinleştirecek sözler fısıldıyordu ama hiç fayda etmiyordu. Canım çok yanıyordu. Beni kendinden uzaklaştırdı. Gözlerim gözlerine değdi. ''Kalbim çok acıyor'' Elim kalbimin üzerine gitti. Belgin dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. O da benim kadar üzgündü belki ama bir yandan da beni teselli etmeye çalışıyordu. ''Geçicek birtanem. Hepsi geçicek.'' Elleri yüzümü kavradı. yanaklarımda ki yaşları usulca kuruladı. Başımı olumsuzca sağa sola salladım. ''Geçmedi Belgin. Geçmiyor . Geçecek olsaydı şimdiye kadar geçerdi. Ben her gün onun yasını tuttum bir gün olsun kalbim onu unutmadı. Kalbim çok acıyor .Bu acı hiç geçmeyecek'' Gözlerim kapandı. Belginin ellerini ellerimde hissettim. Yüzümde acı dolu bir gülümseme oluştu. Gözlerimi araladım. Dudağımın kenarını dişledim. Ağlamamak için Belginin ellerini sıktım. Kafamı gökyüzüne çevirdim. Söylemek istemiyordum ama içimde tutmak da istemiyordum. Derin bir nefes alıp belgine baktım. pür dikkat beni izliyordu. ''O kız ...'' Sustum. Belginin elleri kasıldı. Ağzımın içine yayılan kan tadı ile dudağımı dişlemeyi bıraktım. ''Nişanlısı ...'' diye mırıldandım. Belgin başını olumsuzca sağa sola salladı. Derin bir nefes aldım. ''Çok güzeldi dimi. Çok da yakışmışlardı .'' Belgin hızla kafasını salladı. Ağzını açtığı anda elimi dudaklarının üstüne kapadım. Hafifçe omzumu silktim. ''Deme bir şey. Beni teselli etmeye çalışma Belgin. Ben gördüm gözlerimle gördüm. Kız çok güzeldi. Hani kısa saçtan nefret ederdi o. kızın saçları kısacıktı nasıl beğenmiş o kızı Belgin'' Başımı öne eğdim. Yanaklarım toprak zemine birer mermi gibi çakılıyorlardı. Omuzlarım sarsıla sarsıla ağladım. Başımı belginin göğsüne yasladım. Elleri usul usul saçlarımda dolandı. Bana hep geçicek diye fısıldadı ama ikimizde biliyorduk ki geçmeyecekti hiç geçmemişti. ''Seviyor mudur sence o kızı Belgin'' Kafamı hiç kaldırmadan sormuştum bu soruyu. Belginin saçlarımda gezinen elleri duraksadı. Başımı kaldırdım. ''Gerçi sevmese niye getirsin kızı yanında dimi'' Belgin başını olumsuzca salladı. Gözlerimin önünde silik bir sahne yayınlandı. Yanaklarım anlık ıslanmaya başladı. Dudaklarım titredi. ''Elini de tuttu .Sevmese tutmazdı Belgin. Gözlerimle gördüm sımsıkı tutuyordu.'' Belgin beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. Başımı omzuna yasladım. Gözlerimden yaşlar akıp gidiyordu. ''Özür dilerim Ahu. Seni oraya götürmeye zorladığım için çok özür dilerim. Gelemeyecek sanıyordum ne olursun affet beni. Çok özür dilerim Ahu'' Belginde tıpkı benim gibi ağlıyordu. Ben sırf bu yüzden bu aptal toplantıya gitmek istememiştim fakat Belgin çok ısrar etmişti gitmem için bende kıramamış kabul etmiştim. Aslında bu Belginin zannettiği kısımdı evet ısrar etmişti ama benim oraya gitmemde ki amaç da belki gelir yıllar sonra yüzünü görebilirim diye umut etmiştim. Ben onu görebilmek için gitmiştim. Tam üç yıl geçmişti aradan. Koca üç yıl olmuştu ve ben onu çok özlemiştim. Görmek istiyordum onu aramış sormuş soruşturmuş ama hiç bulamamıştım. Bu aptal toplantı kararmış kalbimde küçük bir parıltıya sebep olmuştu. Belki gelir diye düşünmüştüm. Belki birileri hakkında bir şeyler biliyordur diye ummuştum ama ne ummuş ne bulmuştum. ''Yeter binin arabaya'' Alperenin öfkeli sesi ile birbirimizden ayrıldık. Yüzünde ki buruk tebessümle yanaklarımda ki yaşları kuruladı ardından küçük bir öpücük bıraktı yanağıma. Belgin beni özenle arabaya bindirip kendisi de bindi. Başımı cama yasladım. Akıp giden yolu izledim. ''Yavaşla Alperen'' Belgin ve ben birbirimize sımsıkı sarılıp ağlayabiliyorduk ama Alperen tüm hüznünü öfkesini içine atıyordu. ''Alperen yavaşla lütfen'' Araba mümkünmüş gibi daha da fazla hızlandığında Belgin alperen sımsıkı tutunduğu direksiyonun üstündeki elini kavradı. ''Alperen yavaşla dedim sana'' Bağırışı ile Alperen sanki uykudan yeni uyanmış bir ifade ile Belgine bakıp yavaşladı. Arabayı hızla kenara çekip soluk soluğa durdu. Belgin arkasına dönüp bana baktıardından tekrar Alperene döndü. Alperen dikiz aynasından bana baktığında göz göze geldik. Hızla gözlerini kaçırdı. Ardından direksiyona peş peşe sert yumruklar atmaya başladı. Belgin hıçkırıklar içinde onu tutmaya çalışırken sessizce arabadan indim. Yüzüme vuran sert rüzgarla yürümeye başladım. ''Ahu nereye? Nolur bin arabaya '' Konuşacak gücüm yoktu. Elimi havaya kaldırıp salladım. Yanaklarım sırılsıklam olmuştu. Yavaş yavaş yürüdüm. Arkamdan yavaş yavaş gelen arabayla gülümsedim. ''Ahu yorulduğunda bin arabaya bir tanem. Yanındayız seni asla bırakmayacağız. '' Öfkeyle yeri tekmeledim. Yalnız kalmak istiyordum. Kimse olmasın istiyordum. Kimse beni sevmesin yapayalnız kalayım istiyordum. herkes benden nefret etsin istiyordum kimsem kalmasın istiyordum. Kendimi berbat hissediyordum en önemlisi de kendimi çok suçlu hissediyordum İçimde ki bu suçluluk koca bir pişmanlığa dönüşüyordu ve ben çok pişmandım. Tüm bu yaşananlardan ,yaptığım her şeyden dolayı aldığım tüm kararlardan dolayı çok pişmandım. Bir anda bastıran sağanakla kahkaha attım. Kafamı gökyüzüne çevirip koşamaya başladım. Deli gibi yağan yağmurun altında koşuyordum. Zihnimde bir anda onun gözleri belirdiğinde olduğum yere çakılı kaldım. Gözlerimi kapadım. Kalbim çok acıyordu. Elim kalbimin üzerine gitti. Sırılsıklam olmuştum. Gülümsedim ve fısıldadım. ''Asaf''
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD