''Alperen Yıldızın yakınıyım. Nerde bulabilirim''
Deskte oturan kadın yüksek çıkan sesime önce kaşlarını çattı ardından bilgisayarından bir şeyler yapıp beni bir yere yönlendirdi. Ona tarif ettiği yere anlamadığıma dair bakışlar attığımda belirgin bir şekilde oflayıp ayağa kalktı ardından eliyle tarif edip geri yerine oturdu. Yaşlı gözlerimle ona teşekkür edip hızla tarif ettiği yöne koştum. Hızla etrafıma bakındım.
''Ahu''
Duyduğum sesle hızla Belginin yanına yöneldim. Belgin beni gördüğü andan itibaren ağlamaya başlamıştı. Ona doğru koşup sımsıkı sarıldım. Belgin başını omzuma yaslayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bir yandan onu yatıştırıyor bir yandan da Alperene bakıyordum. Alperen bana iyi olduğuna dair işaretler yaptığında Belgini kendimden uzaklaştırıp gözlerinin içine buruk bir tebessümle baktım.
''Ağlama bir tanem.''
Benimde gözlerim dolmaya başlamıştı. Derin bir nefes aldım. belginin yanaklarında ki yaşları elimin tersi ile kuruladım. Belgin ağzını tıpkı balık gibi açıp kapıyordu. Konuşmak istiyordu ama o kadar korkmuştu ki konuşamıyordu.
''Tamam bir tanem. Konuşmak zorunda değilsin. geçti hepsi sakin ol Belgin derin derin nefes al''
Belginin iki elini sımsıkı tuttum. Onu yatıştırmak için aklıma gelen tüm cümleleri kuruyordum. Belgin beni kendine çekip sımsıkı sarıldığında gülümsedim. Ellerim usul usul Belginin saçlarında gezindi.
''Hadi Belgin sakin ol bir tanem. Üzme kendini artık hepsi geçti . Alperen de iyi korkma artık.''
Belgin benden uzaklaştığında ellerinden tutup Alperenin yatağının yanında ki sandalyeye oturttum onu ardından dizlerimin üstüne çöküp Belginin ellerini sımsıkı tuttum.
''Derin nefes al Belgin. bir şey yok hepsi geçti derin nefes al bir tanem''
Belgin dudaklarını sımsıkı birbirine bastırdı. Kafasını aşağı yukarı sallıyor bir yandan da sık sık nefes alıp veriyordu. Gülümsedim. Belginin ellerini usulca bıraktım. Alpereni baştan aşağı taradım.
''İyi misin sen''
Alperen bir bana bir Belgine baktı ardından kafasını aşağı yukarı salladı. Derin bir nefes aldım.
''Nasıl oldu bu?''
Sargıda ki kolunu ve yüzünde ki yer yer morlukları işaret ettim. Alperen bakışlarını kaçırdı. Gözlerim belgine kaydı. Elini yüzüne doğru sallıyordu. tekrar Alperene döndüm
''Önemli bir şey yok ya. Ufak bir tartışma''
Alperenin kayıtsız çıkan sesi ile Belgin tekrar hıçkırıklara boğuldu. Alayla gülümsedim. Bir elim belginin eline uzandı diğer elimle Alperenin sağlam koluna sert bir yumruk attım. Alperen kocaman açılmış gözlerle bana bakarken dişlerimi sıktım ve tekrar sağlam koluna sert bir yumruk attım.
''Ne vuruyorsun kızım''
belgine bakıp gülümsedim. Yanaklarında ki yaşları elimin tersi ile sildim. Ardından tekrar kocaman açılmış gözlerle bana bakan Alperene döndüm. Kollarımı iki yana kıvırdım ardından iki elimi yumruk yaptım.
''Ahu saçmalama iki hafta sonra düğünüm var benim farkında mısın ?Uzak dur benden Ahu''
Gülümsedim. Gülümsemem yavaşça koca bir kahkahaya dönüştü.
''Demek iki hafta sonra düğünün var ha. ''
aLPERENİN KOLUNA BİR CİMCİK ATTIM. iNLEYEREK SIKTIĞIM YERİ TUTTU BİR YANDAN DA KENDİNCE SÖYLENİYORDU.
''Düğünün olduğu şimdi mi aklına geldi. Kimle kavga ettin niye kavga ettin bu kızın hali ne böyle. Ne kadar korktum biliyor musun duyunca aptal mısın sen Alperen kimle kavga ettin''
Belgin ayağa kalkıp Alperenin yatağının kenarında ki boşluğa uzanıp sertçe Alperene vurdu.
''Düğünümüz var bizim iki hafta sonra''
Bir yandan ağlıyor bir yandan da Alperenin vurduğu omzuna masaj yapıyordu. Gülümseyerek kendimi Belginin kalktığı sandalyeye bıraktım.
''Alperen sen koca kafalı bir hödüksün. Nasıl bu kadar düşüncesiz olabilirsin'
Ben Alperene durmadan saydırırken Belgin hala omzuma masaj yapıyor arada bir de çok acıyor mu diye soruyordu. İki elimi yüzüme sıkıca kapadım. Gülümseyerek kafamı kaldırdım. Yüzüme düşen saçlarımı sertçe arkaya ittim.
''İkinizde aptalsınız ya''
Omuzlarım sarsıla sarsıla gülmeye başladım. Onlarda benim bu halime gülüyorlardı. Biraz da olsa rahatladığımızda derin bir nefes bıraktım. Yüzüme dökülen saçlarımı geriye savurdum. Sandalyede arkama yaslanıp bacağımı öne doğru uzattım. Bir elim bacağıma kaydı. Usul usul masaj yapmaya başladım. Koştuğumda ya da fazla ayakta kaldığımda çok ağrıyordu.
''Bacağın mı ağrıyor''
Belginin sorusu karşısında elimi önemsizce salladım.
''Anlatın bakalım neler oldu .Nedir bu kavga meselesi''
İkisi de kararsızca birbirlerine baktılar ardından Belginin bakışları tekrar bacağıma kaydı. Elimi bacağımdan çektim.
''Hastanedeyken bacağını bir göstersek mi Ahu''
Başımı olumsuzca salladım. Derin bir nefes aldım. Uzattığım bacağımı zorlukla topladım. Gülümseyerek onlara baktım.
''Hadi artık anlatın .Neler oldu Alperenin bu hali ne kimle kavga ettin ve neden kavga ettin. Ayrıca maganda mısın sen?''
Belgin ayağa kalkıp yanıma geldi. Ellerimden sıkıca tuttu. Gülümseyerek bana bakıyordu.
''Sende korktun dimi özür dilerim ''
Başımı sola yatırdım Bizim dostluğumuz tam olarak böyleydi. beş dakika önce ben onu teselli ederken beş dakika sonra o beni teselli edebiliyordu.
''Önemli değil beni boş ver şimdi sen. ne dedi doktor kırık çıkık var mıymış? neler oldu ya baştan anlatır mısınız. En baştan''
Sona doğru sesimi yükseltmiştim. etraftan bir kaç kınayıcı akış aldıktan sonra tekrar onlara döndüm. Alperen uzandığı yatakta doğruldu. Belgin hızla ona yaklaşıp sırtına bir iki tane yastık sıkıştırdı.
''Omzu çıkmış. yerine oturttular ama birkaç hafta askıda kalması gerekecekmiş. ''
Gözlerim irileşti.
''Şaka yapıyorsun eee düğünde ne olacak''
Alperen bana inanamazmış gibi bakıyordu. Askıda duran kolunu havaya kaldırdı ardından inleyerek indirdi.
''Benim burada kolum yaralanmış ve sen gerçekten düğünde nasıl görüneceğimi mi merak ediyorsun Ahu''
Kafamı aşağı yukarı salladım. Alperene inanamazmış gibi kafasını sağa sola salladı.
''Düğüne kadar kalsın bir gün önce gelin tekrar bir bakalım dedi doktor. Umarım bir an önce çıkar askısı.''
Belgin derin bir nefes alıp Alperene baktı. Alperen vuracağını anlamış gibi sağlam kolunu yüzüne siper etti. Belgin elini havya kaldırdı ardından yüksek ihtimalle Alperene kıyamayıp usulca geri indirdi .
''Peki yüzü ne olacak? Düğüne böyle mi kalacak yüzü''
İşaret parmağımla yüzünü işaret ettim.
''Dua edeceğiz morluklar iki hafta geçsin diye . Morluklar önemli değil de şu yaraları umarım çabuk iyileşir''
Biz bunları konuşurken hemşire gelip Alperene serum taktı ardından bize geçmiş olsun deyip gittiğinde tekrar ikisine odaklandım. Kollarımı iki yana açtım genişçe.
''Eeee hadi anlatmayacak mısınız. Nasıl oldu bu ?''
Alperen damar yolu takılı olan elini havaya kaldırıp inceledi ardından göz ucuyla bana baktı.
''Önemli değil ya kavga işte gereksiz bir şeydi. Oldu bir kere yapacak bir şey yok''
Gözlerim Belgine kaydı. Neler olduğunu anlatması için uzun uzun ona baktım ama o beni umursamayıp Alperenin sağlam olan elini sıkıca tuttu.
''Peki kimle kavga ettin. Kaç kişiyle kavga ettin de bu hale geldin. Ne derdiniz vardı acaba?''
Alperen hafifçe öksürüp boğazını temizledi. Sağlam olan elini Belginden kurtarıp havaya da salladı
''Ohohoho sen bir de karşı tarafı gör. Pert oldu pert.''
Sona doğru sesini yükseltmişti. Belginle birbirimize bakıp gülümsedik. O esnada üçümüzün sesinin arasına tok bir ses ilişti. Aşina olduğum delicesine özlediğim bir sesti bu .
''Kim pert olmuş kardeşim. Ben gayet iyi durumdayım .''
Derin bir nefes aldım. Tam arkamda ki beyaz perde açılmış ve Asafın yüzü gözlerimin önünde belirmişti. Gülen gözleri Alperenden yavaşça bana kaydı.
Yakındık.
Aramızda kirli beyaz perdeden başka bir şey yoktu. Gözlerim onun gözleriyle buluştu. Ellerim yüzünde ki yaralara dokunmak istedi. Sımsıkı kapadım ellerimi. Gülümseyişi an be an soldu .Gözlerim buğulandı. Dudaklarım açılıp kapandı. Derin bir nefes aldım. Gözlerim yüzünün her bir zerresinde gezindi. uzun uzun izledim onu. Kaşının üzerinde uzun bir bant vardı ardından dudağının kenarında ufak bir yara vardı.
''Asaf''