Gözlerini bir türlü gözlerinden çekemiyordum. Dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Kokusu etrafıma sarıp sarmaladığında çaktırmadan derin bir nefes çektim içime.
Onu çok özlemiştim.
Onu deliler gibi özlemiştim.
''Ahu''
Şimdiye kadar yaşadığım her şeyi unuttum o an. Tüm yaşananlar silindi. Tüm acı anılar tüm göz yaşlarım silindi. Sadece onun adımı fısıldadığı an kaldı. Her şeyi unuttum zaman dursun istedim. gözlerim usulca kapandı. Derin bir nefes aldım. bir yanım yaka paça onu susturmak isterken bir yanım ayaklarına kapanmamak için zor duruyordu. Gözlerimi araladım. Bakışları yüzümdeydi. Yüzümde acı dolu bir tebessüm oluştu. Ellerimin içi tereden sırılsıklam olmuştu. Alt dudağıma dişlerimi geçirdim. Gözlerimi gözlerinden çekemiyordum. Ona sımsıkı sarılmak istiyordum. Hiç bırakmadan sımsıkı sarılmak istiyordum.
Kalbim o kadar aciz bir haldeydi ki onu görünce bile ritmini değiştiriyordu. Şimdiye kadar o yokken bu kadar yakınımda değilken bir şekilde idare etmiştim .Yokluğu çok zordu ama yüzü gözlerimin önünde durmuyor kokusu ciğerlerime dolmuyordu. Şimdi ise yüzü tam karşımda kokusu ciğerlerime hapsolmuş bir halde karşımda bana adımı fısıldıyordu.
Derin bir nefes aldım. Gözlerimi ondan çekmeli hatta buradan koşarak uzaklaşmalıydım ama yapamıyordum. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ellerimi sıktım. Ağlamak istemiyordum şu an değildi en azından. Bakışları usulca bacağıma kaydı. Başım öne düştü. Yanaklarıma yaşlar dökülmeye başladığında kesik bir nefes aldım.
Kendimi iğrenç hissediyordum. Dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Konuşamazdım. Hatta artık kafamı bile zor kaldırırdım. Ben tam bunları düşünürken onun yüzünü zihnimin en derinlere saklarken bir şey oldu. Aciz kalbimi yerle yeksan eden bir şey oldu.
Dilruba geldi.
Önce etrafı mis gibi bir çiçek kokusu sardı ardından ay gibi parlayan yüzü ile Dilruba geldi. Perdeyi nazikçe açıp Alperene nasıl olduğunu sordu ,Belginin omzunu dostane bir şekilde sıkıp onu teselli etti. Ardından hiç yapmaması gereken bir şey yaptı. Bana döndü ve ışık saçan gülümsemesi ile bana elini uzattı. Önce eline ardından sonra yüzüne baktım.
''Sizinle tanışamadık. Dilruba ben.''
Sussun istedim. Sesinin bu kadar güzel olması beni yerimde kıpırdandırdı. Konuşmak istemedim cevap vermek istemedim elini sıkmak istemedim ama o tüm bu baş döndüren güzelliği yetmezmiş gibi cümlesinin sonuna asla söylememesi gereken sözleri ekledi.
''Asaf'ın nişanlısı''
Gözlerim usulca kapandı.
O benimdi.
O sadece benim Asafımdı.
Ona sadece ben Asaf diyebilirdim. Onun nişanlısı sadece ben olabilirdim. O benden başka kimseyi sevemezdi , sevmemeliydi. Kız havada asılı kalan eline baktı önce ardından bakışlarını bana sabitledi. Gülümseyerek elini geri çektiğinde usulca ayağa kalktım. Tüm gözler benim üzerimdeydi ve bu fazlası ile rahatsız bir andı. Boğazımı temizledim.
Ağlamaktan deli gibi korkuyordum. Ağzımı açtığım an hıçkıra hıçkıra ağlayabilirdim ve bu en son yapmak istediğim şey bile değildi.
''Pardon dalmışım. Ahu bende''
Evet başarmıştım ağlamadan konuşabilmiştim. Dilruba yüz ifadesini hiç bozmadan anlayışlı bir şekilde kafa salladı ardından yumuşacık elleriyle ellerimi sıktı. Derin bir nefes aldım. Kafamı hafifçe ona doğru çevirdim.
''Sadece Ahu''
Buydum ben. Kimsenin bir şeyi olmayan sadece Ahu idim. Kimsem yoktu. Yapayalnızdım. Dilruba benden uzaklaşıp hemen arkamda duran adama ilerlediğinde sandalyeme sıkıca tutundum.
''Nasılsın hayatım''
Gözlerimi sıkıca yumdum. Sık nefesler alıp veriyordum. şu an en son istediğim şey bile değildi onların konuşmalarını dinlemek. Kalbim çok hızlı atıyordu. Ellerimi yüzüme kapadım.
''İyiyim iyiyim merak etme''
Saçlarımı geriye savurdum. Kalbim çok hızlı atıyordu. kesik kesik nefes alıp veriyordum. Ellerim zangır zangır titriyordu. Hemen arkamda başka bir kadınla birlikteydi. Aslında artık başka kadın konumunda olan bendim onun için. Belgin bana doğru gelmeye başladığında ona bakmadan elimi ona uzatıp onu durdurdum. Başımı olumsuzca sağa sola salladım.
''Çok korkuttun beni Asaf. Neyse ki önemli bir şeyin yokmuş. Bir daha bana bunu yapma lütfen hayatım''
Sağ bacağımı sallamaya başladım. Sakin olmalıydım ama bir türlü sakin olamıyordum . Kafamı hızla kaldırdım. belgin ve Alperen endişeli gözlerle bana bakıyorlardı. Gülümsemeye çalıştım. Sanki maraton koşmuştum bir anda soluk soluğa kalmıştım. Ağzımı açtım ama bir şey diyemeden geri kapadım.
''Bakayım şu yaralarına. Çok acıyor mu sevgilim''
Gözlerimi sıktım ardından tekrar konuşmayı denedim. yanaklarım ıslanmaya başladığında ellerimi yüzüme kapadım. bir süre sessizce öyle durdum. O esnada onlar hala arkamdalardı .Çok şükür ki konuşmuyorlardı. Derin bir nefes alıp kafamı kaldırdım. bana endişe ile bakan arkadaşlarıma baktım.
''Siz yani sen ne ne zaman...''
Sustum. Sesim titriyordu. kendimi berbat hissediyordum. Kendime toparlanmak için bir kaç saniye verdim :
''Ne zaman çıkıyoruz buradan''
Alperen arkasına yaslanıp ellerini yüzüne kapadı. Belginse ayakta durmuş ne yapacağını bilmez bir halde dikiliyordu. belgin cevap vermek için ağzını açtığı anda yabancı güzel tını tekrar konuşmaya başladı.
''Doktorunuzla konuştum serumlarınız bitmesini bekleyecekmişsiniz ha bir de çıkarken tekrar bir film çektirmenizi isteyecek. Çok şanslısın çok yakın arkadaşım olur kendisi ve gerçekten şahane bir doktordur''
Bağırmak istedim. Sus diye bağırmak istedim. Hızla ayağa kalktım. Burada daha fazla kalamayacaktım. tüm gözler benim üzerimdeydi. Elimle çıkılı işaret ettim. gözlerimi sıkıca açıp kapadım. Derin bir nefes aldım.
''Ben şey yapayım şey ben gideyim sizi dışarda şey yapayım. ''
Kendimden nefret ediyordum. O yanımdayken ya da yakınımdayken tek bir doğru cümle kuramıyordum, konuşamıyordum. Aptala dönüyordum. Kendimden nefret ediyordum.
''Dışarda bekliyorum ben ''
Hızlı adımlarla yürümeye başladım gerçi ne kadar hızlı olabilirdim bilmiyorum ama aksak bacağımı sürükleyerek yürüdüm.
''Ahu''
Duyduğum sesle olduğum yerde çakılı kaldım. Bu kız benden ne istiyordu. başımı geriye attım derin bir nefes alıp yavaşça arkamı döndüm. Gördüğüm manzarayı hafızamdan asla silemeyecektim bunu çok iyi biliyordum. Dilruba Asafın hemen yanına oturmuş ellerini sıkıca tutmuştu. Gözlerim ikisinin kenetli ellerinde dolandı. Sol yanağıma bir damla yaş süzüldüğünde elimin tersi ile sildim hızlıca. Dilruba ayağa kalktı yatağın etrafında dolandı sandalyenin kenarına astığım çantamı eline alıp bana getirdi ama tüm bunları o kadar yavaş yapmıştı ki ben uzun uzun onu inceleyebilmiştim. üzerinde kırmızı hoş bir gömlek altında ise dapdar deri bir pantolon vardı. Saçlarını sımsıkı bir topuz yaptırmış yüzüne ise gayet şık bir makyaj yapmıştı. Tarzı fazlası ile kadınsıydı. Gözlerim kendi üzerimde dolandı. Gri sönük bir sweatsheart ve kot pantolon vardı. Kız ayağına topuklu ayakkabı giymişti bense beyaz crocslarımla gelmiştim.
''Çantanı unutmuşsun Ahucuğum.''
Ahucuğum mu?
Sesi o kadar zarifti ki insan onun hakkında kötü bir şey düşünemiyordu. Yüzünde ki ışıltılı tebessümü ona sevimli bir hava katarken bakışları kadınsılığını öne çıkarıyordu.
Ellerimle dağınık olduğunu düşündüğüm saçlarımı düzelttim. Ardından çantamı sıkıca tuttum. Kafamı aşağı yukarı salladım. Gözlerim hemen arkasında beni izleyen adama kaydı. Yanaklarıma yaşlar dökülmeye başladı. Bakışlarını benden çektiğinde derin bir nefes aldım. Kimseye bir şey demeden oradan uzaklaştım.
Koşar adımlarla bahçeye çıktım. Bulduğum ilk boş banka oturdum. Soluk soluğa kalmıştım. Bacağım feci şekilde ağrıyordu. Bacağımı ileri uzatıp bir elimle masaj yapmaya başladım. Öteki elim boğazıma gitti. Sanki boğazımda bir şey vardı ve sıkıca dolanmış nefes alıp vermemi engelliyor gibi hissediyordum. Başımı geriye atıp gökyüzünü izledim. Gözlerimin önünden ikisinin resmi hiç silinmiyordu. Kafayı yemek üzereydim. Gözlerimi sıkıca yumdum. Ben düşünceler deryasında kaybolmuşken yanımda bir ağırlık hissettim. Onun kokusu etrafımı sardı. Yüzüm buruştu dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Hala gözlerim kapalı duruyordum. Çakmak sesi geldiğinde derin bir nefes çektim. Gözlerimi araladım. Bakışlarımı yere odakladım. Göz ucuyla da ona bakıyordum. Sigarasından derin bir nefes çekti. Başımı yavaşça ona çevirdim. Kafasını gökyüzüne çevirmiş yavaşça nefesini dışarı verdi. Gözlerim sigarasının dumanında gezindi. Sessizce yan yana oturduk. Kokusu etrafımı ardı. nefes almak istemedim. Ciğerlerim onun kokusu ile doldu hapsoldu boğuldu.