Gece boyunca süren yağmur, sabah saatlerinde yerini parçalı bulutlu ama aydınlık bir gökyüzüne bırakmıştı. Sabaha kadar birbirinden farklı onlarca anı ile boğuştuğum için geç saatlere kadar uyuyamamıştım. O kadar yorgunluğun üzerine bir de zihin yorgunluğu eklenince neredeyse öğlene kadar uyumam normaldi. Ben öğleye kadar uyumuştum ama Fatih beni merak etmemiş miydi? Telefonumu kontrol ettiğimde ise ondan gelen tek cümlelik bir mesaj ile karşılaşmıştım. "Kuş burnu ben sabaha karşı devriyeye çıkıyorum, öğleden sonra dönerim." Sıkkınca bir nefes aldıktan sonra, odanın içindeki ufak, eski ama temiz banyoya doğru ilerleyip, güne uyanmak için hazırlık yaptım. Her ne kadar ben yanında değilken dışarı çıkma diye tembihlediyse de, uzun bir süre sonra karşılaştığım bu güzel havayı heba etmeyecekti

