5.Bölüm

2952 Words
Çıkışı keşfettiğime göre planlarıma başlamam gerekiyordu. Büyük salona girdim hemen girişte sağda kalıyor du. Muazzam güzellik te vazolar koltuklar hatta şamdanlar, vazolar vardı çok itina ile antika tarzı bir zevk ile döşenmiş büyük zengin bir havası vardı. Odaya girişte hemen karşıda kocaman kocaman pencereler ve dışarıdaki manzara... İflah olmaz bir güzellikte, orman yeşillik ve kır manzarası. Hey Allah’ım ne güzellikler yaratıyorsun ama bunları angutlara veriyorsun ve onlar da kıymetini bilmiyorlar! Hayvanlar bile var burada! hatta tüm bu güzellikleri iki ayrı yere ayıran bir nehir bile görünüyor bulunduğum yerden, buradan kaçmadan önce umuyorum orayı daha yakından görme fırsatım olacak! Harika bir yer nefes kesici bir yer burası, cennetten bir parça gibi bu kadar zengin olup ta, bu kadar suratsız olmayı, bu mutsuz oluşu nasıl beceriyor ki? Zevksiz hödük ne olacak! Uzun bir zaman geçirmiş olmalıyım o camın önünde ve tüm gerçeklikten çıkmış olmalıyım ki seda beni salonda yakaladı. Arkamdan seslendiğinde yerimden sıçradım adeta, daldığım düşünce kuyusundan çekildim, şu an ki zamana kendi gerçeğime… Beni azarlar gibi ‘’ ne yapıyorsunuz burada?’’ diye sordu yüzüne baktım sessiz kalmak daha iyi olur du. Söylediklerine hiç cevap vermedim, uslu bir kız gibi yaptım, onunda işine geldi zaten ısrar etmedi, beni hemen odaya çıkarmak istedi. Merdivenleri çıkarken de önden yürüyordu. Patronunun eve gelmesine çok az bir zaman kaldığını, Beni burada görmekten hoşnut olmayacağını, onu sinirlendirmemizin hiç iyi olmayacağından felan bahsetti. Ordinaryüs hoşnut olmaz mış! Cürmü kadar yer yakar! Bende bazen abartıyor muyum ne? Adamı görünce Yusuf Yusuf eden ben, arkasından da sağlam atıp tutuyordum! Ama kimseler duymuyordu Allahtan! , içses ile benim aramda! Şişşşşştttt! Kafamı salladım tamam dedim ve odaya çıktım karanlık, kasvetli sıkıcı oda ya.. Tıpkı sahibi gibi ruhsuz! Sahibi gibi despot! Tüm gece ortamı kolladım Enver denen adam ortalıkta yoktu. Geldiğini de sesini de duyma mistim. Herhâlde gelse odasına da çıkardı. Ama gelmemişti. Etrafta da kimse yoktu, sürekli ortam kollamak oldukça zor, kendimi dışarıya attığımda işlerin daha kolay olacağını düşünüyorum. Artık tabana kuvvet ne olursa, koş Allah’ım koş! Bu arada iyi de koşarım, çok kaçmış lığım var tehlikenin elinden, başıma gelmedik kalmazdı, bela musibet sanki kokumu alır gibi! Bu durumda zaten bunun ispatı değil mi? Sen gel mafyanın bokuna şahit ol! Kime anlatsam, bana ‘kızım gudubetmişsin ki gelip seni buluyor’ derlerdi zaten. Aman kaderimin ağzına tüküreyim! Bende şans olsa herkes gibi bir ailem olurdu herhâlde! Gece yarısına kadar bekledim. Planımı işleme koymaya karar verdim. Usulca merdivenleri inip çıkış kapısının önünde bekledim. Kapıyı açacaktım ama ses çıkarır mı diye de tereddüt ettim. Aman Allah’ım kalbim yerinden çıkacak gibi! Ellerim bana hizmet etmiyor, uyuşmuş ve hareketsiz, bu kadar heyecan ve korku kalbe zarar değil mi? Tam kapı kolunu tuttum acıkıyordum, evet açıldı! Kapı açıldı!  Sanırım olacak, olacak! Buradan kurtulacağım nihayet! ‘’ bir yere mi gidiyorsun handan!’’ Offf ya işte şimdi sıçtık! Bu adam da nereden çıktı ki, bu evde değil di. Sinsi yılan ne olacak! Heran tepemde, her an ensemde! Puşttt! Şimdi ne yapacağım? Düşün kızım handan! Düşün! Düşün! Düşün! Aklına bir şeyler gelmeli! ‘’ sana soruyorum, nereye?’’ Derin bir nefes aldım, sesim titrememeliydi. Kendimi kontrol etmeye çalışarak ve normal davranmaya çalışarak, yüzümü döndüm ve onun gözleri ile gözlerim çakıştı. Çakmak çakmak bana bakıyordu. Her zamankinden daha delici ve tehditkâr. ‘’ uykum kaçtı, biraz hava almak istedim!’’ ‘’ ön kapıda mı hava alacaksın? Neden?’’ ‘’ na-nasıl, neden? Dışarıya çıkacağım işte!’’ derken sesimi kontrol ediyordum. ‘Aferin kız handan iyi bir oyunculuk sergiliyorsun, benden aldın aferini’ kendi iç sesimle adeta sohbet halindeydim buna gülsem mi ağlasam mı? ‘’ sen belki aptal olabilirsin ama benimde aptal olduğumu düşünmen beni üzdü, kaçmayı planladığın aşikar.. bunu anlamamak için aptal olmak lazım, sen ne yaptığını sanıyorsun sarı kız!’’ ‘’ yo-yooo ben hava alacaktım!’’ ‘’ kes şunu, 30 dönüm yer burası kaçsan nereye kaçacaksın aptal, bunu aklından geçirmen bile ne kadar düşük zekalı olduğunu gösteriyor. Hem böyle bir şeyi nasıl yapmaya cüret edersin, sana defalarca anlatmaya çalışıyorum, sen beni anlamıyormuşsun!’’ Şimdi hızlı adımlayarak dibime kadar gelmişti. Ve büyük sert elleri ile yüzümü avuçladı, sıkıyordu. Ben de ellerini bileklerini tutuyordum. ‘’ sanırım sadece, gözümün önünde olman işe yaramayacak, eliminde altında olmalısın şimdi Yukarıya odaya çıkacaksın ve soyunup beni bekleyeceksin!’’ ‘’ne-nee neden bunu yapacakmışım, hayır yapmacam tabiki!’’ ‘’ sen bana karşımı geliyorsun!’’ ‘’ bu dediğini yapmacam! Asla yapmacam! Beni ne sanıyorsun hee, istediğin gibi oynaşabileceğin bir fahişe falan mı?’’ ‘’ sana ne sandığımı göstericem ve gördüklerini unutmayacaksın!’’ ‘’ hiçbirini yapmıcam! Dediklerini yapmıcam! İstersen öldür!’’ Güçlü elleri ile artık boynumu sıkmaya başlamıştı, nefesim kesilmişti. Bana istediğini zorla yaptırmak istediği de halinden belli oluyordu. Pislik herif! Yoksa bana tecavüz mü edecek? Yok heralde o kadar da aşağılık değildir! “şerefsiz herif! Ne olacak!” Enver Kapı girişinde tam koridorda duruyorduk küçük bedeni ile bana kafa tutuyordu. Hayret birşey ya! Buna kızmış değildim nedense, hatta kendini savunma şekline her seferinde daha da hayran oluyordum. Evet korkuyordu ama bir taraftan, tepkisini de dile getiriyordu. Bu halleri ile Amanda’ya hiçte benzemiyordu. Amanda kolay kabullenir ve itaat ederdi. Aslında öyle olmaması gerekirdi, güçlü olsaydı şimdi belki de yanımda olacaktı. Kendini savuna bilmesini seviyordum, Bu kızla uğraşmak bana tatlı bir zevk veriyordu adeta. Sonuçta tepkisiz birine bir şey yapamam, bana cevap verme cürret, gösteren birine karşı bir şeyler yapabilirdim. Eminim bendeki bu durumdan, düşüncemden haberdar olsaydı uysal, itaatkâr olmayı tercih ederdi. Sırf benimle başı belaya girmesin diye! Koridorda yüzünü duvara çevirdim bu hareketi algılayamadı, arkasına geçtiğimde onu daha raht kontrol edebiliyordum. Bu hareketim aniden olduğu için de afalladı, duvara dönüktü hızlı bşr hamle yaparak ellerini arkasında topladım. Ve sert bir hareketle bacaklarını açtım, buna epey panikledi. Hareketimden ne yapmak istediğimi anlayamıyordu, toy muydu? Bu işlerin cahili miydi? Bu kızla işim vardı! "Ne yapıyorsun, dur yapma!" "Bunu Uzun zaman önce yapmam gerekirdi. Kimin patron olduğunu sana öğretmem gerekirdi ehlîleşmen için, ama sana fazla hassas davrandım sanırım, sende şımardın!" Bunu söylerken dişlerimin arasından tıslıyordum. O ise titriyordu aslında ona bir şey yapmayı düşünmüyordum sadece korkutmak içindi her şey , ve böylelikle tepkileri ölçmek istiyordum, o da biraz uysal olması gerektiğini bu yolla belki kavramış olurdu. "Yoo dur, yapma lütfen, tamam sözünü, dinleyeceğim, sözünden çıkmayacağım gerçekten söz veriyorum, uslu olacağım! Lütfen yapma!" Ha şöyle! Hizaya geleceksin! Bana çalım atmak neymiş, öğreneceksin sarı kız!aklını başına topla! Bunları yalvarırcasına söylerken beni durdurmak istiyordu ama bende şiraze kaymıştı çoktan dengemi bozup beni bu duruma sokan da kendisiydi bu kızı yanımda tutmak verdiğim en yanlış karardı aslında! ona karşı bir çekim hissediyordum. Onunla ilgili kararlar sürekli değişiyordu bir yanım ona zorbalık etmek isterken, yaptığı inat hareketlerle adeta kışkırtıyor deliriyordum o zaman da canını yakmak istiyordum. Normal zaman da asla ilgimi çekmeyecek bir kız, ama bu bana neden oluyordu onu da henüz çözememiştim. Ve bu küçük kız bir erkeğe nasıl davranması gerektiğini hiç bilmiyordu, bir dominant olduğumu kabul edecek ve ona göre davranacak, yoksa daha fazla uğraştıracaktı beni... Artık başı boş inatçı tavırlarına da bir son verip bu asi tavırlarından vazgeçmesi gerekiyor ve bunu anlatmak için bildiğim tek yolda buydu sanırım, onu zorlamak istiyordum. Elbisesinin etiğini boşta kalan elimle yukarıya hızla kaldırırken kilodunun ince ipli hemen elime gelmişti. Hızlı ve sert bir hareketle sokup aldım ve artık alt iç çamaşırı yoktu. Elbiseyi de çıkarmak için hamle yaptım ama debeleniyordu. Sadece debelense iyi korku ve baş kaldırma da vardı hareketlerin de... Bu kız hiç uslanmayacak! Ama ben onu ehlileştirmesini bilirim elbet! Neden yapıyorsun ki böyle! Bir uysal olsan sorun çıkarmadan! Bende canını yakmasam olmaz mı be güzelim? Arkasındaydım erkekliğimi tam kalçasına hizaladım ve bastırdım, o panik halde çırpınmaya kaçmaya çalışıyordu ama bir şey yapamıyordu. Kımıldaması elimin altından gitmesi imkânsız dı. Onu duvarla arama hapsetmiştim. Bir ara göğüslerine uzanan kolumu ısırmaya çalışınca bende ensesinden ısırdım. Fazla canım yanmamıştı, ama onun canını yaktım. Çığlık attı. Belli ki canı da yanmıştı. İstemsiz ağzından çıkan söz beni deli etmeye yetti. Tamam kantarın topuzu kaçmıştı artık. ‘’ şerefsiz herif! Ne olacak!’’ ‘’ kızım sen eceline susadın, harbi sen elimden içmek istiyorsun ölüm şerbetini! Merak etme, eziyeti, zorbalığı, her türlüsünü sana bal eyleyecem bal! Ama sen de mutlu olacaksın, Enver beni sik siye yalvaracaksın. Ama ben seni deli gibi yalvartırken, seni öyle bir sikecem ki Bir hafta oturamayacaksın ve ben yine bir daha, bir daha sana aynısını yapacam, sana acımak yok! Senin gibisinin hakkı bu!’’ El mi yaman! Bey mi yaman? Sen Enver i daha tanımadın! ‘’Sen daha Enver soykan kim bilmiyorsun sarışın! Seni güllü lokum gibi yapacam! Kendinden vazgeçeceksin! İtaat edeceksin! Bensiz nefes alamayacaksın!’’ Çırpınıyordu, her yolu deniyordu. Çığlıklar atıyordu ama elimle ağzını tutuyordum, ara sıra da nefes alması için onu bırakıyordum. Kafasını da, Ufak bedenini de niye bu kadar zorluyordu ki? Ama nafile, karşısında Enver soykan var. Bunu bugün bilmezse yarın mutlaka bilecek! Anlayacak ve bu yanlışları yapmayacak! Bense elbisesinin altından arkadan göğüslerine ulaştım ve boşta kalan elimle bir göğsünü avuçlayıp seviyordum heyecanın doruklarına çıkıyordum yavaş yavaş. bu karşı koyuşlar beni baştan çıkarıyordu. Ona aslında sinirli öfkeli değildim bu cinsellik oyunu hoşuma gitmişti, onu daha çok arzulamama neden oluyordu. Oyuncağımı bulmuştum, mutluydum. Hep istediğim bir şeydi bu. Uzun zaman bu güzel küçük kızı deneyimlemek bana haz vereceğe benziyor! Hadi bebeğim! Biraz sakin! Sakin kal ki işimize gücümüze bakalım! Sesi kesildi şu an ağlamakla ağlamamak arasında bir duygudaydı. Sırtından bile kalbinin atışını duyuyordum. Ben bundan sonra ne yapmam gerektiğini iyi biliyordum. Tamamen de kontrol bendeydi. Kendini savunacak bir pozisyon da değildi küçük kız. Aslında ona merhamet ederdim ama şu an bunun için tüm fazla bonuslarını kullanmıştı ve beni fazla kışkırtmıştı. " Rahat dur, ne yapsan boş. Içini dokundurmam için güç göstermeme gerek bile Yok! Hala çırpınıyorsun! Kes şunu! Bana itaat et, Sakinleş! Kendini bana bırak bak o zaman zevk alacaksın, seni silkerken bana yalvaracaksın" " Ne!, iğrençsin1 bana zorla mı sahip olacaksın? Zorba!" " kızım sen uslanmazsın, Özgüven tavan diyorsun! yürek mi yedin?!" Dediğimde ellerimi bedeninde dolaştırıyordum onun elleri arkasında bacakları açık ve kendini kontrol edemeyecek kadar da savunmasız, titriyordu. Yutkundu, konuşamıyor hatta titreyen bedeni ile kollarına ve bacaklarına da sözü geçmiyordu Kekelemeye başladı bu hallerine de bayıldım onun bu halleri beni heyecanlandırıyor du. Normalde asla ilgimi çekmeyecek bu tavırlar bu kızda başka bir anlam kazanıyordu sanki... "Zorla yapamassın! bir şey yapma! lütfen yapma! Bak ne dersen yaparım ne dersen! Lütfen buna gerek yok!" " Sana istediğim her şeyi yapacağım, sen şansını gerçekten kaybettin sarışın!" Bunu söylerken bir an düşündüm tüm bunların sebebi kızın sarisin olması mi acaba... Amanda’ma benziyordu evet hatta onun kadar masum bakışları vardı, duruşu sakinliği gözlerindeki bakışlar hepsi de benziyordu ama o yaşlarda hissettiğim şeyler değildi, hislerim şu an bambaşkaydı. Amanda’nın varlığı beni sakinleştirirken, bu kıza şehvet duyuyordum. Onunla oynamaktan zevk alıyordum. Belki de amanda’da yaşasaydı ona karşı da aynı şeyleri yapar mıydım? Yapmazdım! Bu kıza hissettiklerim, Karşılaştırma yapamayacağım derece de bambaşka... Kemerimi hızlı bir şekilde çıkardığımda ve pantolonumu indirdiğimde, arakasında olan hareketlenmeye karşı dönmeye bakmaya çalıştı ve durumun ciddiliğini anladığı anda daha çok debelenmeye başladı. O anda sertleşen uzunluğumu tam arkasından kadınlığına dayadım. " Bunu neden yapıyorsun, yapma! Yapma!lütfen, lütfen!" Ağlamaya başladı. Artık sesi tiz ve kısık çıkıyordu. Bir an! Amanda da kendisine yapılan istismar sırasında onun gibi yalvarmış mıydı diye düşündüm. Ve o an durdum, aklıma gelen bu soru ile hiçbir şey yapmıyordum ve o da bu duruş sırasında öylece kaldı ne yapacağımı anlamadı, o pozisyonda ne yapacağımı bilemediğim birkaç dakika geçirdim. Sonra geri çekildim. Hızla pantolonumu çektim ve onu da elbisesinin kalan parçalarını düzeltmeye çalıştım kolundan tutup odaya savurdum. Yere kapaklandı. Ve dönüp bana baktı bir yandan da eline geçen şeylerle bedenini kapatmaya çalışıyordu, utanıyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Bu haliyle öylesine çekici ve güzel di ki bir an dönüp devam etmek istedim ama yapmadım. Eğildim yüzünü avuçladım tek elimle tüm yüzünü kavrayacağım kadar ufacık bir yüzü vardı " Bir daha, bana kafa tutayım deme, eğer beni kışkırtırsan bu sefer seni bağırta bağırta sikerim! Beni duydum mu? Sakın beni delirtme, senin için hiç iyi olmaz! Bu kaçma fikrini kafandan çıkar, seni bulamaz mıyım sanıyorsun? seni yedi kat yerin altında da olsan bulurum!" Eğilip yüzüne doğru bağırdım, sert olarak uyarmıştım bana boncuk boncuk bakıyordu. İçimi titreten bakışlardı bunlar. güzel gözleri var bu kızın! Bakışları beni deli ediyor! Nasıl bu kadar masum bakabiliyor! Melek yüzlü, şeytan ruhlu bir canavar mı? Sözlerim bitince de yüzünü iterek bıraktım, kıpkırmızı yüzüne bir iki saniye daha baktım. Kendime tarif edemeyeceğim bir hal içerisindeydim. Bendeki de belirsiz bir dengesizlik hali herhalde, bir taraftan kıza karşı merhametim varken, bir taraftan canını yakma isteğim de ağır basıyordu. Onun canını acıtmak mı istiyordum? Yoksa ona iyi davranmak mı? İkisi de tam olarak neydi bilmiyordum. ‘Kendimi kontrol etmekte güçlük çekeceğim bir anın içerisinde olmak istemem’ diye düşündüm içimden. "Rüstem! " " Efendim patron! Emrin!" " Rüstem bu kızı odama götür, bu defa ona anlayışlı davranmak yok! oradan çıkmayacak kapısını da kilitle dışarıya çıkmasın, bundan sonra iyi davranılma hakkını kaybetti, sonra yatsın zıbarsın, o odaya sadece yemek götürülürken temizlenirken girilecek onunla kimse muhatap olmayacak sadece ben, bir şey olduğunda bana sorun, onunla ilgili her şeyi bilmek istiyorum" Bunu Rüstem’e söyledikten sonra handan a döndüm, kafasını önüne eğmiş sessizce ağlıyordu. Tamam işte yapmamıştım, istediği olmuştu neye ağlıyordu ki? Bu kadınları hiç anlayamamıştım zaten, onlarla yatak dışında bir ilişki kurmak tam bir aptallık, bu zamana kadar da böyleydi bundan sonra da böyle olacak, o da bu duruma alışacak. " handan Duydun ne yapmam gerektiğini de biliyorsun! Odadan çıkmayacaksın! Uslu bir kız ol! Kimseyle de muhatap olmayacaksın! Bundan sonra yapmak istediğin ya da ihtiyacın ne ise bana soracaksın! Duydun mu?’’ ‘’ evet duydum!’’ kafası önünde gözlerinde yaşlar kalbi kırık bir haldeydi, ama bu beni hiç ilgilendirmez, akıllı olsun! ‘’Ben gelene kadar da uslu bir şekilde bekle oda dan çıkmaya da kalkma! şimdi git ve sana söylenenleri yap!" Yerdeki ceketimi aldım omuzuna verdim. Başını eğerek odaya çıkmak için merdivenlere doğru yürüdü. Rüstem bize şaşkın şaşkın bakıyordu. Tam da giriş antrede koridorun ortasında ne olmuştu ki bakışı vardı suratında, aman bana ne be, neyse ne! ‘’ tamam Rüstem sen onu takip et, kapısını kilitle, sonra da işinin başına dön!’’ ‘’ tamam patron!’’ Handan Bir kaçma öyküm de fiyasko olmuştu. Enver’in beni yakalaması, üstelikte beni istismar etmek istemesi, Allah’ım başıma neler geldi, inanamıyorum! Adam bana ayak üstü tecavüz mü edecekti? Evet evet! Edecekti! Bildiğin ırzıma geçecekti. Ve ben sadece baka kaldım, kendimi savunamadım bile! Bana bir daha bunu yapmaya kalkarsa o zaman ne yaparım. Hala bacaklarım titriyor, hala kendimi toparlayamadım, nedir bu başıma gelen? Neden bunlar beni buluyor, neden her bela benim ensemde? Saatlerce ağladım, kendime hala gelemedim. Akan gözyaşı değil sanki toplama yağmur gibiydi. Bu akşam gözyaşlarım pek cömertti bana karşı, sanki kaderime beraber ağladık. Tüm bunlar hep onun yüzünden, ne istiyor anlamıyorum ki! Pis emellerine beni alet etmek istiyor, benden faydalanmak istiyor! Onun yüzünü bile görmek istemiyorum. Bundan sonra bu evde onu görmemek için elimden geleni yapmam lazım. Buradan kaçma fikrimi biraz ertelemem gerek, burayla ilgili daha fazla bilgi toplamalıyım. Uslu bir kızmış gibi yapmalı, zamanını kollamalıyım. Ben bu kadar yas içerisinde iken epey bir zaman geçmişti. Neredeyse sabaha kadar, kendime gelemedim. TIK! TIK! Birden odanın kapısı tıklatıldı. Gelen seda idi. Ne istiyor olabilir ki, Enver yasaklamıştı onların benimle görüşmesini, sabah güneşi doğacaktı neredeyse, benden ne istiyor olabilir. ‘’ handan hanım! Beni duyuyor musunuz?’’ Kapıya doğru usulca yaklaştım. Seda alçak sesle sorduğuna göre, gizli olarak gelmişti ‘’ evet sevda, ne istiyorsun?’’ ‘’ sesinizi duydum da! Ağrı kesici veya su falan bırakayım mı size?’’ ‘’ evet, sanırım oda da her ikisi de yok, bana bırakırsan sevinirim, teşekkürler!’’ ‘’ tamam efendim biraz dan getiricem!’’ Usulca giderken ayak seslerini duymuştum, umarım o zorbaya yakalanmaz! Pis zorba ne olacak! As sonra seda elinde su sürahisi ile ve ilaçla geldi. Odanın kapısını da açtı ve içeriye girmek için hamle yapmışken, arkasında Enver biti verdi. ‘’ ne o! Kadın dayanışması mı? Bayağı da düşünürmüşsünüz birbirinizi! Siz hangi ara bu kadar samimi oldunuz?’’ İkimiz de şaşkınlıktan ne yapacağımızı bilemedik, donduk kaldık. Ben rahatsız bir şekilde kımıldandım. Seda’nın zarar görmesini de istemiyordum. O yüzden hemen onu göndermem en doğrusuydu. Geriye kalan harabe ve döküntülerle ben ilgilenirdim. ‘’ seda, teşekkürler sen gidebilirsin!’’ ‘’ yooo gidemez, ben dediğimde gidebilir, burada kararlar bana ait sen kim oluyorsun da durum toparlıyorsun!’’ ‘’ben istedim su ve ilacı, seda’nın bir suçu yok’’ deyi verdim. Yusuf Yusuf ediyordum! Ama cesarette edebiliyordum bazen kendime de hayret ediyordum. Şu an o anlardan biriydi. ‘’ seda, bu odanın anahtarı Rüstem de vardı. Sen nerden buldun?’’ Dediğinde seda başını öne eğdi ve hiçbir şey diyemedi, aslında demek istemedi. Anlaşılan su ve ilaç fikri Rüstem’e aitti. Yani bu incelik Rüstem tarafından bana yapılmıştı ve seda onu yakmak istemediğinden susmuştu. ‘’ tamam ben anladım, anlamam gerekeni! Sen gidebilirsin seda!’’ Başını önüne eğerek usulca bir şey demeden çıktı seda odadan. ‘’ Bir sıkımlık canın var, hala bana kafa tutmaya çalışıyorsun. Uslanmayacak mısın kızım sen, bak aklını başına topla, seninle uğraşırım, işimi gücümü bırakırım uğraşırım! Hemde keyifle uğraşırım’’ Kendimi tutamadım, ırzına geçilecek olan ben kendim için hiçbir şey yapmamış olamnın ezikliği ile ; “Evet! Uğraşırsın, zorla bir şeyler yapmaya alışmışsın! zorba ne olacak!’’ Bunu demeyeydin iyiydi! Kızım handan! Ağzının cidden ayarı yok, yani en son söylenecek sözü ilk başta söylüyorsun! heh! Şimdi ayıkla bakalım pirincin taşını! Derince okkalı bir nefes çekti Enver! Bu akşam başka aksiyon da istemiyordu. Kaşlarını çattı ve uyarır bir bakış attı. İştikakımı doldurmuştum sanırım, içinden ya sabır mı çekiyor du ne! ‘’ uslu dur dedikçe kaşınıyorsun! Bugün bu kadar yeter! Sen yarın için bahaneyi şimdiden verdin elime, bundan sonrasını sen düşün! Zevkle cezanı keseceğim, hemde zevkle!’’ Dudağının kenarında bir gülümseme, sırıtma belirdi ve bir an durup baktı yüzüme. Ben bu adamdan nasıl kurtul ucam ya! Sonra hızla çıktı odadan, şimdi ben ne yaptım! İyi halt yedim! Akıllanmaz uslanmaz bir akılsızım ben! Evet adam haklı, yarına bugünden koz verdim eline, dellenirse bunu bahane edecek, sebep aramadan girecek cepheye top tüfekle… Offf! Allah’ım offf bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır, öyle akılsızım ki canım sıkılır! Sıkılır aman aman aman…
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD