3.Bölüm

1225 Words
Sarı kız bayılınca, kucağıma aldım ve Yatağa bırakmıştım küçük bedenini, şimdi yüzünü seyrederken kendim de olan bu duygu durumunun ne anlama geldiğini bilmediğimden dolayı da şaşkındım. Uzun yıllar kalbimdekileri ve ruhumdakileri üstünü örttüğüm bir çok şeyi toprak altında tutarken neden böyle bir anda ortaya çıkmış olacağına dair de hiçbir fikrim yoktu. Tabii ki! kendimi de, sorguluyordum. Tekrar kendine gelmeye başladı, yine beni görünce afalladı, bana bakışlarında hem şaşkınlık hem de bir korku hakimdi, ama bir taraftan kaşları çatıktı bana karşı bir isyan ve öfkede hakimdi çehresinde, aslında onu korkutmak istemesem de genel duruşumun ve yüz hatlarımın sertliği ile bana karşı korku hissettiğini anlayabiliyordum, öyle de olması gerekiyordu zaten. Sesime sertlik katarak, bariton olan ses tonumla; " Yine bayıldın, galiba bu gidişle ayılamayacaksın, amma korkakmışsın sarı kız!" Dediğim de hemen yakasını, üstünü düzeltmeye çalışarak toparladı ve cesaret toplamaya çalıştı sanırım ona korkak olduğunu söylediğimde bana öfke duymuştu. İfadesi şaşkındı ama bu defa bana kafa tutmaya hazırlanıyor gibi bir duruşa hazırladı kendini... " Ben kimseye Bişey demem, beni bırakın, inanın ki kimseye demem! Beni ilgilendirmez de zaten, beni burada tutmanız da suç ayrıca, beni hemen bırakın!" Diye küçük de olsa bir cesaret örneği gösteriyordu, beni tehdit mi ediyordu bu kız!, ama yine de küçük bedeni zangır zangır titriyorken bile cesareti olması iyiydi, bu hamlesi ile gözüme girmişti. Yine de Kafa tutmak istese de, çekimser ifadesi bir önceki korkulu ses tonundan arınmış bir hal hareket içerisineydi. Büyük başarı! Kendini Savunmaya başlamıştı, o an bu kızla eğleneceğimi hissettim. Ama korkusunun rüzgârı bana kuvvetle esiyordu adeta, korkusuz korkak, Kuyruk dik ama bedeni ürkek bir kız. İşimiz var bu kız çocuğuyla! Bakalım ne yapacağız! Kendini toparlamaya ve bana kafa tutmaya çalışsa da gözleri boncuk boncuk şaşkın, söylediklerinin tam tersi ifade vardı küçük yüzünde. Bir taraftan savunuyprkeni diğer taraftan da Yusuf Yusuf ediyordu sanki! O karşısında Enver Soykan vardı bunu bilmiyordu ve beni tanımıyordu. Belkide sırf bu yüzden ona tolerans tanıyabilirdim. Yüzümü ona yaklaştırarak göz hizasında eğildim yatağa ve ellerimi kalçalarının hizasında iki yanda, onun üzerine doğru konumlandırdım kendimi… kulağına da yakın bir mesafede önce nefes verdim yüzüne… " Bak! Her zaman Son sözü ben söylerim, senin söylediğinin bende hükmü yok sarı kız, uslu olacaksın, söz dinleyeceksin, en önemlisi de gözümün önünde olacaksın, ben ne dersem itaat edeceksin, bir yere gideceğin de yok! Kafandan çıkar bunu!, sakın canımı sıkma, o zaman senin canın yanar, ben sinirlenince hiç çekilmem, bunu sakın tecrübe etme! tavsiye etmem sana, hee! ‘ben bunlara uymam kafama göre davranırım’ diyorsan ben zoru da severim. Hiç dert değil! Ve sana bunu anlayana kadar anlatmak için de sabırlı olurum. Sakın benim ayarlarımla oynama. Uslu dur!’’ Sesim kısık bir tonda… sert uyarıcı ve azarlar gibi çıkmıştı, korkuyu ve ne isediğimi yeterince karşı tarafa geçirdiğimden de emindim. Bundan sonra uslu olacağını düşünüyordum, hee bunu anlamadıysa ve beni uğraştıracaksa da seve seve…anlatırdım. Kız bu durumdan korkmuşdu, tehdit edilmiş di, kolay değildi. Eli ayağına dolandı ne diyeceğini bilemedi. Ama huzursuz da olmuş du. Bana kafa tutmaktan da çekinmeyeceğini hissettim, ama ben zoru seviyordum zaten, canını seviyorsa buna cesaret etmemesi gerekir. "Ne yapacaksın bana, beni öldürecek misin? Benim bir suçum yok! Görmüş olmak suç ta değil ayrıca!" Hala laf kalabalığı! hala kafa tutuyor bana ya! Bu ne özgüven arkadaş! Ben bu kızı yerim! Hem de çıtır çıtır! " Hayır öldürmek yok! Eğer benim gözümün önünde olacaksan, uslu duracaksan. He değilse! sana keseceğim cezaya razı geleceksin iki seçenek var sen seç!” dedim. Yüzüme baktı ve tedirginliği ne eklediği, tuttuğu nefesi bırakı verdi, şimdi yüzünde soru soran bir ifade vardı. Sürekli yüz ifadesi değişiyorken ona tatlı bir hava katıyordu. Sevimli bir küçük sarışın! " Buradan yarın ayrılı caz, sen de otel yönetimine de istifa ni yazıp bırakacaksın yani hayatını sıfırlayacaksın ve beraber gideceğiz benimle geleceksin tabi seçimin aksi yönde değilse, o zaman başın çok ağrır, dertlerden dert beğeneceksin!" " İşimi kaybedemem, evim hayatım var benim! Kendime ait harcamalarım ve masraflarım var isim benim her şeyim, hayatımı yeni kurdum bu işi kaybedemem beni bırak, ben kimseye Bişey söylemem gerçekten inan bana … kimseye demem asla demem! ‘’ derken sesi titriyordu ve korku içerisinde elleri ve tüm bedeni titriyordu. Yalvarıyordu, gözleri yaşlıydı. Telaşlanmıştı. Benim huyuma gitmeye çalışıyordu beni ikna etme çabasına girmişti. ‘’ tamam, kes artık! Bu tartışmaya açık bile değil, benim sözümün üstüne söz söylemeyeceğini sana bir daha hatırlatmayacağım! Sana ne diyorsam, onu yap!. Aynen söylediğim gib! Aksini halde sonuçlarına katlanırsın!" Sesimin sert ve tehditkâr olmasından dolayı birden dondu kaldı ve bana tedirgin bir bakış attı, çaresiz oluşu, korkusu gözlerinden okunuyordu. Bir çare ister gibi bakıyordu. Bu kızın ne olursa olsun benim dediğimi yapacağını da biliyordum. Bu konuda bu zamana kadar hiç yanılmamıştım. Onun üzerinde etkimin büyük olduğuna emindim. Olsun bu iyidir! Nerde duracağını bilmeyi öğrenmesi için gerekli! Endişeliydi, başına ne gelecek bilmiyordu. Kendini güvende hissetmiyordu. Ama ben tüm bunlarla ilgilenmiyordum. Bu kız şahit olmuştu ve şu an onu kontrol edebilmem içinde yanımda, yakınımda olması gerekiyordu. Bilmediğim bir hisle ona zarar vermekte istemiyordum yoksa sıkardım kafasına giderdi. Kimseyle uğraşacak tahammülüm yoktu, ama bu kız nedense başkaydı. Sebebi de amanda ya benzetmemdi diye düşünüyordum. Ahh Amanda’m! Keşke yaşasaydı! Handan Neler geldi başıma! İnanamıyorum, beladan hep kaçtım. Hatta hayatım kaos olmasın diye kimseyle ne bir yakınlık ne de bir arkadaşlık kurdum, hep yalnızdım. Sadece kendi halimde sakin huzurlu olmaktı tüm istediğim ve şu an bu başıma gelenler! Allah’ım ne yapacağım ben! Bu neden beni buldu? Bu adam, bana söylediklerini yapmazsam bana ne yapacak. Çok korkuyorum. Başıma ne gelecek bilmiyorum. Yine dünyam başıma yıkılıyor, Ne olacak. Buradan bir şekilde kaçmalıyım bir şeyler yapmazsam hayatım ellerimden uçup gidecek. Bir de istifa edecekmişim, güzelim işimden elimden gidiyor. Bir şeyler düşünmem lazım! Tüm bunlar aklımda ağırlık yapıyor, şu an ismimi, kendimi unutmuş bir şuursuz gibiyim, Kimliğimi kazanmaya ve hayata güçlü tutunmaya çalışmak için tüm enerjimi veren ben, şahit olduğum bir cinayet yüzünden her şeyimi kaybetmek üzereydim Bu adamı ikna etmekte zordu, hem başıma neden sıkmıyordu. Neden onun gözünün önünde olmak zorundayım böylesine karanlık işlerle uğraşan biri bana neler yapmaz. Otel müdürü Seden hanım beni ne aradı ne sordu, en azından beni merak edip gelselerdi bir şekilde ellerinden de kaçabilirdim. Şimdi bana güvenmesinin ve o halleder nasıl olsa demenin hiç sırası da değildi. ‘offf Allah’ım, çok çaresizim ve buradan bu adamların elinden nasıl kaçarım’ Ah o tuvalete girmeseydim! Hem sen niye 302 no lu odaya gidiyorsun? Aptal kafam, git başka odaya! Resmen o anı geriye alabilmeyi diliyordum şu an içimden... büyük pişmanlık içindeyim aklımı yitiricem yahu! Kendi gerçekliğime, hayatıma sanki hiç dönemeyecekmişim gibi bir his beni delirtiyordu bu duygu durumundan kurtulmazsam delirsem, zaten şu durumda en güzeli de sanırım deliye bağlamak, her şeyin anlamını yitirmesi… Delilik dediğin aklın esaretten kurtulmasıdır! En iyisi de delirmek! Ya da deli gibi yapmak! Adam resmen öfke ile bakıyordu, ya da onun duruşu bu muydu? Sürekli beni manipüle etmeye çalışıyordu. Kara gözleri tehlikeli ve tehditkâr bakıyordu. Beni yanında istiyor olması, yanında götürmek istemesi de hiç anlamlı gelmiyordu bana… Allah’ım beni koru! Neyin içine girdim ben! En iyisi sessiz kalmak, ne kadar konuşursam o kadar anlayamayacağım bir durumun içerisindeydim. Gözlerimi iki açıp, ağzımı da bir açmam gerekiyordu. Fazla ısrarlı olmanın ve üstelemenin hatta bu adamı sinir etmenin bana bir yararı yoktu. Ama ben bir şeyler yapmadan nasıl durabilirim ki? Bir şeyler yapmam şart! Bütün bunlara boyun eğmem imkânsız! Of! Şimdi ne yapmam gerektiğini olaylar belirleyecekti ve ben ilk fırsatta bu durumdan kurtulacaktım, bunun İçin her şeyi yapacaktım. Şu an için Sesiz kalmalıydım ve ilk fırsatta da kaçmalıydım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD