Omuzlarıma kanat takmış uçuyormuşum gibi hissediyordum. İçimde uçuşan kelebekler yüzümdeki tebessümün izlerini silmezlerken yanımda oturan adamın gözleri üzerimden çekilmiyordu. Dün akşam Gaziantep’e gelmiştik. Mayıs ayının sonlarında olduğumuz için burada hava güzeldi. Büyük evin avlusuna kurulan sofrada benim ailem ve onun ailesi kahvaltımızı yapıyorduk. Tek bir kişi bile susmuyordu. Herkes gülüşerek konuşuyor, kahkaha sesleri avluda yayılıyordu. Mirza’nın babaannesi, dedesi ve diğer akrabaları rahatımız için ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlardı burada. Hepsi çok iyi insanlara benziyordu. Ki öyle olduklarını da düşünüyordum. Bu masada sadece babamın ağabeyi, babası ve annesi yoktu. Babam her ne kadar davet etse de bizi bırakıp giden adamın yanında olmayız diyerek telefonu yüzüne

