5. Bölüm

1805 Words
Yazar'dan Etrafta ki tüm sesler susmuştu. Şimal önünde ki siyah gözlere bakarken kalakalmıştı. Bu gözleri daha önce gördüğüne emindi. Hafızasını yoklarken bir el omuzuna dokundu ve onu yana itti. Şimal sendeledi. Kendini kısa sürede toplayıp odasına giren adamla kaşları çatıldı. Sinirli bir soluk bırakıp "Heyy" diye bağırdı. Önünde ki adam onu hiç tınlamadan odaya girmiş etrafta göz gezdiriyordu. Şimal odaya girip "Buraya ne cüretle giriyorsun? Eşkıya mısın sen?" diye tısladı. Alphan ona göz ucuyla baktı ama hemen önüne döndü. "Şimal" diye seslenen babasına baktı kısa bir süre. "O Alphan Germiyanoğlu" "Ne yapayım yani?" diye sordu babasına "Genç bir kızın odasına bu şekilde dalınmayacağını bu yaşa kadar öğrenmesi gerekiyordu" sinirli bakışları Alphan'ın üzerindeydi. Alphan duydukları karşısında, Şimal'in sinirli bakışlarına aynı sinirle karşılık verdi. İkisi bakışları ile savaşa girmişti sanki. "Senin nedü belirsiz abin benim kız kardeşimi kaçırdı. Siz aile olarak benim başıma bela mısınız lan?" Şimal sinirle ne demek istediğini tam olarak anlamadı. "Bu senin odalara rahat dalabileceğin anlamına gelmez dağ ayısı. Önce bir kızın odasına girilmeyeceğini bil" Alphan'ın sinirli soluğu odaya dolarken, ışık hızıyla Şimal'in önünde bitti. Alphan Şimal'in kolunu kavramaya çalışırken Şimal onu itti. Bu aralar herkesi itip kakıyordu kendi sebeplerinden ötürü ama bu sıralar sanki herkes anlaşmış gibi sinirini bozuyordu. Ya zorla evlendiriliyor, yada zorla odasına dalıyorlardı. Herkes şaşkınlıkla onlara bakarken Alphan sinirli bir soluk bıraktı. "Lan" diye kükredi. "Ne var? Lan dan başka kelimen yok mu?" Şimal'in içine cesaret hapı kaçmış gibiydi. Hatta babası bi ara kızına nerde mezar kazacağını bile düşündü. Nişanlı kızdı, birde Baran'a hesap vereceklerdi. Şimal ise dünün sinirini üzerinde taşıyordu, o yüzden ne yaptığının farkında bile değildi. Havin de olanları izliyordu, sonunda aklına Şimal'i kurtarmak geldi. "Şimal sakin olur musun canım?" dedi. İşte bu olmamalıydı, çünkü Şimal'in küçük dalgınlığını yakalayan Alphan hızla Şimal'in kolunu yakaladı. Şimal yakalanan kolunu geriye çekti. Kurtulamayacağını anlayınca onu tekmelemeye başladı. "Dursana kızım" dedi Alphan yaka silkerek. Hayatında hiç bu kadar asi bir kız görmemişti. "Bıraksana beni" Alphan son hamle olarak saçını yakaladı. Tepesinde zorla duran topuzu Alphan'ın elinde dağıldı. Saçı çok uzundu, onları kavramak için bile ekstra güce ihtiyaç vardı. Şimal şaşkınlık ve sinir arasında gidip gelirken epey yorulmuştu. Sonunda sakinleşmeye karar verdi. Adam yorulmuyordu ama Şimal nefes nefese kalmıştı. Siniri tepesinden çıkacaktı, hatta çıkıyordu ama görüntüsü yoktu. "Sonunda sakinleştin mi?" Şimal ona sinirle baktı. "Saçımı bırak" diye tısladı. "O zaman uslu dur" dedi. Alphan ne için geldiğini bile unutmuştu Şimal ile uğraşırken. Elini Şimal'in saçından çekti. Şimal'in saçları sırtından aşağıya kabaca döküldü. Yanakları kızarmış, minik ter damlaları alnında ve yüzünün çeşitli yerlerindeydi. Alphan kendini onu izlerken buldu. Kız çok güzel değildi, yani yüzü güzel olsa da kiloluydu. Zaten kendisi de evliydi. Son anda aklına kaçırılan kız kardeşi gelince kan yine beynine sıçradı. Arkasına dönüp "Evin her yerini arayın. Ahır da dahil olmak üzere girilmedik delik kalmasın" Alphan tekrar Şimal'e döndü. "Ayağımın altına fazla dolanıyorsun. Bu durum iyice can sıkıcı bir hal aldı. Ben sakin bir adam değilim" dedi ve önüne dönüp evden çıktı. Gergin bedeni iyice gerilmişti. Şimal ise adam değilsin demek istese de bunun söyleyeceği son cümle olacağını biliyordu. "Köyün ağasına diklenmek nedir Şimal? Canına mı susadın?" Konuşan babasıyla Şimal yine gerildi. "Odama benden izinsiz kimse giremez. Buna en başta senin izin vermemen gerekirdi" "Sana bir şey yapacak değildi. Abine bakıp çıkacaktı" Ramazan efendinin aklına sonra dolan gerçeklikle gözleri büyüdü. Karısına döndü. "Engin nerde?" "Aradım telefonu kapalı. Ben çok korkuyorum Ramazan bey" Ramazan efendi derin bir nefes alıp "Umarım Alphan ağa yanılıyordur. Yoksa Engin'i öldürür" dedi. Kendi oğlu olmasa da endişelenmişti adam. Naciye ise deli divane olmuş gibi dolanıyor olduğu yerde duramıyordu. "Hepiniz toplanın" diye haykıran adamla tüm adamlar oldukları yerden çıkıp Alphan'ın yanına geldi. Aynı şekilde Ramazan efendi ve Naciye kapıdan çıktı. Şimal ve Havin yan yana kapıya geldiler. Alphan hepsinin üzerinde bakışlarını gezdirip Şimal'in üzerinde durdu. "Bu evden hiç kimse çıkmayacak, ben o iti bulup gebertene kadar kimse bu evden ayrılmayacak. Kimsenin çıkmadığı gibi, kimse de eve girmeyecek" diyerek 4 adamını evin önüne dikti. Tehditkar bakışları yeniden tüm aileyi dolaşıp önüne döndü. Arabaya doğru yürürken adımları yeri yaracak kadar sertti. Engin ve Asuman'ın uçak bileti aldığını öğrenmişti. Şimdi gidip ikisini bulup getirecekti hemde bizzat kendisi gidecekti. O gidince Naciye telefona sarılıp İstanbul da ki oğlunu aradı. Engin'i sordu. Yerlerini bilmediklerini söyleyen oğluna elbette inanmayıp üzerine gitti. Sonunda kızı kaçırdığını öğrendi Naciye. Şaşkınlığı büyüdü. Oğlunun böyle bir şey yaptığına inanamıyordu. Koskoca Germiyanoğlu'nun kızlarını kaçırdığına inanamıyordu. Kadın daha fazla dayanamayıp acıyla bağırdı. Kocası hızla yanına geldi. Oğlunun Asuman'ı kaçırdığını haykırdı. Durmadan ağlıyordu. Şiman olayı şaşkınlıkla izliyordu. Belki de ona yapılanların günahı böyle çıkıyordu kim bilir? Acımak istemese de acımıştı ona yine de. Oğlunu kesin geberteceklerdi. Yada kızını verecekti onlara. Şimal'i istemediği birine vermişlerdi, kızını da zoraki evlilikten kurtaramıyordu işte. Neyse ki Germiyanoğlu'nun küçük oğlan vardı. Naciye hanım kızını ona verirdi. Şimal daha fazla bu görüntüyü çekemeyerek odasına döndü. Yaşanılan olaylar ailenin ana gündemine oturdu. Şimal konusu bir süre rafa kalkacaktı. Yani en azından onlar öyle sanıyordu. 3 gün sonra Yazar'dan "Hala bulamadınız mı onları?" İstanbul'a gelmiş, Ahmet'i sorguya çekmişti. Ondan gittikleri evi öğrenmişti ağzını burnunu kırarak ama Ahmet onlara önceden haber verdiği için kaçmışlardı. "Şey ağam" dedi adam korkuyla. "Ne?" "Engin ve Asuman hanım emniyet genel müdürlüğüne sığınmış. Yani onlara ulaşmamız imkansız" Alphan sinirli bir soluk bıraktı. Geç kalmışlardı. "Konuşmanın bir yolunu bulmamız lazım" derken sesi sert çıkmıştı. "Bu imkansız efendim. Koruma talep ettiler. Yani onlara yaklaşmanız yasak" diyen adamla ona ölümcül bir bakış attı. Daha fazla burda kalamazdı. "En iyi adamlardan bir kaçını burada bırakın, dönüyoruz" dedi. Eli kolu uzun olsa da konu devlet olunca ağalığı zayıf kalıyordu. Onların zayıf anını kollayıp kız kardeşini ve Engin'i ele geçirecekti. Memlete uçakla dönmüştü. Döner dönmez yine Engin'in baba evine geldi. Tehditler savurup yeniden hepsini eve hapsetti. Konağa dönünce babasıyla oturup istişare etti. Aşiretin ileri gelenleri toplanıp bir karara vardı. Ya Welat Engin'in kardeşini alacaktı, yada Alphan alacaktı. Alphan hem evli, hemde yaşı büyük olduğu için Welat daha uygun görülmüştü. Karar onlara bırakılsa da Welat bu durumu kesinlikle kabul etmeyeceğini eğer zorla evlendirilirse kızı gelin olarak kabul etmeyeceğini söyledi. Henüz lise son sınıf öğrencisi olduğu için bunun imkansız olduğunu belirtti ama bu onu kurtarabilecek miydi? Günler geçti ama Kaçan çifte ulaşamadılar. Alphan'ın sonunda sabrı taşmıştı. Erkek kardeşine merhamet etmişti. Madem hayali vardı bunu gerçekleştirmesine izin verecekti. Engin'in kız kardeşini kuma olarak alacağını babasına bildirdi. Resmi nikahlı eşinin henüz bundan haberi yoktu. Kafasına koyduğunu almak için yeniden Engin'in babasının evine geldi. Arabadan inince bahçeye yürüdü. Bir süredir aşındırdığı yolu iyice ezberlemişti. "Ramazan efendi" diye bağırdı. Bahçeye girmeden korna çalmıştı zaten. Yani geldiğini biliyorlardı. Ramazan efendi korkuyla dışarıya çıktı. Korkusunu belli etmeden Alphan'ın önünde durdu. Korkusunu Alphan görüyordu saklasa da. İnsanların üzerinde ki bu etkiyi seviyordu. "Oğlunun canına karşılık bana ne vereceksin?" diye sordu. Ramazan efendi bunu normal karşıladı çünkü kız vermesi gerektiğini biliyordu. Hatta planı bile yapmıştı. "Sana kızımı vereceğim" dedi. "Getir" dedi. Ramazan efendinin omuzları düştü ama mecbur kızını verecekti. Naciye hanımın kızı küçüktü ama kendi kızı reşitti. Baran'a ayıp olacaktı ama berdelin önüne kimse geçemezdi. Karısı kızının küçük olduğunu söylemişti. Kuma olarak gitme ihtimalinin yüksek olması ile kızını riske atamazdı. Yoksa o konağa gelin vermek herkesin hayaliydi. Şimal odasında yalnız başına takılıyordu. Son olanlar onun unutulmasını sağlamış, Naciye kendi derdine düşmüştü. Kapısının açılması ile bakışları kapıyı buldu. Babasını endişeli şekilde görünce ayağa kalktı. "Bulundular mı?" diye sordu. Adamın yüzünde ki durumdan kötü bir şey olduğunu anladı. "Benimle gelmen lazım Şimal" dedi adam. Şimal'in kaşları çatıldı. "Neden?" "Yardıma ihtiyacım var" dedi. Kızına seni kuma olarak veriyorum dese kabul etmeyeceğini biliyordu. Şimal şaşırsa da babasıyla yürümeye başladı. Yürürken Naciye ve biricik kızını gördü. Naciye'nin bakışları ona tuhaf geldi. Babası koluna tutunca iyice şüphelendi. "Neler oluyor?" diye sordu kendini tutamayıp. "Alphan ağa ile yalnız konuşmak istemiyorum" diyen adam tuhaf hissettirse de babasının korktuğunu biliyordu. Son kez babasına iyilik yapacaktı ona kızgın olsa da. Normal bir durumda olsa bunu kabul etmezdi ama kendini mecbur hissetti. Evden çıkarken Alphan'ı gördü. Derin bir nefes alıp onun yanına doğru yürüdüler. Alphan'ın önüne gelince babası onu direkt Alphan'ın kucağına itti. Şimal sendeleyip durmaya çalışırken Alphan hızlı bir hamle ile yana çekildi. Şimal bir süre durmaya çalışsa da iki üç adım ilerde zor durdu. Alphan ile kaşları aynı anda çatıldı. Sinirle onu düşmekten kurtarmaya bile tahammül edemeyen adama ve ardından babasına baktı. "Bu ne demek oluyor şimdi?" "Bu ne demek oluyor baba?" ikisi aynı anda konuşmuştu. Ramazan efendi Alphan'a bakarak "Oğlum Engin'in canına karşılık, kızım Şimal'i size veriyorum. Bizde size göre başka kız yok" dedi. Şimal'in ağzı açık kalmıştı. Engin'e oğlum diyen adam kendi kızını yok sayıyordu. Alphan ise Şimal'e hiç bakmadan. "Bu kızın üç beş beden küçüğü yok mu?" Şimal'in şaşkınlığı büyüdü. "Siz ne diyorsunuz?" diye bağırdı Şimal. "Yok, berdelin karşılığı kızım Şimal'dir" Alphan Şimal'e döndü. Onu alıcı gözle süzdü. "Olmaz" dedi. "Benim yanıma yakışacak bir kız olmalı" dedi genç kızın kalbini hiç düşünmeden. Şimal daha da sinirlendi. Babasının önüne geçti. "Beni tüm köye peşkeş mi çekeceksin? Önce Baran'a verdin, şimdi bu ağa bozuntusuna veriyorsun" "Ne saçmalıyorsun Şimal? Baran'ı istemiyordun hani?" "Baran'ı da istemiyorum, kuma olmayı da" "Başka seçeneğimiz yok" "Engin benim öz abim değil. Neden onun hatasının bedelini ben ödüyorum? İstemiyorum ya, istemiyorum" "Dilda küçük bir kız, evlenemez" dedi adam "Beni ilgilendirmez. Kimseyle evlenmeyeceğim. Hele kuma hiç olmam" diyerek babasının yanından geçmeye çalıştı. Babası kolunu tuttu. "Artık bu ev senin evin değil. Alphan ağa ile gideceksin" dedi. Kararlı duruşuyla Şimal'in hayal kırıklığı büyüdü. Gözleri acıdı, gözleri dolmak içim Şimal'in inadı ile yarıştı. Şimal babasına bakmayı sürdürdü. Konuşursa sesinin titreyeceğini biliyordu. Bu ev artık senin evin değil demişti ona babası. Varsın olmasın dedi içinden. Annesi ile olan anılarını yanına alıp giderdi, başını sokacak bir yer bulurdu. Kendini topladı bir süre. Ardından kolunu sert şekilde geriye çekti. "Madem benim evim orası değil, yakamdan düş artık. Beni rahat bırakın ailecek." Alphan olanları anlamaya çalışıyordu. Sonunda arkasına dönüp giden kıza baktı. Sonra Ramazan efendiye döndü. Adam kızının gidişini izliyordu. "Bir daha kızım var diyip sakın kapımı çalma Ramazan efendi. Şimal'i aldım, kabul ediyorum. O artık benim, tüm sorumluluğu artık bende" dedi. Kayın babasına ters bir bakış atıp Şimal'in peşinden yürümeye başladı. Neden onu kabul ettiğini kendisi de bilmiyordu. Bunu daha sonra düşünecekti elbette ama şimdi sinirle yürüyen kızı yakalaması gerekiyordu. Adımlarını hızlandırdı. Şimal'i yetişti. Şimal'in üzerinde basma bir elbise vardı. Köy yerinde normal olsa da konağa yakışan bir giyim tarzı değildi. "Benimle geliyorsun" dedi Şimal'e. Şimal dönüp bakmadı bile yürümeye devam etti. Alphan sinirli bir soluk bırakıp kolunu kavradı. Şimal sinirle ona döndü. Islanan yanakları, bulanık gören gözleriyle kolunu kavrayan adama baktı. "Beni rahat bırakın artık. Engin'in benimle hiç bir kan bağı yok. Eğer çok istiyorsan kız kardeşini al" dedi. Alphan sinirli bir soluk bıraktı. "Seni aldım" dedi. Diğer kızın küçük olduğunu söylemişti Ramazan efendi. Alphan pedofili değildi sonuçta. "İstemiyorum" dedi Şimal kolunu kurtarmaya çalışarak. "Abin ve kız kardeşim ölecek o zaman. Bunu mu istiyorsun?" adamları arabayı yanlarına kadar getirdi. Şimal biraz daha dirense de kendini manevi boşlukta hissetti ve direnci kırıldı. Sonunda kendini lüks bir araçta, bilmediği bir hayata doğru sürüklenirken buldu...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD