3 gün geçmişti o günün üzerinden. Heja çalışmaya devam ediyordu; bir taraftan da Mirza’nın sözlerini düşünüyordu. Kabul etmeyecekti Mirza’nın dediklerini…
Akşam eve geldiğinde kapının önünde duran adama bakıp “Bir sorun mu var?” diye sordu.
“Heja sen misin?” diye sordu. “Benim” dedi. Elindeki zarfı verip “Bunu Mirza Ağa yolladı” dedi…
İçi para dolu zarfı eline alıp içine bakan kadın “Bunu geri götür abi, sana zahmet. Mirza Ağa’ya de ki bizim kimsenin parasına ihtiyacımız yok” diyip yolladı. Adam ne kadar “Yapamam” dese de kabul etmedi…
Mirza konağın terasında oturmuş düşünüyordu. Heja’nın vereceği tepkiyi merak ediyordu…
Konağa elindeki zarfla geri dönen Haydar’ı gördüğünde “Ne oldu, niye vermedin parayı?” diye sordu. “Gittim ağam ama Heja Hanım kabul etmedi. Bir de ne, bir de ne!”
“Bizim kimsenin parasına ihtiyacımız yok” dedi. “Tamam” dedi Mirza, “sen git…”
“İnatçı keçi” diye geçirdi içinden. “Yola getirmesini bilirim ben seni” diyerek söylendi…
Heja karar vermişti: Kimseye boyun eğmeyecekti. Kendi imkânlarıyla bakacaktı ailesine. Annesine bile eğmeyecekti boynunu…
Sabah çalıştığı restorana geldiğinde patronu “Heja, gel kızım, otur şöyle” dedi. “Sana diyeceklerim var”. “Bir sorun mu var, bir hata mı yaptım?” Yaşlı adam biraz sonra yapacağı konuşma için çok üzgündü ama başka çaresi yoktu…
Mirza yine yapmıştı ağalığını: Kovdurmuştu Heja’yı. Herkesle vedalaşıp çıktı dışarı. Karşısında arabaya yaslanmış Mirza’yı gördü. Korkmadan dikildi karşısına: “Sana boyun eğmeyeceğim Mirza” dedi. İlk kez “ağa” dememişti adama. “Görücez” dedi Mirza, “görücez” diyip gitti…
Arkadan ona seslenen Yiğit’i gördü Heja. Öfkeliydi Heja. Arkasını döndü Yiğit’e: “Hâlâ benimle olmak istiyor musun?” diye sordu. “Evet” dedi adam, “istiyorum”. “O zaman yarın gel, beni iste” diyip döndü arkasını…
Ardında şaşkın bir adam bırakarak…
Karahan ahalisi sofrada yemek yerken Filiz kayınvalidesine dönüp “Ana, müsaaden varsa yarın Heja’lara gideyim” dedi. “Hayırlı olsun güzel kızım?” “Hayır ana, hayır. Heja nişanlanıyor. O hep benim yanımdaydı, ben de onun yanında olayım” dedi…
Mirza oturduğu sandalyeye çakılmıştı sanki. Heja evleniyor muydu? Ona boyun eğmemek için? Sinirle kalkıp çıktı konaktan, arkasında şaşkın ailesini bırakarak…
Uyumak için yatağa girdi Heja. Üst üste çalan telefonunu alıp baktı.
“Efendim” diye yanıtladı.
“Kapıdayım, in.”
“Kimsin?”
“Mirza ben.”
“Git burdan, inmeyeceğim.”
“Sana in diyorum, yoksa gece gece ayağa kaldırırım bütün Mardin’i.”
“Ne istiyorsun benden, ne?”
“İn, konuşacağız.”
El mahkûm indi Heja, arabaya doğru ilerledi. “Bin çabuk” dedi Mirza.
Arabayı çekti uçurumun dibine. İndi arabadan. Heja da indi ardından. “Ne konuşacaksan konuş, yokluğumu fark edecekler” dedi…
“Evleniyormuşsun” dedi Mirza…
“Evet, evleniyorum…”
“Kiminle…”
Cevap vermedi Heja.
“Kiminle?” diye bağırdı Mirza.
“Yiğit, Yiğit’le” dedi Heja.
Mirza kendini kaybetti o an. “Olmaz, evlenemezsin” dedi.
“Neden olmazmış?” diye sordu Heja.
“Çünkü izin vermem.” “Senden izin almıyorum” dedi Heja…
“Öyle mi?” dedi Mirza. “Evet öyle. Sen benden ne istiyorsun ya? Ne yaptım ben sana? Gözüme görünme dedin, çıkmadım karşına. İzin almadan öptün, ses çıkarmadım. Yiğit’le görüşme dedin, görüşmedim. Ama yeter! Ekmeğimle bile oynadın. Uzak dur ağa benden, uzak!” Öyle bağırıyordu ki Heja, boğazı yırtılacaktı neredeyse…
Mirza baktı ki susacağı yok, yapıştı dudaklarına Heja’nın. Nefessiz kalana kadar öptü. “Seni kimseye yar etmem Heja. Sen bana yar olacaksın, başkasına değil. Anladın mı?” dedi…
Heja şaşkındı. “Ne dediğini bilmiyorsun sen Mirza Ağa. Sen evlisin, evli!” diyerek bağırdı…
“Evlenmem seninle, yar olmam sana. Düş yakamdan! İstemiyorum seni. Yiğit’le evleneceğim ben. Uzak dur bizden” dedi…
“Sus lan sus!” diye bağırdı Mirza. “Yemin olsun o adını bir daha başka erkekle yan yana anarsan yakarım onu da Mardin’i de…”
“İstemiyorum seni, istemiyorum!” diye haykırıyordu genç kadın…
“İsteyeceksin, seveceksin beni. Tıpkı benim seni sevdiğim gibi…”
Sonunda yapmıştı Mirza: Aylardır kendine bile itiraf edemediği şeyi itiraf etmişti Heja’ya…
“Olmaz” dedi. “Bizden olmaz.” “Son sözün bu mu?” dedi. “Evet” dedi Heja, “bu…”
“Bin, gidiyoruz” diyip geçti arabaya. Konağın kapısında durdu araba. “Ne işimiz var burada?” diye sordu Heja. “İn” dedi Mirza. “Napıyorsun Mirza, niye geldik buraya?” “Görüceksin şimdi” diyip tuttu kolundan, girdi konağa. Peşinden Heja’yı sürükleyerek. “Bırak, napıyorsun?” diye çırpınıyordu genç kız. Bütün konak ahalisi inmişti aşağı. Filiz şaşkınca baktı ağlayan arkadaşına. Berfin ise öfkeyle…
“Herkes beni dinlesin: Bu kız bundan sonra benim namusumdur…”
“Bu konaktan ne ölü ne diri çıkamaz. Haydar!” diye kükredi. “Git, hocayı getir…”
Berfin “Olmaz!” diye bağırdı. “Üzerime kuma getiremezsin, kabul etmem!” diyerek ağlıyordu…
Annesi Diljin Hanım “Oğul, sen delirdin mi? Koskoca ağanın kız kaçırdığı nerde görülmüş?” diye feryat ediyordu…
“Ne dediysem o!” diye bağırdı Mirza. “Bu gece Heja benim karım olacak. 3 gün sonra da gelinim var. Git, hazırlığını ona göre yap” dedi…
Filiz “Heja’yı misafir odasına çıkar, üzerine bir şeyler ver, hazır olsun hoca gelene kadar” diyip çıktı yukarı.
Heja ağlıyordu. “Ne olur Filiz, yardım et bana. İstemiyorum ben onu, ne olur!” diye feryat ediyordu. Diljin Hanım şaşkındı; oğlu onu istemeyen bir kızı kaçırmıştı. Acıdı Heja’nın haline. Gidip kaldırdı yerden, oturttu sedire. “Anlat kızım, nasıl oldu bu?” dedi…
Heja anlatmıştı her şeyi. “Demek o yüzden gelmiyordun” dedi Filiz. Sadece kafasını salladı Heja…
Diljin Hanım’a döndü genç kız: “Ne olur hanımağam, kurtar beni. Ben evlenemem onunla. O evli, hem karısına da yazık değil mi? Yardım et, kurban olayım” diye yalvardı…
“Yapamam” dedi kadın. “Senin yerin artık burası. Bir kez girdin bu konağa, artık çıkamazsın…”
Bitmişti Heja. Zalimin tekine yar olmuştu…
Filiz Heja’yı hazırlayıp çıkmıştı odadan. Bütün Mardin ayağa kalkmıştı. Herkes “Mirza Ağa’nın” kız kaçırdığını konuşuyordu. Mirza Heja’nın ailesine haber yollamış, 3 gün sonra düğün yapacağını duyurmuştu…
Heja ağlamaktan bitap düşmüştü. Kafasını dizlerine koymuş ağlıyordu. “Hiç mi gülmeyecek yüzüm, hiç mi mutlu olmayacağım?” diye düşünüyordu. Hızla açılan kapıdan öfkeyle girdi Berfin. Heja’nın saçını tuttuğu gibi kaldırdı ayağa. “Yapma” bile diyemedi Heja. “Kim kabul eder ki böyle bir şeyi?” diye düşündü…
Canı yanıyordu ama sesini çıkarmadı.
“Söyle küçük fare, nasıl kandırdın kocamı ha? Söyle, yattın mı altına?” diye bağırarak vuruyordu.
“Yapmadım, yemin ederim ben bir şey yapmadım. İstemiyorum onunla evlenmek, bıraksın gideyim” diye ağlıyordu…
Yüzü gözü kan içinde kalmıştı genç kızın. Artık tepki bile veremiyordu. Sesleri duyan Mirza indi aşağı. Gördükleriyle delirdi…
“Lan!” diye kükredi. “Sen benim olana nasıl el sürersin?” diye Berfin’i kolundan tutup çıkardı odadan. Kapıdaki korumaları çağırdı: “Alın şunu, götürün babasının evine. Ben söylemeden gelmeyecek bu konağa, haberiniz olsun” diyip fırlattı yere…
Berfin “Yapma, etme” dese de nafileydi. Artık geldiği gibi çıktı. Odaya perişan haldeki kıza baktı. Yanına yaklaşırken “Dur” dedi Heja. “Sakın bana dokunma, sakın! Öldürdün beni, koca Mardin’e rezil ettin. Mutlu musun?” diye haykırdı…
Hoca gelmiş, nikâh kıyılmıştı. Heja artık Mirza Ağa’nın karısıydı…
Filiz’in yardımıyla çıktı odaya Heja. Yarım saat sonra Mirza Ağa da geldi. Heja’nın korktuğunu biliyordu. “Korkma sen, bu odaya gelinlikle girmeden dokunmam sana” diyip çıktı…
Günler geçmiş, düğün günü gelip çatmıştı. Heja ne alışverişe gitmiş ne de odadan çıkmıştı günlerdir. Yemiyor, içmiyordu.
Mirza girdi odaya: “Kalk artık, kendine gel. Sen bugünden sonra benim karım olacaksın, ona göre davran. İnan bana Heja, beni kızdırmak istemezsin. Sana kötü davranmak istemiyorum. Şimdi odaya gelenlere zorluk çıkarmadan hazırlan” diyerek gitti…
Düğün başlamıştı. Sanki ilk kez evleniyordu Mirza. Avlu tıka basa doluydu. Mirza bir an olsun oturmamıştı. Gecenin sonunda Heja sıkı sıkı sarıldı babasına: “Özür dilerim baba, ben böyle olsun istemedim” diyip ağladı…
Diljin Hanım odaya çıkardı genç kızı. Kaç gündür kaldığı misafir odası değildi burası; en üst kattaki, terasta olan büyük oda hazırlanmıştı. “Bak kızım” dedi kadın, “bilirim istemezsin Mirza’yı ama artık yapacak bir şey kalmadı. Mirza sana sevdalanmış, kırmaz, üzmez seni bilirim. Kimse kuma olmak istemez ama kaderin böyleymiş güzel kızım. Şimdi korkma, kaçma; Mirza’daki canını yakmasın” diyip gitti…
Konaktaki sesler kesildiğinde Mirza girdi odaya. Önce yüz görümlüğünü taktı, duvağını açıp alnından öptü. “Namaz kılıp geliyorum” dedi…
Yatakta korkuyla oturuyordu Heja. Mirza namaz kılıp yaklaştı karısına. Korkuyla yutkundu Heja. Mirza elinden tutup oturttu. Önce duvağı, sonra da gelinliği çıkardı kızın. Korktuğunu biliyordu. “Korkma Heja, bunun bu gece olması gerek. Kimsenin arkandan konuşmasına izin vermem” dedi…
[+18 sahneler
Karşısında iç çamaşırlarıyla duruyordu Heja. Mirza karşısındaki güzelliğe bakıp yutkundu. “Siktir, çok güzelsin. Nasıl doyarım ben sana?” diyerek öpmeye başladı. Yatağa uzanan kadının üzerine yerleşti iyice. Sütyenini çıkarıp fırlattı bir köşeye. Göğüslerini öpüp yalamaya başladı. Eli bütün bedeninde geziniyordu. Elini kızın çamaşırından içeri sokup okşamaya başladı. Heja deli gibi utanıyordu, gözlerini kapatmıştı sıkı sıkı. Dudaklarını öpmeye başladı Mirza. Karşılık vermeden duruyordu Heja.
“Güzelim, utanma, karşılık ver bana” dedi. “Be-ben nasıl yapacağımı bilmiyorum” dedi kız korkuyla. “Aç dudaklarını” dedi Mirza. Kızın aralanan dudaklarının arasına soktu dilini. Elinin altında sırılsıklam olan kadınlığı delirtiyordu onu. Hele bu acemiliği bitirmişti Mirza’yı. Doğrulup çıkardı üstündekileri. Heja’nın çamaşırını tutup indirdi aşağı. Bacak arasına girdi, erkekliğini sürtmeye başladı kadınlığına o an heja bir cesaret yapma ne olur dedi. Ama mirza omu duyacak noktayı çoktan geçmişti Heja bir an olsun bakmadı aşağı. “Güzelim, kasma kendini. Şimdi biraz canın yanabilir ama söz veriyorum sonra geçecek” diyerek yavaş yavaş itiyordu kendini kadının içine. Mirza tamamen içine girdiğinde küçük bir çığlık attı Heja. “Şşş” dedi adam, “geçecek”. Mirza hareket etmeden duruyordu. “Kahretsin, böyle bile boşalabilirim. Nasıl bir şeysin sen?” diyerek gel-git yapmaya başladı. Sonunda boşaldığında alnını yasladı Heja’nın alnına: “Benimsin artık, benim kadınım.”
“Bu adam sana kurban olsun Heja” diyerek uzandı yatağa…
+18 son]
Kadını göğsüne çekip “Uyu güzelim, dinlen” diyerek öptü saçlarını. Onlar için asıl zorluk şimdi başlıyordu. İkisi de bunun farkında olarak kapattı gözlerini…