Evsiz

1156 Words
Karşımdaki ayyaş ile aramızda büyük bir çekişme yaşanırken, iğrenç alkol kokan nefesi sürekli yüzüme vuruyordu. ''Bırak!'' diye bağırırken aynı zamanda bedenini ittirmeye çalışıyordum. Annem ile babamın evine yerleştiğimden beri huzurumu kaybetmiştim, bu pislik adam her seferinde beni taciz etmeye çalışıyordu. ''Dul kadınsın, kanın kaynıyordur şimdi senin. Hadi izin ver kanına gireyim Dila, seni zevkten bayıltayım ha!'' Kemerinin sesini işittiğimde gözlerimi irileştirdim, öfkeyle dizimi onun erkekliğine savurduğumda acıyla böğürdü. ''Orospu!'' Bugün, gün içinde kaçıncı kere işittiğim küfürdü bilmiyorum ama artık canıma tak etmişti. Koşarak mutfağa attım kendimi, saçımın tutulmasıyla dudaklarımdan büyük bir çığlık koptu. Yüzüme inen yumrukla görüş açım bulanıklaşırken, ayyaş herif göğüslerime saldırıp bacak arama yerleşti. Çocuklarımın korkup buraya gelmemesi için çığlık atamazken, yerdeki şişeyi üzerimdeki şerefsizin kafasına geçirdim. Yarılan alnından kanlar gelirken tekmelerimi erkekliğine doğru savurmaya başladım. Cebindeki anahtarları alarak yüzüne tükürdüm. ''Seni adi herif! Pislik! Şerefsiz!'' sonra kendimi apartmanın merdivenlerine atıp avazım çıktığı kadar bağırdım. ''İmdat! Yardım edin, sapık var!'' Gözlerimden yaşlar dökülürken bir yandansa nefesim kesiliyordu, kapı pervazında gördüğüm ayyaşın gözü dönmüş gibi üzerime atladığında çığlık attım. Bihar ablanın kocası merdivenlerden aşağı inip, üzerimdeki ayyaşı öfkeyle savurdu. ''Ulan pezevenk, kaçıncı lan bu?! Kaçıncı lan?! Senin ağzını kıracağım, yemin ederim kıracağım!'' Bütün apartman sakinleri kapıya çıkarken, az önce beni kovmakla tehdit eden çirkef kadın çığlık attı. ''Bırak kocamı be, bırak!'' Bihar ablanın kocasını ittirmeye çalışırken ben ise yerde geri geri sürünüyordum, ''Bu orospu yoldan çıkarttı benim kocamı, biliyorum ben!'' Bihar abla, kollarımdan tutup beni içeri çekiştirdi, ''Ablam iyi misin?'' endişeyle bana bakarken boğazımdan bir hıçkırık koptu. ''Şerefsiz herif!'' diye öfkeyle bağırdı. ''Böylelerin s****i koparacaksın! Alçak!'' Bihar abla küfürler etmeye devam ederken, elinde bir bardak su ile yanıma geldi. Ben yerde ağlamaya devam ederken, o ise bana su içirmeye çalışıyordu. ''Kız çocuklar nerede?!'' diye sorduğunda odayı işaret ettim parmağımla. ''O-odada...'' Omuzlarım sarsıla sarsıla ağlarken Bihar abla bana sarıldı, ''Annem ağlama gözünü seveyim...'' bu apartmanda en çok sevdiğim tek kişiydi, Bihar abla. Annem öldüğünden beri bana analık yapıyordu, Allah razı olsun hiç bir zaman benden yana bir şikayeti olmamıştı. Her zaman yanımda olup bana desteğini sağlamıştı, çocuklarıma da bakmıştı. ''Abla tamam...'' diye fısıldadım, ''Ben hallederim şimdi, sen gidebilirsin. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.'' dediğimde Bihar abla üzüntüyle ayağa kalktı. ''Bana haberdar et ama vallahi aklım sende kalır Dila.'' dediğinde başımı aşağı yukarı salladım. Bihar abla, kapıyı açıp giderken sırtımı kapıya verip daha çok ağlamaya başladım, bu sırada odanın kapısı açıldı. Ronî, elinden tuttuğu kardeşiyle bana doğru gelirken, sessizce ağlamayı ihmal etmiyordu. Dilşah'ı, kucağıma bırakırken kendisi de başını omzuma yasladı. Aynı zamanda gözyaşlarımı minik ellerinin tersiyle siliyordu. Karşıdaki aynadan kendime baktım, ayyaş şerefsiz öyle bir saldırmıştı ki kıyafetlerim yırtılmıştı. Karısı olacak çirkefte suratıma tokat attığı için yanağım kızarmıştı. ''Anne ağlama.'' dedi Ronî titreyen sesiyle. ''Sen çok güçlüsün ağlama.'' ''Ağlamıyorum annem...'' diye mırıldandım gözlerimi silerek, saç diplerine öpücük kondurdum. ''Üzülme sakın bak ağlamıyorum, geçti her şey.'' Üzerimi başımı düzeltirken ayağa kalktım, Dilşah, kucağımda mızmızlanırken aynı zamanda Ronî'nin minik ellerini tutup birlikte odaya geçtik. ''Sen şimdi kardeşinle oyna, bende bavul hazırlayacağım tamam mı annem?'' ''Tamam anne.'' ''Anne, ağlama...'' Dilşah'ın sesleriyle hıçkırık kaçtı dudaklarımdan. Ronî hiç sorgulamadan yatağa otururken, yanına ise kardeşini bıraktım. Çaresizliğin içinde oradan oraya sürüklenirken, annem ile babamın odasına girdim. O kaza yaşandıktan sonra epey girmediğim odada anılarım canlanırken, avucumu ağzıma koyup ağlamalarımı bastırmaya çalıştım. Gözlerimdeki yaşlar arka arkaya akarken, odaya adımladım dudaklarımdan hıçkırık kaçarken yukarıdaki bavulları indirdim. Önce bu odada ne var, ne yok, onları toparlayacaktım ardından Ronî, Dilşah ve kendi kıyafetlerimi toplayacaktım. Masanın üzerinde ve çekmecenin içinde bulunan fotoğrafları bavulun en altına yerleştirdim. Annem ve babamdan kalan bir kaç parça kıyafeti de koyup odadan ayrıldım ardından kendi odama girdim. Önce Dilşah'ın ardından Ronî'nin bütün eşyalarını bavula yerleştirirken, kalan kısıma ise kendi kıyafetlerimi koydum. Ne kadar süre yürüyeceğimizi bilmediğimden, bebek arabasını apartmana hazırladım. Çok yorulacaklardı biliyorum, en azından oturup dinlenirlerdi. Cep telefonumu alıp öylece evin içinde gezinirken, belkide kalan eşyaları ikinci ele satarsam birazda olsa para kazanabilirim diye düşündüm. ● Avucuma konulan bir miktar paraya bakarken, ailemden kalan hatıraların gözümün önünden gidişini izlemekle yetindim. Gözlerimden yaşlar akarken alt dudağımı ısırıp boş kalan evin içinde öylece gezindim. En azından onlardan kalan eşyalarla içim bir nebze olsun rahatlarken, şimdi tamamen yalnız hissediyordum. Yumruklarımı sıkarken boğazımdaki yumru yutkunmamı engelliyordu. Ne yapacağımı bir kez olsun düşünmezken boş salonun ortasında, dizlerimin üzerine çöktüm. Bacaklarımı kendime doğru çekerken, aynı zamanda gözyaşlarımı akıtmaya devam ediyordum. Bi' onların öldüklerini anladığımda kendimi çok yalnız hissetmiştim, şimdide evimden, yurdumdan kovulduğum için yalnız hissediyordum. Tırnaklarımı parkeye geçirirken dudaklarımı birbirine bastırıp ağlamaya devam ettim. Omzumdaki yüklerin ağırlığıyla ayakta kalamıyordum, çok yorulmuştum gerçekten şu bir kaç sene içinde fazlasıyla yorulmuştum. Kollarıma sarılan minik parmaklarla başımı kaldırdım, yine Ronî'nin yüzünü gördüm. Dolu olan gözleriyle bana bakarken dizlerinin üzerine çöktü tıpkı benim gibi. ''Anne.'' diye mırıldandı ince sesiyle. Dudaklarımdan bir hıçkırık koparken bana sarıldı, minicik elleriyle saçlarımı okşadı. ''E-Efendim oğlum?'' dediğimde yüzüme baktı. ''Şimdi ne yapacağız anne?'' Yaşı küçüktü fakat zekası çok büyüktü. Her şeyin farkındaydı. Evimizden kovulduğumuzu biliyordu ve ne yapacağımızı soruyordu. ''Bilmiyorum annecim.'' diye mırıldanırken derin bir nefes almaya çalıştım. Başını kaldırıp yüzüme dolu gözleriyle baktı, elleriyle akan gözyaşlarımı sildi. ''Nerede kalacağız anne?'' dediğinde ellerimi yüzüme kapatıp daha çok ağladım. Şu anda annem ile babam olsaydı böyle olmazdı, asla olmazdı. Onlar beni korurlardı, savunurlardı en güzeli ise asla ağlamama izin vermezlerdi çünkü onlar bana kıyamazdı. Beni böyle çaresiz bırakmamalıydılar, bu kadar erken ölmemeliydiler. İç çeke çeke ağlamaya devam ediyorken saniyeler sonrasında kendime geldim. Oğlum bileklerime sarılmış, başını ise göğsüme yaslamış somurtuyordu. ''Ev bulacağız annem.'' dedim ellerimin tersiyle yanaklarımı silerek, ''Önce ev bulacağız zaten çok paramız var. Hani eşyaları sattık ya, para kazandık işte.'' ''Ağlamayacaksın artık, değil mi anne?'' dediğinde gülümseyerek alnını öptüm. ''Tabi ki ağlamayacağım oğlum, hadi gidelim artık ve yeni bir ev bulalım.'' başını aşağı yukarı sallarken hala somurtuyordu. Ronî ve Dilşah'ın ayakkabılarını giydirdim. ''Önce evden çıkacağız, merdivenleri ineceğiz sonrasında ise bineceksiniz arabayaa tamam mı?'' dediğimde başını aşağı yukarı salladı. Son kez anılarımın olduğu, çocukluğumun yaşandığı eve bakarken bebek arabasını dışarı çıkardım. ''Dila?'' Bihar abla merdiven boşluğundan bana seslendi, ardından merdivenleri koşar adımda inmeye başladı. ''Nereye kız?!'' diye çemkirdiğinde ona sarılmakla yetindim. ''Gidiyorum abla, her şey için teşekkür ederim. Hakkını helal et.'' ''Ne demek gidiyorum Dila? Nereye gideceksin, çocuklar hasta olur!'' Bihar abla, endişeyle konuşurken geri çekilip ellerini tuttum. ''Bir şekilde halledeceğim abla, sen beni düşünme. Telefon numaram sende var zaten haberleşiriz sürekli.'' dediğimde çocuklara üzüntüyle baktı. ''Kız başına nereye, gözünü seveyim?'' ''Buraya kadarmış abla. O, çirkef kadın eğer çıkmazsam polis getireceğini söyledi, biliyorsun araya polis girsin istemiyorum.'' ''Hakkım helal olsun ablam, ne demek.'' yanaklarına öpücük kondurdum. ''Merak etme, bir ev bulduğumda sana haber edeceğim.'' ''Bari yardım edeyim sana.'' Bihar abla, ben ve çocuklar birlikte aşağı indik. Onunla son bir kez daha sarıldık ardından çocukları arabaya bindirdim. Önde Ronî, arkada ise Dilşah vardı. Son kez yaşadığım apartmana baktım, dudaklarım titrerken acıyla nefes aldım. Bu saatten sonra artık başımı sokacağım bir evim bile yoktu. Ailemi kaybettiğim yetmezmiş gibi birde evimizden, sıcak yatağımızdan kovulmuştuk. Ağlamamak için kendimi her ne kadar zorlasam, omuzlarımı dik tutmak çabalasam bile fayda etmiyordu. Acınası haldeydim. Bir başıma sokaklara düştüğüm yetmedi, birde bu çocukları sürükledim peşimden.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD