Miran, İsra'yı avludan çıkarır çıkarmaz hızlıca aracına yöneldi. İsra biraz heyecan, biraz korkuyla, "Bırakın komutanım, delirdiniz mi? Ne yapıyorsunuz? Herkese madara olduk, bırakın lütfen!" dese de Miran, "Beni sen delirtiyorsun küçük hanım," diyerek aracın ön koltuğuna oturttu. Hiç beklemeden kemerini bağlayıp eteği uçuşan fistanını da arabaya tıkıştırarak kapıyı kapattı. İsra inmek için çabalasa da başarılı olamamış, Miran çoktan şoför koltuğuna geçip aracı çalıştırmıştı.
İsra, "Komutanım, bu barbarlık, lütfen geri dönelim," dedi. Miran, işaret parmağını İsra'nın dudaklarının ortasına koyup, "Sus, İsra. Bu kadar inat yeter. Konuşacağız ve aramızdaki bu gereksiz inat bitecek," dedi.
İsra, Miran'ın temasıyla donup kalırken, Miran yola devam etti. Kimsenin olmadığı bir tepeye geldiklerinde Miran araçtan inip İsra'nın kapısını açtı. Uzanıp kemeri çözeceği sırada, "Ben hallederim," diyip durdurdu Miran'ı. Miran dinledi mi? Elbette hayır. Kemerini çıkarıp İsra'yı kucağına alıp araçtan çıkardı. İsra düşmemek için Miran'ın boynundan tutmak zorunda kaldı.
Aracın ön kaputuna oturtup İsra'ya kaçış alanı bırakmadı. İki elini yanlara sabitleyip iri vücut yapısıyla İsra'nın etrafını kapatmıştı adeta. "Şimdi teğmen hanım, ilk olarak bana kızdığın konudan başlıyorum. 1. Ben sana yalan söylemedim. O günün sabahı benim için her şey mükemmeldi. Kendimi mutlu bir aile içinde hissettim. Çocukların ısrarı üzerine Rıfat'ın barına gittik. Ayça'nın solist olduğunu biliyordum ama başka barda sahne alıyordu. Rıfat'ın yerinde başladığından haberim yoktu.
Ayça ile bi kaç kez sadece yatak paylaştık. Ayrıca bunu ona teklif eden ben olmadım hiçbir zaman. Ben ona ilk birlikte olduğumuzdan sonra yaptığımın yanlış olduğunu düşünüp uzaklaşmak istedim ama Ayça, "Ben ilişki kadını olmadım hiçbir zaman. Yatak dışında hiç bir erkeğe muhtaç değilim. Arada takılırız, komutan, sen de rahatlarsın, ben de," diyerek başka bir teklifle geldi.
***
Bende nefesime aldanıp arada birlikte olmayı kabul ettim, zaten öyle uzun bir süre de olmadı. Ayça'yla ilişkim bundan ibaret, hayatına dair pek bir bilgim yok, sormadım da, merak etmedim. Belki yanlıştı ama ikimiz de birbirimizden faydalandık.
İkincisi, o gece gerçekten orada çalıştığını bilmeden gittim. Senin orada olduğunu bildiği için resmen tuzak kurmuş ve bilerek gelmişiz gibi bir hava yarattı. İnan, çocuklar bile aramızdakileri bilmiyordu ve onlar da Ayça'yı tanımıyordu. Dediğim gibi, bilerek gelip öptü ve karşıladı, sırf sen görüp yanlış anla diye. Çünkü Ayça, senin bizi yakaladığın gece ben ona çok büyük tepki verdim ve sana olan hislerimi sanırım anladı. Bilmiyorum, Ayça niyetini o gece açıkça gösterdi ve söyledi.
İsra araya girerek belki de sana aşık oldu, komutan dedi kıskanç bir tavırla. Miran sırıtıp belki de ama ben yalnızca bir kişinin bana aşık olmasını istiyorum. Sana şerefim ve namusum üzerine yemin ederim ki o geceden sonra ben Ayça'yla bir daha görüşmedim ve o gecede zaten bu saçma ilişkiyi bitirdim. Yakalanmak aklımı başıma getirdi ve utanç duygusu beni mahvetti.
Üçüncüsü, İsra dedi, gözlerini kaçırmadan, "Sen usul usul sızdın." Yüreğime kabul etmek çok uzun sürmedi. Seni o roven puştunun yanında görevde olsa görünce, sana dokunması, hele ki seni öpmesi bende tüm ipleri koparttı. Ben sana aşık oldum, teğmen. Tüm kurallarımı, tüm dengemi sikip attı. Bu bal bakışların, eğer izin verirsen, hayatına bir de seni seven adam olarak katılmak istiyorum. Tüm hatalarımla, tüm kabalıklarımla bu ayıyı kabul eder misin?
***
İsra, bakışlarını hiç çekmeden ve daha önce hiç yapmadığı bir şey yaparak dudaklarına yapıştı. Miran şaşırsa da hemen karşılığını verdi. Bu güzel öpücükten kısa bir süre sonra İsra, dudaklarını ayırıp alnını Miran'ınkine yaslayarak, "Bana sakın yalan söyleme, Miran" dedi. İlk defa ismini kullanarak yalanı affetmem acıtacağını bilsen de, bana sakın yalan söyleme.
"Sana söz, balım, hayatıma mal olacağını bilsem bile sana yalan söylemem. Bunu zamanla sen de göreceksin."
İsra, Miran'a sarıldı. Henüz duygularını açıklamasa da öperek o da karşılığını vermişti. Miranda, sorgulamadı elbet bir gün o da sevdiğini söylerdi.
İsra, bu büyülü andan çıkıp, "Beni herkesin içinde kaçırdın, mavi ayı. Bakalım milletin diline düşünce ne yapacaksın," dedi. Miran, İsra'nın yanaklarını avuçlayıp, "Hiç kimse umurumda değil ama Zerda anadan birazcık minicik dayak yiyebilirim ama senin için değer, balım," dedi. İsra, Miran'ın içinden çıkan küçük sevimli ayıya da hayran olmuştu.
"O zaman dönelim mi?"
Zehra meraktan çatlamıştır.Dönelim güzelim ....
****
Mira'nın israyı sırtlayıp kaçırmasının ardından Zerda Hanım hızla oğlunun ensesine yapıştı. "Ne oluyor? Hatta ne bu terbiyesizlik? Bizim evimize gelmiş misafir kızı bu ayı sıpa nasıl olur da sırtlayıp kaçırır? Çabuk açıkla!" dedi. Ana, "Valla haberim yok. Sen de kızları süsleyip püsleyip milletin içine sokarsan olacağı buydu," dedi. Hepsi akbaba gibi bakıp durdu komutan; kıskanç adam hem de...
"Hemde ne çabuk! Açıkla aram çabuk!" diyince Zehra, "Demek ismin aram," diyerek pis pis sırıttı içinden...
"Hemde ne? Oğlum, ana yüzbaşı aşık, aşık. Belliki itiraf etmeye kaçırdı teğmeni. Çok da üzerinde durmayın de, haydi biz devam edelim kınamıza," diyerek annesinin omuzuna kolunu attı. Zerda Hanım sabır dilercesine ellerini kaldırıp, "Yarabbi, sen bu deli oğlanlara akıl ihsan eyle. Milletin diline düşürecekler bizi," dese de Miran için çok mutlu olmuştu; darısı kendi oğlunun başındaydı...
Herkes eğlencesine dönerken Zehra köşe tarafa çekilmiş, sigara içen Mardinlinin yanına gelip masanın üzerinde duran sigaradan bir dal çekip, "Aram bey, sigaramı yakar mısınız zahmet olmazsa?" dedi. "Olmaz Zehra Hanım," diyip yaktı sigarasını. Zehra normalde sigaradan pek hazetmezdi ama sırf ismini söylemekten kaçınan Mardinliye de inceden bir ayar olmuştu hani...
"İsminiz de kısaymış, neden size Mardinli diyorlar memleketinizden dolayı mı?"
"Siz neden bu kadar meraklısınız, Zehra Hanım?"
***
Zehra inatla kendini zorlayan adama daha fazla dayanamayıp, "Aman be, ne uyuz çıktın! Söylemesen söyleme," diyerek çekmekten tiksindiği sigarayı hızla tabelaya basıp uzaklaşmak istedi. Bileğinden yakalayıp durduran Aram, "Dur, dur deli kız, şaka yaptım ya! Sen de çok alınganmışsın," dedi.
"Yahu, ne alakası var? Sohbet etmek için adını sordum, evirdin çevirdin, şimdi lakabını sordum. Ne bu, merak mı ediyorsun?"
"Cidden niyetim seni kızdırmak değildi, özür dilerim. Hadi yeniden tanışalım," dedi. Zehra anında yumuşamıştı.
"Pekala, ismim Zehra Gümüş," diyerek elini uzattı. "Memnun oldum Zehra hanım, ben de Aram Mardinli," diyerek sırıttı. Zehra o an anladı ki aslında Mardinlinin lakabı Mardinli olması değil, soy isminden geliyordu. İsrayla da sormamıştı.
Kaşlarını çatıp, "Soy ismim demek bu kadar zor olamamalı," dedi. "Aram, çok tatlı kızıyordun, ben de bozmadım. Zehra hanım, artık tanıştığımıza göre birlikte bir gece çayı içelim mi?" diyerek sediri gösterdi. Zehra da itiraz etmedi, sedire geçip oturdu.
Kına için toplanan kalabalık yavaş yavaş dağılmış, sadece aile üyeleri ortalıkta kalmıştı.
"Zehra hanım, sizin mesleğiniz nedir?" diye sordu Aram. "Ben ahçıyım, küçük bir işletmem var Ankara'da. İsrayla liseye kadar birlikte okuduk, o harp okulunu kazandı, bense aşçılık mesleğimi çok seviyorum."
"Yanlış anlamayın, aşçı olduğunuz hiç aklıma gelmezdi," dedi Aram. "Sizde daha çok manken tipi var, ben oyuncu ya da manken zannetmiştim, şaşırdım doğrusu."
"Teşekkür mü edeyim, tesüf mü edeyim bilemedim," dedi Zehra. "Teşekkür edin, sizi üzmek istediğim son şey olur,"dedi gülümseyerek ekledi. İkili arasında bariz bir elektrik vardı. Bakalım bu ikili de bir çift olma yoluna girer miydi, onu da zaman gösterecek...
***
Miran ve İsra konağın kapısına geldiklerinde İsra tedirgindi; çıkışları hiç normal olmamıştı. Yeni tanıdığı insanlara rezil olduğunu düşünüyordu. Bir yanı Miran'a kızsa da, bir yanı kıyamıyordu. Gittikleri yerden yeni bir adımla geri dönmüşlerdi.
Miran, İsra'daki tedirginliği hemen yakalayıp elini tuttu. "Tedirgin olma balım, inan bizi anlamayacak kimse yok bu konakta, hadi gel," diyerek içeriye girdi, elini bırakmadan. İsra, Miran'a ayak uydurarak elini bırakmadı. Konağın kapısından içeriye giren ikiliyi gören Zehra, ıslık çalarak yanlarına geldi. Ardından Aram ve Yağız da yanlarına gelip, "Zıpkın komutanım, hayırdır?" diyerek pis pis sırıttı.
"Sırtma peze... Yağız, sırıtma! Gördüğün anladığın neyse o, ben İsra'yı seviyorum, itiraf ettim. O da beni geri çevirmedi," dedi İsra'ya aşkla bakarak. İsra utanarak gülümsedi. "Vay vay vay komutanım, tebrik ederim, sonunda başınızı bağladık."
"Sağ ol aslanım," dedi Miran. Onlar neşeyle konuşa dursun, eline terliğini çeken Zerda Hanım hızla Miran'a doğru koşuyordu. "Seni arsız sıpa, ayı! Sen nasıl kaçırırsın misafir kızı?" diyerek avluda Miran'ı kovalamaya başladı. Miran korkusuna İsra'nın elini bırakıp koşmaya başladı. "Valla seviyorum Zerda Sultan, niyetim ciddi, alacağım bu kızı. Bak, valla niyetim iyi, affet anam," diyerek duygu sömürüsüne başladı. Zerda Hanım, "Seviyorum, alacağım," diyen Miran'a durup terliği yere atıp ayağına geçirdi.
***
Geçin şöyle sıpalar deyip hepsini sedire dizdi. İsra'ya bakıp, "Hele güzel kızım, senin gönlün var mıdır bizim bu sıpa ayıda?" diye sordu. Kıkırdaşmalar başladı, gülmeyin diye uyardı Zerda Hanım, hepsi sustu anında. "Söyle güzel kızım," dedi. İsra utanarak, "Var," Zerda Hanım, "Tamam, o halde en yakın zamanda ailenden ister, anlı şanlı alırız seni," dedi. İsra'nın gözleri yuvasından çıkacaktı. Evet, belki ilerleyen zamanda evlilik düşünürdü ama henüz her şey çok yeniydi. Hemen bakışlarını Miran'a çeviren İsra, yardım dilendi adeta. "Zerda Ana, dur hele, ben daha yeni hayatına girmeye ikna ettim. Evlilik için daha çok yolumuz var, bize biraz müsaade et. Söz veriyorum, İsra'yı sen isteyeceksin," diyerek gönlünü almaya çalıştı. Zerda Hanım da daha fazla zorlamayarak, "Kızımı üzersen, üzerim seni. Sıpa, ayağını denk al," diyerek tehdit etmeyi ihmal etmedi.Zehra imayla sende az deli değilsin komutan o kadar insanın içinde arkadaşımı nasıl kaçırdın?Miran sırıtarak oda böyle güzel olup benim ayarlarımla oynamasaydı o biliyor diyip isra' ya göz kırptı.İsra kızarsada zehraya ben sana anlatırım detayları diyerek gülümsedi.Zehra heralde yoksa daha yüzüne bakmam diyip laf soksada arkadaşı adına çok mutlu olmuştu bu vakte kadar hayatına kimseyi almayan İsra sonunda kendi gibi deli birini bulmuştu. Zerda hanım kızlar için oda hazırlaymıştı.Kızlar birlikte odaya çıkarken oğlanlarda bir arada kalacaktı.Zehra odaya girer girmez yatağa oturup bağdaş kurdu. Dökül çabuk dökül ne yaptınız seni nasıl ikna etti bu ayı diyerek sırıttı.İsra hayatında ilk kez bulutların üzerindeydi oda kabul etmişti Mirana olan dıygularını henüz itiraf etmesede kalbi yerinden çıkacak gibi çarpıyordu.İsra olanı biteni anlattığında Zehra oha olanı ilk sen mi öptün kız benide geçtin sen diyince İsra zehrayı çimcikleyip ya utandırma o an bişey diyemedim öyle güzel ilan etti ki aşkını bi an başka türlü karşılık veremedim.Zehra çok mutlu ol kuzum dedi sen bunu sonuna kadar hakediyorsun bakma sana takılıyorum ama o ayı sana aşka bakıyor. Gergin mimikleri bile bağırıyor israya aşığım diye,İsra zehraya sarılarak çok mutlu olduğunu söyledi.
İkili uykuya geçerken oğlanlar cephesinde de durum pek farklı değildi. Aram ve Yağız kollarını birleştirmiş mirandan olanı biteni anlatmasını bekliyordu. Miran ne var lan siz komutanınızfan hesap mı soruyorsunuz hayırdır koçum .Aram işine gelmediğinde rütbeni kullanma komutanım dedi.Miran pes ederek İsrayla arasında geçenleri üstün körü anlattı. Yağız kahkaha atıp gitti dağ gibi mavi ayı geçmiş olsun komutanım İsra teğmen yakmış çıranı.Yaktı valla hemde öyle bi yaktı ki ben asla sönmesin istiyorum.O zaman çok mutlu olun komutanım.Sağolun aslanlar yanlız şimdilik tim bilmesin ben komutanla konuştuktan sonra söylerim.Tamamdır komutanım siz merak etmeyin.
***
Düğün bitip ayrılık vakti geldiğinde, Zerda hanımla vedalaşan İsra, "Her şey için teşekkür ederim, Zerda abla. Her şey çok güzeldi. Misafirperverliğinden dolayı minnettarım. Diyarbakır'a gelirsen, ben de seni evimde ağırlamak isterim."
"Gelirim tabii, güzel kızım. Ne şanslıyım ki Rabbim bana iki güzel kız daha yolladı. Yolunuz açık olsun, yine beklerim. Bu sefer gezemediniz düğün yüzünden, bir dahaki sefere birlikte alt üst ederiz Mardin'i."
"Geliriz inşallah," Zerda abla dedi bu kez Zehra, "Her zaman beklerim," dedi.
Kızlar, bensiz nereye dönüyorsunuz diyerek adımını attı içeri Miran."Yarın iş başı, komutanım. Malum, iznimiz de bitti," diyerek gülümsedi.
İsra, "Biliyorum," dedi. Miran, "Bensiz nereye gidiyorsun, onu çözemedim güzelim," dedi.
"Şimdi ben sizinle geliyorum," diyerek elindeki araba anahtarını Aram'a fırlatarak, "Siz de benim arabayla dönüyorsunuz aslanım ama önce bizi hatunumun aracının yanına bırak bakalım," dedi.
İsra erimişti adeta. Miran artık tüm iplerini eline almıştı. İsra bu durumdan asla şikayetçi değildi.Her ne kadar feminist bir yapıya sahip olsada Mira'nın onu her şekilde sahiplenmesi çok hoşuna gitmişti.