6.bölüm

737 Words
Çenemden tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdığında gözlerim kendiliğinden kapandı. Bir süre dudaklarımın üzerinde nefesini vererek durdu. Acı çekiyordu. Aldığı nefesi yüzüme çarparken soluduğum şey onun kokusu ve nefesiydi. Biz Kutay ile çok yakındık. O yanımda veya etrafımda olmasa kendimi yarım hissederdim. Onun için ben neydim bilmiyordum da benim anlamı tam olduğumu hissettiğim yerdi. Kendimi yarım kalmış hissederdim. Bazen oluyor davaları için şehir dışına çıkardı. O sırada bu hissi o kadar çok yaşardım ki en sonunda izin günlerimi onun şehir dışına çıktığı günlerde kullanmaya başlamıştım. Bunu yapanda o olmuştu. Annem felçliydi. Bende onun gittiği günün ardından öyle hasta olmuştum iki gün sonra bu durumu öğrenmişti. O günü hiç unutmuyorum. Annemin bakıcısı izin istemiş ve bende hastaneden izin alarak annemin yanında kalmıştım. O günde akşamında Kutayın şehir dışında davası çıkmıştı. Annemi perişan etmemek için baksam da en sonunda ben o hastalık içinde bayılmıştım. Arayıp bir türlü ulaşamadığında apar topar eve gelmişti. Hastaneye gittiğimizde kan değerlerim öylesine düşüktü ki ölümün eşiğinden dönmüştüm. O gün bugündür benim izin günlerimi onun şehir dışına çıkacağı günlere harcıyordum. Yanından beni ayırmıyordu. O mahkemeye gittiğinde bende şehirde bir geziye ya da alışverişe çıkıyordum. Yapacak mıydı? Beni gerçekten öpecek miydi? O da benim gibi yanında olmadığında kendini yarım hissettiği oluyordu. İkimizinde istediği bir şey varsa o da birbirimizi yarım bırakmamak olurdu. Nefesi yüzüme çarparken bir adım daha attı. Dudakları artık dudaklarımdaydı. Öncesi hiç hareket etmedi ama benim ona dönmemle buna yenildi. Beni kucağına çektiğinde bacaklarım açıldı. Onun kucağında otururken eli yüzümü buldu. Bir eli düşmemem için sırtımda dururken dudaklarını hareket ettirdi. Benim her şeyim onunla ilkti. İlk olan öpücüğüm yine onundu. Yüzümde duran eli enseme kaydığında başımı yavaşça arkaya eğdi. Dili dudaklarımın arasından girmek için izin istediğinde dudaklarımı araladım. Boğazından için hırıltısı eşliğinde belimdeki eli sıklaştı. Kucağındaki beni kendine daha sıkı çektiğinde artık onun kendini vücudumun üzerinde her anlamda hissediyordum. Dilimi tutup kendisine çektiğinde yudumlar gibi yudum yudum yudumlar aldı. Bu ona yeterli gelmemiş olmalı dilimi emmeye başladığında bu sefer inleyen tarafı ben oldum. Bu içsel bir davranıştı. O kadar tahrik ediciydi ki tahrikte olmuştum. Dilimin ucunda çok tatlı bir şey var gibi emerken hızlı inip kalkan göğsüm onunkine değiyordu. O ise dilimi emmeye devam ediyordu. Ağzımı daha çok araladığımda dişlerinin ucunu dilimin üstünde hissettim. Kadınlığım dünki gibi tekrardan atmaya başlarken altımdaki erkekliği hiç bana yardımcı olmuyordu. O kadar sertleşmişti tek istediğim ona sürünme ihtiyacıydı. Bunu da son anda aklımın parçacıkları tutunarak engel oldum. Yavaşça nefes almak için ondan uzaklaştığımda gözleri açıldı. Artık gözlerinin içinde kırmızılıkla birlikte koyusunda kaç ton koyulaşmış koyuluk vardı. Göğsü inip kalksa da daha çok onunkisi yarım kalmışlığın bir getirisiydi. Nefeslerimin düzelmesine çok şükür izin verdi. Yavaşça çenemin altını okşadığında bakışları daha fazlasını ister nitelikteydi. "İzin vermelisin. Sen ve benim daha fazlasının olmamıza izin vermen gerekiyor." bunu aslında bir başkası ile defalarca yaşayabilirdik. Ama ikimizde biliyorduk hayatımıza bir başkasına alırsak ikimizin kalması mümkün olmazdı. Biz onunla öylesine yakındık. Bu yakınlığı kimse istemezdi. Onu seviyor muydum? Bunu anlayamazdım. Onunla o kadar süre bir aradaydık ki duygularımız hepsi bir araya girmişti. Bir yerden sonra o benim hayatımın olmazsa olmazı ben ise onun korkuları olmuştum. Kopulmayan iplerle birbirimize bağlanmıştık. Asla sevgi aşk olmazken biz birbirimize ihtiyaç gibi sarılıp ayrılmamıştık. Ne ben onun yörüngesinden ayrılmıştım ne o beni yörüngesinden ayırmıştı. İkimiz ikimizin içinde olduğu bir plan içine onunla girmiştik ve ona göre hareket etmiştik. "Bunu denemeliyiz. O kalbin ilk beni sıraya almalı. Daha fazlasını," yüzümden bakışlarını çekmeden bacaklarının arasındaki baskıyı artırdı. "Seninle denemeden başkasına kapım açık olmayacaktır." istediği şey belliydi. Çok doğal erkek olarak ihtiyaçları vardı. Bu vakte kadar birlikte olma fırsatı da imkanı da olsa da yapmamıştı. Benimle denemeden bir başkasına o gitmemişti. Denemek istiyordu. Bir başkasına biz kucak açmadan olup olmayacağımızı görmeyi istiyordu. Gözlerimi açıp kapattım. Onunla olmadan bende bir başkasıyla bir ilişki denemeyi istemiyordum. Dünki halimi de ele alacak olursak onun gibi benimde ihtiyaçlarım vardı. Ve bu dün açıkça gün yüzüne çıkmıştı. Dudaklarımı araladım. Onunla öylesine uzun zamandır birlikteydik ki beni seviyorsa bile emindim o da anlamazdı. Biz duygularımızı anlamayacak kadar onunla yakın olmuş ama aşık olup olmadığımızı anlamayacak kadar yakınlaşmamıştık. "Bencede denemeliyiz." kendime ve duygularıma ket vurmayı bıraktım. Ona sokulmayı isteyen vücudum ona adım adım yaklaşırken sertliğine sürünmeyi isteyen Kadınlığım da ona sürtünmüştü. Dudaklarından çıkan erkeksi hırıltısı ile alt dudağımı ısırdım. Vücutlarımız bunca zamanın enerji ve isteğini içinde barındırıyordu. O da bende sanki bu isteğin sonlarındaydık. Bacakları üzerinde yavaşça doğruldum. Belimdeki eli yavaşça kalçama indiğinde elimin sırtını yüzünde gezdirdim. Bundan sonra onunla duygularımızı anlayacaktık. Olur veya olmazdık. En azından bunu onunla denemiş olacaktık.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD