7.bölüm

942 Words
Bana söz verdiği üzere ekler tatlımı almıştı. Eklerin hiçbir çeşidine hayır demezdim. Çok tükettiğimi bildiği için altı çeşidinden almıştı. Güniçinde sadece tatlı yiyeceğimi bildiği için hepsinden birer tane almıştı. Eklerleri azar azar yemiştim. Hepsini yiyemezdim çünkü işim buna izin vermezdi. Kahve de yanına almıştım. Bugün şükür çok randevulu hasta yoktu. Burdaki işlerimi bitirip annemin yanına geçecektim. Annemi dün ve bugün ihmal etmiştim. Eve gidip ona da egzersiz yaptırmam gerekiyordu. Öğleden sonraya kadar çalışınca randevulu hasta kalmadığından hastaneden çıkıp eve gelmiştim. Gelir gelmez üzerimi değiştirmiş ve annemin bakıcısının yanında soluğu almıştım. Felç maalesef çene kaslarına kadar vurmuştu. Ağızdan serum ile besleniyordu. Biliyorum onun için böyle yaşamak zulümdü ama ölsün diye de uğraşamazdım. Senelerdir ağzından katı bir lokma geçmiyordu. Sıvıyla besleniyordu. Ben her gün vücut egzersizi yaptırırken bakıcısı annemin bakımıyla ilgileniyordu. Yurt dışında hasta bakımı için özel aletler çıkmıştı. Kutay annem için yurt dışından getirtmişti. Onu annemin yanına koydum. Hiç zorlanmadan annemi yataktan doğrulturken onu tekerlekli sandalyesine koydum. Bakıcısı günlük rutine anlatırken annemin katında olan banyo tarafına ilerledim. "Siz annemin serumunu ayarlayın. Bende duş aldırıp geliyorum." annemle ben ilgilenmek istiyordum. Her gün olmasa da iki günde bir onu duşa ben sokuyordum. Bakıcı annemin bezi ve bakımıyla ilgileniyordu. Serumu da saatiyle veriyorduk. Şimdi verilecek serumun içinde kemik erimesini yavaşlatacak ve kemiklerini güçlendirecek ilaçları vardı. Hemen ardından da su ihtiyacını karşılasın diye damardan serum verecektim. Kollarına baktım. Bu işlem ona her gün yapıldığı için her bir tarafı mosmordu. Ben onun canını yakmadan damar yolunu açsam da eti yumuşak ve dokusu ince olduğundan kızarıp morarırdı. En kötüsü ise bazı günler damar yolları açılmazdı. Öyle olunca da ayak tabanına kadar iğneyle uğraşırdım. Onun canı yanmazdı ama benim canım her iğneyi sokup açılmayan damar yolunda çok acırdı. Bunu yapmış olduğum normal birisi değildi. Annemdi. Onu güzelce aklayıp pakladıktan sonra üstünü giydirdim. Saçlarını tarayıp kuruttuktan sonra banyodaki işimiz ancak bitmişti. Annemle birlikte banyodan çıkınca bakıcısına seslendim. "Nermin hanım. Annemin yiyeceğini getirir misiniz?" ilaç almadan önce sıvı ile beslenmeliydi. İlaçlar dünya paraydı. Aldığım paranın yarısı annemin ilaçlarına gidiyordu. Diğer yarısını kendime harcıyordum. Evin bir takım ihtiyacı oluyordu. Bakıcının parasını ise Kutay abi ödüyordu. Nermin hanım elinde serumla girince masayı işaret ettim. "Onu bırakın. Diğer alması gereken ilaçları da getirin." damar yolunu açınca hepsini birlikte verirdim. Annemin yiyecek serumu aşağıdaydı. Dolapta duruyordu. İlaçları ise buradaydı. Annemi yatırmadan önce çarşafları ve yastığın yüzünü değiştirdim. Annemi yatağına yatırınca yanına otorup damarlarına dokundum. İlk girişim maalesef olumsuz yanıttı. Nermin hanımda bunu görünce bana acıyan gözlerle baktı. Artık alışmam gerekiyordu. Alışılacak bir şey değildi. Birkaç deneme sonrası damarı bulunca hemen yemeğinin olduğu serumu bağladım. Birkaç dakika filan sürüyordu. Onun başında bekleyince hemen peşi sıra ilacın serumunu bağladım. Damar yolunu kontrol edince üzerime baktım. Serum yarım saatte ancak biterdi. Bitince de Nermin hanım çıkarırdı. Sonra bende annemin egzersini yaptırırdım. Üstüme baktım. Annemi yıkarken üstüm ıslanmıştı. Değiştirmem gerekiyordu. "Nermin hanım ben aşağı iniyorum. Üzerimi değiştireceğim." etrafı toparlayan kadın başını salladı. Onunla dört senedir birlikteydik. Annemin dört senedir bakıcısıydı. Bana bakıp başını sallayınca işine döndü. Bende adımlarımı odamın olduğu tarafa attım. Babam ben çok küçükken vefat etmişti. Resimlerinden onu tanıyordum. Onun dışında babamla ilgili aklımda tek hatıra yoktu. Babam erken yaşta kansere yakalanıp aramızdan ayrılmıştı. Annem ise üniversiteye başladığım vakit felç geçirmişti. İlk başta anlamıştık. Hastahaneye gittiğimizde öğrenmiştim. Sonra ikinci bir felç geçirince vücudu işlevini yitirmişti. Irsi bir hastalıktı. Anneannemi bu sebepten kaybetmiştik. Annem ona göre hayata uzun süre tutunmuştu. Yaşadıklarına yaşıyor deniliyorsa annem yaşıyordu. En son gittiğimizde doktor ilerlemiş alzermir teşhisi koymuştu. Bir süredir beni görünce hiçbir şey hatırlamıyordu. Bu kadar çabuk ilerlemesinin bir sebebi de annemin beyin nöronlarının da felç geçirmesi. Her şey o kadar imkansız gelirken evet bu yaşanılanlar gerçekti. Aşağı mutfağa inip bir bardak su doldurdum kendime. Ekleri yemiştim ve ondan sonra ağzıma tek lokma koymamıştım. Suyu içtikten sonra bardağı çalkalayıp yerine koydum. Evinde bir temizliğe ihtiyacı vardı. Benim ise buna hiç zamanım olmuyordu. Tüm gün çalışıyordum. Olmadı bir temizlik şirketini arar ve hafta da bir temizlik için eve birinin gelmesini isterdim. Başka da zaten bir çarem yoktu. Odama girdim. Annemle bende birlikte duş alsam iyiydi de almamıştım. Şimdi ise hiç alamazdım. Anneme iki gündür egzersiz yaptırmıyordum. Ona egzersizini yaptırmam gerekiyordu. Dolaptan giyecek bir şeyler çıkardım. Pantolonla aram yoktu. Lisede herkes pantolon giyerken ben tek etek giyen kişiydim. Sevmezdim pantolon giymeyi. Yakışmasına yakışırdı. Ben ise kendime eteği daha çok yakıştırırdım. Çoğu kişi eteğin içinde rahat edemezken ben pantolonun içinde rahat etmezdim. Kendimi garip bir şekilde rahatsız hissederdim. Eteğimin altına bir şey giymezdim. Bacaklarımın üşümeyle işleri olmazdı. Hava çok soğuk ve kar yapmadığı sürece eteğin altına bir şey giymezdim. Dolaptan mavi tonlarında diz üstüne gelen pileli eteğimi çıkardım. Bacaklarım ne kadar üşümezse üstü için bunun Aksi geçerliydi. O yüzden yaz günü olsun benim üzerimde bir badi olurdu. V yaka olan ve omuz kısmına yayılan kazağı çıkardım. Kazaktı ama inceydi. Üşürsem hırkam vardı giyerdim. Şimdi anneme hareket yaptırırken terlemekde iste istemiyordum. Rahat şeyler giyersem rahat olurdum. Dolaptan çıkardıklarımı yatağımın üzerine bırakınca evin dış kapısının zili çaldı. Nermin hanım bakardı. Üstümdeki ıslak elbiseleri çıkardım. İç çamaşırlarım Allahtan kurulardı. Onları çıkarmayacaktım. Islak elbiselerimi yere bırakmış ve eğildiğim yerden doğrulmuştum ki kapım açıldı. Kutay Nerminle konuşuyordu. "Siz işinize bakın. Ben Minelle konuşurum." Nermin hanım muhtemel mutfakta zaman kaybettiğimi bilmeden ona üstüme değiştirdiğimi söylememişti. Zaten Kutay üzerimi değiştirdiğimi bilse odaya böyle girmezdi. Öylece olduğum yerimde dururken içeri giren Kutaya baktım. O da beni böyle görmeyi planlamıyor olmalı eli kapattığı kapının kulpunda kaldı. Muhtemelen benim odamda olduğum için Nermin hanımın annemle ilgilenmesini istemişti. Söyleyecekleri olmalı odaya gelmişti. Beni yarı çıplak bulmayı hiç mi hiç beklemiyor olmalı öylece suratıma bakıyordu. Plaj tarzı Açık yerlere gitmem yerine özel tatil yerleri bulur ve yaz günleri bikini hakkımı o yerlerde kullanırdım. Beni bikini ve mayo ile görmüşlüğü çoktu. Yarı tanga ile görmüşlüğü ise hiç yoktu. "Minel..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD