bc

Döngü/ Lanetli Âşıklar

book_age18+
6
FOLLOW
1K
READ
adventure
alpha
dark
reincarnation/transmigration
second chance
brave
mystery
soul-swap
superpower
war
like
intro-logo
Blurb

"Ölme ve öldür Anastasia, melezlerin yaşamaya devam etmesi için öldür."*"Bu yaptığımız çok yanlış." adamın sözlerinin üzerine kadının az önce hissettiği korkudan titreyen vücudu adamın cümlesi biter bitmez beline sarılan koluyla vücudu bu sefer heyecandan titremeye başlamıştı.Yanlıştı, bunun kendisi de farkındaydı ancak kalbine söz geçiremiyordu. Adamı gün içinde göremiyordu ve en azından akşamları birkaç saatliğine de olsa görmek istiyordu. "Henüz avlanmadım." kadın gülerek adamın gözlerinin için baktığında adam etrafına kısa bir bakış atmış ardından burnundan sertçe solumuştu."Ama avlanacaksın çünkü onları çok iyi eğittim."Anastasia dudaklarını aşağı doğru sarkıttığında kırılmış gibi omuzlarını düşürmüştü. "Ne yani beni öldürecek misin?" adam derin bir nefes aldığında fazla zamanlarının kalmadığının bilinciyle etrafı tekrar kolaçan etmiş ardından kadının kızıl gözlerinin içine bakarak konuşmaya başlamıştı."Ben bunun için doğdum."Anastasia avuçlarını adamın göğsüne yasladığında gerçekleri konuşmak istemediği için parmaklarının üzerinde yükselerek adamın şah damarının üzerini öpmüştü."Bende sizi öldürmek için buradayım ama sana dokunmuyorum." adamın damarlarındaki kanı dudaklarının altında hissetmişti."Bu dokunmayacağın anlamına gelmiyor, ileride seni öldüreceğimi biliyorsun.""Sana aşık olduğumu biliyorsun, senin kollarının arasındayken en azından bu gerçeği yüzüme vurma!" kadının alıngan sesine karşılık adam belindeki bir elini omuzlarına çıkararak ona sarılmış ve yüzünü kadının boynuna gömmüştü.Onu her ne kadar sevse de kendisi bir avcıydı ve Melez'i öldürmek için buradaydı."Bir gün... İkimizden biri ölecek sevgilim ve Anastasia ailemden tek birine zarar gelirse seni kendi ellerimle öldürmekten çekinmeyeceğim."*"Avcılar yok olmalı, avcılar öldürülmeli.""Onu öldürdün! Sevdiğin adamı kendi ellerinle öldürdün!"Anastasia titreyen ellerini kendine çektiğinde gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamış sevdiği adamın cesedinin başına gitmek için adım attığında kolundan sertçe tutularak engellenmişti. "O seni bu yüzden sevmek istemedi! Seni bir gün severse kendini öldürmene izin vermekten korktu, avcılara ihanet etmekten korktu! Sen ona acımadın, sana git dediğinde dinlemedin! Sen onun sonu oldun!" Anastasia'yı öfkeyle ittiklerinde herkesin deli gibi korktuğu melez ağlamaktan başka hiçbir şey yapmamıştı."Lanetlen kadın! Bu kadar soylu bir ruhu öldürdüğün için ruh eşini canice öldürdüğün için lanetlen..." adamın irisleri saydamlaşmaya başladığında gümüş renkli saçları parlamaya başlamıştı. Adamın gümüş renkli dumanı Anastasia'yı çepeçevre sarmış kadın konuşamadan sevdiği adamın kanıyla başlayan ritüele karşı çıkamamıştı.Anastasia'nın parmak uçlarına sevdiği adamın kanı süzüldüğünde korkuyla çığlık atmış "Tüm zamanlarda doğacak olan melez..." Anastasia'nın saçları rüzgarda savrulmaya başlamış burnundan sızan dumanın sevdiği adamın kanının olduğunu fark etmesiyle nefessiz kalmıştı."Seni bulacak," adam kadının çenesini öfkeyle sıktığında yemin verir gibi konuşmuştu. "Sen onu delicesine severken sana kalbini hiçbir zaman açmayacak! Kalbini açtığı an öleceksin Melez, birbirinize kavuşmanız sizi kıyamete sürükleyecek!"*"İsmimin anlamı uyanış, intikam demek. Ben ölmüş tüm melezlerin gücünü taşıyorum, ben tüm melezlerden güçlüyüm ve sen sevgili avcım..."Boşta olan elimi çenesine yerleştirdiğimde siyah gözlerini bana bakmasını sağlamış ve gülümseyerek yanağına eğilmiş yumuşak bir öpücük bırakmıştım."Bizim yaratılış sebebimiz tüm bunları sonlandırmak, sen benim bir parçamsın ben de senin bir parçanım. Ya öleceğiz ya da her şeyi sonlandıracağız."

chap-preview
Free preview
Kısım 1: 1. Bölüm
"Bir şeyin var olması için o şeyin aksini yok etmen gerekir avcı, bunu yapabileceğine emin misin?" -Döngü Öncelikle tek kitapta üç kısım şeklinde ayıracağız kısım bir de daha çok Melez'in şu an yaşadığı hayata bakacağız kısım iki ve üçte artık Döngü ve Lanetli Aşıklar'ı göreceğiz. İyi okumalar avcılarım! Kısım 1: Melez Yasak olan mı güzeldir yoksa yasağı çiğnemenin merakı mı bizleri cezbeder? Yani bir şeyi yasak olduğu için mi isteriz yoksa bir yasağı çiğnediğimizde yaşayacağımız hissiyatı mı severiz? "Yasak elma." dedi Tanrı. "Uzak durun." Tüm bollukların arasında tek bir yasak var dedi, ondan uzak dur ve istediğin yaşamı sür. Bu kadar bolluğun içinde o kadar leziz elmaların içinde sadece tek birini istedi. Kim sayesinde? Yasağa bizi cezbettiren, yasağın onca güzel şey içinde tek mükemmelin olduğunu ikna ettiren sahi kimdi? Şeytan. Ve şeytan sahneye indi, insan ile şeytan ilk böyle tanıştı. Hem Dostoyevski'ye ait olduğu düşünülen bir sözde ne diyordu? "Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü Şeytan'dan dünyaya. Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa ve o günden sonra hiçbir iş yapmadı Şeytan." Sahi şeytan hiçbir iş yapmamış mıydı? Yoksa biz kendimizi böyle mi kandırıyorduk, şeytandı bu. Durmak bilir miydi? İçindeki bitmek bilmez öfkeyi, kini boşaltmak için daha çok kötülük yapar, daha çok yasağı çekici hâle getirirdi. Her kötülüğü ona sadistçe bir zevk verirken kendi âleminde daha çok güçlenirdi. Ta ki birkaç yüzyıl öncesine kadar... Saray âleminde bir bebek dünyaya gelmişti, bu bebek daha doğduğu ilk günden bulunduğu âleminin gökyüzünün gri rengini maviye değiştirmiş herkesi bozguna uğratmıştı. O gün kutsama için gelen Blassing isimli melek bile gördüğü şeylerle bozguna uğramış ve bebeğin nasıl bu denli güçlü olduğunu sorgulamıştı. Bebek doğduğu âlemin gökyüzünü değiştirdiği yetmiyormuş gibi o gün âleminde bulunan tüm yaralılar şifa bulmuş doğduğu alanda çiçekler açmaya başlamıştı. "Alanis!" bebeğin annesine bağırmasıyla bebek, melek Blassing'i öyle bir güç dalgasına maruz bırakmıştı ki melek başına saplanan ağrıyla kanat çırpamamış ve olduğu yere çakılmıştı. Kadın kucağındaki bebeğine döndüğünde onun bu gücüne şaşırmamıştı çünkü bebeği idam edilmesin diye babası kendi idamından hemen önce kendisinin ve yakın zamanda ölen birkaç ruhun gücünü daha karnındayken ona bahşettiğini biliyordu. Annesinin de idam edilmesi gerekiyordu ama meclis doğacak bebeğin ve bebeğin babasının idamını yeterli görmüştü. Alanis eşiyle büyük bir kuralın farkında olmadan meclis tarafından kurbanı olmuşlardı. Tüm âlemlerde yasak olan o kural: Melez yaratmamak. Alanis köken vampirlerin en güçlülerindi, babasıysa soylu büyücülerin ruhunu taşıyordu. İki ırkın birleşmesi yasakken bu denli güçlü iki ırk onlar için dehşete düşmesinden başka hiçbir işe yaramıyordu. Yasak olanı çiğnemek her zaman tüm varlıklar için cezbedici olmamış mıydı? Bebeğin babası ölmeden önce kendi ve yakın zamanda ölen varlıkların ruhlarını aktarmasıyla Melez, olması gerekenden daha güçlü olmuştu.  Âlemde bulunan tüm varlıkları taşıyordu. Saray Âlemi olarak geçen âlemin ismini, Melez Âlemi yapacak kadar güçlüydü. Bu şeytanı korkuttu, tüm âlemlerden sorumlu olan kurulda sorun çıkartmış bebeğin ve annesinin ölüm emrini herkese ikna ettirmişti. Ne yazık ki olan Melez'in annesine olmuştu... Melez bebek büyümeye başladıkça güçleri daha kontrole girer olduğu için annesini eskisi kadar bilinçsizce koruyamıyordu. Bilinci yerine geldikçe güçleri ona itaat ediyor ama onu bu güçleri kontrol etmesi için güçlere layık olması için çok uğraşmıştı. Bu yüzden annesini koruyamamış meclis tarafından idam ettirilmişti. Melez çocuk Anastasia, birkaç gün sonra tüm fiziksel gelişimini tamamlamıştı. Ama güçleri için hâlâ çabalıyor, şeytan ve tüm kuruldan intikam almak istiyordu. Küçücük yaşta intikam alacak kadar kin dolu bir hayata adım atmıştı. Güçleri Anastasia'nın tam da bu yüzden istediğini ona vermiyordu, intikam için alacağı güçleri tüm âlemleri tehlikeye atardı. Anastasia bir gece yaşadığı ormanın içinde bulunan gösterişli şatosundan ayrılarak vampir hızıyla birkaç dakika uzaklığında olan göl kenarına gitmişti. Göl o gün için bir tuhaftı, gökyüzünde ışıldayan dolunayı yansıtmıyor aksine katran gibi simsiyah bir sıvıya bürünmüştü. Kaşlarını çattığında "Bu ne böyle?" diyerek elini suya uzattığında sıcaklığını hissetmiş yanmaktan korkarak uzaklaşmak istediğinde melez derisi istese de buna müsaade etmezdi ama korkmaktan kendini alı koyamamış o sırada Şeytan bir yasağı çiğneyerek onun âlemin girmiş ve gölün içinden onu çekerek Anastasia'yı kendi âlemine çekmişti. Anastasia'yı bir büyüye kurban etmiş onu öldürmek istese de güçleri yüzünden kendisinin öleceğinin bilincinde sadece bozulabilecek bir büyü ile onu uyutmuştu... Tamamen uyusun isterdi, büyüyü bozmamak isterdi ama Melez'in gücü buna müsaade etmemiş o da onu olabildiğince çok uyutmaya çalışmıştı. Herkesin iyiliği için bu gerekliydi en çok Anastasia'nın kendisi için... Melez Bekçisi daha doğrusu Koruyucusu gelene kadar uyuyacaktı. Sonuçta Melez uyurken, bekçisi de uyumaz mıydı? Böyle olmasını umuyordu. Aradan geçen yüzyıllardan sonra Anastasia'ya olan bağlılığı hakkında kimseye ağzını açmamıştı... Günümüz Melez'in bekçisi Amari gezdiği tüm âlemlerden sonra sonunda istediği âleme geçiş yapmış gördüğü şeyler karşısında nutku tutulmuştu. Tanrı aşkına, bu âleme ne olmuştu? Melez'e ne olmuştu? Bir âlemin zarar görmesi için o âlemin sahibinin ölümcül bir zarar görmesi yeterliydi ve bu âlem yaşamıyordu. Herkes olduğu yerde donup kalmış havadaki sis bulutu nedeniyle âlemin bir sorunu olduğu açıktı. Amari endişeyle Melez'in sarayına doğru koşmaya başlamış ağaçların arasından geçerek ne kadar hızlı Melez'e ulaşırsa bu âlemi kurtarırdı. Âlemin uzun zamandır bu hâlde olduğunu karanlık gökyüzü ve siz bulutlarından anlayabiliyordu. Bekçi ormanda attığı her adım ile orada bir şeyler yeşermeye başlamış şaşkınlıkla olduğu yerde kalmıştı. Melez o kadar güçlüydü ki geldiğini hissetmiş ve bu sayede Amari'nin bu âlemdeki yetkisi başlamıştı. Çünkü Melez ne kadar güçlüyse Amari bulunan gücüne güç katıyordu. Onu korumakla görevlendirilmiş ve sonsuz yaşamında askeri başarısıyla tanınan adam, Melez'i korumakla şereflendirilmişti. Derin bir nefesi içine çekmesiyle koşarak saraya gitmeye devam etmiş ardından güçlerini kullanabildiğini hatırlayarak kendini Melez'in odasına ışınlamıştı. Amari ortam değişir değişmez odayı incelemiş yatakta yatan Melez'i incelemeye başlamıştı. Yüzü hariç tüm bedeni Amari'nin göz rengi olan koyu mavi dumanla sarmalanmış Amari'nin ona adım atmasıyla Amari'nin vücudunda her renkten oluşan bir duman onu sarmıştı. Ne yani, Melez tüm türleri mi barındırıyordu? O en fazla üç tür olduğunu düşünmüştü. Melez'in dolgun kırmızı dudaklarının üzerinde beliren işaretle Amari kaşlarını çatarak sembolü incelemeye başlamıştı. Çapraz iki çizginin birinin üzerinde yılan kıvrılıyor diğerinin üzerindeyse bir dağ oluşuyordu. Âlemin şifacısının yaşadığı yılanlı mağaradan bahsettiğini anlamıştı ama kimse yaşamıyordu. Hepsi donmuştu. Amari, Melez'in koyu kumral saçlarına kısa bir bakış atmış ardından odada bir hançer veya bıçak aramıştı. Sarayda gezinerek daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu. Hiçbir şey bulamamasıyla güçlerini kullanmaya çalışmış ancak başaramamış öfkelenerek belindeki silahı çıkarmış kendi avucuna sıkarak kanının akmasını sağlamış ve Melez'in tüm bedeninin kanıyla kaplanmasına izin vermişti. Onların kehanetlerine göre Melez ile bekçisinin kanı birbirine şifaydı. Kanlarını içemeyecek durumda olsalar bile üzerinde gezdirip teninin kanı çekmesini beklerler, ardından hasta olan taraf gözlerini açardı. Amari acıyla dişlerini sıksa da Melez'in uyanması için yarasını daha çok açmıştı. Tüm vücudunda kanını gezdirdikten sonra beklemesi gerektiğini bildiği için bir koltuğa geçerek oturmuş ve beklemeye başlamıştı. Odasının bir köşesinde on kişilik bir yemek masası, sol kısmında bir koltuk takımı ve büyük muhtemelen üç kişilik yatağıyla büyük odayı süzmeye başlamış duvardaki kapıların nereye geçtiğini merak etmişti. Bir süre beklediğinde odada duyduğu yabancı nefes sesiyle gözlerini Melez'e çevirmiş Melez'in irkilerek yatakta doğrulmasıyla saç rengi her seferinde farklı bir renge bürünüyor göz rengi değişiyordu. Anastasia duyduğu farklı nefes sesi ve aldığı kokuyla başını adama çevirmiş Şeytan'ın adamı olduğunu düşünerek öfkeyle boğazını sarılmıştı. "Sen kimsin!" Adam göz devirerek bu karmaşanın ne zaman biteceğini düşünüyordu ancak oldukça sakin bir sesle konuşmaya başlamıştı. "Bana zarar veremezsin, birkaç saniye içinde yanacaksın. Elini çek." Melez aldığı uyarıyı umursamadan onun boynunu daha sıkı kavramıştı. "Bana cevap ver!" Koruyucu göz devirerek Melez'in kolundan tutarak ters çevirmiş bedenini çevirerek yüzünü duvara yaslamıştı. "Eğer bağırmayı kesersen anlaşabiliriz Melez, ben senin düşmanın değilim. Senin koruyucunum."

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

AŞKIN KÜLLERİ [ YENİDEN DOĞMAK ]

read
7.4K
bc

Hayaletin Avukatı

read
16.0K
bc

İNCİ TANESİ

read
11.2K
bc

KARANLIĞIN GİZEMİ

read
6.3K
bc

Geyna-Layon'un Fısıltısı

read
1.3K
bc

ŞAHİT OLDUM!

read
4.4K
bc

Küçüğüm +21

read
93.7K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook