bc

Yeni Hayatım

book_age12+
832
FOLLOW
2.0K
READ
possessive
family
goodgirl
drama
comedy
sweet
first love
school
twink
stubborn
like
intro-logo
Blurb

Her şeyi zor başlamıştı. Küçük yaşta annesini kaybetmiş sonrada acıyı yaşayamadan hayatın en zor kısmıyla tanışmıştı. O istediği hayatı yaşayan değil babasının dediğini yapmak zorunda olan kızdı.

Artık babasının istediği değil kendi istediği olacaktı. Bunun için harekete geçme zamanıydı.

Benim hayatım bekle beni....

Hikayemde bir kızın mücadelesini, kavgasını, üzüntüsünü, mutluluğunu ve aşkını okuyacaksınız.

chap-preview
Free preview
1.
Onun adı Gül’dü. Annesi ilk kucağına aldığında gördüğü güzellik karşısında bu ismi koymuştu. Ondan geriye kalan tek hatıra da buydu. Daha on yaşında annesini kaybetmişti. Küçük yüreği üzüntüsünü yaşayamadan hayatı değişmişti. Annesi gözlerini hayata kapattıktan sonra ne bir resmi ne de bir eşyası kalmıştı. Sanki hiç olmamış gibi büyün izleri silinmişti. Babası hiç acımadan annesinden kalan her şeyi atmıştı. Yetmezmiş gibi de daha on yaşında hayatının konuşmasını yapmıştı. Dediklerini anlaması kolay olmasa da dediklerini yapmaktan başka şansı yoktu. -Artık annen yok, senden anne lafı duymayacağım. Ağlama, zırlama da istemiyorum. Yarın işe başlıyorsun o kadar. Söyledikleri hala zihniydi. Babasının iş dediği hırsızlık, adam dolandırmaktı. Annesi yıllarca onu bu pislikten korumaya çalışmıştı. Ne kadar dayak yese de onu babasından uzak tutmuştu. Her seferinde "Ben temizliğe gider senin paranı veririm, sen kızıma dokunma "demişti. Bu sayede uzak kalmıştı. Şimdi annesi yoktu ve korumasız kalmıştı. Yüreği acıyarak dinlerken bir de okul da artık bitti dediğinde yapamam demişti. Yüzüne yediği sert bir tokatla susturulurken “Bal gibi de yapacaksın, yoksa kendini sokakta bulursun. Başına ne gelir bilmem artık.” demişti. Acısının üstüne korkuda eklenince titreyerek babasını izlemişti. Baba dediği adam onu hiç sevmiyordu. Bunu o bakışlarda çok net görüyordu. Ona itaat etmekten başka çaresi de yoktu. O yaşta nereye gidebilirdi? Tamam dediği anda, yarın birkaç taktik öğren ve başla, demişti. Üstünde gezinen gözleri “Kıyafetlerini hallederiz, bir de saçını keseriz.” dediğinde gözlerini kocaman açıp baktı. Saçlarında annesinin izleri vardı. Onlardan vaz geçemezdi. Küçük hali ile telaşla “Ne istersen yaparım, ama saçlarımı kesme.” diye yalvarmıştı. Sonunda şapkanın içine saklama şartıyla kabul edildiğine bile sevinmişti. Yine de bir tel görürsem kökten keserim diye de tehdit yemişti. Tam dört yıldır saçlarını şapkanın içinde saklıyordu. Yakın etrafı dışında herkes onu erkek zannediyordu. Yüzünün yarısını kapatan şapkalara da alışmıştı. Geniş tişörtler ve pantolonlar daimi kıyafetleri olmuştu. Bu hayata alışmıştı. Acı ne bilmez olmuştu. Ağlamak ise lügatın da yoktu. En son o gece ağlamıştı, sonra da fırsat olmamıştı. O günden sonra çalma işini öğrenmişti. Hem de burnumdan gele gele devam etmek zorunda kalmıştı. Sonra da dolandırma işini çözmüştü. Alarmlar ondan sorulur hale gelmişti. Her kilidi açıp içeri girebiliyordu. İzmir sokaklarında neredeyse bilmediği yer ya da mekan yoktu. Peki hiç mi kaçmaya çalışmadı? Birkaç defa denemişti. Sonuç olarak da dayak ve işkence ile geri dönmüştü. Baba dediği adam en son kadın pazarlayanlara satma tehdidi edince de vazgeçmişti. Tam dört yılı böyle geçmişti. Ne çocuk olabilmişti ne de büyüye bilmişti. Büyüdükçe de tek bir hedefi olmuştu. Artık kendi hayatını yaşamak istiyordu. ********* Son birkaç gündür yine bir soygun planı içindeydiler. Ara ara toplanıp soyacakları yer hakkında konuşuyorlardı. Babası masanın başındaydı. Sağ tarafında Gül vardı. Solunda ise Tekin oturmuştu. İki yıldır birlikte çalışalar da birbirlerinin pek işlerine karışmazlardı. Gülün yanında oturan Batu mahallenin çocuğuydu. Bir de babasının arkadaşı Arif vardı. Bütün soygunları çete olarak yapıyorlardı. Daha sonra paylaşıp ayrılıyorlardı. -Yarın bu işi hallediyoruz. Gül hazır mı her şey? Babasının sorusu ile aklındaki düşüncelere ara verip “Hazır.” dedi. Dükkanı bir kaç gündür izliyordu. Ne zaman kapanıyor, açılıyor biliyordu. Keşif tamamdı. Güvenlik olayını da çözmüştü. -O zaman yarın gece burada buluşup, harekete geçiyoruz. Herkes işini ayarlasın. Herkes onayladıktan sonra dağılmıştı. Gül de odasına geçti. Her zamanki gibi ilk olarak şapkasını çıkarıp saçlarını serbest bıraktı. Üstünü değiştirip yatağına uzandı. Boş boş tavana bakarken aklında yarın olacakları düşünüyordu. Her şey yolunda giderse yıllardır çektiği bu işkence bitecekti ve bu hayattan kurtulacaktı. Gözlerini kapattığında bir an önce yarın olmasını istiyordu. “”””” Ertesi gün yine küçük hırsızlıklar yapmak zorunda kalmıştı. Evde kalırsa ya da eli boş akşam ederse babasının dikkatini çekerdi. Aslında dört yıl boyunca iyi para kazanmıştı. Babasından gizli köşeye koyduğu paralar bile vardı. Kendinin olduğunu düşünmese de bazı ihtiyaçları için kullanmak zorunda kalmıştı. Yeni hayatına başlarken ise cebinde hiç para olmasını istemiyordu. Bu pis hayatından hiç bir şey peşinden gelsin istemiyordu. -Gül hadi gidiyoruz. Duyduğu sesle oturduğu yerden kalktı. Devam edeceği babası önünü kesti. Kızgın gözleri görünce sakin kalmaya çabaladı. -İşe gidiyoruz. Topla o salak beynini. Bir de senin dalgın halin ile uğraşamam. Boş gözlerle izlerken “Denerim.” dedi. Son dakika sorun çıksın istemiyordu. Evden çıktıklarında gecenin karanlığında bulular. Herkes ortama uygun siyah giyinmişti. Yüzlerini kapatacak maskeyi dükkana yaklaşınca takacaklardı. Uzun zamandır hırsızlık yaptıkları için kamera olayına alışkınlardı. Kimse yukarı bakmıyordu. Her zamanki gibi Gül alarm sistemini biraz olsun durdurmuştu. Hızlı davranırlarsa işleri yapana kadar yeterdi. Birisi de kapının kilidi hallettiği anda içeri girdiler. Dışarıda bir tane gözcü bırakmayı da unutmadılar. Gül içeri girdiği anda hemen kasaya yöneldi. Burada da o devreye giriyordu. Alışkın olduğu sistem ile kilidi açtığında bulduğu ne varsa çantaya doldurmaya başladı. Buraya kadar soğuk kanlı kalabilmişti. Alarm tekrar devreye girdiğinde ses etrafı doldurdu. Bu hızlanın ve kaçın demekti. Polisler birazdan gelirdi. İçinde oluşan heyecanı dindirip devam etti. Her şey istediği gibi gidiyordu. Gündüzden arayıp yapacakları hırsızlığı haber vermişti. Bu yüzden de babasının “Hadi hızlı olun çıkalım.” demesine karşılık “Siz çıkın. Pahalı parçalar var, onları da alıp geliyorum.” dedi. -Polis gelecek. Hadi Gül! Onları göndermesi lazımdı. Planı tek başına yakalanmaktı. Bir kere daha “Siz çıkın, ben yakalanmadan geleceğim.” dedi. Beklediği hepsi korkuyla kendilerini dışarıya atmışlardı. Koşarak uzaklaştıklarını görünce derin bir nefes aldı. Elindekilerle beklerken çok geçmeden polisler de geldiler. Hızla inip dükkana girene kadar hiç kalkmadı. Böyle yakalamalarını istiyordu. İçeri daldıklarında da kasa başındaydı. -Teslim ol! Elinde silahla ona bakan polislerin sözünüzü dinleyip, ellerini hemen kaldırdı. -Tamam, teslim oluyorum. -Oğlum kelepçeleyin. Polislerden biri yaklaşıp kollarına kelepçeyi geçirdi. Diğer “Başka biri var mı, etrafı kontrol edin.” dedi. Sessizce etrafa dağılan polisleri izledi. Diğerlerin çoktan kaçtığına emindi. Onu tutan polis kolundan tutup dışarı çıkardığında yüzünü kaplayan maskeyi çıkardı. Dağılan saçlarından sonra bir süre yüzünü izledi. Dilinin ucuna gelen kelimeleri yutup arabanın içine bindirdi. Gül ise mutluydu. Öne binen polisler ile karakola giderken uzun zaman sonra ilk defa yüzü gülüyordu. Eğer başarırsa yeni hayatı bu gece başlayacaktı. Dışarıdan bakıldığında ne kadar kötü gözükse de onun için en mutlu olduğu anlardan biriydi. Karakola varınca hiç bekletilmeden sorgu odasına alındı. Oturup beklemeye başladığında ne kadar gergin olsa da bir daha o eve dönmeyeceği umut ediyordu. Etrafı incelerken kapı açıldı ve içeri bir polis girdi. Karşısına oturduğunda yüzünü inceliyordu. Yaptıklarından dolayı bakışları pek iyi olmasa da buna anlıyordu. Sonuçta hırsızlık yaparken yakalanmıştı. -Bizi yorma da hemen konuşmaya başla. Onları yormayı düşünmese de bir şeyden emin olmalıydı. “Siz komiser misiniz?” -Kim olduğumu ne yapacaksın? Yaşından beklenilmeyen olgunlukta “Komiserle konuşmak istiyorum.” dedi. Yeni hayatına başlaması için yardım edecek bir tek kişi oydu. -Başka isteğin küçük hanım. -Komiser gelirse her şeyi anlatırım. Yoksa konuşmam. Polis küçük kızın yaptıklarına rağmen tehdit etmesine güldü. Gül her şeye rağmen ciddi kalmaya çalıştı. Sonunda polisin yerinden kalkıp kapıdan çıktığını görünce umutla bekledi. Gözünü kapıdan ayırmadan izlerken bir kere daha açıldı. İçeri kuyumcuda ilk gördüğüm sivil kıyafetli kişi girmişti. Diğer polise göre daha babacan bir suratı vardı. -Beni çağırmasın. Her şeyi bana anlatacakmışsın. Doğru mu? Karşısına oturun adamı izlerken heyecanla “Evet.” dedi. -Söyle bakalım. Kimsin, kaç yaşındasın? -Gül Son. On dört yaşındayım. Üzgün gözler karşısında ki küçük kızı bir süre izledi. "Daha çok küçükmüşsün be kızım. Hırsızlık işinde ne işin var?" Yıllarca ne çektiğini anlatmak yerine kurtulma telaşı ile “Bakın size her şeyi anlatırım, ama sizde bana yardım edin.” dedi. Tek umudu karşısında ki komiser gibi ona bakıyordu. -Ne yardımı? -Beni hapishaneye atın. Direk kendi rızası ile istemesi komiseri şüphelendirmişti. "Bu ne demek oluyor?" -Bana verilebilecek en uzun cezayı verin. Çocuk demeyin atın beni içeri. Küçük kızın heyecanla aynı şeyi tekrar ettiğini görünce önce sakinleşmesini sağlamaya karar verdi. Daha içten yaklaşıp “Neden böyle bir şey istiyorsun?” dedi. Tereddüt eden bakışları görünce kendini güvende hissetsin diye bekledi. Ne kadar cesaretli görünse de göz bebeklerinde ki korkuyu görüyordu. -Bu hayattan kurtulmak istiyorum. Artık hırsızlık yapmak istemiyorum. Benim için en sağlam yer içerisi. -Kimden kurtulman lazım? Kızın birinden kaçtığı belliydi. Yine telaşla “Gündüz arayıp bizi ihbar eden bendim. Biz bir çeteyiz ve bu bizim ilk işimiz değil. Eğer evet derseniz tüm yaptığımız işleri anlatırım.” demesi fazlasıyla şaşırtmıştı. Doğru söylediğine verdiği bilgileri teyit edince emin olacaktı, ama şu anda samimiyetine inanıyordu. -Tamam, anlat bakalım. Gül duyduğuna sevinse de “Bana gerçekten yardım edecek misini?” diye sordu. Komiser bir kere daha tamam dediğinde hiç tereddüt etmeden yaptıkları tüm hırsızlıkları anlattı. Nefes nefese kalsa da hiçbir bilgiyi atlamadı. Toplandıkları yerden daha sonra saklandıkları yerlere kadar söyledi. Komiser duyduklarını not alırken küçük kızın ağzından çıkanlar onu fazlasıyla şaşırtmıştı. Konuşmasını bitirince “Peki bunların karşısında bizden ne istiyorsun?” diye bir kere daha sordu. -Benim ceza almamı sağlayın. Onlardan kurtulmamın tek çaresi bu. Dışarıda beni bulurlar. Bir de onları hemen yakalamayın. O zaman benim konuştuğumu anlarlar. Yine kurtulamam. Komiser evinde sıcacık odasında uyuması gereken küçük bir kızın ağzından çıkan her kelimede kötü hissetti. Onun yaşına yakın kızı vardı ve bir baba olarak da üzülmüştü. Suçlu olsa da kurtulma samimiyetine inanmıştı. -Yaşına göre baya büyük planlar yapmışın ve beni şaşırttın. Her şeyi hesap etmişsin. Gül acı içinde gülümsediğinde dudaklarından “Yaşadığım hayat buna beni zorluyor diyelim.” döküldü. -Zeki bir kızsın. Umarım bu pişmanlığın kalıcı olur. Bir daha pis işlere karışmazsın. Dört senedir çektiği acıyı en iyi kendisi biliyordu. Hiç beklemeden “Size söz veriyorum. Artık yapmayacağım.” dedi. Umutla komisere baktığında söylediklerini kabul etmesini bekliyordu. -Senin için elimden geleni yapacağım. Uzun zaman sonra ilk defa gerçekten mutluydu. “Çok teşekkür ederim. Bu iyiliğinizi hiç unutmayacağım.” -Bundan sonraki hayatında sicilin temiz olmayacak. Bunu unutma. O hattan kurtulduktan sonra bunu umursayacak durumda değildi. Sessiz kalınca komiser ayağa kalktı. Bir şey demeden odadan çıktı. Gül ise artık gülümsüyordu. İçinden tek dediği; Hayatım bekle beni, geliyorum...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
1.7K
bc

Zor Ajanlar

read
1K
bc

O KIZA ŞİMDİ BAK

read
4.0K
bc

GECE GÜNEŞİ

read
2.1K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
8.7K
bc

KARANLIĞIN GÖLGESİ

read
2.5K
bc

GİZ

read
6.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook