/1.Bölüm/
Esila! Esila! Esila!!! kalk kızım artık!
Annem bugün yine modundaydı anlaşılan. Beni bülbül sesi ile uyandırıyordu. Ama kalkmak hiç mi hiç istemiyordum. Aynanın karşısına geçtim ve kendimi uzunca bir süzdükten sonra eski karamsar Esila olmuştum bile.
Masmavi gözlerimin altı çok şiş duruyordu. Dudaklarımın rengi çoktan solmuştu bile. Ayağa kalkıp yaklaştım. Aynaya baktığımda gördüğüm şey mahvolmuş, rengi solmuş bir kızdı. Çirkin bir kız değildim hatta çok çok güzeldim ama çevrem güzelliğinin farkında değilsin Esila diyenler ile doluydu. Umrumda mıydı asla. Her şeyden bu şehirden, ayyaş babamdan sıkılmıştım. Hayatta tek tutunduğum kişi annemdi. Ve onun için yaşıyor, onun için okuyor ve onun için hayata devam etmeye çalışıyordum. Becerebiliyor muydum orası gerçekten tartışılırdı. Düşüncelerimin arasından sıyrılmamı sağlayan şey ise Çaglar'ın sesiydi. Beni hayata bağlayan güzel dostum. Koşa koşa indim merdivenlerden. Gözlerini üzerime dikmiş bana senden adam olmaz Esila derecesine bakıyordu. Umrumda mıydı? Asla. Hemen bir koşu üstüne atladım.
Öldüreceksin beni deli kız yavaş ! yavaş Elisa! yavaş be! ciğerimi söktün kızım.
Çok özledim seni çok özledim canım Çağlar'ım diye tepiniyordum üstünde. Annem çocuğun acı çeker gibi çığlıklarını duymuş olacak ki kıyamadı tabi buna. Hemen aldı elimden ve kahvaltının hazır olduğunu söyledi. ikisi de yanımdan ayrılarak mutfağa geçtiler. Tek fark Çağlar'ın naber senden kurtuldum diyen piç sırıtışıydı. Sadece gülümsemekle yetindim. O benim canımdı.
Onlar mutfağa geçip kahvaltı yaparlarken ben de banyoya geçip hemen yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Normalde insanlar dişlerini yemekten sonra fırçalar ben ise önce fırçalıyordum. Harbiden değişik bir kızdım. Banyo da işimi hallettikten sonra hemen odama geçip okul formalarımı üzerime geçirdim. Okula gitmekten ne kadar nefret etsem de okumak zorundaydım. Ama biliyordum bir gün her şey çok güzel olacaktı.
Mutfağa girdiğim de annem ile Çağlar'ın kahkahaları ile yüzümde masum bir gülümseme oluştu. Bu iki insan olmasa benden ne kalırdı ki. Hemen koşarak ikisini de sarılıp öptüm. Benim hassas noktalarım, benim can içlerimdi.
Esila ölüyor muyum doğru söyle niye öptün lan beni diye homurdandı. O bile keyfimi bozamazdı şu an. Omuzlarımı silkip yemeye devam ettim.
Esila kızım baban...
Anne lütfen onu duymak istemiyorum. Tek istediğim şey o aşağılık adam gelirse ne olursa olsun kapıyı açma ve beni ara lütfen deyip yanaklarına öpücük kondurup çantamı aldığım gibi evden çıktım. O adam hakkında konuşmak istemiyordum. Özellikle Çağlar'ın yanında. Beni hep mutlu, heyecanlı ve çılgın o kız olarak görmesini istiyordum. Benden kaçar benden sıkılır diye korkuyordum. Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan şey ise Cağlar'ın beni tutup kendisine çevirip sarılması oldu. Boyleydi işte benim canım dostum. Hiçbir zaman sormaz, yargilamaz, ben anlatana kadar yanımda durur, beni dinlemek istese bile kıyamazdı üzülmeme. Sadece sarılıp acılarımdan öperdi. O benim her şeyimdi her şeyim.
Okula adım atar atmaz gözümü bir grup çekti. Ama bunları daha önce görmediğime yemin edebilirdim. Beş kişilerdi. Ve hepsi, hepsi o kadar güzeldi ki. Bir kız belirdi önce. Upuzun simsiyah dalgalı saçları, ipince beli ve kıvrımlı bedeniyle ateş şaçıyordu etrafa. Bu kız, bu kız çok güzeldi. Hemen arkasında uzun boylu, kalıplı ve ben burdayım bana da bakın der gibi kasları olan bir adam belirdi. Çok güçlü duruyordu. Bu adamın liseli olmadığına yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım. Kız bu çocuğa çok güzel bakıyordu. Keza çocukta kıza. Sanırım bunlar sevgiliydi. Kızın diğer yanında ise kızıl saçları ile duran kıvrımlı bedeni ile gözleri direkt üzerine çeken başka bir afet vardı. Hadi ama hepsi bu kadar güzel olmak zorunda miydi. Ve ben neden bunlara deli gibi bakıyor ve gözlerimi bir an olsun çekemiyordum. Ben böyle isem başka insanlar ne düşünüyordu, tahmin etmek çok zor da değildi aslında. Kızdan gözümü alıp diğer tarafa baktığımda ise gördüğüm şey başka bir erkekti. Bu diğerlerine nazaran daha kilolu ama çok şeker yüzü vardi. Sempatik birine benziyor ve sürekli gülüyordu. Nedendir bilinmez ama benim de istemsiz bir şekilde yüzümde gülümseme oluştu. Biri daha vardı ama onu göremiyordum. Kızıl olan kız ona bakıyor ve hayran bakışlarla onun konuşmasını dinliyordu. Hemen kafamı sağıma çevirip çağlar'a baktığımda onun da benden farksız olmadığını gördüm. Şu an sanırım tüm okulda ki gündemimiz buydu. Hadi ama son çocuğu niye göremiyordum ben. Bu kızıl kesin bu çocuğa aşıktı. Öyle cilveli hareketler yapıyordu ki. Çocuğun ise umrunda mı değil mi hala göremiyordum. Biraz daha onlara doğru yaklaştım. Sol tarafa geçtiğim de ise o çocuğu gördüm. Ayak ayak üzerine atmış,sert ve umursamaz bakışları ile etrafa bakıyordu. Bu çocuk çok ama çok sertti. Kaşları çok çatık ve memnuniyetsiz şekilde etraftakilerini dinlemiş gibi gözüküyordu. Ama dinlemediğine yemin edebilirdim. Biraz daha yaklaştım. Neden bilmiyorum ama onu daha yakından görmek istemiştim. Daha yakına geldiğim zaman sert maviliklerle karşılaştım. Hadi ama o da beni görmüştü. Birden ayağa kalktı.Bana bakıyordu. Aynı onu süzdüğüm gibi o da beni süzüyordu. Bu rahatsız olmama sebep oldu ama istifimi hiç bozmadan ben de aynı şekilde ona karşılık verdim. Gozlerimi bir an olsun üstünden çekmedim ve kaşlarımı aynı onun gibi çatmış ona dik bir bakış atıyordum. Neden böyle bir şey yaptığımın farkında bile değildim ama içimden bir ses böyle yapmamı söylüyordu ve ona kulak veriyordum sanırım. Bu adam çok yakışıklıydı hem de çok. Yavaş adımlarla bana doğru ilerlemeye başladı.
Gözlerini bir an olsun benden çekmeden bana doğru ilerlemesi beni ürkütmeye başlamıştı bile. Bu durum aynı zamanda beni rahatsız ediyordu. Ben mi napiyordum. Hâla hareketsiz bir şekilde onu izlemeye devam ediyordum.
Yaklaştı. yaklaştı. Yaklaştı...
Hiçbir şey demeden bana umursamaz bir bakış atıp yanımdan öylece geçti. Seni gerizekalı ! Ben az önce ne bok yemiştim ya. Kendime küfürler savurmak istiyordum. Hemen Çağlar'a dönüp baktığımda ise bana sinirlı bir şekilde baktığını gördüm. İşte şimdi boku yemiştim. Ben az önce ne yaşamıştım gerçekten. Hadi ama ben yaptım derecesine baktım ona. O ise sert bir şekilde
Ne bok yaptığını sanıyorsun sen Esila! Tanımadığın adamın içine düşecektin diye bağırdı.
Haklı olduğunu biliyordum. O yüzden ona bir şey demeyecektim. O bana hala saydırırken omzumu silkip yürümeye devam ettim. Çünkü gerçekten tanımadığım bir adama karşı yerin dibine girdiğimi hissediyordum. Bu ben değildim. Hizli adımlarla lavaboya doğru ilerledim. Soguk suyu yüzüme çarpıp sınıfa doğru yürümeye devam ettim.
Sınıfa girdiğim zaman benimle ilgilenmeyen bana bakmayan bir Çağlar ile karşılaştım. Hadi ama bu kadar mı sinirlenmişti. Onu da anlıyordum. Normalde böyle bir kız değildim. İlk defa beni böyle görmüş olduğu için şaşkınlığı ve kızgınlığının bu yönde olduğunu biliyordum. O yüzden hemen yanına gidip sarılıp öpmeye başladım. O ise hiç oralı olmadı. Bende son kozumu uygulamaya başladım. Biliyordum ki ben ağlarsam o bana kıyamazdı. Ağlar gibi bir ses çıkarınca hemen bana doğru dönüp yüzümü incelemeye başladı. Ağlamadıgımı görünce tekrardan kızgın bir bakış atıp yüzünü başka yöne çevirdi. Buna kahkahalar ile gülmüştüm. Hemen elini tutup kendime çevirdim.
Bak koca oğlan. Sen bana küsemez, kızamaz ve trip atamazsın. Onlari da geçtim sen beni kiskanamazsin. Çünkü çok iyi bilmen gerekir ki sen benim için her şeyden herkesten çok ama çok degerlisin. Ve yeni gördüğüm bir çocuk sırf farkli bir tarzda ve dikkat çekiyor diye ona baktığım için kendini onunla aynı yere koyamazsın. İçinden geçenleri hissedebiliyorum ama ben de bilmiyorum neden öyle baktığımı. Sadece onlar çok ama çok değişikti. Gerek tarzları gerekse davranışları ile bana bakın diye bağırıyordu. Farkli bir şey gördüğüm için baktım.
Peki çocuktan niye hiç gözünü ayırmadan ona doğru baktın?
Çünkü eğer gözümü ayirirsam beni zayıf sanar sandım. Korkak sanar sandım. Biliyorum çok saçma ama böyle düşündüm. O an bunu yapmak istedim ve yaptım.
Çağlar bana bir daha sakın diyerek uyardı ve bana sarıldı. Sonunda canim arkadaşımın gönlünü almıştım. Onunla hiç ama hiç küs kalmak istemiyor ve kendimi huzursuz hissediyordum.
İlk ders matematikti ve ben kendimi uykusuz hissediyordum.Tabi ki dinlemeyecektim. Çantamı masaya koyduğum gibi kollarımın arasına alıp uzandım.
Hocanın giriş sesini duymuştum ama arka sırada olduğumuz için beni görmeyeceğini umarak uyumaya devam ettim. Sınıfa sanırım yeni öğrenciler gelmiş ve hoca onları tanıyordu. Hiç oralı olmamıştım. Ta ki o sese kadar.
Benim Adım Bora! Bora Kahramanoğlu!