Deli Fişek

1441 Words
Baran “Sevgilisiyle evlenecekmiş.” sessizce söylendikten sonra sağ elimle yüzümü ovuşturdum. Babam sert bakışlar atıp, ağzıma edeceğini gayet net belli ediyor olsa da laf ağızdan bir kere çıkmıştı işte. Kız artık benimdi. “Lütfen herkes yerine otursun.” Elimle masayı işaret ettim. “Offf! Şimdi Akif Bey kızınız da, siz de hala durumun vehametinin farkına varamadınız sanırım. Ne kadar kendinize yeni bir dünya kurmuş olsanız da törelerin ciddiyetini unutamazsınız.” Karşımdaki adamın gözlerinin içinde çaresizlik vardı farkındaydım ama bu berdel olacaktı. “Biliyorum Baran Ağa biliyorum ama inanmak istemiyorum. Ben çocuklarımla eşimle bambaşka bir dünyada yaşadım. Sırf onlar mutlu olsun saçmasapan törelere, acılara, ölümlere şahit olmasınlar diye aşiretimi, ailemi sildim. Ben gidersem her şey biter sandım ama bitmedi. Yakamı bırakmadı şu lanet kader.” içi yanıyordu Akif Bey’in. Babam kardeşim kaçınca nasıl çöktüyse o da öyle çökmüş gibiydi. “Bu evliliği bende isteyerek yapmıyorum emin olun. Hepimiz törelerin karşısında kurbanız. Kızınıza kötülüğüm dokunmayacak söz veriyorum.” Bu ailenin acısını söylediklerim dindirmese de şu anda elimden gelen tek şey buydu. Konuşmamız bir kaç saat sürdü. Kızlarını gönderdiğim için öfkeliydiler ama bunu yapmak zorundaydım. O deli kız gidip evlenmeye kalkarsa hepimizi yakardı o yüzden en iyisi evlenene kadar gözlerimin önünde olmalıydı. Tartışmalar tatlıya bağlanmasa da onlar da anlamıştı ellerinden bir şey gelmeyeceğini. Kabullendiklerine emin şekilde restorandan ayrıldım. Yağız dün akşam kızla evlenmeyi kabul ettiğinde çok sevinmiştim. Babam kızı çok beğendiğini ballandıra ballandıra anlatmıştı. Bugün o odaya kafam rahat girip oturdum. Ta ki kızı görünceye kadar Yağız itinin neden ilk uçakla yola çıktığı belli olmuştu. Karşımdaki kız hiç de beklediğim gibi çirkin değildi. Uzun bacakları, şekilli göğüsleri bir yana Allah yüzünü gözünü de özene bezene yaratmıştı hani. Nereden bileyim ben kızın Yağız itine beş beden büyük geleceğini. Kızın da benim gibi evlenmek istemediğini duyunca doğruldum.Ağa oğluyla evlenmek için koşarak gelenlerden değildi. Eğer kuzenim gibi bir hanzoyla evlenirse kıza yazık gerçekten çok yazık olacaktı. Bunları düşünür düşünmez kararımı verdim. Kızla ben evlenecektim. Amacım kızla evlenmek bir süre sonra da boşanmaktı. Gerçekten karı-koca olmayacaktık yani. Dua etsin onu Yağız itinden kurtarıyordum. Aklımdaki plan gerçekleşince de bir taşla iki kuş vurmuş olacaktım. Artık gidip konağa gönderdiğim sorunla uğraşmam gerekiyordu. Konağın önüne gelmeden yolda Bekir’ i aradım. Şimdilik asayiş berkemaldi. Eve gelince mutfak personelinin yemekleri hazırladığını fark ettim. Ee saatlerdir açtım farkederdim tabi. Bekiri merdivenlerin başında dikilirken görünce yanına gidip konuşmaya başladım. “Bekir, kız problem çıkardı mı?” “Biraz bağırdı çağırdı, sonra sustu Ağam.” Elimi uzattım. “Anahtar” elime aldığım anahtarla 2. Kata çıkıp odamın önünde durdum. Bir süre kafamda konuşacaklarımı ölçüp biçmeye çalıştım. Burnumdan derin bir nefes alıp, anahtarı deliğe sokup kapıyı açtım. Etraf karanlıktı. El yordamıyla gece lambasını açtım. Karşıdaki koltukta boylu boyunca uzanmıştı. Uyumuş muydu gerçekten bu kadar olayın arasında nasıl uyumuştu? Deli filan mıydı bu kız. Usulca yaklaştım. “Uyuyor musun gerçekten?” Ses de kıpırdama da yoktu. Yavaşça yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Yaklaşır yaklaşmaz kokusu burnuma doldu. Bugün kokusunu ailesiyle birlikte odaya girer girmez almıştım. Bahar gibi kokuyordu. Güzel olmasına güzel kızdı ama umurumda değildi. Özgürlüğümü asla kısıtlamalarına izin vermeyecektim “Sude uyan” yanağına dokundum. “Sude” Kafasını kaldırır kaldırmaz çarpıştık. “Ahhh başımmm. Napıyosun be senin ne işin var burada?” İkimizde kafamızı ovuşturuyorduk. “Benim odam ya burası.” “Offf doğru o zaman benim ne işim var burada? Niye buraya kilitlettin beni?” Cevabımı beklemeden açık kapıya doğru koştu. Kapının önünde yakalayıp kucakladım. Sırtını duvara dayayıp, kollarımla çıkmasını engelledim. “Nereye Deli Fişek?” Göz kırptım. Piçlik yapmak hoşuma gidiyordu. Göz kırparak tavlamayacağım kız yoktu. Üff napıyorum ben bu kızı tavlamak umrumda değil. “Deli Fişek mi dedin?” “Evet öyle dedim. Sana bundan sonra Deli fişek diyeceğim.” “Diyemezsin” yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Yeşil gözleri bana meydan okuyordu. Normalde sinirlenmem gerekiyordu ama heyecanlanmıştım. “Benimsin istediğimi derim.” “Yahu kafayı mı yediniz sülalece. Kimsenin değilim ben. Annem babam nerede ne yaptınız onlara?” Elleriyle gövdemi ittirmeye çalışıyor ama başarılı olamıyordu. “Ailen olayı kabullendi seni bana bıraktı.” Gözlerini kocaman açtı. “Yalan söylüyorsun pislik herif.” “Hayır Deli fişek gayet ciddiyim.” Biraz daha heyecanımı dizginleyemezsem, çok fena olacaktı. Ee sonuçta çapkın bir erkeğin aklı hep aynı şeye çalışıyordu. Karşında kız olsun yeter. Ama bu kızla amacım farklıydı. Ellerimi duvardan çekip uzaklaştım. “Yemekler hazır şimdi aşağı gidip yemek yiyeceğiz. Ben de seninle evlenmek istemiyorum. Uzatmada yerken konuşalım.” “Ne! Ne diye o zaman bu kadar tantana?.” Şaşırdığı belliydi. “Her şeyi anlatacağım.Ortak bir nokta bulacağımıza eminim hadi aşağıya.” Kapının önünden çekilip önce onun geçmesine izin verdim. Tek kelime etmeden yüzüme bakıp ilerledi. Sude Yemekler servis edilirken sustuk. Demek benimle evlenmek istemiyor. O zaman bir umudum var. Ama madem evlenmek istemiyor ne diye ‘benimsin’ filan diyor. Dalga geçiyor olabilir mi? “Önce doğru düzgün tanışalım derim ne dersin?” Kehribara başımı onaylarcasına sallamakla yetindim. O kadar acıkmıştım ki önümdeki mercimek çorbasını utanmasam kaseyle kafama dikecektim. “Ben başlayayım o halde. Adım Baran Alacadağ. Ailenin en büyük oğlu olduğum için babamdan sonra ünvan bende. Altı kardeşiz. Dört kız, iki erkek kardeşim var. Evlenmek gibi bir fikrim ya da isteğim hiç olmamasına rağmen başımıza gelen bu olay yüzünden evlenmek zorundayız.” Sözünü kestim. Elimdeki kaşığı kaseye sert bir şekilde bırakınca kaşlarını çattı. “Sevgilim var diyo..” “Benimle evliyken sevgilin filan olamaz. Sakın ha bahsini bir daha geçirme.” Gerilen çenesinden dişlerini sıktığını anladım. Öldürecekmiş gibi bakıyordu. “Hani evlenmek istemiyordun? Bir de bana deli diyorsun asıl deli sizsiniz. Hepiniz kafayı yemişsiniz.” “İstemiyorum zaten ama evlenmek zorundayız evlendikten bir süre sonra ayrılacağız.” “Mahsusçuktan mı yani hımm.”sonunda bütün bunlardan kurtulma şansım vardı “Olmaz ama benim sevgilim var.” Çorbamı içerken bir anda aklımdakini ağzımdan kaçırıverdim. Gözlerimi yavaşça kaldırdığımda Kehribarın sağ kaşını kaldırdığını gördüm. “Son kez söylüyorum. Evliyken bir daha sevgilim faslı geçerse külahları değişiriz. İstersen bırakayım başka biriyle evlendirsinler seni. Benim gibi anlaşma da yapmazsa ömür boyu çekersin adamı.” İki elini de masanın üzerine gelişigüzel koydu. “Bak dediğim gibi ben de evlenmek istemiyorum ama zorundayım sen olmazsan başka birini bulur onunla göstermelik evlenirim. Böylece ailem bir süre beni rahat bırakır ama senin şansın yok. Benimle evlenmezsen başkasıyla gerçek bir evlilik yapacaksın.” “Tamam tamam anladım. Göstermelik diyorsun. Seninle evlenip, sonra boşanacağız.” Zorunda olduğum belliydi madem adamda benimle evlenmek istemiyor işime gelirdi. “Hele şükür anladın. Evet göstermelik diyorum. Ama bu demek değilki nikahıma girdikten sonra beni aldatabilirsin.” Dişlerinin arasından konuşuyordu. “Tamam ama nasıl ayrılacağız. Ya izin vermezlerse?” “Verirler planım var. İkimizi de kurtacak bir plan.” Gözlerinin içi parlıyordu. Demek gerçekten benimle evlenmek istemiyor. “İki gün sonra düğünümüz var. Düğünümüzde ve sonrasında herkesin karşısında gerçek bir çift olacağız. Birbirimizi çok seviyor gibi görünmemiz çok önemli. Evde asla farkettirmememiz lazım. Ailem anlarsa asla boşanmamıza izin vermezler.Tek bir kişinin bu plandan haberi olursa başarısız oluruz. En çok da olan sana olur ömür boyu bana katlanmak zorunda kalırsın” Kehribar gözlerini bana dikmişti. “Neden evde öyle davranacağız sonuçta evde bir sen bir ben varız.” “Bu evde yaşamayacağız Sude. Ailemle beraber yaşadığımız bir konağımız var. Hepimiz bir aradayız. Ekstra kişilerde var onlara sonra geliriz. Şimdi sözümü kesmeden beni iyi dinle. Bir yıl boyunca aşıkmışız gibi yapacağız. Ama evliliğimiz gerçek olmadığı için çocuğumuz olmayacak. Doktorlara gidip gelip kısır olduğunu çocuğunun olmasının imkansız olduğunu herkese duyuracağız. Töre denen illet sevenleri ayırmayı pek sever. O yüzden seni bana layık görmeyecekler. Başta itiraz edip sonra boyun eğmiş gibi yapacağız ve bingo sen sağ, ben selamet.” “Niye kısır olan ben oluyorum?” Kaşlarımı çatmıştım. “Benim kısır olmam benden ayrılamaman demek. Yoksa gerçekten karım olmak mı istiyorsun Deli fişek” otuz iki dişini de göstererek güldü. Tam bir piç, işim var bununla. “Ne karısı be. Tamam kısır ben olurum. Senden kurtulayım da nasıl olursa olsun.” “Anlaştık o zaman.” Sırıtmaya devam ediyordu. “ Bana niye Deli fişek diyorsun?” Kaşlarımı çattım. 22 yıldır tek çizgi çıkmayan yüzümde kalıcı kaş arası çizgim olacaktı. “ Deli fişeksin de ondan. Kuzenine nasıl saldırdığını unuttun mu? Hem nasıl bi özgüven var sende o ayı tek parmağıyla döver seni. Gerçi ne zamandır ağzını burnunu kırmayı düşünüyordum da arada kardeşim vardı. Ellerin dert görmesin emi.” Yine sırıtıyordu. Ağzının ortasına birazdan terlikle çaksam diye düşünmeden edemiyordum. Ağzımı açamadan tekrar konuştu. “Hem sana Deli Fişek demezsem karıcığım derim kabul mü?” Yine sırıtıyor Allahım! Şaşkınlığımı belli etmemeye çalışarak konuşmaya başladım. “Dövebildi mi yooo. Hem diyelim dövecek müstakbel kocam değil misin, İzin vermezdin heralde? ” Oyunu kuralına göre oynayalım Baran Bey. Ciddileşti. “Öldürür leşini önüne sererdim karıcığım. Yeter ki sen bana kocacığım de.” Ahh yine gülüyor. O dişlerini tek tek sökeceğim az kaldı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD