Poyraz
Masal'ın ısrarı ile geri döndük. Babam doya doya haşlamak için ve galiba Yalçın amcamın Masal'a gerçekleri açıklaması için görev çağrısı ile beni Ankara'ya getirtmişti.
Sanki yaramazlık yapmış 2 çocuktuk ben utana sıkıla beklerken salonda Masal annemin yaptığı keki bayıla bayıla yiyordu
" Bir tabak daha alabilir miyim?"
Tam 3. tabağı bitirdi aç kurt. Gören de aç kaldı diye düşünür. Doymadı arkadaşım kız yavhu!
" Tabi kızım"
Benimse tüm dikkatim gözlerini kısarak bize bakan aile büyüklerindeydi.
" Eee yaradı mı dağ havası?"
Nasıl yani? göz göze geldiğimizde babamı anlamayan bir ifade ile süzerken söylendi
" Oğlum dna testi mi yaptırsak, sen gerçekten benim evladım olmayabilrsin"
Sanki yaptırmamıştır ya! babamı tanıyorsam her birimize düzenli bile yaptırıyor olabilir.
" Baba biz..."
" siz iki fındık beyinli , seninle o Yiğitalp malı gerçekten 1 ay sizi bulamayacağımızı mı sanmıştınız?"
Cenk amcam kafasını sallayarak onaylıyordu babamı. Yok arkadaş bunlar tam çete ya!
Biz ciddi ciddi güç savaşı verirken benim minik sincabım ise eline kumandayı alıp televizyonu açtı
Babamın gözleri ateş saçıyordu, muhtemelen oturuyor olmasa başka yerinden bile çıkıyor diyebilirdim.
" Güzelim kapatsan mı acaba?"
Kanallarda zaplaya zaplaya en son bir haber kanalında durdu " Aaaa haber başlamış"
Bebeğim ne haber başlaması araya araya buldun sen haberi.
" Babacığım öncelikle..."
" sus bakayım sen!"
Cenk amcamın araya girmesi ile herkesin dikkatinin televizyondaki haberde olduğunu fark ettim.
" Yıllar önce öldürülen Komser Soner K. ile ilgili yeni bir gelişme yaşandı..."
Ve evdeki herkesin gözünün Masal'a dönmesi...
Yine ne yaptın sincap?
" Görüyor musun aradan geçmiş kaç sene... Ne delili ortaya çıktı acaba? " diye dudaklarını birbirine bastırmış, yanağını şişirip bakmıyor mu herkesin yüzüne tek tek.
Gözüm bir an Cenk amcaya takıldı. Yutkundu mu o?
Ne oluyor lan bu evde yine?
Mete
Gözünü kısmış bana bakıp düelloya davet ediyordu minik deha!
Ah ulan benden çıkmadı şöyle bir şey...
" Gel kızım seninle kahve içerlim" dediğimde panikle öyle bir sıçradı ki Cenk malı Poyraz'ın bile aklı karışmıştı
" Vera bize 3 kahve yap gelinimle bahçede kahve içeceğiz" diye mutfaktaki karıma seslendim
Poyraz'ın ne oluyor yakarışına aldırmadan Cenk ile koluna girerek " güzel kızım gel bak sana ne göstereceğiz biz bahçede" diye diye çıkarttık.
Pencereden tabi oğlan dikmiş gözünü beni süzüyor sanki karısına bir şey yapacağız.
Yani yaptık da o zaman durum başkaydı
" Kızım öncelikle seninle konuşma şansımız olmadı hiç. Durumunu bilseydim asla müsade etmezdim. " diye başladım cümleye
Gözlerime dikkatle bakıyordu, samimi olduğumu anlamıştı ama umrunda mıydı bilmiyorum
" Yavrum sen mi Soner götünü..." ağzını kapatarak konuşuyordu Cenk ,Poyraz okumasın diye
" hımmm o mesele, valla tanımıyorum kendisini ama pisliğin tekiymiş zaten. Öldürülmüşse de çok umrumda değil"
Yok ciddi ciddi bize meydan okuyor bu küçük deha? Ah benden çıkmadı şöyle şey... iki tane ortalama zeka çıktı ikisini topla bir bundan etmez
" Ne istiyorsun peki?"
Bir süre süzdü bizi... " beni teşkilata alın"
'Af buyur napacakmışım. 18 yaşında kızı teşkilata alacağım. Oldu olacak Vera'yı da alayım. Nazlı'nın neyi eksik onu da alalım!
Yol geçen hanı mı lan burası ' tabi bunların hepsini içimden söyledim dışımdan ise "Yavrum senin ne işin var o tiplerin arasında"
Cenk ise aferin senin kafana bakışı atıyordu!
" o halde bende..."
" makamlarımız gereği bir şey yapmaz bu haber bize. Aradan geçmiş 20 küsür yıl.. "
Bir blöf de ben koydum masaya da o masadaki blöfün masa ile götüme gireceğini bilmeden
" o zaman bende herkesin ilgisini çekecek bir şeyler koyarım masaya"
Tüm dikkatimiz kızdaydı. Hangisini diyecek ama, bir duramadım çünkü yemedik bok bırakmadım
" Nükleer başlıkların koordinatları ilgilerini çeker mi yabancı basının ve Türk basınının?"
Çeker çeker, ilgilerini de çeker ölüm fermanımızı da çeker.
Cenk ile göz göze geldiğimizde karşımızdaki kızın ciddi bir tehdit olduğunu anlamıştık.
Sorun şu, bizim için tehdit mi değil mi?
Yuvaya böyle bir kızı sokmak demek intihar mı yüz yılın en büyük hamlesi mi olurdu
Bir an hava sistemindeki yardımı cereyan etti aklımda. Sonra da birkaç başka gözlemlediğim ayrıntı
Bu kız tehlike, ama biz onu uzaklaştırdıkça başkaları kendine çekebilirdi.
Onu kaybetmek mi kazanmak mı?
Turgut başkanın koltuğunu bana devreken ne çektiğini şimdi anlıyordum.
" Tamam" dediğimde Cenk de ağzımdan çıkana inanamamıştı.
Sorun şu ki zaten ipinizi çekmek istese çekerdi, bir kumar oynadım. Eğer bu kız bizim gibi ise o zaman büyük bir şansımız vardı.
Tek korkum ise Masal'ın kontrol edemediği öfke problemiydi.
" Sen de bana söz ver, bu intikam alma meselesi bir müddet rafa kalkacak"
Hadi bakalım minik deha... bakalım taviz vermeye hazır mısın?
" anlaştık" deyip minicik ellerini uzattı. zayıf incecik kollarıyla 2 tane 2 şer metrelik kolu kastan görünmeyen adamı devirmişti minik kız.
Şöyle bir dehanın benden çıkması lazımdı, çıka çıka Yalçın'dan çıktı , hale bak!
Poyraz
Dışarıda bir şeyler oluyor ama ne? annem elinde kek tabağı ile çıkıp Masal'ı aradı "Oğlum karın nerede?"
Valla yüz ifadelerine bakılırsa babam ile Cenk albayın içinden geçiyordu ama tabi öyle diyemedim
" Dışarıda babamlarla konuşuyor..." Sonra dönüp anneme baktım " anne Soner diye birisini tanıyor musun?"
Ve elinden düşen servis tabağı, çatal kek!
" ay başlayacağım ama o nereden çıktı şimdi?"
Gözüm tekrar pencereden bizim ihtiyarların içinden geçip 32 diş sırıtarak el sıkışan sincapa döndü
Ne karıştırıyorsun sen minik sincap?
" Hiç, babam ile Cenk amcam Tuna'yı o yüzden sevmiyorlar ya, Soner diye birine benzetip. Yarın çocuklar yemeğe gelecek çekiniyor hali ile ondan sordum"
Tüm ekip yarın sabah Yalçın amcamın vereceği emir için hazır bekleyecekken gözüm bahçeden içeri giren karım ve babamda, Cenk amcamda gezindi
Babamın kolunu Masal'ın omzuna atmış sanki birisi kafasına silah dayamışcasına bir zorunlulukla konuştu
" artık Masal da bizden"
Kim? 18 yaşındaki karım mi, şaka mı bu?
Gözüm hemen minik sincaba döndüğünde yüzündeki kocaman gülümseme ile
" diploma şart değilmiş" diyerek sırıtıyordu
Eve geçelim ben göstereceğim sana o şart olup olmayan diplomayı!
Mete
" Ne düşünüyorsun kara kara"
Cenk kendine de bana da birer bira kapmış gelmişti. Ne düşündüğümü biliyordu aslında
" Bu kız canlı bir bomba" Sıkıntı ile birayı alıp açtım, birkaç yudum içerken o da yanıma oturdu.
Vera ve çocukların gelmesi ile yine kapı dışarı edilmiş Volkan'ın evinde kalıyorduk
" yapacaklarından mı korkuyorsun"
Her şeyden, o kıza dahil her şeyden korkuyorum dostum. Gözümü karşı evden ayırmadan cevapladım
" Yapacakalarından değil, yapabileceklerinden"
Şuan yapmıyor olması yapmayacağı anlamına gelmiyor.
" Öyle düşünme sen de öylesin ama kimseye zarar vermedin" Bir müddet düşünüp " yani iyi kimseye zarar vermedin" sonra birşeyler daha hatırladı sanki ve " ben en iyisi susayım" deyip birasını zıkkımlanmaya devam etti piç
" Beni durduran şey Vera oldu. O benim fren sistemim ama bu kız... freni boşalmış bir kamyon gibi!"
" E öyle madem neden kabul ettin teşkilata"
" Gözümüzün önünde durmalı ama bu işimizin daha kolay olacağı anlamına gelmiyor. "
Kimse Masal'ın nasıl potansiyel bir tehdit olduğunun farkında değil. Ona bir fren bulmamız gerek, aksi taktirde o kamyonun altında kimlerin ezileceğini tahmin bile edemeyiz.
İşler yeterince karışık değilmiş gibi bir de Yalçın'ın aramasını ile daha da beter bir vaziyet almıştı.
" efendim kardeşim"
Cenk birasını dikmiş beni süzerken " Yalçın " diye fısıldadım " Kim o,kim o?" diye sorup durmasına cevaben.
" Ceren'e kızımdan uzak dur dedim ama durmayacaktık. Şimdi Ankara'ya dönüyorum. Rusya dış işleri bakanı ve istihbarat başkanı Ankara'da terör estirmiş"
Deme ,deme sakın deme!
" Bir siber saldırı ile tüm bilgilerinin kopyalandığını düşünüyorlar"
" Bizimle ne ilgisi var?"
Tansiyon, kalp ,fitil varsa getirin zira birazdan beyin kanaması ya da kalp krizi geçireceğim ikisini de geçirmezsem fitili sokarım belki fayda eder!
" Bir iz yakalamışlar, gelip alacağız. Karşı koyarsanız ya da engel olursanız devletin de işin içinde parmağı var diye algılarız farklı boyutta muhatap oluruz denmiş"
Ayağa fırlamış karşı eve bakıyordum
" Sen ne dedin?"
" Elbbet bizle ilgisi olmadığı için üstlerime sorun olmadığını söyledim"
Kahretsin! güvenli hatta bile şifreli konuşuyor.
" Doğru demişsin"
Telefonu kapattığımda Cenk ile yüz yüzeydik
" Ben bu bakışı biliyorum... Bu sefer başımızda ne var?"
" Kızı yuvaya götürmeliyiz " yazdım avucunun içine.
Ve bakışım tekrar karşı eve takıldı, işte bundan korkuyorum...
Peki ama nasıl yakalanmış olabilir ki?